Hayat yeniden yükleniyor – Bölüm 5

Nur’un kütüphane toplantıları ortalama bir yıl sürdü. Bir yılın sonunda ona gelecek bir yılı kendi içinde geçirmesi gerektiğini söylediler. Boyut kapısı istese de açılmayacaktı.

“Bu geçirdiğin yılı seni hazırlamak, içindeki kütüphaneyi aktif etmeye ikna olmanı sağlamak için değerlendirdik. İnsan zihninin direncini kırmak hiç kolay değildir. Bilim insanları yirmi bir günün bilinç altının yenilenmesi için yeterli olduğunu söyleseler de tekrarlayan süreçler olmadıkça bilinçaltı başlangıca geri döner.”

“Bu bir yıl ne yapacağımı nasıl bileceğim?”

“İçini dinleyeceksin, zihninin esiri olmayacaksın. Zihninin sesini yükseldiğinde hemen kısacaksın. Yüreğine kulak vereceksin. Bol bol yalnızlık ve sakin müzikler dinle, doğada yürüyüşe çık, ibadet et, meditasyon yap, dua et, yani ruhunu rahatlatan şeyler yap. Sen şifacısın. Şimdi şifacılığını keşfetme yolculuğun başlıyor. Unutma kütüphane içinde, zihnine ve dış dünyaya kulaklarını kapadığında o seninle konuşmaya başlayacak!”

“Burada sizinle devam etsek olmaz mı? Bunu tek başına yapabileceğimden emin değilim!”

“Hayır olmaz, bu senin yolculuğun, öğretmenler sadece yol gösterir, öğrencisi yerine ödevleri yapmaz. Ustalar da öyle! Her öğrenci kendi yolunu bulur, tıpkı senin medeniyetler kütüphanesindeki kendi kapını bulman gibi. Evreni ve yüreğini dinle, insanları ve zihnini değil! Gözlerini yeşilliğe doğru kaydır her zaman! Betona ve teneke yığınlarına, kalabalıklara değil! Güzeli görürsen, içindeki güzelliği de ortaya çıkarabilirsin! Zihninin yarattığı karamsar tuzaklara düşme, onu dışarıdan gelen etkilerle yönetmek mümkün ama yüreğini senden başka kimse yönetemez! Senin içindeki asıl güç o! Hepimizin öyle! İnsanların ve bizim, tüm yaratılmışların!”

Nur o gün kütüphaneden ayrıldıktan sonra ilk kez o kapıdan girdikten sonra zamanın hiç ilerlememiş olduğunu fark etti. Dünyadaki tüm olumsuzluklardan uzak, kendini güvende ve değerli hissettiği bu yere bir daha gelemeyeceğini öğrendiğinden beri içinde bir huzursuzluk başlamıştı.

Daha eve yürümeye başlar başlamaz korku ve zihnindeki endişeler yükselmeye başladı, tıpkı zihin okuyanın söylediği gibi oluyordu her şey.

“Bunu asla yapamazsın! Belki de bir rüya gördün! Böyle saçmalıklara mı inanacaksın! Bu seni dünyadan koparıyor! Yakında sana deli demeye başlayacaklar!” diyordu zihni sürekli.

Devam eden üç ay boyunca bir yandan derslerine odaklanmaya çalışırken, bir yandan sürekli zihni ile mücadele ediyordu. O kadar, o kadar çok mücadele ediyordu ki bu onu yormaya başlamıştı artık. O mücadele ettikçe zihninin sesi yükselmeye devam ediyordu. İçinde huzurdan eser kalmamıştı. Rüyaları da sona erdiği için huzur bulduğu o yere gidemiyordu. Bir kaç kez kütüphaneye gidip kapıyı çalmış, içeri girip kapının önüne gitmiş ama kilitli kapıyı açmayı başaramamıştı.

“Lütfen beni içeri alın!” diye ağlamaya başladı sonunda, “Kim olduğumu bulayım derken, iyice kayboldum!”

O gece uykuya dalmadan önce son üç aydır yaptığı gibi, şifacılık, işaretliler, zihin kontrolü ve peşine düştüğü daha bir çok şey hakkında internette araştırma yaparken bir videoya rastladı. Videoda ki kişi zihnin yükselen sesi ile nasıl baş edip, yürekten gelen sesleri duyabileceğimizi tane tane anlatıyordu. Böyle bir video bulmuş olmasına o kadar şaşırdı ki, hemen açıp izlemeye başladı. Videoda konuşan kadının her söylediği kelime sanki bir ışıkla aydınlanıp ekrandan çıkıyor harf harf odanın içinde uçuştuktan sonra yeniden kelime haline gelip kafasından içeri giriyordu. Yaptığı en büyük hatanın zihni ile savaşmak olduğunu fark etti. Onunla savaşmak yerine dinlememek asıl yoldu. Zihin konuşmaya başladığında, sıkıcı bulduğumuz bir insan konuşurken yaptığımız gibi başka şeylere odaklanmalıydık. Böylece bir süre sonra o da konuşmaktan vazgeçip sessizliğe bürünecekti.

“Harika!” dedi Nur. “İşte sana cevap!”

Heyecanla videonun devamını dinlemeden bilgisayarı kapattı, ışığı söndürdü. Başını yastığa koyup, yorganı üzerine çekti ve madde sihirbazının ona öğrettiği gibi derin ve sakin nefesler almaya başladı. Zihninde konuşan o ses daha videoyu kapatır, kapatmaz harekete geçmişti bile.

“Haydi ama bu kaçıncı denediğin şey acaba, yine olmayacak! Bırak bu işleri! Unut, derslerine odaklan, ailenin senden beklentileri var! Bunların hepsi saçmalık, insanları sen kurtaramazsın, tek başına hem de öyle mi? Saçmalık, şifacılık varsa o zaman neden doktorlar var söylesene? Tıp fakültelerinde okuyanlar aptal mı?”

Nefes almaya devam ederek, dikkatini nefesine odakladı. Aldığı verdiği her nefesin sesini dinlemeye başladı. Zihni ondan tepki alamayınca önce yavaşladı, sonra da sustu. Ancak bu sadece bir dakika sürdü, biraz sonra yeniden başa döndüler. Vazgeçmedi Nur ve yine derin nefesler aldı, bu defa aldığı nefesleri saydı tek tek. Dördüncü denemesinde çoktan uykuya geçmişti bile. Sonraki günler sürekli buna çalıştı. Zihninin inadı giderek kırılıyor gibiydi. Bunu onun ikna etmek için bulduğu cümlelerin yetersizliğinden anlıyordu. Bir kitapta okumuştu, “Düşünceler zihnimizden geçen birer bulut gibidir, onları sadece izleyin ve geçip gitmelerine izin verin! Aksi durumda zihnimizin gökyüzünde birikip, tüm aydınlığı kapatırlar ve fırtınalara neden olabilirler!”

Kalan altı aydaki yolculuğu da böylece başlamış oldu, önce zihnini kontrol etmeyi öğrendi. Elbette onu sürekli susturmak mümkün değildi ama en azından o konuştuğunda tüm bedeninin ve duygularının onun etkisinde kalarak gerilmesine izin vermiyordu artık. Hemen yüreğinin yerini hatırlıyordu ve daha o an göğüs kafesindeki o tatlı duyguyu hissedebiliyordu.

“İnsanlar yüreklerinin yerini unuttular!” demişti savaşçı. Bir savaşçı için oldukça ironik bir cümleydi bu.

İkinci yıl dolduğunda Nur artık şifacılığını ve özünü keşfetmiş, okulunda da mezun olmuştu. Okulunu derece ile bitirdiği için son sınıfın ikinci döneminde ülkenin en iyi dergilerini yayınlayan şirketten bir teklif almıştı. Annesi alacağı maaşı duyunca o kadar sevinmişti ki bir anda doktorluk, mühendislik gibi mesleklere duyduğu hayranlığı bırakıp, grafikerliğin ne kadar yaratıcı ve harika bir meslek olduğunu savunmaya başlamıştı.

Nur’un annesi Serap hanım, haklı olarak kızının en iyisi olmasını istiyordu. Hem en iyisi olmasını, hem de her şeyin en iyisine sahip olmasını. Ancak Nur ve annesinin “en iyisi” anlayışları farklıydı. Bu yüzden Nur hem annesinin “en iyisi” hem de kendi “en iyisi” için çabalıyordu.

Ona iş teklif eden şirket gerçekten ülkenin bilinen ailelerinden birine aitti. Ailenin yurt dışında da oldukça fazla yatırımı ve zenginliği vardı. Dünyanın sayılı ailelerinin üye olduğu bir çok kuruluşa üyeydi. Bu da Nur’un önüne bu şirket aracılığı ile yeni bir ufuk açıyordu. Bu annesinin bakış açısıydı. Şirketin kurucuları aynı zamanda bir kulübünde kurucularıydılar. Bu kulüp farklı sektörlerde başarılı olmuş insanları bir araya toplayarak, tanışmalarını, birbirlerine destek olmalarını, iş birlikleri yapmalarını ve elbette sosyalleşmelerini, kısaca tüm güçlerini birleştiren bir cemaat olmalarını sağlıyordu. Üyeliğe kabul edilenlerin sırtının yere gelmeyeceği herkesçe bilinen bir gerçekti ve tabi maddi imkanların kapılarının da sonuna kadar açılacağı. Serap hanım şirket kızına iş teklif ettiğinden beri hem Nur’a, hem de yakın çevresine durmadan şirketin sağlayacağı avantajlardan bahsediyor. Bahsederken duyduğu yeni bilgileri de arayıp hemen Nur’a anlatıyordu. Ailesine göre hayatı kurtulmuştu! Elbette hayattan ne anlaşıldığına göre değişecek bir bakış açısıydı bu.

“Dünyanın şartlarına ayak uydurmazsan bocalarsın. Özünü kaybetmeden dünya ile ilgili her işini de götürmelisin. Buradaki hayatını zorlaştıracak seçimler yaparsan, kendi yolculuğunu da zorlaştırabilirsin! Ancak yolculuğun ilerledikçe seçimlerini değiştirme şansın olacak! Hem de istediğin gibi ama şimdi değil!” demişti madde sihirbazı en son görüşmelerinde, “Uyumsuz olma!”

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s