Ertan ayağa kalktı ve cebinden çıkardığı yüzüğü onun parmağına taktı, spotlar onları diğerlerinden ayıran sıcacık bir aydınlığın içinde sararken, salondan ıslıklar, alkışlar yükseliyor, kimi dolan gözlerini çaktırmadan silmeye çalışıyordu.
Ertan’ın sessizce söylediği “Seni seviyorum” kelimeleri dudak hareketleri ile bütün salonun yüreğinde duyuldu.
Suden hanım, sunucunun elinden mikrofonu aldı “Bu organizasyon da bu yıl, gerçekten çok farklı duygular yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Tüm bu oluşumun mimarı sevgili babamı mikrofona çağırmadan önce bu güzle çifte mutluluklar dilemek istiyorum. Ayrıca birbirlerine bu kadar bağlı örnek bir atölyeye ödülümüz gitmiş olduğu için son derece mutlu oldum. Bu ödülün arkasındaki hikayelerden öğrenecek çok şeyimiz var belli ki. Kutlarım!”
Salonda yeniden bir alkış tufanı koptu, Ertan Seval’in beline sarılıp onu Gülizar’ın yanına götürdü. Diğer koluyla da ona sarılıp sahnenin önüne doğru yürümelerini sağladı. Bir süre bu şekilde durduktan sonra geri çekildiler ve Suden hanım sahneye Hakan beyi davet etti.
Hakan bey yardımcısının desteği ile sahneye gelerek kızının yanında durdu.
“Kızımla her zaman gurur duydum!” diye başladı söze, “O benim hayatım boyunca göremediğim tüm güzellikleri görebilecek kadar iyi yürekli biri oldu her zaman. Ben çok iyi bir iş adamıyım. Bu güne değin elimi attığım hiç bir konuda başarısız olmadım. Ancak sanırım hiç bir zaman kızım gibi veya bu gecenin galibi bu insanlar gibi bir gönül bağı hissetmedim işime, iş arkadaşlarıma ve hatta ikinci seviye aile fertlerime karşı. Ertan bey daha önce de bu piyasada yetenekleri ile göz doldurmuş ama bugün yaşadığına benzer talihsizlikler peşini bırakmamıştı. Demek ki geçmişte yaşadıkları ona çalışma arkadaşlarını daha dikkatli seçmeyi öğretmiş ki, bu gün aynı tuzaklardan onların sayesine kurtulabildi. Kendilerine gıpta ettiğimi ve kızım ve onlar gibi insanların aslında başarı saydığımız pek çok şeyden daha önemli olduklarını bu yaşımda bana hissettirdiklerini itiraf ediyorum. Kendileri ile daha pek çok konuda ortaklık yapmaya gönüllü olduğumuzu buradan duyururken, sizleri güzel yiyecek ve içeceklerden daha fazla mahrum etmemek için mikrofonu güzel sunucumuza geri veriyorum. Keyfinize bakın!”
Salonda yine bir alkış tufanı koptu, Suden hanım babasını ilk kez bu kadar duygusal bir konuşma yaparken duyuyordu. Bu kadarı bile onun için fazla duygusaldı ve kızını herkesin önünde ilk kez bu kadar takdir ediyordu, üstelik bunca zaman kızdığı şeylerin değerini vurgulayarak. Bir varisi veya bir oğlu olmadığı için daima onu suçladığını, bu yüzden de intikam aldığını düşünmüştü bunca zaman. Bir erkek torun doğurabilmiş olsaydı tüm bu serveti onun gibi yönetecek birini yetiştirebilirdi babası. Ancak kendine hiç benzemeyen bir kızı vardı sadece ve ondan da kız veya erkek bir varis gelmemişti.
“Rahmin küsmüş demişti bir arkadaşı bir keresinde!”
Dokuz ay rahminin koruduğu bebeği son anda kaybettiği için rahmi ona kızmış ve küsmüştü. Yıllarca bu düşünceyle içi acımış, babası da bu duygusunu besleyecek ima ve sözlerle kadınlığı ile arasına onarılmaz yaralar açmıştı istemeden. Bu yüzden kocası ile bile iyi bir yatak hayatı olamamış, adam yıllardır uzun iş seyahatleri bahanesi ile kendine başka rahimler aramıştı. O da babasının gölgesinde dolanıp durmuştu kaybolmuş bir ruh gibi. Bu yarışma günü olanların Hakan beyin bile kalbine dokunmuş olması çok şaşırtmıştı onu bu yüzden. Bir kalbi bile olduğundan şüphe duymaya başladığı babası eğer yine bir şov peşinde değilse etkilenmişti olanlardan, üstelik Suden’in yok sandığı babalık duygularından bahsetmişti herkesin önünde ve aslında hiç gerek yokken.
Babasının ardından sahneden indi o da ve kalabalığın içine onunla birlikte karıştı.
Hakan bey konuşurken Ertan Seval’in elini yeniden tutmuş ve adamın her kelimesinin altında zihninde dolanıp duran ve sır gibi saklamak zorunda kaldığı hikayeyi bulmuştu. Baba, kız ve torun az önce aynı sahnede neredeyse yan yanaydılar ve üçünün de bundan haberi yoktu.
Kokteylin başlaması ile birlikte onlar da sahneden indiler ve çevrelerini saran kalabalığın tebriklerini kabul ettiler bir süre. Nurhan gördüklerinin ve yaşadıklarının etkisinde hâlâ göz yaşlarına hakim olmaya çalışıyordu. Her zaman ondan uzak duran ve neredeyse küçümseyen Gülizar yanından ayrılmıyor ve arada bir omuzuna elini atarak sarılarak destek olmaya çalışıyordu.
Seval ondan haber bekliyen Sultan hanım ve Remziye hanıma haber vermek istediğini söyleyerek Ertan’ın elini bıraktı ve kalabalığın içinde sıyrılarak geniş koridora çıktı.
Her iki kadın da sevinç gözyaşları dökerek karşıladılar bu haberi. İkisi de bu sonucu beklediklerini dile getirdiler. Seval Ertan’ın evlilik teklifi haberini sona bıraktığı için her iki kadın da konuşmanın bu kısmında o kadar sevindiler ki, ödülden çok daha mutluluk verici bir haber olduğunu söylediler.
Seval ikisinden de sevgi dolu enerjiler aldıktan sonra gülümseyerek telefonu kapadı ve içeriye hayatının kalanında yanında mutlulukla duracağı Ertan’ın yanına döndü. Dönerken içinden annesine de teşekkür etti. Bu günleri görememiş, sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşamamıştı belki ama istemeden de olsa Seval’in seçeceği ve başarılı olacağı mesleği o belirlemişti moda kanalından başka çekmeyen o televizyonu odasına koyarak ve üzerine kapısını kilitleyerek.
İleride aklının annesi gibi bozulacağından ölesiye korktuğundan kimseye bahsetmemişti Seval ama annesini her hatırladığında bir gün onun gibi olmak düşüncesi ile içi ürperiyordu. Eğer Ertan ile evlenip sonra da annesi gibi olursa onun da hayatını mahvederdi. Belki de evlenmeden önce gidip bir doktorla annesinin durumunun genetik olup olmadığı konusunda konuşmalıydı. Ertan’ın çocuk gözlerini yeniden görünce, kendini her zamankinden daha çok güvende hissetti ve bu düşünceleri kafasından kovalayarak gecenin ve başarılarının tadını çıkarmaya karar verdi.
Suden hanım kokteyl başlayıp çevrelerindeki kalabalık dağıldıktan sonra yeniden yanlarına gelerek, Hakan beyin onları bir kaç gün sonra evinde bir yemekte ağırlamak istediğini söyledi. Bunca yıldır babası ilk kez kazanan ekibi ödül haricinde bir de evine davet ediyordu.
“Mutluluk duyarız!” dedi Ertan heyecanla.
“Siz bu gece hepimizin yüreklerine mutluluk denilen o sihirli duyguyu yeniden soktunuz!” diyerek Seval’e baktı Suden hanım, “Umarım bir daha asla ağlamazsın!” dedi gülümseyerek ve diğer kızları da başıyla selamlayarak yine kalabalığın içinde kayboldu.
“Ne kadar zarif bir kadın değil mi?” dedi Nurhan hayranlıkla, “Böyle bir servete rağmen gerçekten mütevazı ve nazik biri!”
“Sonuna kadar hakkediyor!” dedi Gülizar’da, “Bir güç olacaksa daima böyle insanların elinde olmalı!”
Gülümsediler hep birlikte. Seval o kadar mutluydu ki, sürekli hayranlıkla Ertan’ı izlerken buluyordu kendini. Hayat onu sürekli bir yerlere savurmuş gibi dursa a aslında o kadar doğru yerlere gitmişti ki her seferinde, sanki tüm hayatının kurgusu sonunda Ertan’a kavuşması için yazılmış gibiydi.
“İyi ki!” dedi içinden minnet ve şükranla dolarak, “İyi ki başıma gelen her şeyi yaşamışım ve iyi ki burada onunlayım!”
Sultan hanım telefonu kapatır kapatmaz aramıştı kardeşini
“Annesi ile mi karşılamış!” dedi Nurdan hanım heyecanla, “Ya o vermiş ödüllerini öyle dedi!”
“Ay abla ya hissetmedi mi ki Suden hanım!”
“Kadıncağız bir kızı olduğunu bile bilmiyor ki Nurdan? Aklına mı gelmiştir!”
“Hakan beyin yatacak yeri yok biliyor musun? Bak torununu kapıdan attı bacadan düşüyor içeriye!”
“Aslında bir yere düştüğü yok tabi, yarışmadan sonra gerçek ailesi ile bir daha yüz yüze gelirler mi Allah bilir! Yine de heyecanlandım annesi ile tanışmış diye hemen sana haber vereyim istedim!”
(devam edecek)