Sevil gözlerini açıp bir hastanede olduğunu anlayınca doğruldu hemen, en son kapılarının önünde yaşanılanları hayal meyal hatırlıyordu. Yeniden hastanede olunca babasından yeniden dayak yiyerek hastanelik olduğunu sanmıştı. Sonra baş ucunda karşı komşularını görünce iyice afallamış, şaşkın şaşkın Erhan’a bakıyordu.
“Merhaba!” dedi Erhan, yumuşak bir sesle, “Bayıldığın için seni buraya getirdim!”
“Evdekiler?”
“Onlar polise ifade vermek zorunda kaldılar seni bu hale getirdikleri için!”
“Polis mi?” dedi Sevil korkuyla, “Babam benim şikayetçi olduğumu sanacak!”
“Hayır merak etme onların gözü önünde ben aradım polisi! Ayrıca sana bir darp raporu da aldım hastaneden, dilersen şikayetçi bile olabilirsin!”
“Hayır bunu yapamam!”
“Tahmin etmiştim bu yüzden raporu ben saklayacağım, bundan sonra sana bir fiske vuracak ya da bağıracak olurlarsa karşılarında beni bulacaklar!”
Sevil yeniden ağlamaya başladı. Artık o evde eskisi gibi bir yaşamı olamayacağını tahmin edebiliyordu. Hayri’den gelen fotoğraflardan sonra onu daha da fazla horlayacaklardı şiddet uygulamasalar bile ki babasının Erhan’dan ya da polisten korkacağını hiç düşünmüyordu. Derya’nın dediği gibi bir an önce ayrı bir yer bulup ayrılması gerekiyordu belki de.
“Dur ağlama lütfen, hayatını karıştırdığımı biliyorum ama inan bana her şey yoluna girecek. Seni bu şekilde hırpalayamayacaklar bundan sonra!”
“O kadar kolay mı sanıyorsun?” dedi Sevil gözlerinden yaşlar akarak, “Acıyan tek şeyin yanağım olduğunu mu sanıyorsun?”
“Biliyorum!” dedi Erhan üzüntüyle, “Hikayeni öğrendim! Ruhunu ne kadar acıttıklarını ancak tahmin edebiliyorum ama sen bunların hepsinden kurtulabilirsin. Okumuşsun bir işin var! O fotoğrafları çeken serseri ile evlenmek zorunda değilsin! Ben! Ben sana yardım ederim! Söz veriyorum!”
Sevil acıyla baktı onun yüzüne.
“Tamam ben mahvettim her şeyi, bu hale ben getirdim ama düzelmesi için elimden geleni yapacağım söz veriyorum. Bunların olmasını istememiştim. Bilmiyordum olabilecekleri ben, hastaneye cüzdanını getirdim sadece olayların buraya varması tamamen tesadüf biliyorsun! Kötü bir tesadüf!”
“Biliyorum!” diyerek yeniden ağlamaya başladı Sevil.
“Bak polis gelip ifadeni alacak, şikayetçi olabilirsin. Olmak istemiyorsan da istersen eve dönmeyebilirsin. Kalacak bir yerin yoksa benimle kalabilirsin!”
Sevil korkuyla baktı onun yüzüne onunla kalma fikrini duyunca.
“Hayır bak öyle değil! Bizim apartmanın buna uygun olmadığını ve senin benim dairemde kalmanın her şeyi daha beter edebileceğini biliyorum. “
“Hastaneden alacağım maaşın ne kadar olduğunu bilmiyorum henüz, stajyerliğim yeni sona erdi Resmi olarak işe henüz başlayacağım. Bir ev ve yaşam için yeterli olup olmayacağını bile bilmiyorum! Onlar benim ailem! Gidecek başka yerim de yok!”
Erhan o kendinde değilken düşündüğü her şeyle yeniden yüzleştiğini görünce iyice canı sıkılmıştı. Kız köşeye sıkışmıştı, kaçacak yeri yoktu. Kaçsa bile ayakta kalıp kalamayacağı bile şüpheliydi. Tek şansı ailenin zaten onu istemiyor oluşu olabilirdi, bunun anlamı o eve dönmese bile peşine düşmezlerdi böylece. Ancak Kemal bey hırslı bir adamdı, evdekiler kızı istemiyor olsa bile o hırslanıp kızın peşine düşebilirdi yine.
“Düşün Erhan! Düşün!” dedi kendi kendine. Bu olayın bu kadar içine girmişken kızı teslim edip kenara çekilemezdi. Çekilemezdi ona karşı bir şeyler hissettiğinin de farkındaydı. Her şey öyle kötü gelişiyordu ki hislerine gem vurması ve Sevil için en doğru olanı yapması gerekiyordu şimdi. Ayrıca kız bunca korunaksız bir durumdayken şimdi ona bir şeyler hissettiğini belli etse durumundan faydalanıyormuş gibi olacaktı.
“Peki âlâ! Polis birazdan gelir ifadeni alır, sonra seninle eve döneriz. Ben de ailenle yeniden konuşur, elimde darp raporu olduğunu söylerim. Zaten benim dairemden her şey duyuluyor, sana bir şey yapmaya cesaret edemezler. Bu gün epeyce korktular onlar da çünkü. Ben bu arada senin için ne yapabileceğime bakarım olur mu? Bana güvenebilir misin?”
Sevil öyle bir baktı ki, bu bakışların güven içermediğini hemen anladı Erhan. Başındaki belayı iki katına çıkaran ve herkesin serseri, içkici, karı kız meraklısı dediği bir adama niye güvensindi ki zaten?
“Avukatım ben!” dedi çaresizce, “Sandığın gibi bir serseri değilim! Aile içi ve kadına şiddet konusunda tecrübeli bir avukatım. Bir çok kadına yardım ettim bugüne kadar!”
Sevil apartmanda yaşanılanlar sırasında kendinden olmadığı için ailesi ile Erhan’ın arasında geçen konuşmaları tam anlayamamıştı Şimdi Erhan söyleyince hatırlamıştı birazını.
“Gelen polisler benim bu davalarda birlikte çalıştığım arkadaşlarımdı. Sadece ailenin gözünü korkutmak istedik. Bu onların sana yeniden şiddet uygulamalarının önüne geçecek. Apartman da artık biliyor her şeyi, bu yüzden babanın ya da o sersem oğlanın sana bulaşmaya cesaret edeceklerini sanmıyorum artık!”
“Mustafa!” dedi Sevil inler gibi.
“Her ne haltsa!” dedi Erhan elini sallayarak, kızın hikayesini duyduktan sonra daha çok gıcık kapmıştı oğlana. Sonuç olarak babaları aynıydı ikisinin ve Sevil onun ablasıydı. Adam olsa ablasına karşı babasını kışkırtacağına ona sahip çıkardı. Kızın tek günahı adamın ilk karısından kız doğmuş olmasıydı.
Erhan polis arkadaşını arayıp ifade alabileceklerini haber verdi. Onlar da gelip ailesinin korktuğunu ve en azından bu korku geçene değin ona el sürmeyeceklerini söylediler. Yeniden olursa izleyeceği prosedürleri, arayabileceği numaraları ve kadın sığınma evlerinin iletişim bilgilerinin olduğu bir dosyayı teslim edip ayrıldılar.
Hastanede de yapılacak başka bir işlem olmadığı için Sevil’i taburcu ettiler ve birlikte dışarı çıktılar.
“Ne yapmak istiyorsun şimdi?” diye sordu Erhan.
Sevil öyle çaresiz ve endişeli görünüyordu ki onu yeniden eve götürüp bırakmak içine hiç sinmiyordu.
“Eve gitmeliyim!” dedi Sevil
“Kimse seni arayıp sormadı, gitmek zorunda değilsin!”
“Gidecek yerim olmadığını söyledim!”
“Bir otel ayarlayabilirim istersen!”
“Asla olmaz!” dedi Sevil korkuyla.
“Hayır bak yanlış anlama, uzak kalman için, iki ayrı oda tutarım, seni yalnız bırakmam, rahatsız da etmem!”
“Hayır teşekkür ederim, eninde sonunda olacaklar için kaçmaya gerek yok, eve gidelim lütfen!”
“Tamam!” dedi Erhan çaresizce ve birlikte arabaya binim sessizce eve vardılar.
Kapıyı Kemal bey açtı ve hiç bir şey söylemeden geri çekilip Sevil’in içeri girmesine müsaade etti.
“Darp raporu aldım hastaneden!” dedi Erhan elindeki dosyayı sallayarak, “Gözüm üzerinizde, bu kızın ıh dediğini duyarsam kapıyı kırar içeri dalarım! Sevil’i hem hastanede hem apartmanda sürekli kontrol edeceğim. Duydunuz mu? Bir daha yanında ben varım diye kıza bir şey söylerseniz kötü olur!”
Kemal bey bir şey söylemeden kapattı kapıyı Erhan’ın yüzüne. Erhan dosya tutan eli havada kaldı öylece ama yapabileceği hiç bir şey yoktu. Sadece onların gerçekten korktuğunu umuyordu.
“Odana git gözüme gözükme!” dedi Kemal bey Sevil’in yüzüne bakmadan.
Sevil hızla salondan geçip evdekilere hiç bakmadan odasına gitti ve kapıyı arkasından kilitledi.
“Sabah gidecek mi gene o hastaneye?” diyecek oldu Mevhibe hanım.
“Gitsin!” dedi Kemal bey ters ters, “Karışma sen! Siz gidip şu nişan işini halledin bir an önce! Bu itin kızın peşinen ayrılacağı yok, elimden bir kaza çıkmasın benim!”
(devam edecek)