Can Borcu – Bölüm 25

O gün Zümrüt ve ailesinden başka ses çıkmadı. Korhan hemen ertesi günü Pelin ve annesine bir ev almak için harekete geçmişti. Ruşen hanım ile Ferhat bey ise Zümrüt’den kurtuldukları memnun Pelin’le nasıl konuşulması gerektiğini tartıştılar. Kıza bunu söylemek zorundaydılar ve sonucuna da katlanacaklardı. Önce kızı yeni evine taşıyacaklar, sonra annesini yanına getirtecekler ondan sonra da konuşacaklardı.

“İyi de Ferhat kız bir daha bizi görmek istemezse nasıl geçinecekler daha mezun olmadı ki! Acele mi ediyoruz acaba?”

“Bunu ben de düşündüm Ruşen, o zaman şu Munise hanımla konuşacağım. Dükkanı açtı kız kardeşi. O yolla destek olacağız Pelin’e duyurmadan!”

“Güvenebilecek misin o kadın ile kardeşine!”

“Bu zamana kadar biz Pelin’e o da kızın annesine baktı, güvenilir herhalde!”

“Ay bu kadın kocası kıza saldıran kadın değil mi?”

“Evet o işte! Tamam tamam kocasını boşamış kadın bunların yüzünden, güvenilir ona!”

Korhan ilk günden ev bulamadı elbette, ancak alacağı evin içi için bir kaç parça eşya beğendi. Annesi ve babasının gün içinde yaptıkları konuşmaları dinledi akşam olunca. Zümrüt ile buluşma derdi olmayınca akşamı rahatça birlikte geçirmişlerdi. Aslında Korhan eskiden olduğu gibi dışarı çıkıp bahçedeki evin masasında oturmayı ve Pelin ile sessizce çay içmeyi çok isterdi ama onun kim olduğunu öğrendikten sonra buna yüzü de, cesareti de yoktu şimdi. Artık Zümrüt ile yüzükleri attıklarına göre annesi de sorun etmezdi aslında. Olaylar o kadar çok değişmişti ki artık, şimdi de kendi gidemiyordu.

Arada bir Pelin’in de aklına geliyordu Korhan. Hatta bazen dışarıdan bir tıkırtı duyunca perdeyi aralayıp bakıyordu biri mi geldi diye. Nişanlısı olduğunu öğrendiği o kızla kavga ettiği o akşamdan sonra bir daha hiç gelmemişti. Zaten bu iyi insanların nişanlı oğulları ile karanlıkta oturmak pek onaylanacak bir davranış değildi. Bu yüzden aklına gelince bunları düşünüp kovalamaya başladı zihninden Korhan’ı ve kendi konularına odaklandı.

Aradan iki gün geçmiş olmasına rağmen Zümrüt ve ailesinden hiç ses çıkmamıştı.

“Sahiden kurtulduk galiba!” dedi Ferhat bey o akşam sevinçle, Ruşen hanımın yüzüne de geniş bir gülümseme yayıldı.

“Bence o kadar acele etmeyin!” dedi Korhan, “Zümrüt’üm sessizliği bağırışından daha tehlikelidir!”

“Oğlum polise gideriz diye korkuttuk işte daha nasıl dönecekler geriye!”

“Bilmiyorum ama ben tetikteyim, tam kurtuldum diyemiyorum daha!”

“İnanamıyorsundur da ondan!” dedi Ruşen hanım gülerek.

Aslında Korhan haksız sayılmazdı. Zümrüt yaşanılanları hazmedemiyordu. Babasına ona tuzak kurduklarını ve kayıtlarla oynayarak o hale getirdiklerini söylemişti. Akıllarınca Korhan’ın suçunu Zümrüt’ün üzerine atıp oğullarını aklayacaklardı. Korhan yalan söylüyordu. İlaç kullanan bir deliydi aslında o, Zümrüt onu idare ediyordu sırf sevgisinden ama onuru ile oynamışlardı artık.

Zümrüt’ün babası kızının söylediklerine inandı ama yine de kayıtta bahsedilen tanıkların kim olduklarının peşine düşmeye karar verdi. Polis kayıtlarına yeni tanıklar eklenmediği bilgisine o da ulaştı. Ölen çocuğun ailesi yeni tanıklar bulduğuna göre, önce onları bulmak gerekiyordu o da peşlerine düştü.

Yüzüklerin atıldığı günden bir hafta sonra akşam yemeğinde Korhan’ın yeni bulup satın aldığı evin içine neler yapılacağını konuşuyorlardı. Ev yeni bir apartmanda olduğu için tadilat veya boya istemiyordu ama mutfağı ve banyosuna biraz ekleme yapılması gerektiğini düşünüyordu Ferhat bey. Elbette beyaz eşyaları önce almalıydılar. Onları Ruşen hanım halletmek istedi. İki oda bir salon evin iki odasını da yatak odası olarak düzenleyeceklerdi. Salon çok büyük olmadığından çok parçalı bir oturma grubuna gerek yoktu. Yaşamaları için temel ihtiyaçlar alınacaktı. Cavit ve Fikriye’de mutfağın tabağı, çanağı işini halledeceklerdi. Bahçeden gelen bağrışma sesleri ile yerlerinden fırladılar. Fikriye çoktan çıkmıştı, Cavit’te çıkmak üzereydi. Ferhat bey camdan bakınca Zümrüt’ü arkadaki evin önünde Pelin’e bağırırken gördü.

“Ne oluyor yahu? Bu kız ne halt ediyor!” diyerek bahçeye koştu hemen, diğerleri de onun peşinden çıktılar.

Pelin evin basamağında durmuş gözleri kocaman açılmış avazı çıktığı kadar bağıran Zümrüt’e bakıyordu.

“Seni kaltak, kardeşini kullanarak kendini acındırdın ve bir yılan gibi girdin değil mi bu eve! Nişanlınım koynuna da girdin mi ha? Kardeşinin katili de olsa parası tatlı mı geldi sana?”

Cavit bayılan Ruşen hanımı son dakikada yakaladı. Korhan ve Ferhat bey öfke ile koşup Zümrüt’ü çekiştirerek uzaklaştırdılar evden

“Sen delirdin mi?” dedi Korhan öfkeyle.

“Deli olan sensin unuttun mu?” dedi Zümrüt tükürür gibi, “Bu sürtüğü saklıyordun bahçede demek, benden kurtulup ikiniz mi evlenecektiniz ha? Kardeşini öldürdüğün kızın koynuna girmek yeni fantezin mi?”

Ferhat beyin tokadı patladı Zümrüt’ün yüzünde, “Defol git bahçemden!” diye bağırdı adamcağız elli ayağı titreyerek.

Zümrüt yediği tokadın şokuyla çekip gitti, “Hapislerde çürüyeceksiniz!” diye bağırıyordu giderken.

Korhan dönüp Pelin’e baktı, kız olduğu yerde titriyor öylece bakıyordu. Annesi bayılmış Cavit’in kollarındaydı ve babası da hiç iyi görünmüyordu. Babasını tutup, Cavit’e annesini içeri taşımasını işaret etti.

İkisini içeri sokup, Cavit’i onların başına dikti ve koşarak bahçeye çıktı. Pelin bıraktığı yerde değildi. Koşarak eve gitti. Küçük evin kapısı ardına kadar açıktı, tereddüt etti ama sonra içeri girdi. Pelin çıkardığı çantasına bir yandan eşyalarını dolduruyor, bir yandan hıçkırarak ağlıyordu.

“Pelin?” dedi korkuyla.

“Sen mi yaptın?” dedi Pelin titreyerek, “Tekin’e sen mi çarptın?”

“Hayır!” dedi Korhan hemen ona doğru bir adım attı ama Pelin hırsla kendini geri çekti.

“Kardeşinin öldüğü gece o arabadaydım evet ama direksiyondaki ben değildim, Zümrüt’tü!” dedi yalvarır gibi.

“Beni neden buraya getirdiniz! Ha neden?”

“Bak ben senin Tekin’in ablası olduğunu daha iki gün önce öğrendim bilmiyordum inan bana!”

“Ne yaşattınız bana böyle!” dedi Pelin artık bağıra bağıra ağlıyordu, “Kimsiniz siz? Ne tür bir ailesiniz böyle?” diyerek olduğu yere çöktü.

Korhan korkarak gitti yanına ve önünde diz çöktü, “O gece ben şoka girdiğim için babam gelip sizi bulmuş ama kardeşini kurtaramamışlar, sonra da!”

“Sonra da ne? Oyun mu oynuyorsunuz siz benimle?”

“Bak ben hafızamı kaybettim o olaydan sonra, bana her şeyi sonradan anlattılar! Babam yeni tanıklar bulana kadar da Zümrüt kardeşine benim çarptığıma inandırdı beni! Tam her şeyi sana anlatmaya karar verdimiz sırada Zümrüt bizden önce davrandı. Onun seni nereden öğrendiğini hiç bilmiyorum!”

Korhan yere kapaklanmış Pelin’in bir tepki vermesini bekledi ama kız hiç ses çıkarmadı.

“Pelin biraz sakinleş sana her şeyi anlatacağım söz veriyorum. Ondan sonra istersen gidebilrisin! Pelin?”

Pelin yine tepki vermeyince Korhan korkarak uzandı ona ve saçlarını kaldırıp yüzünü görmeye çalıştı, kız yine tepki vermeyince onu kucaklayıp kaldırdı. Kız kendinde değildi. Tam o sırada gelen Ferhat bey Pelin’i Korhan’ın kucağına görünce paniğe kapıldı.

“Ne oldu?”

“Bilmiyorum sanırım bayıldı, annem nasıl?”

“Annen ayıldı Cavit yanında!”

“Baba sen annemle kal biz Cavit’le kızı bir doktora götürelim!”

İkisi birden büyük eve yürüdüler hızla Cavit hemen arabayı hazırladı ve Korhan Pelin’i incitmemeye çalışarak arabanın arka koltuğuna yatırdı başını da kendi dizlerine aldı. Bütün bunlar olurken Zümrüt’ün babası durmadan Ferhat beyi arıyordu ama cevap alamıyordu.

Hızla hastaneye doğru giderlerken, Korhan elinde olmadan Pelin’in saçlarını okşuyordu, “Biz bu kıza ne yaptık Cavit! Nasıl toparlayacağız bu olanları! Zümrüt nereden biliyor onu?”

Cavit dikiz aynasından kısa bir bakış attı Korhan’a, “Tanıklardan bahsettiğiniz için harekete geçtiler sanırım!” dedi sadece.

(devam edecek)

Can Borcu – Bölüm 25’ için 2 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s