Can Borcu – Bölüm 24

Tam o sırada çalmaya başladı Ferhat beyin telefonu, eğilip sehpanın üzerine bıraktığı telefonun ekranına baktı.

“Kayıt izlenmiş!” dedi eline alırken, arayan Zümrüt’ün babasıydı.

“Siz kendinizi kim sanıyorsunuz?” diye gürledi telefonu açar açmaz.

“Siz kendinizi kim sanıyorsunuz?” diye tekrarladı Ferhat bey, “Bakın bundan sonra sizin ve benim ailem arasında herhangi bir bağ kalmamıştır. Kızınız bunca zaman oğlumu ve ailemizi kandırarak bir suçu üstlenmemize neden oldu ve bundan dolayı oluşan tüm travmaların bedelini ödememizi talep etti. Biz de gerçeği bilmediğimiz için boyun eğdik. Ancak artık koşullar değişti!”

“Ne demek istiyorsunuz?”

“Demek istediğim çok açık, bir daha ne sizi, ne de kızınızı görmek istemiyoruz. Sizden gelecek herhangi bir olumsuz tepki istemediğiniz sonuçlarla yüzleşmenize neden olur!” dedi Ferhat bey sakin bir sesle.

“Polise mi gideceksiniz?” dedi adam sesi biraz daha sakin çıkıyordu, “Sizin oğlunuz kafayı sıyırmış, ona kim inanacak! Doktoruna rapor yazdırmam zor bir iş değil!”

“Sizinle konuşacak bir şeyimiz kalmadı bu noktadan sonra!” diyerek hırsla kapattı Ferhat bey telefonu.

Konuşmayı hoparlöre aldığı için salondaki herkes duymuştu söylenilenleri, hatta Korhan uyanıklık edip kayıt almıştı bir de. Fikriye’nin yüzü bembeyaz olmuştu, “Allahım sen koru! Bunlar nasıl insan!” diye mırıldandı kendi kendine.

“Bunlara insan demeye bin şahit lâzım!” diye inledi Ruşen hanım, “Ferhat sence daha arar mı bunlar?”

“Ailesini bilmem ama Zümrüt’ün boş duracağını hiç sanmıyorum! Neyse boşverelim şimdi bunu, baba sen bir şey anlatacaktın bize? Ölen çocuğun ailesi diyordun?”

“Evet ikinci önemli konumuz bu şimdi. Ben sizlere söylemeden çocuğun ailesini araştırdım söylediğim gibi Cevat’ta sağolsun bana yardım etti. Gidip yaşadığı yeri bulduk kendi şokumuzu atlatınca ve öğrendik ki zavallı annesi şoka girip bir çeşit akıl hastalığına tutulmuştu.”

“Ah!” dedi Fikriye.

Ruşen hanım oğlu Korhan’ın elini tutmuş sıkıyordu durmadan.

“Çocuğun adı Tekin bu arada, ölen çocuk demek istemiyorum. Tekin’in bir babası da yokmuş ne yazık ki, çocuğun zavallı ablası annesinin bakımı için yaşadıkları gecekonduyu satmıştı biz evi bulduğumuzda. Olaylar çok hızlı gelişmiş. Annesi babasından kalan bir çorbacıyı işletiyormuş ve öyle geçiniyorlarmış işin aslı. Bir iş merkezinde sanayi bölgesinde. Anne hastalanınca tabi dükkan da iş yapamaz olmuş, kız da mecbur kalmış gecekonduyu satmış. Dükkanda yatıp kalkmaya başlamış gariban.”

“Ferhat?” dedi Ruşen hanım bir anda.

Ferhat bey karısının kimden bahsettiğini anladığını farketti, “Evet Ruşen, Pelin, Tekin’in ablası!”

“A!” diye bir ses yükseldi Fikriy’den bu kez ve Ruşen hanımla aynı anda katıla katıla ağlamaya başladılar.

“Bunca zaman bizim evimizdeymiş yavrucak öyle mi?”

Korhan şoka girmişti, kardeşini öldürdükleri kızın kapısının önünde oturmuştu saatlerce ve onun yüzüne bakmıştı hiç bir şey olmamış gibi.

“Oğlum?” dedi Ferhat bey onun yüzündeki tuhaf ifadeyi görünce, Korhan’ın ikinci bir şokun içine sürüklendiğini anlamıştı.

Ferhat beyin endişeli sesi Ruşen hanım ve Fikriye’nin de dikkatini çekince ikisi de dönüp Korhan’a baktılar.

“Korhan oğlum bir şey söyle?” dedi Ruşen hanım telaşla , “Ay Ferhat çocuğa bir şey oluyor gene!”

O sırada hepsini şoka sokan başka bir şey oldu ve Fikriye Korhan’ın suratına okkalı bir tokat yerleştirdi, bunu öyle düşünmeden yapmıştı ki, tokattan çıkan sesi kendini bile korkuttuğundan çığlık atarak geri çekildi sonra

Ruşen hanım ve Ferhat bey bir anda gelişen durumu algılayamadan, yanağı kıpkırmızı olan Korhan “Pelin biliyor mu?” dedi kendine gelmiş bir sesle, “Fikriye abla o neydi ya?” dedi sonra “Galiba iyi geldi!”

Ruşen hanım gülse mi ağlasa mı bilemedi bir an sonra iyice bozulan sinirleri yüzünden kahkaha ile gülmeye başladı. O sırada diski teslim edip gelen Cevat içeri girmiş gördüğü sahneyi anlamlandırmaya çalışıyordu.

“Korhan iyisin değil mi oğlum korkuttun bizi?” dedi Ferhat bey. Oğlanın yanağında Fikriye’nin elinin izi çıkmıştı.

Fikriye o kadar korkmuştu ki, “Ben neden yaptım bilmiyorum, bir anda oluverdi çok özür dilerim!” dedi ağlayarak.

“Tamam kızım tamam, bir de seninle uğraşmayalım şimdi!” dedi Ferhat bey, “Belki de bizim yapamadığımızı yaptın sen! Kız hiç bir şeyi bilmiyor. Ona babanın eski bir arkadaşıyım dedim. Gel Cevat, gel otur sen de!”

Fikriye’nin ağlaması bir türlü kesilmediği için içeri kaçtı hemen.

“Ben konuşurum onunla sonra!” dedi Ruşen hanım, onunda içi parçalanmıştı oğlu tokadı yiyince ama kızın ne yaptığını bilmeden iyi bir şey yaptığı ortadaydı.

“Bizden nefretedecek baba öğrenince!”

“Öğrenecek mi?”

“Öğrenecek Ruşen! Ona her şeyi anlatmak zorundayız artık. Adaletin nasıl işleyeceğine de o karar versin istiyorum.”

“Ne demek o Ferhat?”

“Babam polise gidip gitmeme kararını çocuğun, yani Tekin’in ailesi karar versin istiyor!”

“Zümrüt bunu duyarsa bu kızı parçalar ben size diyeyim!”

“Duymayacak tabi ki!” dedi Ferhat bey, “Zaten Pelin kızıma şimdi bunu anlatamayız. Önce okulunu bitirmesi lâzım. Olur bu evden çıkıp gitmek isterse sokakta kalır. Annesi yavaş yavaş iyileşiyor ben takip ediyorum. “

Bu arada sakinleşen Fikriye mahcup bir şekilde geri gelmişti, “Çok özür dilerim Korhan bey!” dedi ve ilişti kalktığı koltuğun ucuna yeniden.

“Özür dileyecek bir şey yok!” dedi Korhan kendine gelmişti iyice, “Bu yaşanılanlar ağır oldu biraz ama bunları hakkettim ben. Yoksa başıma gelmezdi zaten! Her şeyden önce Zümrüt belasından kurtulduğum için çok şanslıyım!”

“Çok şükür!” dediler hep birlikte

“Bana sorarsanız bu kızcağızla konuşması gereken biri varsa o da benim! Onunla konuşup evden çıkmaması için de ikna edebilirim. Yalanlarla iyilik peşinde koşmak benim pek içime sinmedi açıkçası!”

“Korhan emin misin oğlum bak şoka girdin az önce yine, korkuyorum ben senin için!”

“İyiyim ama haklısın biraz zayıf bünyeliyim belki ama bu işi ben açtım başınıza, babam hepimiz adına bugüne kadar temizlemeye çalışmış ama artık kendime gelip benim el atmam gerekiyor!”

“Vallahi Fikriye’nin tokadı yetmez bak bu sefer Korhan!” dedi Ferhat bey, oğlunun bu kararından memnun kalmış ve gurur duymuştu. Onun başından beri çekimser ve travmatik davranışları yüzünden hayatı ile ilgili endişeleri giderek artıyordu. Karı koca yaşlanıyorlardı ve Korhan koca adam olmasına rağmen sorunlarla baş etme konusunda pek başarılı sayılmazdı.

“Ben Korhan beye katlıyorum!” dedi Cavit, “Bu kızcağızın da gerçeği bilmeye hakkı var kardeşinin katili kaçtığı için de içindeki ateş alevleniyordur diye düşünüyorum ben şahsen elimde olmadan!”

“Haklısın evladım!” dedi Ferhat bey de iç çekerek, “Olan o zavallıya oldu, belki bizden nefret edecek, özellikle benden, kardeşinin ölümüne karışan ailenin evinde yaşadığı için büyük tepki vermesinden çekiniyorum açıkçası ben!”

“O zaman bu çocukla annesine bir an önce bir ev bulalım Ferhat, madem iyileşiyor annesi. Önce o işi halledelim. Kız da kendini burada kötü hissetmez o zaman, bizi silmek isterse de sokakta kaldı diye dert etmeyiz!”

“Bence de!” dedi Korhan, “Bu daha iyi bir fikir!”

“O halde önce bir ev bulacağız öyle mi?”

“Evet o evi de ben satın alacağım baba, bu defa sen karışma!”

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s