Can Borcu – Bölüm 16

“Beyefendi bunlar bizim çocuklarımız ya öte yandan bir can gitmiş ne yapacağız unutacak mıyız olanları!”

“Evet efendim unutacağız!” dedi Zümrüt’ün babası arsız arsız, “Bunları kızımı böyle bir şeye bulaştırmadan düşünecektiniz!”

“Zümrüt arabayı Korhan’ın kullandığını söyledi kızınız olayın içinde bile değil!”

“Araba kızımın Ferhat bey anlamıyorsunuz galiba!”

Ferhat bey o ana kadar hangi arabayla gittiklerini sormayı akıl edememişti, dönüp Zümrüt’e baktı hemen. Kız annesine sarılmış katılarak ağlıyordu.

“Kızım Korhan’ın arabasıyla gitmediniz mi?” dedi şaşkınlıkla.

“İki araba gitmiştik, kavgaya tutuşunca onun arabasını orada bıraktık benimkine bindik!”

Adamcağız şaşırmıştı iyice, “Sonuçta arabayı oğlum kullanıyormuş!” dedi kendi kendine konuşur gibi.

“Bakın Ferhat bey!” dedi Zümrüt’ün annesi tepeden bir sesle, “Benim kızım şoka girmiş, sizin oğlunuzun hali ortada! Bizim bir sosyal çevremiz var, bu gece duyulursa hem onların, hem bizim hayatlarımız etkilenir!”

O ana kadar susan Ruşen hanım “Ferhat!” dedi inler gibi,Korhan kendine geliyordu. Gözlerini açıp etrafına baktı şaşkın şaşkın, “Ne oldu?” diyerek doğruldu halsiz bir şekilde.

Zümrüt bir anda annesinin kollarından kurtulup, koştu nişanlısının kollarına.

“Korhan aşkım! Geçecek, atlatacağız merak etme, babam her şeyi çözecek, ceza almayacaksın!” diye ağlamaya başladı Korhan’ın üzerine abanmış bir şekilde.

Korhan beklemediği bu ani hareketle yığılmıştı yeniden koltuğa, üzerindeki kızdan kurtulmaya çalışıyordu.

“Kalk kızım nefes alamıyorum! Neyi çözecek baban?” dedi şaşkın şaşkın.

Ferhat bey ancak toparlanıp gitti yanlarına ve şuursuzca kızı kolundan yakalayıp kaldırı oğlunun üzerinden. Zümrüt ters ters baktı ama adamın onu farkedecek hali bile olmadığını görünce yeniden annesinin kollarına koşup bağıra bağıra ağlamaya devam etti. Öyle bağırıyordu ki evdeki kimsenin birbirini duyması mümkün değildi o seste.

“Baba ne oluyor?” dedi Korhan endişeyle.

“Oğlum kaza yapmışsınız hatırlamıyor musun?” dedi Ferhat bey, Ruşen hanım da Zümrüt kalkar kalkmaz oğlunun yanına oturup elini tutmuştu.

“Kaza mı?” dedi Korkan anlamaz gözlerle bakarak.

“Hatırlamıyor!” dedi Zümrüt ağlamayı keserek ve yeniden annesinin kollarından kurtulup Korhan’ın yanına geldi.

“Aşkım ben kimim?” dedi şımarık şımarık.

“Zümrüt ne saçmalıyorsun sen?” dedi Korhan.

“Bu akşam Melda’larla buluştuk hatırlıyor musun?”

“Evet hatırlıyorum!”

“Eve nasıl geldik peki onu hatırlıyor musun?”

Durdu Korhan, gözlerini kıstı ama cevap vermedi.

“Çok mu içtim ben, hiç bir şey hatırlamıyorum! Kaza mı yaptık?” dedi babasına dönüp.

“Önemli bir şey değil, arabayı duvara çarptın!” dedi Zümrüt hemen.

“Duvara mı? Hangi duvara?”

“Kızım bir dur sen!” diyerek yeniden Zümrüt’ü kaldırdı kolundan Ferhat bey ve oğlunun karşısına geçti.

“Korhan bu gece olanları hatırlamıyor musun oğlum?” dedi endişeyle.

“Tüh! Tüh! Tüh'” demeye başladı Ruşen hanım.

“Hatırlamıyor Ferhat bey üstelemeyin rica ederim!” dedi Zümrüt’ün babası.

“Karışmayın siz!” dedi Ferhat bey sinirle.

“Korhan oğlum! Düşün lütfen!”

“Düşünüyorum bana vallahi hatırlamıyorum! Çok mu zarar verdim arabaya ne oldu ki?”

“Yok bir şey Korhan oğlum, baban senin için endişeniyor!” dedi Zümrüt’ün babası yeniden.

Ferhat bey ok gibi fırlayıp dikildi adamın karşısına, “İzin verirseniz oğlumla konuşuyorum!” diye gürledi.

Adamilk kez geri adım atarak karısı ve kızını alıp mutfağa doğru yürüdü.

“Baba ne oluyor?” dedi Korhan, onun da sesi gerilmişti.

“Ferhat anlatma!” dedi Ruşen hanım inleyerek.

“Anlatma olur mu ya? Neyin kafasındasınız siz! Nasılsa hatırlayacak!” dedi adamcağız öfkeyle karısına.

“Baba neler oluyor? Neyi anlatmayacaksınız?”

“Oğlum bu gece bir çocuğa çarpmışsın arabayla!”

“Ne?” diye çığlık attı Korhan, “Şaka mı bu? O kadar mı içki içtim ben!”

“Ne içtiğini bilmiyorum ama Zümrüt ile tartışmışsınız!”

Korhan boş boş baktı babasının yüzüne, “Biz onun arkadaşları ile birlikteydik, bir kafede!” dedi mırıldanır gibi, “İçki yoktu!” dedi sonra babasının yüzüne bakarak. Eline hohladı koku var mı diye. “Hayır içmedim ben!”

“Bir şok yaşamış olmalısın, geldiğinizde çok kötüydün!” Ruşen hanım ağlayarak.

“Çocuk nerede?”

“Ölmüş!”

“Oh hayır!” diye ayağa fırladı Korhan, “Ben bir çocuk mu öldürdüm? Oh Hayır!”

Salonda bir o yana bir o yana gitmeye başladı.

“Ferhat bu çocuğu bir doktora götürmemiz gerek, bak hafızası da gitmiş! Şok geçiriyor!”

“Zümrüt yanımda değil miymiş?” dedi Korhan bir anda.

“Yanındaymış!”

“Zümrüt!” diyerek içeri koştu Korhan, bir kez de kızdan dinledi olanları. İnanamıyordu duyduklarına.

“Babam çözecek!” diyordu Zümrüt sürekli, “Merak etme babam çözecek!”

“Çocuğa çarptım ve devam ettim öyle mi? Bu nasıl olabilir? Neden beni durdurmadın!”

“Denedim ama delirmiş gibiydin!”

O gece Zümrüt’ün babasının dediği oldu. Kimseye bir şey söylememe kararı çıktı evden. Korhan Zümrüt’ün doktoruna gidecekti. Adam babasının arkadaşıydı zaten. Korhan derin bir sessizliğe bürünmüştü. Ruşen hanım sürekli ağlıyordu. Ferhat bey polise gidilmiyor olmasını hazmedemiyordu bir türlü ama dünürünün kızımı karıştırma resti yüzünden eli kolu bağlanmıştı. Bununla nasıl yaşayacaklardı? Gencecik bir hayatı söndürüp, hayata nasıl devam edeceklerdi?

O geceden sonra kimseye bir şey söylemeden, ölen çocuğun ailesini araştırdı. Babaları yıllar önce ölmüş ablası ve annesi ile yaşıyordu çocuk. Bir iş hanında çorbacıları vardı, annesi işletiyor ablası üniversite okuyordu. İş hanına gitti bir kaç kez, sanki rahmetliyi tanıyormuş gibi sordu soruşturdu onları. Kadının oğlunun ölümünden sonra dükkana gelemediğini öğrendi.

Zümrüt hemen ertesi gün, annesi ile gelip Korhan’ı kendi doktoruna götürdü. Korhan şoka girdiği için o güne ait iki üç saati hatırlamıyordu. En kritik saatler hafızasının derinliklerinde kaybolmuştu. Ferhat bey ona gerçeği anlattığı için ise ikinci bir şok yaşıyordu. Sürekli “Bir çocuk öldürdüm ben!” diyordu kendi kendine, sonra bir süre boşluğa bakıp normale dönüyordu. Korhan’ın bu hali çevreden dikkat çekeceği için onu kliniğe yatırmaya karar verdiler. İş yeri zaten kendisinindi, acil bir durum için yurt dışına çıktığı söylendi çalışanlarına. İmza yetkisi onun olmadığı durumlar için zaten muhasebe müdüründe vardı.

Ruşen hanım Korhan’ın klinikte yattığı on gün boyunca yanında hiç ayrılmadı, tabi Zümrüt de onlarla birlikteydi. Kadıncağız oğluyla beş dakika yanlız kalmak istese kız burunlarının dibinde bitiyordu.

Bir ay sonra olayı kabul edip, normal davranmaya başlayınca onu eve yolladılar. Ancak hafızası geri gelmedi. Doktorun dediğine göre birden bire herşeyi hatırlaması mümkündü.

“İnşallah hatırlamaz!” diyordu Zümrüt “Hatırlarsa hayatı boyu o anla yaşamak zorunda kalacak! Şimdi hiç değilde başkasının hayatı gibi o bir kaç saat!”

Korhan klinikten çıkar çıkmaz, güya kafasını dağıtsın diye onu sürekli bir yerlere götürmeye başladı. Güya nişanlısına destek oluyordu ama nedense hep onun istediği yerlere gidiyorlardı. Korhan bir türlü kafasını toparlayıp, bir şeyleri hatırlamaya fırsat bulamıyordu bu koşturmanın içinde. Yorgun argın eve geliyor, uyumadan önce aklına geliyor yüreği sıkışıyor sonra dalıp gidiyordu. Doktor sakinleştirici ilaçlar vermişti kullanması için. Aniden hatırlarsa yeniden şoka girebilirdi çünkü.

Ferhat bey ise oğlunu bırakmış ölen çocuğun ailesinin peşine düşmüştü. Ancak bundan evde hiç kimseye bahsetmiyordu. Hele ki ailenin içine düştüğü dramı görünce polise gitmemiş olduğu için yoğun pişmanlık duyuyordu. Tek ikna olduğu şey polise de gitseler Tekin’in geri gelmeyecek oluşuydu. Çocuğun annesi aklını oynatınca, zavallı kızın evi sattığını öğrenince adacağız iyice kötü hissetti. Ne yapıp edip bu kıza yardım etmek zorundaydı. Oğlunun katil olduğunu itiraf edemese bile en azından geriye kalan hayatları koruyarak hepsi adına can borcunu ödemek istiyordu. Bunun acılarına bir fayda sağlamayacağını biliyor olsa bile, daha fazla perişan olmalarını engelleyebilirdi en azından.

(devam edecek)

Can Borcu – Bölüm 16’ için 7 yanıt

  1. Kaleminize sağlık. Tam arkası yarın tadında çok güzel yazmışsınız. Bizim nesil arkası yarınlarla büyüdü. Tesadüfen buldum sizi. Yazarlık hayatınızda başarılar dilerim. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle sevgiyle kalın.

    Liked by 1 kişi

leylakagaci için bir cevap yazın Cevabı iptal et