Elim kolum bağlı – Bölüm 17

“Derdim mi ne? Sen gerçekten hafızanı mı kaybettin? Hani beni seviyordun, hani evlenecektik. Ben hayatımda ilk kez aşık olmuştum, kaç seferdir o geceyi kolluyordum, o kadar içmemiş olsaydım belki her şey başka türlü olurdu. Sense sanki hiç bir şey olmamış gibi kaçıp gittin?”

“Ne sevmesi, ne aşkı ne sayıklıyorsun sen? Ben seni koridorda gördüm ilk kez, ondan öncesi yok!”

“Tülin bana numara yapma, yıllarca seni gördüm rüyalarımda ben?” diyerek sonunda Deniz’in koluna yapıştı adam.

“Tülin?” dedi Deniz kolunu çekerek, “Deniz benim adım?”

“Takma ad mı kullanıyorsun?”

“Bak burası çok kalabalık ve bu konuştuklarımız da ortama hiç uygun konular değiller. İkimizin de çocuklarının bunları duymasını istemezsin herhalde!”

Adam etrafını süzdü ve geri çekildi sonra, “O zaman yarın görüşelim!”

Deniz bir şeyden demeden uzaklaştı adamın yanından, kafası allak bullak olmuştu. Ne sayıklıyordu bu adam böyle. Tülin de kimdi? Doğum günü sona erene kadar aklında o gece olanlar dönüp durdu. Yıllardır kurtulamadığı bir kabus katmerlenip geri gelmişti. Tunç’u yatırdıktan sonra yeniden detay detay hatırlamaya çalıştı olanları. Yoksa o böcek sokması tuhaf etkiler yapmış, aklı mı karışmıştı. Hani şu uyuşturucu maddelerin yaptığı şeyler gibi.

“Olur mu canım? Kaç kere oldu daha önce! O gece sokan böcek mi başkaydı yani?”

Sabaha kadar yatakta döndü durdu, Tunç’u okula bırakıp, işe gitti. Üniversite de ona iş bulan arkadaşı geldi aklına. O gece o yoktu ama belki o Tülin diye birini tanıyordu.

“Deniz? Kaç yıl oldu nerelerdesin sen?” dedi telefonun ucundaki ses.

“Merhaba, sıkıntılı süreçler oldu seni hiç arayamadım kusura bakma. Yıllar sonra böyle bir şey için aranmaz ama aklıma bir şey takıldı benim de uygunsan onu soracağım.”

“Tabi hayatım ne zaman istersen sor. Sen benim üniversitede kader ortağımdın”

“Hani şu ilk kez senin yerine işe gittiğim geceyi hatırlıyor musun? Senin işin olduğu için bana söylemiştin.”

“Dur bakayım hangisiydi o? Ha evet hatırlıyorum sanırım, hayırdır nereden aklına geldi yıllar sonra. Ne günlerdi değil mi?”

“Evet sayende çok rahat etmiştim borcunu ödeyemem! O çalışan kızlar arasında Tülin diye birini tanıdın mı hiç?”

“Tülin mi? Bir kız vardı galiba evet, koyu kumal saçları vardı seninki gibi. Tülin mi, Tülay mı öyle bir şeydi.”

“Hah süper! Bana benziyor muydu?”

“Yani, biraz benziyordu evet. Aslında belki de birazdan fazla benziyordu hiç düşünmemiştim daha önce. Sonra o kız kayboldu ortadan. Uyuşturucu kullanıyor demişlerdi zaten. Yazık umarım iyidir bir şey mi duydun onun hakkında?”

“Yo hayır, ben onu tanımıyorum. Dün biri beni o kız sandı da, aynı partideymiş ben de aklımdan şüphe ettim sana sorayım dedim!”

“Ha ok! E neler yapıyorsun anlatsana, görüşelim bir gün!”

“Tamam tabi ki!” diyerek yaptıklarını Tunç’u katmadan özet geçti Deniz ve kapattı telefonu. Demek ki Tülin diye biri vardı gerçekten. Adam onu bu gün arayacak ve buluşma yeri konuşacaklardı. Numarasını vermeden rahat bırakmamıştı partide bir türlü. Tunç’un ablasının oğlu olduğunu bilmese kendi de babasının o olduğundan şüphe ederdi doğrusu, çünkü oğlan garip bir şekilde adamı andırıyordu. Adam diyordu çünkü daha adını bile bilmiyordu ki? Telefonuna o gece diye kaydetmişti aceleyle, adını sormak aklına gelmemişti. Adam da onu Tülin diye kaydetmişti galiba. Tunç okul çıkışı bir arkadaşına gidecek, akşam eve getireceklerdi. Doğum gününden sonra keyfi iyice yerine gelmişti. Sınıf arkadaşlarından birinin babasının o adam çıkması nasıl bir tesadüftü ayrıca? Gerçekten birisine bir şey mi yapmışlardı da bu kadar acı ve tuhaf olay onların başlarına geliyordu. Bu adamdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı. Bir de utanmadan Deniz, Tunç ve kendi oğluyla sırıta sırıta fotoğraf çektirmişti hatıra olsun diye!

“Neyin hatırası?” dedi sinirle kendi kendine ki tam o sırada aradı adam.

“Buluşuyoruz değil mi?”

“Evet buluşup halledelim şu konuyu.”

İş çıkışı sakin bir kafede buluşmaya karar verdiler. Çokta ıssız bir yer olsun istemiyordu Deniz. Artık insanlara hiç güveni yoktu zaten, bu adama hiç yoktu.

“Pardon adınız neydi?” dedi telefonu kapatmadan.

“Adımı da unuttun öyle mi? Öyle olsun! Öktem küçük hanım benim adım!”

Daha masaya oturur oturmaz konuşmaya başladı Deniz, bir an önce bu işten sıyrılmak istiyordu.

“Bak benim adım Deniz, Tülin değil. Takma adım falan da yok, o gece seni koridorda gördüm ilk kez. Tunç senin oğlun falan değil!”

“Tamam sakin ol biraz, ben de biraz fazla heyecanlandım belki dün. Çocuğu da görünce. Kabul et benzediğini!”

“Evet biraz benziyor olabilir ama konumuz bu değil zaten.”

“Konumuz ne?”

“Konumuz senin beni bir başkası ile karıştırıyor olman!”

“Seni karıştırıyorsam nasıl oluyor da ikimiz aynı geceyi hatırlıyoruz acaba?”

“İyi güzel de sen aynı gecenin koridordan öncesinden bahsediyordun yok o kısım ben de!”

“Olmaması çok normal çünkü ikimizde hap almıştık!” dedi adam fısıldayarak.

“Anlatamıyorum galiba, ben hayatımda hiç hap kullanmadım. Beni o işe yollayan arkadaşımı aradım. Sahiden de adı Tülin olan ve uyuşturucu kullanan bir kız varmış o gece.”

“Anlamadım?”

“Kafan güzeldi muhtemelen, ayıldığında son gördüğün ben olduğum için beni hatırlıyorsun. O bahsettiğin kız ben değilim!”

“Ama boynun kıpkırmızıydı, o kadar ateşliydik ki biz?”

“Kapa çeneni! Böcek alerjim var benim. O gece servis yaparken böcek ısırdı beni! Senin gorilin yüzünden çıkıp gidemedim bile!”

“Yani sen Tülin değil misin?”

“Sen hatırlamadığın bir kadına aşık olmuşsun zaten. Hayal görüyorsun resmen!” dedi Deniz.

“Peki ya oğlun, babası nerede o zaman? Neden bana benziyor çocuğun?”

“Off! Tunç’un senin oğlun olmasına imkan yok!”

“Neden yokmuş?”

“Bir defa yıl hesaplarsan Tunç ve senin oğlun aynı yaştalar, nasıl oluyor da o gece hamile kalmış olup çocuğu iki üç yıl karnımda beklettim acaba?”

“Ama?”

“Ayrıca ben Tunç’un teyzesiyim aslında, o ablamın çocuğu anladın mı? Ablamı kaybedince, çocuk annesiz büyümesin diye onu üzerime aldım. Bu yüzden de babası yok Öktem efendi!”

Öktem şaşkın şaşkın Deniz’in suratına bakıyordu. Sahiden de çocuğun yaşını hesaplamak hiç aklına gelmemişti. Yanlış kızı hatırlamak neydi ayrıca? O kadar mı aklını kaybetmişti Bir şey söylemeden telefonunu eline aldı ve bir numara aradı.

“Turgut! Beni dinle, hani bir partiye gitmiştim okulda sonra fenalaşmıştım sen bir kızı odada yakalamış bırakmamıştın falan hatırladın mı?”

“Gorilin mi?” dedi Deniz, adam hâlâ ikna olmuyordu demek. Kesin hâlâ bir şeyler kullanıyor olmalıydı.

“Hah işte o gece!” diye devam etti Öktem, “O kız gecenin başında odaya gelen kız değil miydi oğlum?”

Karşı taraf bir şeyler söyledi ama ses gelse de ne dediği anlaşılmıyordu dışarıdan.

“Bu şimdi mi söylenir budala herif!” diyerek adamın yüzüne kapattı telefonu Öktem.

“Çok özür dilerim bir yanlışlık olmuş!” dedi ve biren bire masadan kalkıp gidip hesabı ödedi önce Deniz’in şaşkın bakışları arasında masaya geri geldi sonra “Tekrar özür dilerim. Bu mesele aramızda kalacak öyle değil mi?” dedi üzgün bir sesle.

“Tabi” dedi Deniz ve adam dönüp gitti bir anda.

“Allahım bütün deliler beni mi buluyor?” diyerek masadan kalktı Deniz, en azından yıllar sonra o gece bir şey olmadığından emindi artık. Bu şimdi ne işe yarıyordu o da bilmiyordu ve nedense beklediği rahatlık gelmemişti içine.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s