Deniz okulun tatil olduğu üç ay boyunca dilinde tüy bitene kadar ısrar etse de halasını bir doktora gitmeye ikna edemedi.
“Abartıyorsun kaç aydır burada yoksun, geldin şimdi ne yapacağımızı mı söyleyceksin? Haydi oradan!” diye tersledi durdu onu Yurdanur. Hatta kızın ısrarı artınca doğrudan azarlamaya başladı. Deniz zaten dik bir kız olduğu için azarlandıkça tepesi atıyor, sonra ablası ile konuşup sakinleşiyor yeniden ısrara başlıyordu.
Sonunda halasını ikna edemeden geri dönmesi gerekti. Tam rahatlığa alışmışken yeniden o yurt odasına dönmeyi hiç içi almasa da üç yılı kaldığını ve bunu onlar için yaptığını kendine ikna ederek kaldığı yerden derslerine çalışmaya ve açlığa odaklandı. İlk dönem yine bir önceki dönem gibi geçtikten sonra aynı yurtta kaldığı kızlardan biri ile konuşurken onun güzel harçlık çıkardığı bir işte çalıştığını öğrendi. Düzenli bir iş olmasa da zengin çocukalrının düzenledikleri partilerde garsonluk yapıyordu arkadaşı. Akşam yedi gibi başlıyorlar sabaha doğru da dağılıyorlardı. Tek yapması gereken yurdu o gece dışarıda kalması için bir yalana ikna etmesiydi. Kızın bir gecede aldığı parayı duyunca kulaklarına inanamıştı.
“Sadece garsonluk değil mi bu iş bak sonra ters şeyler olmasın?”
“Tabi ki sadece garsonluk kızım? Sen beni ne zannediyrosun?” diye karşılık vermişti arkadaşı ters ters. O da bir daha ki sefere ihtiyaç olursa ona da haber vermesini istemişti.
Bu konuşmanın üzerinden on gün geçmeden kız gelip, bir iş geldiğini ancak erkek arkadaşının doğum günü olduğu için kendisinin gidemeyeceğini söyledi. Eğer Deniz söylediği gibi gitmek isterse partiyi düzenleyeceklere önerecekti. Ağzı sıkı kızlar istiyorlardı, herkesi kabul etmiyorlardı. Partide olanları bütün okula yayan aptal kızlara denk gelmişlerdi daha önce.
“Tamam!” dedi Deniz hemen, benden kesinlikle laf çıkmaz, sen benim telefonumu ver onlara.
Aynı gün akşama doğru partiyi organize eden gruptan birileri aramış, kaçta nerede olacağının bilgisini iyice ezberletmişti. Parti bittikten sonraki gün okulda paraları ödenecekti. Arkadaşı parayı mutlaka ödediklerini ve bu güne kadar hiç hakkının yendiğinin ya da başına bir şey geldiğinin olmadığı için kabul etti.
Akşam yurdun epeyce uzağında bir yerde olması gerektiği için cebindeki az kalan parası ile mecburen bir otobüs kartı aldı. Böyle işlere gidecekse zaten ihtiyacı olacaktı. Ayrıca ertesi gün cebindeki para zaten fazlasıyla artacaktı. Yeri bulamama ve işi kaçırma endişesi ile söylenilen saatten iki saat önce yola çıktı. Partide giyilecek giysiler zaten orada veriliyordu o yüzden sadece düzgünce saçlarını toplayıp, arkadaşının söylediği gibi gözüne de hafif bir kalem çekti. Öyle yataktan kalkmış gibi gelmesin kimse diye tembihliyorlardı her seferinde ama koca aramaya gelmiş gibi abartılı kızlarda istemiyorlardı.
Kendisinin erken geldiğini düşünürken üç beş kişinin daha orada olduğunu görünce şaşırdı. Parti verilecek olan yer bir villaydı. Arkadaşının söylediğine göre burası yaşanılan bir ev değil, partiler için kiralanan bir yerdi. İçinde kalabalık partiler için her tür malzeme bulunuyordu. İkramlar ile garsonları villayı tutanlar ayarlıyordu.
“Vay be nasıl sektörler oluşmuş böyle?” demişti Deniz kendi kendine, halbuki böyle bir villası olsa kendi keyfini çıkartırdı. Villa gerçekten de son derece bakımlı kocaman ve çiçek dolu bir bahçeye sahipti. Ağaçları arasına ipler bağlanmış ve uçlarına fenerler takılmıştı. Hava yeni kararmaya başladığından fenerlerin görüntüsü ateş böcekleri gibi harika görünüyordu. Tatlı bir müzik çalıyor bahçedeki yuvarlak yüksek masaların üzerine yiyecek bir şeyler yerleştirliyordu. Hemen bekleyenlerin yanına yaklaştı ve arkadaşının yerine geldiğini söyledi ama gelenler önceden birbirlerini tanımadıkalrı için bu sözler bir şey ifade etmedi, önünde bekledikleri kapıyı gösterdiler sadece.
Sonunda kapı açıldı ve içeriden çıkan genç adam onlara birer kabin anahtarı verdi, bu kabinlerde giyecekler bulunuyordu. Kendi özel eşyalarını oraya kitleyebilirlerdi. Aç olan varsa personel yemeği bütün gece olacaktı. Tek şart parti için hazırlanan hiç bir şeye el sürmemeleri ve kesinlikle alkol almamalarıydı.
Deniz yemek lafını duyunca elinde olmadan yüzüne bir gülümseme yayıldı. Hemen anahtarı alıp kabine koştu. Kabindeki teneke dolabın içinde bir kaç gömlek ve pantolonlar vardı. Hepsi tertemiz yıkanmış ve ütülenmişti. Bedenine uyacak olan bir tanesini seçip giyindi. Kendi eşyalarını dolaba kilitleyip çıktı ve tarif edildiği gibi mutfağa girdi. Bir kaç kişi masada yemek yiyordu. Tabaktaki köfte ve pilavı görünce karnı guruldamaya başladı ve hemen bir tabak isteyip masaya geçti.
Ağzına attığı her lokmada öyle mutlu hissediyordu ki sanki bu partiye çalışmaya değil de katılmaya gelmiş gibiydi. Böyle bir iş bulduğu için acayip şanslı sayıyordu kendini. Nasıl olupta geçen yıl boyunca kimse ona bundan bahsetmemişti.
Derslerine odaklanama takıntısı ve açlığını gizleme üsteği yüzünden yurttaki ve okuldaki herkesten uzak durmuştu aslında. Çok az insanlara muhatap olmuştu. Neyse ki onu buraya öneren arkadaşından selamı hiç kesmemişti. Aslında kız kesmemişti. Demek ki insanlardan bu kadar geri durmak iyi bir şey değildi ve kimden ne geleceği hiç belli olmuyordu. Bütün tabağı ekmekle iştahla yedikten sonra enerjisinin iyice yükseldiğini hissetti ve yüzüne kontrol edemediği bir gülümseme yayıldı.
Tabağını götürüp verdikten sonra yine tarif edildiği şekilde işleri yapmaya başladı. Bütün iş ortalıktaki boşları toplamak, içecek ve yiyecekleri kalabalıkta gezdirmek ve kimse ile sohbete girmemekti. Bütün gece yediği yemeğin mutluluğu ile karınca gibi çalıştı. Parti hiç beklediği gibi öyle saçma insanların olup kendileirni dağıttıkları bir ortam değildi. Herkes efendi gibi yemiş, içmiş dansetmiş, bir iki içkiyi fazla kaçıran dışında göze batan bir şey olmadan dağılmaya başlamışlardı. Böyle nezih bir ortamda çalışarak karnı doyup para kazanmak sahiden iyi bir işti Arkadaşına çok teşekkür edecekti dönünce.
Dönüş için bir servis olmadığı için üzerini değişip kabin anahtarını teslim ettikten sonra otobüse binip yurda dönme kısmı kalacaktı geriye. Yurttakilere halasının gelip bir otelde kaldığını söylemiş onun imzasın taklit ederek kendine bir izin kağıdı yazmıştı. Buradan çıktıktan sonra yurda dönüp dönmeme konusunda tereddütleri vardı bu yüzden. Halası ile kavga ettikleri için geri geldiğini söylese kimse neden yurda geldin demezdi herhalde. Zaten kendince böyle başarılı geçen bir iş günün ardından kimin ne dediği de çok önemli değildi. En fazla uyarı alırdı. Bir sonraki çalışma için daha akıllıca bir plan yapardı bu biraz acemiliğine gelmişti. Aslında belki de bu geç saatte eve dönemeyenler içinde bir çözümleri vardı bu insanların sabaha kadar villanın bir köşesinde kıvrılıp uyusa kimseye bir zararı olmazdı. Yine de o kadarına cesaret edemeyeceğini düşündü ve sildi aklından bu düşünceyi. Geldiğinde bahçeyi hazırlamak işinde olanlar şimdi de yavaş yavaş toplamaya girişmişlerdi. Garson olarak işe alınanlar bu işe sokulmamuştı. Zaten o işi de yapsalar o zaman sahiden sabaha kadar burada kalmaları gerekirdi. Belki de bir daha ki sefere iki işe birden talip olmalıydı bu yüzden. En çok bir gün uykusuz kalırdı ama ona görede bir kaç gün öncesinden iyi uyumaya çalışır yıkılmazdı.
(devam edecek)