Elim kolum bağlı – Bölüm 1

Gencal ve Fikriye birbirlerini severek evlenmişler ve sevgilerini iki kız çocuğu ile taçlandırmışlardı. Gencal babadan kalma iş olarak geceleri nohut ve pilav satmaya çıkıyor. Fikriye’de annesinden öğrendiği gibi sabun yapıyordu. Durumları kötü sayılmazdı. karı koca evlendikleri günden beri çalışarak geçimlerini sağlıyorlardı. Gencal’ın kız kardeşi Yurdanur’un arasındaki yaş farkı çoktu. Anne ve babaları öldükten sonra kız tek başına kalmasın diye Fikriye’nin de isteği ile kızı yanlarına almışlardı. Yurnanur benim ilk kızım derdi her zaman Fikriye. Gerçekten de kocasının kız kardeşini kendi kızlarından ayırt etmeden büyütmüştü. Yurdanur büyük kızları Mercan’dan sadece altı yaş büyüktü. Yurdanur’da yengesine o kadar düşkündü ki küçük yaşta kaybettiği annesinin yerine koymuştu onu. Gencal nohut pilav peşinde koşarken Fikriye ve Yurdanur’da sabunları yapıyorlardı. Sabunlar evde yapılıyor sonra aynı çarşıda anlaştıkları dört ayrı dükkana teslim ediliyordu. Turistik eşya satan bu dükkanlarda ev yapımı sabunlara ilgi büyüktü. Yurdanur’un Mercan’ı da yanına katıp topladığı kır çiçeklerini kurutarak, kenevir ipi ile sabunlara bağlıyorlar, hasır sepetlerin ve beyaz nakışlı örtülerin içinde ilgi çekici sunumlar yaratıyorlardı. Mercan halası ile kıra çıkıp çiçek toplamaya bayılırdı. Huyu da ona benzerdi zaten. Kız kardeşi Deniz olmasına rağmen hala yeğeni abla kardeş sanan daha çok oluyordu.

Yurdanur on yedi yaşına geldiğinde bir oğlana aşık oldu. Oğlan eniştesi gibi seyyar satıcıydı. Midyeci Kamil diyorlardı adına. Ailesi köyde olduğundan mahallede bir odada tek başına kalıyor kendi yaptığı iç pilavla topladığı midyeleri doldurup satıyordu. Turistik bir bölgede yaşadıkalrı için seyyar satıcıların hemen hepsi birbirini tanıyordu. Gencal midyeciyi pek sevmezdi aslında. Oğlan fazla kapalı kutu gibiydi, güleryüzlü olduğu da söylenemezdi. Kız kardeşinin oğlanla görüştüğünü başından bilse kıyameti koparırdı ama Yurdanur ağabeyinin huyunu bildiği için saklamıştı. Fikriye kızın ot toplamaya gitmelerden giderek daha geç dönmesinden şüphelenip kızı Mercan’ın ağzını arayınca anlamıştı Kamil ile gizli gizli buluştuklarını. Yurdanur yengesinin çok kızacağını düşünüp başta korksa da, sonra her şeyi anlatıvermişti. Tabi ağabeyine söylememesi için yeminler ettirerek.

“Kızım daha çok gençsin, bak bu oğlanın neyin nesi olduğu belli değil, ağabeyinin de gözü tutmuyor biliyorsun!” dediyse de Fikriye Yurdanur’u midyeciden geçiremedi.

Hatta Yurdanur bir gece herkes uyurken Kamil ile kaçıverince Gencal’ı sakinleştirme işi de yine ona düştü. Kaçtığının ertesi akşamı ağabeyinin işe çıkmasını bekleyip tek başına eve geri gelmiş, yengesine sarılıp ağlamıştı. Gencal kız kardeşinin kaçtığını duyunca hemen polise gitmek istemiş, sonra gönlüyle midyeciye gittiği karısından duyunca uzun bir sessizliğe gömülmüş, sadece çok bunaldığında içtiği sigarasından bir tane yakmış, sonra bir şey söylemeden işe gitmişti.

“Yenge ne olur ağabeyimle konuş beni affetsin. Ben Kamil’i çok seviyorum!”

“Kızım seviyorsun da ne demeye kaçtın gittin, ağabeyinle konuşup ikna ederdik adam gibi ikna ederdik! Yüzü yere inmezdi böyle!”

“Yok yenge sana yemin ederim bir şey olmadı dün gece, kız oğlan kızım ben! Kamil bana nikah yapacak ama ben ağabeyimin rızası olsun istiyorum.”

“Onu diyorum ne demeye rızasını almadan gittin o zaman!”

“İkna olmazdı ondan!”

“Ah kızım ah! Cahilsin çok cahilsin! Rahmetli anan baban sağ olsalardı seni böyle bırakırlar mıydı sanıyorsun!”

“Vallahi babam ömrübillah silerdi beni yenge, anam da yüzüme bakmazdı!”

“Ağabeyin ne yapsın şimdi sana!”

“Affetsin yenge! He desin söz geri geleceğim, nikaha gelin diye çıkacağım bu evden!”

“Geri mi gideceksin şimdi yani?” dedi Fikriye şaşkınlıkla.

“Ağabeyimi ikna et yenge, elini sürmeyecek Kamil bana!” deyip bahçede yaptıkları bu konuşmadan sonra kaçıp gitti karanlıkta Yurdanur.

Fikriye onun bu deli cesaretini gençliğine veriyordu ama elinde büyüttüğü kızın bu halini de bir türlü içine sindiremiyordu. Yine de Gencal’ı ikna edip, kız kardeşi kaçtı dedirtmeden telli duvaklı gelin edebilmeyi görev edindi.

Sabaha kadar kara kara düşündü durdu kocasına söyleyecekleri için, Gencal gelip Fikriye’yi ayakta bulunca sessizliğini bozmadı. Boşalan tencereyi mutfakta yere bıraktı. Bir gün önceden ıslattığı nohutları kontrol etti. Yedek tencereye suyu koyup, ıslanan nohutları süzerek ocağın üzerindeki suya kaynaması için koyup banyoya gitti. Duşunu alıp karısının kurduğu kahvaltıya oturdu.

“Yurdanur geldi akşam!” dedi Fikriye, Gencal’ın gözü hemen kız kardeşinin uyuduğu odanın kapısına kaydı aydınlandı yüzü.

“Yok geldi ama geri gitti, midyeci ile bir şey olmamış, senin rızanla nikah olasıya kadar da bir şey olmayacakmış. Ağabeyim affetsin geri gelip, telli duvaklı çıkacağım bu evden dedi!”

Gencal gözleri dolu dolu kaldırdı başını karısına baktı. Yıllardır o da kız kardeşini kızı gibi büyütmüştü. Bir tanesi kıymetlisiydi. İki tane de kendi kızı vardı işte, kolay mıydı öyle kız vermek. Hele ki midyeci gibi ne idüğü belirsiz bir oğlana. İşini küçümsemiyordu çalışkan oğlandı o nasıl geceleri nohut pilav satıp kazanıyorsa o da kazanır kardeşine bakardı. Oğlanın gözlerinde gördüğü karanlık ürkütmüştü onu. Hakkında kötü bir söz duymamıştı, kimseye bir kötülüğü dokunmamıştı ama o karanlık işte içine sinmiyordu bir türlü. Bunca sevgiye, incinmesin diye gösterdikleri ihtimama karşılık Yurdanur’un bir anda sırtını dönüp gitmesini de içine sindiremiyordu. Emanetinin gönül borcu da mı yoktu içinde, Kamil’in karanlığı mı geçmişti kız kardeşinin yüreğine.

Fikriye kocasının bu sessizliğinden korkmaya başlamıştı iyice.

“Gencal ses versene adam! İyi misin?” dedi.

“İyiyim” dedi Gencal yorgun bir sesle, “Söyle gelsin geri, Kamil gelsin istesin! Konu komşuya yüzümüzü eğmesin bizin bari!”

“Emin misin?” dedi Fikriye.

“Neye emin miyim Fikriye? Bana fikrimi soran mı oldu?”

Kadın başını öne eğdi. Haklıydı kocası ama işte gençti öbürüde, aşk gözünü kör etmişti. Midyeci nasıl edip bu kızın aklına girmişti anlamak zordu ama olmuştu bir kere.

“Tamam ben söylerim gelsin geri!” dedi usulca. Hoş nasıl bulup diyeceğini kendi de bilmiyordu.

“Fırının arkasındaki evde oğlan, odası var orada!” dedi kalktı masadan Gencal, odaya girdi kapıyı kapattı. Gündüzleri uyuyor, geceleri çalışıyordu. O uyurken Fikriye nohutla pilavı hazırlıyor hem de Yurdanur ile sabunlara bakıyordu.

Mercan anne ve babasının konuşmalarını dinlemiş babası odasına girer girmez çıkıp gelmiş annesinin gözlerinin içine bakmaya başlamıştı.

“Gelecek halan merak etme!” dedi Fikriye gülerek, Deniz gözlerini ovuşturarak geldi bu defa ablasının arkasından. Onun da ablası ile arası beş yaştı.

“Midye de yiyecek miyiz artık?” dedi annesinin eteğini çekiştirip.

“Hah derdimiz de midyeydi!” dedi Fikriye kızına gülerek, sinirleri bozulmuştu iyice, “Kız Mercan, kardeşinle karnınızı doyurun ben gelicem!” diyerek şalını alıp çıktı evden. Sıcağı ile gidip kızı geri almak istiyordu. Fırından ekmek alacağı vardı zaten, fırına girmeden arkadaya dolandı, izbe binanın açık camlarına baktı. Hiç içeri giresi olmadığını için aşağıdan bağırdı “Midyeci? Hangi delikdesin?”

Etraftan duyan olur diye kızın adını bağırmak istememişti. Yurdanur yengesinin sesini duyunca tanıdı koştu cama hemen. Kamil çoktan midyelerini alıp çıkmıştı.

“Yenge konuştun mu ağabeyimle?” dedi Yurdanur sevinçle.

“Al eşyanı in aşağı bağırtma beni burda!”

Terliklerini şıkırdatarak koşa koşa yengesinin yanına geldi Yurdanur nefes nefese.

“Ağabeyin tamam dedi eşyanı topla not yaz gel! Fırındayım ben haydi bekliyorum buralarda görünmeyelim dile düşeriz!” dedi yürüdü hızlı hızlı Fikriye. Yurdanur sevinçle fırladı gitti zaten bir torbaya koyduğu iki parça elbisesini aldı, hızlıca notu yazdı geldi fırının önüne. Mahalleden duyulmadan eve döndüler ikisi.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s