Yeni Hayat – Bölüm 20

Günlerdir bir odanın içinde beklemekten iyice uyuşmuş olan Batu ve Cesur hemen ayağa fırladılar onu görünce. Duymayı bekledikleri her bilgi ondaydı.

“Adamım neler oluyor söylesene?” dedi Batu hemen.

“Cesur sana o kadar borçlandım ki!” dedi Burcu gözleri dolarak, “O yaşıyor hem de senin sayende”.

“Ben size borçlandım çünkü aslında sayenizde bu olayı çözenler arasındayım!” dedi Cesur gerine gerine, “Ercan’ın durumu iyiymiş konuştum doktorla. Kurtardığımızı sandığımız dört adam zaten ölüymüş bu arada adamların içini boşaltmışlar neredeyse!”

“Organ mafyası değil mi? O doktor?” dedi Batu ama sonra Cesur’dan da Hasan’dan gelen tepkinin geleceğinden korktuğu için sustu hemen. Adamın kolundaki parmak izleri hâlâ duruyordu.

Cesur hafiçe eğdi başını arkadaşına bakıp ama sesli bir cevap vermedi. Batu haklı olduğunu ama burada konuşmamaları gerektiğini anlamıştı bir kez daha.

Burada kalmanız gerekiyor korkarım bir süre daha ama çok sürmez. Dışarıda bir çanta var, ikinizinde Hasan’ın arabasında bıraktığınız eşyalar ve evlerinize uğrayıp aldığım temiz giysileriniz var içinde.”

“Lojmana mı gittin?” dedi Burcu merakla.

“İzin almadan gittim ama sakıncası yoktu umarım.”

“Yo hayır elbette yok ama şey ya!”

“Lojman alanı boşaltıldı.” dedi Cesur ve cebinden çıkardığı cep telefonunun ekranına “Alpereni henüz yakayalayamadık! O yüzden burada kalmanız gerek!” yazdı ve ikisininde okuduğundan emin olduktan sonra harfleri tek tek sildi.

Burcu’nun sinirleri gerilmişti hemen yine, Alperen dışarıda bir yerlerdeyse onların peşine düşerdi kesin çünkü istediğine ulaşamadığı gibi sahip olduğu tüm sistemi de çökertmişlerdi.

Cesur kapıyı açıp dışarıdaki çantayı içeri getirdi başka bir şey söylemeden çıkıp gitti sonra. Neler olduğunu öğrenememişlerdi ama Alperen’in serbest olduğu fikrinden ürkmüşlerdi.

Bu ziyaretin ardından iki gün sonra Ercan nihayet gözleri açtı. Karşısında Burcu’yu ve ardından Batu’yu görünce bunun bir hayal olduğunu sandı önce ve bağırmaya başladı. Doktorlar gelip ona bir sakinleştirici yaptılar ve kısa bir süreliğine yeniden uykuya daldı. Yeniden gözlerini açtığında bu defa şaşkındı ama Burcu ve Batu’yu gerçekten gördüğüne inanıyordu.

“Nasıl?” diyebildi ilk kelimesi olarak, o kadar zor söylemişti ki bir kaç saniye sonra sorduğu şeyi algıladılar.

Bildikleri kadarıyla anlattılar ona hikayeyi. Ercan’ın gözleri büyüyordu onların başlarına gelenleri duyunca. Bir Batu anlatıyor, sonra Burcu sözü alıyor, ardından yeniden Batu atılıyordu. Anlattıkalrı sona erince zorla “Özürdilerim” dedi Ercan.

“Ne için?” dedi Burcu ağlayarak.

“Asıl ben özür dilerim seni oraya ben gönderdim. Hem de binbir ısrarla!” dedi Batu’da gözleri dolarak.

Ercan fazla uyanık kalamadan yeniden uykuya daldı o gün, ertesi sabah uyandığında daha iyiydi en azından cümle kumakta bir gün önceki kadar zorlanmıyordu. Bu defa güvenlik görevleri ifadesini almaya geldikleri için Batu ve Burcu kenardan onların sordukalrı soruların cevaplarını dinlediler. Ercan’ın anlatacak bir şeyi yoktu. Onu o dağ başında bir süre çalıştırdıktan sonra bir sabah gözlerini açtığında kendini bir laboratuvarda bulmuş sonra yeniden kararmıştı dünya. Bütün o süreç boyunca tuhaf bir sıvının içinde koma halinde bekletildiğini hiç farketmemişti. Alperen dört gün sonra yakalandığında Cesur gelip onları hastaneden çıkardı ve daha önce hiç bilmedikleri bir konukevine götürüp bir hafta misafir etti. Ercan’ın kontrolleri konukevinde yapıldı. Bu arada nihayet tüm hikayeyi öğrenme şansları oldu ya da en azından Cesur’un onlara söylediği kadarını. Alperen’in Burcu’ya olan ilgisi doğru tahmindi. Annesi sağmış gibi onu taklit ederek kızı etkilemeye çalışmıştı. Zaten eğer Burcu’yu farkedip Ercan’ın peşine düşmeyseydi belkide hiç ele geçemeyecekti. Zaafı yüzünden bütün çetesi ile birlikte yakalanmıştı. Batu’nun daha önce bulduğu gibi hem kendi adi çetelerindeki zenginlerin ailelerindeki hastalara, hem de başka insanlara yüksek meblağlarla organ sağlıyorlardı. Bunu kaçırdıkları insanların bedenlerini konserve gibi belli sıvıların içinde bekleterek yapıyorlardı. Bu sıvı dokuların daima canlı kalmasını sağlıyordu. Organları kullanılanlar da sıvıların içine geri konuluyordu. Ölseler bile en azından kol, bacak ve parmakları işe yarayabiliyordu. Diğerlerinin ise hayatta kalmaları için oksijen verilmeye devam ediliyor ancak şuurları özel ilaçlarla kapatılıyor, serum ile beslenmelerine devam ediliyordu. Cesur onları buldukları yerin hayal bile edilemeyecek kadar korkunç olduğunu söylemişti. Filmlerdeki çılgın bilim adamlarının laboratuvarları gibiydi her yer. Ayrıca deneysel çalışmalarda yapılıyordu. Asıl kötü işkenelere maruz kalanlar o deneylerde kullanılanlardı. Ercan’ın adı da bu deneylerde kullanılmak üzere listelenmişti. Alperen ondan tamamen kurtulmak ve ayrıca da canını yakabildiği kadar yakmak istiyordu belli ki. Burcu’nun ona aşık olmasını hazmedemiyordu. Burcu’yu ikna edip etkilemek için kızın bütün tablolarını almış ve versiyonlarını yaptırmıştı, sonra onları annesinin odasının duvarlarına asarak ona anlattığı hikayeyi uydurmuştu.

“Korkunç!” dedi Burcu dinlerken, sanki başkasının başına gelenlermiş gibi dinliyordu şimdi yanında Ercan varken.

“Peki ne ceza alacaklar?” diye sordu Ercan. Halsiz olsa da artık konuşması ve şuuru tamamen yerine gelmişti. Burcu’nun başına gelenler yüzünden kendini suçluyordu sürekli. Onu bırakıp gittiği için tüm bunlar olmuştu.

“Ne ceza alacakalarını henüz bilmiyoruz. Suçları sabitlendi ama bunlar güçlü insanlar. Sizi aslında bunu konuşmak için getirdim buraya!”

“Yeni kurtulabilirler mi?” dedi Batu.

“Şimdi olmasa bile bir süre sonra olabilir!”

“Nasıl olabilir bu?” dedi Burcu hırsla.

“Olur demiyorum ama bizi tedbirliolmak zorundayız. Filmlerde duymuşsunuzdur tanık koruma programı benzeri bir yapımız var bizimde!”

Batu’nun gözleri parladı, “O isim ve yer mi değiştireceğiz!”

“Onun gibi!” dedi Cesur gülerek, “Ama benden kurtulamayacaksınız tabi, benim korumamda olacaksınız çünkü!”

“Harika” dedi Ercan,” Ne zaman gidiyoruz?”

“Hiç itirazınız yok mu?” dedi Cesur şaşkın şaşkın.

“Hayır” anlamında başlarını salladılar üçü de.

“Ha bu arada Ercan’ın bilgisayarından şu senin casus yazlımı sildim!” dedi Cesur, “Başın belaya girebilirdi onun yüyüzünden!”

“Ne yazılımı?” dedi Ercan.

Batu ona mecburen söyledi ama ona zarar gelmemesi için hiç kullanmadıkalrınıda ekledi hemen.

Böylece konukevinden çıktıklarında hepsi yeni bir hayata doğru adım atmış oldular, tıpkı yıktıkları çetenin kendi sistemlerine verdiği isim gibi. Burcu yeni isimleriyle Ercan ile evlenmeyi sonunda kabul etti. Nikah şahitlerinin kimler olduğunu söylemeye gerek yok herhalde.

Yakalananlara mı ne oldu?

Cezalarını çekmeye başladılar elbette ama sonra ne olduğunu Cesur asla söylemedi…

(Son)

Yeni Hayat – Bölüm 20’ için 5 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s