Batu herhangi bir aksilik yaşamadan solucan deliğine varmıştı. Hemen anahtarları çıkarıp kulübe girişinden önce yaptırdığı demirli kapıyı açtı ve kamyoneti içeri soktu. Saate baktı, Burcu henüz gelmemişti. Onun söylediğini doğru anladığından, anlamış olsa da burayı bulabileceğinden yüzde yüz emin olamıyordu bilgisayarları içeri taşıyıp sistemi kuracaktı önce, eğer Burcu o zamana kadar gelmezse gidip onu arayacaktı.
İkisi de sözleşmiş gibi birbirlerini aramıyorlardı. Zaten Burcu istese de arayamazdı çünkü baştan unutup yanına aldığı şirket telefonunu yolda durduğu benzincide bırakmıştı. Geri dönüp onu alabilirdi böylece ya da en azından geri döndüğünde şirkete benzincide unutmuşum diyebilirdi. Eski eve varmadan önce Batu’nun neden bu arabayı alması gerektiğini düşününce akıl etmişti telefonu. Sadece Alperen ile ilgili araştırma yaparken lojmanı veren şirketin arabası ve telefonu ile konunun ne ilgisi olduğunu kuramıyordu.
“Yoksa?” dedi kendi kendine gözlerini kocaman açarak, “Alperen’in bunlarla da mı ilgisi var? Yani bütün o iş adamları falan?”
Arabayı yeniden durdudu, nabzının hızlandığını hissediyordu. Bunun anlamı eğer şirketle lojmanın bir ilişkisi varsa ve Alperen Batu’nun onun peşinde olduğunu anladıysa Ercan’ın tehlikede olabileceğiydi.
“Aman Allahım!” dedi ve bir anda ağlamaya başladı. Hızlıca sakinleşip bir an önce solucan deliğine ulaşması gerekiyordu. Arka koltuğa uzanıp çantasını aldı ve ilaçlarından birini alıp ağzına attı ve tükürüğünü biriktirip yuttu. Şu anda su alabileceği bir yer yoktu. Zaten panikten ağzı kupkuru olmuştu. Telefonun derdine düştüğü için benzinlikten bir su almak aklına ile gelmemişti. On tane derin nefes aldı ve oksijenin onu biraz sakinleştirdiğini hissetti hemen. İlacın etkisi de birazdan başlardı zaten. Gözünü yola odaklayıp yeniden çalıştırdı arabayı, paniği iyice arttığından yolu kaçırmadan daha dikkatli gitmesi gerekiyordu şimdi.
“Hiç bir şey bilmiyorsun Burcu!” diye telkin etti kendini, “Batu’dan olanları dinleyene kadar kendi kendine senaryo yazıp durma!”
Batu tüm bilgisayarları ve sistemleri içeri taşıdı nefes nefese tam kurmaya başladığı sırada duydu dışarıdaki arabanın sesini ve hemen fırladı mağaradan ve gelenin kim olduğuna baktı. Mavi arabayı görünce derin bir iç çekti.
“Oh çok şükür gelebildi!”
Burcu’nun da arabasını içeri alması için demir kapıyı açtı ve arkasından hemen kilitledi. Kapı kilitliyken tüm demirlere elektirik yayılıyordu. Sensörler yaklaşan olduğunu hissedince insanların duyamayacağı bir ses dalgası yaymaya başlıyor bu da civardaki hayvanları demirdeki elektirikten koruyordu. Zavallılar kulaklarında çınlayan ses yüzünden hemen uzaklaşıyorlardı. Mağaranın içinde ise kesik ve kısık bir alarm çalıyordu sadece. Batı aracın lastik sesini bu alarmdan önce duymuştu, paniğe kapıldığında bütün duyuları hassaslaşıyor ve bu da aşırı yorulmasına neden oluyordu.
Burcu arabayı içeri soktuktan sonra hemen arabadan indi
“Ne oluyor lütfen bana hemen bir açıklama yap! Hemen!” dedi isterik bir sesle. İlaca rağmen soğuk terliyor ve elleri titriyordu.
“Sakin ol!” dedi Batu, onun bu halini görünce kendinin de tetikleneceğinden korkmuştu. Kız daha şimdiden bu haldeyse Cesur’la nasıl konuşacaktı onun yanından! “İlacını aldın mı?” dedi sakin konuşmaya çalışarak.
“Aldım ama işe yaramışa benziyor mu? Yolda aklıma çok fazla şey geldi! Çok fazla! Bunları zihnimin uydurduğuna kendimi ikna ettim! Söyle neler oluyor?”
Batu onu sakinleştirdikten sonra her şeyi anlatırsa, yeniden başa dönüp krize gireceğini düşündü. Şimdi her şeyi anlatıp onu büyük şoka sokmalı sonra sakinleşmesi için elinden geleni yapmalıydı. Tabi o arada kendi delirmezse!
“Ah Ercan sana ne kadar ihtiyacımız var!” diye geçirdi içinden ama sonra “Sanırım şu an senin bize ihtiyacın olduğu kadar değil dostum! Söz veriyorum halledeceğim!”
Burcu’yu kanepeye oturtup eline bir bira tutuşturdu, kızın içkiyle arası olmadığını ve gelirken ilaç aldığını biliyordu ama alkol sadece ilacın etkisini artırırdı ve şu an buna ihtiyacı vardı. Burcu eline verilen şeyin ne olduğuna dikkat etmeden kocaman bir yudum aldı hemen. Ağzı kuruyordu sürekli.
“Neden buradayız?” dedi yeniden. Batu konuya girene kadar bira şişesinin yarısını içmişti ve ne içtiğinin farkında bile olmayacak durumdaydı.
Cesur’un onu aramasından başlayarak olabildiğince sakin bir şekilde ona konuştukları her şeyi ve ardından verdikleri kararları anlattı. Tüm hikaye bittiğinde Burcu ikinci bira şişesinin sonuna gelmişti. Hiç bir şey söylemeden ayağa kalktı ve “Tuvalete gitmeliyim!” dedi tuhaf bir sesle.
Batu ona tuvaleti gösterdi hemen, “Ha hatırladım!” dedi ve koşarak girdi Burcu, az sonra öğürme sesleri geldi tuvaletten ve Burcu rengi bembeyaz olmuş şekilde çıktı. Batu onun sendelediğini görünce hemen koşup girdi koluna ve kanepeye yatırdı.
“Yatamam başım dönüyor!” dedi ve doğruldu Burcu hızla.
“Bilgisayarları kurmalıyım şimdi Cesur ile bağlantıya geçmem gerek!”
“Ercan’a bir şey oldu o zaman!” dedi Burcu boşluğa bakarak.
“Hayır ona hiç bir şey olmadı!” dedi Batu ama sesi sert çıktığı için korkup hemen kızın yüzüne baktı. Burcu ne içtiğinin farkında olmadığı gibi diğer şeylerinde farkında değildi sanki artık. Öylece oturuyordu bir şey söylemeden. Hazır o sakinken Batu hızla sistemleri kurmaya devam etti. Göz ucuyla onu takip ediyordu sadece. Bira ilacın etkisini artırmış olmalıydı. Birazdan Burcu kendiliğinden uzanıp derin derin nefesler almaya başladı. Sızmıştı.
“İki bira ile sızabildiğin için teşekkür ederim. Aklıma başka çare gelmedi!” dedi Batu ağlamaklı bir sesle ve işine devam etti. Burcu’nun az önce söylediği “Ercan’a bir şey oldu o zaman” sözü aklından çıkmıyordu. Bunu krizde olduğu için söylemişti, hisleri yüzünden değil. Ona bir şey olmasına izin vermeyecekti. Ne pahasına olursa olsun onu geri getirecekti. Ercan’ı o işe girmesi için Batu ikna etmişti.
“Hay aklıma köpek……!” diye küfürü bastı birden. Burcu’dan bir inleme yükselince sustu hemen.
Jenaratörleri uzun zamandır kontrol etmemiş olmasına rağmen sağlamdılar. İki saat sonra her şeyi kurup hazırlamıştı. Paniğin yarattığı kasılmalar ve alışmadığı bu fiziki hareketlilik onu çok yormuştu ama hemen Cesur ile konuşması gerekiyordu.
Bağlanır bağlanmaz “Meraktan öldüm!” dedi Cesur, “İkinizde iyi misiniz?”
“Evet iyiyiz denebilir mi bilmiyorum ama en azından solucan deliğine sağ salim varabildik. Burcu sızdı onu biraz içirmek zorunda kaldım olanları anlatırken!”
“Zavallı kız! Sen ne alemdesin!”
“Benden daha kötü durumda biri olunca ayakta kalabildiğimi öğrendim! Yeni ne var?”
“Durum sandığımızdan da boktan adamım! Bu adamlar çok büyük bir çete kurmuşlar. Sizinle tam olarak neden uğraştıklarını anlamadım. Tüm şirketlerin ve onlara ait sistemlerin listelerini çıkardım. Hiç birine bir saldırıda bulunmamışız daha önce!”
“Ben de anlamadım, Ercan’ı neden oraya aldılar? Acaba o mu girmemesi gereken bir yerlere girdi bana söylemeden diyeceğim ama başından beri karşıydı tüm bunlara?”
“Evet öte yandan şu tabloların alınması meselesi var, Ercan’ı istiyor olsalardı o zaten ellerine geçmişti, neden Burcu’la bu kadar ilgilendiler!”
(devam edecek)