“Ne bu uğraştığın?” dedi Burcu merakla Batu’nun yanına oturarak, üç monitörde de birbirinden farklı bir çok dosya açıktı.
“Aslında tam olarak neye ulaştığımı ben de tam bilmiyorum ama bu Alperen beyin oturduğu yer uydulardan gizlenmiş bir bölgeymiş. Öğrendiğime göre bundan on sene önce kurulmuş ve öncesinde sadece koruluk olarak geçiyormuş. Koruluk Alperen beyin ailesine ait sanıyorum ama daha tam bağlantıyı kuramadım.”
“Bütün o arazi tek bir kişiye mi aitmiş yani?”
“Evet tam olarak, sonrasında nedense uydu haritalarından gizlenmiş ve seninde iki gün önce gördüğün gibi binalar dikilerek yaşam alanına çevrilmiş ve çok sıkı güvenlik önemlemleri ile korunuyor”
“Bu insanlar neden kendilerini bu kadar güvende tutmak istiyorlar acaba?”
“Bilemiyorum ama çok zengin insanlar olduğunu tahmin ediyorum hepsinin yani Alperen gibi. Bir kaçının adına ulaştım sayılır. Yani Alperen’inkine benzer adresleri araştırarak. Yoksa orada kurulan yaşam alanı ile ilgili hiç bilgi yok. Neyse ki bu insanlar arada sırada kargo ve paket siparişleri vermişler. Onları da bir taşıyıcı firma ile halletmişler gibi duruyor şimdilik. İlginç bir şekilde bu alana tek bir şirket ulaştırmış hep paketleri”
“Bir firma ile anlaşmış olabilirler bu kadar korunmayı düşünüyorlarsa. “
“Evet muhtemelen öyle. Beni şaşırtan şey adına ulaştığım adamların hemen hepsinin de şirket sahibi çok zengin insanlar olmalarına rağmen yakın akrabalarında doğuştan ya da sonradan olma engelli insanlar olması.”
“Nasıl yani?”
“Yani dört isme ulaştım gibi şimdilik kesinleştiremesem de. Bu dört ismin anneleri, erkek kardeşleri, çocuklarından biri engelli veya ağır fiziki rahatsızlıkları var mutlaka.”
“Bunu nasıl öğrendin?”
“Bir doktorun kayıtlarından!”
“Nasıl?”
“Bu adrese yönlendirilen her kayıdın peşini düştüm. Zenginlerin doktoru diye bilinen bir isme ulaştım. Adamın bir hastanesi var ve kendisi de başhekimi bu hastanenin. Bu adresten kayıtlı hastalarının tamamının vücut bütünlüklerinde bir sıkıntı olmuş. Hepsinin kaydı da bu hastane kaytlarında mevcut ama dosyaların her bölümüne erişemiyorum şimdilik. Sadece isim adres ve tanı kısmı açık kalan kısımlar garip bir şekilde şifrelenmiş. Bunu Cesur halledebilir!”
“Peki ama bu bilgiler bize neden lâzım?”
“Bilmiyorum. Ancak bu adamda beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu bulmak istiyorum”
“İyi ama senin araştırman adamdan çıkmış başka bir yere gitmiş şu an. Bu insanlar bu kadar gizlilik seviyorlarsa ve senin onları böyle ortaya döktüğünü anlarlarsa bundan hoşlanmayabilirler öyle değil mi?”
“Bu güne değin beni kimse yakalayamadı hatırlatmak isterim!” dedi Batu diklenerek.
“Evet bu güne kadar!” dedi Burcu da alaycı bir gülümseme ile.
“En yakın arkadaşımın aşkı olduğunuz için sizi bu defalık affediyorum hanımefendi!” dedi Batu gülerek, “Haydi kahvaltı edelim! Sonra şirkete gitmem gerek!”
“Sana inanamıyorum gerçekten, ne kadar değiştin Ercan gideli!”
“Ercan olmadan hayatımı devam ettiremediğimi farkettim!” dedi Batu gözlerini kaçırarak, “O senin ve benim için çok şey yapıyormuş”
“Evet!” dedi Burcu gözleri dolarak, “Onu çok özlüyorum ve ona çok ihtiyacım var aslına bakarsan!”
“Merak etme gelecek yakında! Cesur’dan bu gün alacağım bilgileri şirket hakkında!”
“Tamam! Ben de dönüp şirket merkezi ile bağlantı kurayım!”
“Bunun için dönmene gerek yok ki buradan da yapabilirsin!”
“Evet ama tek bir giysi ile ömrümü tüketemem öyle değil mi? Duş alıp temiz giysiler giymeliyim!”
“Sonra geri gel ama!”
“Haberleşiriz!”
Kahvaltılarını bitirdikten sonra Burcu eve, Batu’da şirkete doğru yola çıktılar. Burcu dün gece Batu’nun hangarında uzun zamandır hissetmediği kadar huzurlu hissetmişti. Eve dönüp gerekli işlerini hallettikten sonra yeniden hangara dönmeyi düşünüyordu o yüzden. Batu’da aklının bir kısmını sürekli onu kontrol etmek için harcamadığı için araştırmalarına daha çok odaklanabilmişti. Gerçi uykusuz kalmıştı ama şirketin öğle tatilinde kendini ona verilen odaya kilitleyip uyuyabiliyordu. Daha önce de yapmıştı.
Batu klavyenin üzerine dayanıp derin bir uykuya daldığı sırada telefonun sesi ile sıçradı. Gözlerini açınca bir an için nerede olduğunu anlayamadı. Sonra şirketin odasında olduğunu toparlayabildi ve telefona uzandı. Arayan Cesur’du.
“Adamım neredesin?”
“Şirketteyim! Bu hattan neden aradın ki?”
“Dinle oyalanacak vaktimiz yok, Ercan’ın gittiği şirketin Alperen ile bağlantısı varmış!”
“Ne?”
“Evet, senin bulduğun isimler ve o doktorunda öyle! Hepsi ortak bu adamların. Başka isimlerde buldum ama bunlarında o alanda yaşıyor olup olmadıklarını bilmiyorum!”
“Ne yapıyor bu herifler?”
“Lojman’ın kayıtlarına girdim Batu!”
“Ne buldun?”
“Evlerin tamamı izleniyor. Senin kurduğum kameralara da erişimleri var!”
“Ne? Burcu eve döndü! Her konuştuğumuzu? Amman Allahım!”
“Burcu’nun orada kalmaması lâzım. Seni de biliyorlar!”
“Ne yapacağız!”
“Buraya gelin, henüz benden haberleri yok!”
“Onları araştırdığımızı biliyorlar o zaman!”
“Dün bulduklarınızı değil çünkü hangardaydınız!”
“Doğru! Hangarda güvendeyiz o zaman”
Burcu çıkar çıkmaz, Batu Cesur’a bulduklarını anlatmıştı, emin olmadığı için Burcu’ya bahsetmediği detaylarda vardı.
“Seni bildikleri için değilsiniz. Burcu bir kaç gün daha lojmana dönmezse haberleri olacak ve hangara yönelecekler!”
“İyi de bu adamların bizimle ne işleri var abi ya? Kafam karıştı!”
“Bunları sonra tartışırız. Dikkatli olun, ben araştırmaya devam edeceğim. Bu telefondan bu kadar kalanı yüzyüze!”
“Tamam dostum kapat ben de Burcu’ya ulaşayım!”
“Dikkatli konuş! Eve varmış olabilir!”
“Tamam önce bir kafamı toparlayayım! Resmen paniğe kapıldım!”
“Sakin ol şimdilik sadece bilgi sahibiyiz bir tehdit yok!”
“Nasıl eminsin?”
“Ne için tehlikede olalım altı üstü bir yaşam alanının sahipleri ve şirketlerini öğrendik!”
“Her nasılsa hepsi bizim etrafımızda bunların olaylarının!”
“Orası da öyle!”
“Orası derken!”
“Bulunuduğun yer dostum. Buradan daha fazla konuşmayalım. Artık buraya gelmek zorundasın!” dedi ve kapattı Cesur telefonu.
Yıllardır birlikte olmalarına rağmen ikisi de fiziksel olarak birbirlerinin mekanlarına hiç gitmemiş, yüzyüze de gelmemişlerdi. Arada bir kimin önce diğerinin yerine geleceği konusunda geyik yapıyorlardı.
Batu telefonu kapattıktan sonra sinirden ellerinin titrediğini farketti.
“Adamlar her şeyi izleyerek bizi resmen aptal yerine koymuşlar! Bir an önce Burcu’yu oradan çıkarayım” diyerek telefonu yeniden eline aldı.
“Batu selam ne oldu bir şey mi var?” dedi Burcu merakla daha ayrılalı üç dört saat ancak olmuştu.
“Tatlım evde misin?”
“Evet evdeyim merak etme!”
“Harika güvende olman benim için önemli biliyorsun. Solucan deliğini hatırlıyor musun?”
“Evet!” dedi Burcu merakla.
Burası Batu ve Ercan’ın çok önceden kendileri için hazırladıkları bir kulübeydi. Hangar yerine orada buluşarak vakit geçiriyorlardı. Aslında burası Batu’nun kendine yedek olarak hazırladığı diğer yerdi ve Ercan ile tanıştıkan sonra onu ilk olarak hangar yerine oraya davet etmişti. Güvenlik önlemi olarak. Ercan’a defalarca orayı da teklif etmişti aralarındaki güven bağı kuvvetlendiğinde ama o kabul etmemişti. Issız bir yerdeydi, bir tepenin altındaki mağaranın girişine kurulmış bir yerdi. Mağaranın girişini kulübe görünümünde kapatmıştı Batu ama arkasına bir müdahalede bulunmamıştı. Güçlü jenaratörleri vardı. Kuyusu olduğu içinde su sıkıntısı çekmiyordu. Kuyuyu mağranın içinden açtırmıştı. Yer altı sularına bağlanan derin bir arka planı vardı mağaranın. O kısıma bir duvar ördürmüş ve demir bir kapı taktırmıştı. Eğer isterse yine o arka kapıdan çıkıp mağaranın derinliklerine gidebilirdi. Ercan burayı ilk gördüğünde epeyce ürkmüş, Batu’nun ona burada bir şey yapmayı planladığını düşünmüştü. Sonraları buradan hep solucan deliği diye bahsetmişlerdi. Ercanın aldığı ilk izlenim bu olduğu için. Geriye doğru uzanan mağara ona bu hissi yaratıyordu. Sanki öndeki kulübe görünümlü yaşam alanını bir gün yutacak olan karanlık bir dehliz.
(devam edecek)