Yeni Hayat – Bölüm 10

Batu hangara varana kadar Bucu’nun numarasını çevirmiş ancak bir türlü ulaşamamıştı.

“Nedir bu gün bu aksilikler üst üste!” diye homurdanarak içeri girdi ve bilgisayarından Burcu’nun telefonuna Ercan gitmeden önce yükledikleri yazılımla bağlantı kurmayı denedi.

“Nerede bu kız telefonunu mu kapattı?”

Burcu o sırada yaşlı kadının odasına alınmış, görevli kadın onu yanlız bırakmıştı. Çıkmadan önce kadına fazla yaklaşmaması gerektiğini tembihlemiş ve ona takması için bir maske vermişti. Feriha hanım yıllardır dört duvar arasında olduğundan bağışıklık sistemi kas sistemi ile birlikte zayıflamıştı. Bu nedenle odaya girenlerin yüzüne mutlaka maske takıyorlardı ve tabi Feriha hanımda maske kullanıyordu. Fazla yaklaşmasını istememelerinin nedeni de yine aynıydı. Kocaman odadaki yatağa varmadan bir buçuk metre kadar geride bir sandalye ve masa vardı. Masanın üzerinde kurabiyeler ve çay takımı vardı. Burcu çekinerek sandalyeye oturdu.

“Hoşgeldiniz!” dedi Feriha hanım ağır duyulan bir sesle

“Hoşbulduk efendim. Sizinle tanışmak büyük şans!”

“Olur mu asıl benim için sizi tanımak büyük şans!” dedi kadın elleriyle duvarları göstererek.

Sahiden de bu odadaki bütün duvarlar irili ufaklı tablolarla doluydu bu tabloların yarısı Burcu’nunkilerden oluşuyordu. Kalan diğer yarısı ise aynı fırçadan çıktğı belli olan başka bir ressama aitti.

“Bu tablolar sizin mi?” dedi Burcu oturduğu yerden kalkıp diğer tabloları incelerken. Gerçekten de her ikisinin tabloları arasında benzerlikler şaşırtıcı derecede fazlaydı.

“Tuhaf değil mi? Bir elmanın iki yarısı gibi!” dedi kadın.

“Belkide özdeş duygular yaşamışızdır.” dedi Burcu tuhaftı gerçekten bu benzerlik.

“Sizin tablolarınızı görür görmez anlamıştım böyle olduğunu. Sizin resimleriniz bana kendi yapmışım gibi haz veriyor. Onlara yenileri eklendikçe sanatıma devam ettiğimi düşünüyorum”

“Size bunu hissettirebiliyor olmak bana mutluluk veriyor!” dedi Burcu sandalyesine dönerken.

“Size bu resimleri hangi duygular yaptırıyor?” diye sordu Refika hanım. Aynı oğlu gibi koyu renk gözlerini insanın yüzüne dikerek konuşuyordu. Beyazlanmış saçları topuz olarak ensesinden toplanmıştı. Üzerindeki beyaz geceliğin geniş kolları ve iple büzülen bir yakası vardı. Beline kadar örtülen koyun bordo örtü kıpırdatamadığı söylenilen bacaklarını gizliyordu. Oda loş bir ışıkla aydınlatılmış tüm pencerelerdeki perdelerde kapatılmıştı. Yine de havasız değil hatta hoş kokulu ferah bir odaydı. Işığın az olması yüzünden Feriha hanımın maskeden dışarıda kalan gözlerine bakarak yaşını tahmin etmek oldukça zordu. Burcu kadının sorduğu soruya açık yüreklikle cevap vermek istemiyordu. Bu sorunun cevabı hayatındaki pek çok sırrı barındırıyordu çünkü.

“Geçmişten gelen duygular!” dedi kısaca.

“Şimdi mutlusunuz o zaman?”

“Evet mutluyum!”

“Bunu duyduğuma sevindim çünkü bu tabloların sakladığı duygular hâlâ içinizde bir yerlerdeyse bu sizi kemiriyor olmalı!”

Burcu derin bir iç geçirdi ancak bu konuda konuşmak istemiyordu artık.

“Tablolarıma göstermiş olduğunuz ilgi benim için onur verici!” dedi konuyu kapatmak istediğini belli edercesine.

“Çay içmiyor musunuz, kurabiyeler çok güzeldir, zencefilli!”

“Teşekkür ederim” dedi Burcu nazikçe maskesini indirmeden bu ikramları alması mümkün değildi ve zaten de canı pek istemiyordu.

“Alperen bana evli olduğunuzu söyledi. Çok şanslı bir eşiniz var!”

“Evet ben de şanslı biriyim”

“Yaşadığınız acılar, yani bu tablolardaki sanırım ondan önce öyle değil mi?”

“Tablolarda duyguları biraz abartarak yansıtmış olabilirim. Siz de ressam olduğunuz için fırçayı ele aldığınızda ortaya çıkan o coşkuyu bilirsiniz.”

“Bazen fırça kendi kendine danseder öyle değil mi?”

“Şey evet ve fırçayı öyle coşkuyla haraket ettirerek duyguların yaşandıklarından fazlası ile tuvale yansıması mümkün!”

“Elbette” dedi Refika hanım kibarca, “İnsan döt duvar arasında ve yatağa bağımlı kalınca biraz meraklı oluyor. Sanırım çizgileri aşmaya çalışıyorum kusura bakmayın!” diye ekledi sesi titriyordu bunları söylerken.

“Ah lütfen amacım sizi kırmak değildi!” dedi Burcu, kadının durumunu göz ardı etmiş acılarının ona hatırlatılmasından rahatsız olmuştu.

“Hayır kırılmadım endişe etmenize lüzum yok. Sizi tanımak gerçekten güzeldi! Beni kırmayıp buraya kadar geldiğiniz için çok teşekkür ederim” dedi Refika hanım ve komodinin üzerindeki küçük çanı alıp şıngırdattı. Kapının hemen arkasında beklediği anlaşılan görevli kadın içeri girdi hemen.

“Burcu hanımı yeniden aşağı indirebilirsin!” dedi Refika hanım kadına.

Burcu hoş olmayan bir davranış sergilediğini anlamıştı ama kalmak için ısrar etmedi ve teşekkür ederek başıyla selamladı yaşlı kadını ve çıktı odadan.

“Maskenizi alayım!” dedi görevli kadın. Burcu çıkarıp ona uzattı maskeyi, “Buyurun!” diyerek merdivenlere doğru yürüyen kadının ardına düştü. Refika hanımda hızla duygu durumu değiştiriyor ve karşısındaki bir şey anlamadan hareket geçip görüşmeleri sonlandırıyordu. Alperen beyin bu huyunu kimden aldığı açıktı. Görevli kadın onu ilk kabul edildiği salona getirdi ve “Alperen bey az sonra gelecek!” diyerek odadan çıktı.

Burcu kadın çıkar çıkmaz yeniden telefonunu çıkardı ve Batu’yu aramaya çalıştı ama başarılı olamadı. Neredeyse on dakika sonra Alperen bey gülümseyerek salona girdi.

“Görüşme nasıldı annem sizi şaşırttı mı?”

“İyiydi sanırım!” dedi nazikçe ama yukarıda olanlar hakkında detay vermedi, tekrar aynı konuya dönmek istemiyordu.

“O halde artık yemeğe geçebiliriz!”

“Yemek mi?”

“Ah tabi ki sizi buraya kadar kısa bir görüşme için yormadım değil mi? Gerçi eşinizin de gelmesini umuyorum ya da kuzeninizin ama madem gelemediler yemek boşa gitmesin!”

“Kuzenime konum atabileceğinizi söylemiştiniz.”

“Evet ancak yemeğin ardından şoförüm sizi götürmek için hazır olacak. İsterseniz artık onu hiç yormayalım!”

“Gelip beni alabilir!” dedi Burcu, “Merak etmiş olmalı, onu beklemedik!”

“Arayıp siz söyleyebilirsiniz gelmesine gerek olmadığını! Yol kısa değil gördünüz!” dedi Alperen bey ve sehpanın üzerindeki telsiz telefonu alıp Burcu’ya uzattı.

Burcu telefonu alıp Batu’nun numarasını çevirdi hemen.

“Burcu neredesin? Nereden arıyorsun?”

“Merak etme ben Alperen beyin evindeyim. Burada telefonlar çekmediği için onun telefonundan arıyorum!”

“Neden numarası çıkmıyor?”

“Şey ben bilmiyorum ama burada çok uzun kalmayacağım. Alperen beyin şoförü de beni getirecek. Merak etmemen için aradım!”

“Anlamıyorum neden daha önce aramadın? Gelip alabilirim!”

“Biliyorum ama öyle oldu. Döndüğümde seni ararım olur mu?”

Batu adamın yanında olduğunu tahmin ettiği için daha fazla bir şey soramadı. Telefonu kapatınca görüşmeyi incelemek için hemen bilgisayarın başına oturdu ama numarası çıkmayan telefonun yerini de tesbit edemedi ne yazık ki.

Bir kaç saat sonra Burcu’nun telefonundan yeniden aranana kadar stres içinde bekledi.

“Evdeyim merak etme gayet iyiyim” dedi Burcu sakin bir sesle.

“Keşke buraya bırakmalarını isteseydin.” dedi Batu sıkıntyla.

“Merak etme galeriye bıraktırdım kendimi ve arabamı alıp geri döndüm. Eve değil!”

“Tamam eve dönmüşsün ya önemli olan bu. Şimdi dinlen yarın konuşuruz bu tuhaf adam hakkında!”

“Evet gerçekten tuhaf!” dedi Burcu, “İyi geceler!”

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s