Eksilen Kelimeler – Bölüm 9

Siyasiler ve hayata yön verenler daima duyguları manipule ederler. Yazılı ve görsel basın aracılığı ile toplumsal bir şimdi krizi yaratır sonra ona göre önlem alınması gerektiğini vurgulayarak insanları harekete geçirirler. Propagandanın arkasındaki gerçek önemsizdir.  Önemli olan duygusal etkisidir.Çünkü daima duygu mantığın önüne geçer!

Berna’nın derslerden birinde söylediği bir sözdü bu. Bunca zaman insanların duygular manipüle edilerek, yani yalanlarla yönlendirilerek, yanıltılarak yönetildiler. Arkasındaki gerçeği sorgulamadan duygusal travma yaratan sonuçlara karşı alınan her önleme evet dediler. Toplu katliamlar veya benzeri şeyler. Bunların ne kadarı gerçekti. Korkutulan oluşumlar ne kadar korkunçtu ya da yapıldığı söylenilenlerin ne kadarı yapıldığı bilinmeden insanların facialara tanık olması sağlanıp, ardından seçilen hedefe karşı düşmanlık, sonrasında tedbir kararı ve elbette bu duygusal patlamayla gelen toplumsal destek.

“Artık sadece duygularla oynamak yetmiyor olmalı ki, olumlu olanları hepten yok etme yoluna gitmişler!” dedi Cem iç çekerek.

“İyi ama neden? Neden insanları bu hale getirmek istiyorlar.”

“Bir fikrim var ama bana gülebilirsiniz!” dedi Derya sadece kendinin duyduğunu sandığı bir sesle.

“Neymiş?” dedi hemen yanındaki Arda, “Önce anlat gülmeyi bize bırak!”

“Yok bunu paylaşmak istemiyorum en azından detaylarıyla ancak şu kadarını söyleyebilirim. Dünyanın beklenen sonunun yakında olduğuna dair bir çok görüş var. Yani sandığımız kadar yüzlerce yıl ötede değil!”

“Yani?” dedi böyle şeylere asla ilgi duymayan Ozan.

“Yanisi eğer her şey bu kadar yakınsa ve söylendiği gibi felaketlerin ardından yeni ve üstün bir yaşam başlayacaksa!”

“Saçmalık'” diyerek ayağa kalktı Ozan bu sefer.

“Durda bitirsin!” diye onu tersledi Arda.

Derya başıyla Arda’ya teşekkür edip devam etti, “Eğer bunlar doğruysa diyorum zaten doğru demiyorum! O zaman şimdi dünyayı düşük enerji seviyesinde tutmak isteyenler için beslenecek bir şey kalmayacak!”

“On günden az zamanımız var ve konumuz kesinlikle bu değil! Daha da doğrusu nasıl ve nedenini bulacak vaktimiz yok. Yok etmeye veya engellenmeye odaklanmak zorundayız! Başarılı olduğumuz takdirde o zaman neden ve nasıllarını öğrenirsiniz sanırım bir şekilde”

“Başarılı olduğumuz takdirde!” diye tekrarladı Arda.

Haftalık buluşmalarını yapmışlardı o gece, Fazıl hoca kimseye karargâhta buluşmak için haber yollamamıştı. Yine de hepsi sürekli Fazıl hocanın sosyal medya hesabını kontrol ediyorlardı. Buluşacakları geceler aralarında belirledikleri bir konu hakkında paylaşım yapıyordu hoca. Diğer günler asla o konuya değinmiyordu. Çocuklar o konu hakkında bir paylaşım gördüler mi akşama karagâh’a gideceklerini anlıyorlardı hemen. Saat her zaman aynı olduğu için kimse toplantı saati ile ilgili bir şüphe duymuyordu.

“Düşük yoğunluklardaki belirli frekanslar, duyusal süreçleri tahmin edilebilir şekilde etkileyebilir. Olumsuz duygular ve kaçınma, güçlü biyolojik fenomenlerdir ve hayatta kalma ile ilgilidir. Duygular, çoğu “karar vermenin” gerçek temelidir ve genellikle bilinç altı izlenimler olarak ortaya çıkar. Öfke ve diğer olumsuz duyguların yer değiştirmesine neden olmak kolaydır ve çoğu insan duygularının “gerçekliğine” inanır.  Amerikan tarihinde bu şekilde zihin kontrolleri yapıldığına dair örnekler var” demişti Berna babasına o gece konuşurlarken.

“Seksenli yıllarda bir çok aktivist kadın toplanmış bir havva üsünün önünde nükleer silah yapımını protesto ediyorlarken her nasıl olmuşsa bir süre sonra aktivist kadınların tamamında hastalık olmadığı halde belirli semptomlar görülmeye başladı. Örneğin yüz yanması, şiddetli baş ağrılar ve benzeri belirtiler. Bizim bahsettiğimiz konuya hakim bazı örgütler özellikle kadınların bekledikleri alanlarda ölçümler yapıldığında olması gerekenin yüz kat fazlası sinyaller tespit edildi. Baz iletim sistemleri kadınların kampının yakınında kurulmuştu, kadınlar bir gösteriye başladığında sinyal hızla artıyor sonra yeniden azalıyordu. Onları desteklemek için kampa gelen kadın ve erkek diğer ziyaretçiler harekete geçildiğinde, aktivist kadınlarıyla aynı sıkıntıları yaşadıklarını bildirdiler.”

“Berna bu senin söylediğin bütün dünyanın zaten çoktan ele gelmiş olduğunu anlatıyor kızım! Bir sonu engellemenin bir önemi kalıyor mu bilmiyorum!”

“Baba zaten bu yüzden açığa çıkmalı artık, bir son olmamalı ve ardından bu manipülasyon komple engellenmeli!”

Fazıl hoca son buluşmalarında çocuklara bu diyalogu aktarmıştı. Her nedense bu kısım en önemli kısım olmasına rağmen aklından uçup gidivermişti.

“Halkın az bir kısmı yalnızca çok düşük seviyelerde radyo frekanslarına maruz kalırken , önemli bir kısmı radyo ve televizyon vericileri, askeri ve havaalanı radarları ve endüstriyel araçlar gibi yayıcıların yakınında yaşıyor veya çalışıyor. Bu frekanslar. Birçok durumda normalde olması gerekenin yüz katına kadar güçlü sinyaller tespit edilebilecek ölçüde kullanılıyorsa o zaman gerçekten neyi engelleyeceğiz biz? Hem fiziksel hem de akıl sağlıklarının neden bu kadar çok dejenarasyona uğradığı gün gibi ortada!” dedi Arda korkuyla arkadaşlarına bakarak. Aslında bu konuyu Fazıl hocadan haber gelmesi durumunda karargâhta konuşacaklardı ama bir haftadır içi içini yediği için tutamayıp masada söyleyivermişti.

Cem’in dik dik baktığını farkedince sustu. Diğerleri de susmuştu. Hepsi yan gözle etraflarında onları dinleyenler var mı diye kontrol ediyordu. Yine hepsi aynı anda Fazıl hocanın sosyal medya hesabında buluşma işaretine dair bir paylaşım olup olmadığına baktı ama hocanın bu akşam bir görüşme sağlamayacağı açıktı.

“Neden biz gitmiyoruz?” dedi Arda yine, bu konuyu mutlaka konuşmaları gerektiğine inanıyordu.

Masadaki kimse “Nereye?” diye sormadı ve Cem’in bakışları iyice dikleşti ve “Bu gecelik bu kadar görüşmek yeter, yarın hepimiz için fazla mesai olduğunu unutmayın! Gidip uyumalıyız!”

Çocuklar bu sözlerdeki sertliğin hedefinin Arda olduğunu anladılar. Kimse itiraz etmedi. Berna hocanın öğrencileri olarak takip edilmiyor olmaları imkansızdı. Fazıl hoca ile beraberken de bu konuyu defalarca konuşmuşlar ve dışarıda ne olursa olsun yüzeysel başlıklar dışında konuya girmeyecekleri konusunda anlaşmışlardı. Arda bahsettiği konunun tarihten bir örnek, sosyal medyada dolaşan bir fenomen olduğunu düşündüğü için söylemekte sakınca görmemişti. Şirketin başına gelen bir şey değildi ama üzerinde çalıştıkları konunun ta kendisiydi aslında.

Fazıl hoca çocukların konuyu anlamalarına çok katkısı olduğunu kabul ediyordu. Arda’ya tesadüfi de olsa ulaşan dosyalar Berna’nın bulduklarından fazlasını içeriyordu. Fazlasını da ispat ediyordu. Onları gönderip karargâh olarak isimlendirdikleri evde kaldığı gece bundan sonraki adımların onlar için sadece tehlike demek olacağına karar vermişti. Daha fazla bilgiye elbette erişebilirlerdi ama bunun için hayatlarını alenen tehlikeye atmaları gerekecekti. Berna’nın yaptığı gibi ikinci bir deneme daha yapıp kendilerini el everme riskini göze almamalıydılar. Fazıl hoca elindeki bilgilerle kendisi devam etmeliydi. Bu nedenle sonraki toplantı gününde onları karargâha çağırmadı ve çocuklarla bağını komple koparmaya karar verdi. Böylece kızının onları karıştırmama isteğine de yeniden uymuş olacaktı.

Hiç birinin farkında olmadığı şey şirketin düşündükleri kadar kolay yenilecek bir şirket olmadığıydı. Arda’ya verilen bilgisayardaki bilgiler gerçek rapolara benzetilmiş olsa da içindeki hiç bir bilgi veya takvim gerçek değildi. Bu sadece göreve geldiklerinden beri yapılan takip ve kontrolün bir parçasıydı yani bir yemdi. Arda’nın bilgisayardan bu dosyaları tamamen silmiş olması yemi yuttuğunun kanıtıydı.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s