Eksilen Kelimeler – Bölüm 2

“Benim kuşağımın yaptığı en büyük keşiflerden biri, insanın düşüncelerini değiştirerek yaşamını da değiştirebileceği gerçeğini bulmasıdır. “Başarı,küçük hataların ve başarısızlıkların biraz ilerisinde duran şeydir.”

T. J. Watson

Ozan, Cem, Derya ve Arda’nın Berna’nın liderliğinde devam eden stajları tam iki yıl sürmüştü. Bu iki yıl boyunca ne hocaları ne de kendileri bir tatile çıkma veya dinlenme olanağına sahip olamamışlardı, çünkü Berna onların zihinlerinin bir an olsun konudan uzaklaşmasını istemiyordu. Stajın tamamlanmasının ardından hocaları ile bir yemeğe çıktılar.

“Hepinizin harika işler çıkaracağınıza inanıyorum” dedi Berna.

Bir hafta önce Mollağlu Şirketinin ona ayrılan çalışma odasında, çocukların staj dosyalarını doldururken proje ile ilgili bir yazılı bilgiye ihtiyacı olmuştu. Elbette projeyi detayları ile biliyordu ama hakkında yazılmış onlarca metin varken yeni cümleler kurmakla vakit kaybetmek istemiyordu. Dosyalardan herhangi birinin girişindeki tanıtım metnini staj raporlarına geçirmesinde bir sakınca yoktu. Gençlerin performansları ile ilgili değerlendirmelerini bu genel girşin ardından zaten uzun uzun raporlayacaktı. Sekreterden proje dosyalarının yerini sormak için odadan çıktı ama kızcağızı yerinde bulamadı. Aynı kattaki arşiv çok uzağında değildi. Anahtarın sekreterin masasında her zaman aynı yerde durduğunu da biliyordu. Sorun olmayacağını düşündüğü için anahtarı aldı ve doğrudan arşiv odasına gitti. Bu odaya daha önce bir kaç kez girmişti. Karanlık dosyalarla dolu bir oda bulmayı beklerken, kütüphane gibi tasarlanmış, hatta bir toplantı ve çalışma masasının da yer aldığı aydınlık bir oda görünce şaşırmıştı. Tüm bu düzenlemenin arşiv görevlisi ve arşivden faydalanacakların dosyaları taşımadan çalışmasına imkan vermesi için düzenlendiğini söylemişlerdi ama kimsenin kağısı sürekli kilitli duran bu odada çalıştığına şahit gelmemişti o güne kadar. Şimdi aradığı dosyaları bulursa belki masaya geçip notlarını orada alabilir ve dosyayı da yerine koyardı. Bu fikir hoşuna gitti. Raflardaki dosyaların indekslerinin olduğu listeleri tarayacaktı önce ama genel bir bilgi aradığı için çekeceği herhangi bir dosyanın girişinde bulacağından emindi. Odanın havası hoşuna gittiğinden rafların önünde bir süre dolandı. Rafların tamamı masif mobilyadan yapılmıştı. Gerçekten de arşiv odasından çok tarihi bir kütüphaneyi andırıyordu burası. Çalışa masasının arkasında masa ile takıp ayrı bir raf kümesi daha vardı. Burası daha çok masanın tasarımına uygun olarak daha yuvarlak hatlı çalışılmıştı. Raflarında diğerlerindeki gibi dosyalar vardı yine, o raflar daha çok hoşuna gittiği için masanın arka kısmına dolandı ve raflara göz gezdirmeye başladı. Dosyaların sırtlarında içlerinde ne olduğunu özetleyen kısa başlıklar ve yıllar yazılıydı.

Sonunda bir tanesini çekip aldı ve ilk bir kaç sayfasının ardından aradığı bilgiye ulaştı. Masaya oturup kapalı duran boş not defterini açtı ve ilk sayfasına notlarını aldı. Dosyayı yeniden yerine koymak için kalktığında sandalyesi yüzünden katlanan halıya ayağa takıldı ve kütüphanenin üzerine doğru düşünce elleriyle rafların birine asıldı. Avuç içleri sert tahtaya vurunca epey canı yandı. Dikkatsizliği için söylenerek doğrulduğu sırada kütüphanenin duvarın içinde hafifçe dönmüş olduğunu farketti. Bir yanı duvarın içine doğru girmiş, diğer yanı da dışarı doğu çıkmıştı. Duvarın içine gömülen tarafı eliyle itince alışveriş merkezlerinin dönen cam kapıları döndü kütüphane. Böyle bir şeyi sadece filmlerde gören Berna ürkse de, açılan duvarın öbür tarafına duyduğu merakla bir kaç adım attı. Üçüncü adımda ışıklar kendi kendine yandı ve buraya saklanmış bir başka arşiv odası daha olduğunu farketti. Az önceki kadar büyük olmasa da raflar dosyalarla doluydu. Anlaşılan bu bilgiler herkesin ulaşmasının istenmediği bilgilerdi.

Raftan bir dosya çekip kapağındaki yazıyı okudu “Eksilen Kelimeler Projesi”. Sayfaları çevirip ara ara okumaya başladı. İlkin anlayamasa da uygulama alanları ve tarihleri de görünce bunun yakın gelecek için yapılmış bir planın aşamaları olduğunu anladı. Diğer dosyalara da hızlıca göz atınca planın daha önce basit gruplar üzerinde denenmiş ve başarılı sonuçlar elde edilmiş olduğunu gördü. Aslında bu tam da çocuklarla beyin fırtınası yapmak için seçtikleri konunun hayata geçirilmiş hali gibi duruyordu. Özellikle Cem’in vurguladığı “Bilinen kelimelerin hafızadan silinmesi durumu”. Stajın ilk gününden başlayarak Berna onlara o konu üzerinde öğrendikleri yeni bilgilerle yeni yorumlar getirmelerini istemişti. Böylece kendi fikirlerini geliştirme ve çürütmeyi öğrenmişlerdi. Bir kaç gün önce inatla savundukları bir şeyi bir kaç gün sonra hatalı bulabiliyorlardı böylece. Bu daha çok kendi kendine öğrenme süreci gibiydi. Bu şekilde edindikleri bilgiyi asla unutmuyorlardı çünkü o bilgiye kendi çabaları ile ulaşmış oluyorlardı. Berna’yı okuldaki diğer hocalardan ayıran en büyük özelliğiydi bu. Hiç bir zaman kitaptaki bilgileri çocukların aklına sokmaya çalışmıyor. O bilgilere öğrenip düşünerek ulaşmalarını sağlıyordu. Çocukların zihni bir süre sonra konuya kadar odaklanıyordu ki, hızlı ve doğru düşünme kabiliyetleri gelişiyor kendilerini daha yetkin hissediyorlardı. Cem’in kendi tezindeki ilerlemeleri çok başarılıydı. Ancak elbetteki bunu insan grupları üzerinde test etme yoluna gitmemişler, sadece olabilecek durumları tahminleyerek konuşmaya devam etmişlerdi. Oysa Berna’nın şimdi elinde tuttuğu örnek grubunun hafızalarından doğduklarından beri bildikleri duygu kelimleri silinerek bunun yaşama nasıl yansıdığı test edilmiş ve raporlanmıştı. Bu dosyaya göre deney beş yıldan fazla sürmüştü. Beş yıldan fazla aynı insan grubu ile çalışılmış hafızalarına ekleme ve çıkarımlar yapılmıştı.

“Bu yasal bile değil!” dedi Berna, “Bu insanlar beş yıl boyunca kendilerine bunun yapılmasına nasıl izin vermişler? Neden birde?”

Dosyaları incelemeye başladıkça bunun insanlığın üzerinde uygulanması planlanan büyük bir proje olduğunu anladıkça dehşete kapıldı. Projeye göre olumlu duygu kelimeleri insanların hafızalarından çeşitli tekniklerle kademeli olarak silinecekti. Her dilde duygu ifade eden farklı kelimeler olduğu üzerine de çalışılmıştı ve tabi eş anlamlı olanlar içinde.

Bu ilk bakışta insanlık için tehlikeli bir durum gibi algılanmayabilir, hatta bir kaç kelimeyi hatırlamamanın ne gibi bir etkisi olduğu da tartışılabilir. Ancak araştırmalar kelimeler ve beraberinde gelişen ifade gücü eksikliğinin bir iç baskıya neden olacağı için insan sağlığını ciddi bir biçimde etkileyeceğini ortaya koyar. Hem ruhsal, hem fiziksel.

Örneğin ağır travmalar yaşamış insanlar bunlarla yeniden yüzleşmemek için anlatmamayı tercih ederler. Aslında bu bilinçli bir tercihten çok zihnin oluşturduğu bir savunma mekanizması, yani yok saymadır. Zihin olanları ne kadar yok saymaya çalışırsa içeride biriken stres o kadar artar. Bu yüzden kişilerin olayları anlatması, yazması ve yüzleşmesi sağlanmaya çalışılır. Bunun getireceği duygusal boşalma kişiyi rahatlatacaktır. Gerçetende yapılan deneyler başkalarına anlatılamayan olayların günlük tutma veya bir kayıt cihazına anlatma yoluyla ilerlendiğinde kişinin fizisel sağlığına etki etmeden daha kolay atlatılabildiğini kanıtlamıştır. Örneğin küçük yaşta yaşanılan cinsel saldırı, sıradışı ebeveyn kaybı gibi olaylar duyguların ifade edilmesi yoluyla çözülmeye çalışır. Aslında bir tür içerideki basıncı bolaştma işidir bu. Tıpkı bu durumlarda olduğu gibi insanların günlük hayatlarındaki kelimeler yani ifade gücü ellerinden alınırsa bu konuşamama ya da tanımlayamama sıkıntısı bir süre sonra strese dönüşmeye başlar. Tıpkı henüz konuşmayı öğrenen bir çocuğun dediğini anlatamayınca çıldırması gibi.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s