Kaçak Yolcu – Bölüm 7

“Peki kimseye bir zarar vermediğine göre polisi aramama gerek yok sanırım!” dedi sonunda Canberk kızın ağlaması hafifleyince.

“Çok teşekkür ederim. Gerçekten çok teşekkür ederim. Beni buraya kadar getirdiniz. Ben size bunun parasını da verebilirim.” diyerek hâlâ titreyen elleriyle yine çantasını karıştırdı ve cüzdanını çıkarıp otobüse verdiğine yakın bir para çıkartıp ona uzattı.

“Sizden para istemiyorum! Bu yaptığınız çok tehlikeli bir davranış, ben kötü niyetli biri olsaydım ve sizi şimdi değil dün gece yollarda iken bulsaydım, başınıza her şey gelirdi ve sizi kimse bulamazdı!”

“Ben sizin jandarma ile konuştuğunuzu gördüm” dedi Zeliha burnunu çekerek, “Onların sizin tanıdığına güvendim. Tabi arabanızı aramayacaklarına da!”

“Ne diye otobüsle devam etmediniz ki?”

“Size söylediler ya beni arıyorlardı!”

Canberk kızın bahsettiği konuşmayı düşündü hemen, “Ah yok canım!” dedi şaşkınlıkla, “Siz o jandarmaların söyledikleri kızın kendiniz olduğunu mu sandınız yani?”

“E-Evet!”

“Sizden bahsetmiyorlardı!”

“Bir kız aradıklarını söylediler!”

“Evet ama otobüsü kaçıran bir kızdan bahsettiler ve zaten nerede olduğunu bildikleri için onun yanına gidiyorlardı”

Zeliha yaptığı aptallığı anlamıştı. Artık olan olmuştu.

“Bu kadar mı korkuyorsunuz üvey babanızdan ve ağabeyinizden! Sizi o kadar takip edebilirler mi yani?”

“Bilmiyorum, onlar çok hırslılardı. Ben annemin altın ve paralarını alıp kaçtım evden! Üvey babam onları biliyor mudyu bilmiyorum!”

“Bilse bırakır mıydı yani?”

“Bilmiyorum!” dedi Zeliha yeniden. Ağlaması durmuştu, Canberk’in sorduğu sorular kafasını dağıtmıştı biraz ama çok yorgundu ve başı ağrıyordu.

“Her neyse! Bence peşinize düşmeyeceklerdir!”

“Umarım!” dedi Zeliha gülümsemeye çalışarak, “Ben size daha fazla yük olmayayım. Çok teşekkür ederim izniniz olmadan arabanıza bindiğim için de özür dilerim!”

“Önemi yok, sağ salim geldiniz en azından!”

“Evet!” diyerek Canberk’in koltuğun diğer ucuna bıraktığı dosyaya uzandı. Canberk o zaman kağıtların üzerindeki logoyu farketti.

“Özel Dicle Üniversitesinden mi burs kazandınız?” dedi şaşkınlıkla.

“Evet söyledim ya! Annem ile gelecektim eğer yaşasaydı!” derken az kalsın yine ağlayacaktı ama toparladı kendini.

Canberk kendi sorunlarının ve düşüncelerinin kızı ilgilendirmediğini düşündü hemen. Annesinin acısını atlatacak zamanı bile olmamıştı zavallının. Normalde işi gereği çok temkinli yaklaşırdı insanlara ama her nasıl olmuşsa bu kıza içi ısınmış, güvenmişti.

Zeliha arkayı kontrol etti son bir kez, karanlıkta bindiğinde bir şeylerini düşürümüş olabilirdi.

“Şey bana otobüs durağının yerini söylerseniz!” dedi mahcup bir sesle. Şehri hiç bilmiyordu.

“Nereye gideceksiniz?”

“Üniversiteye!”

“Saat henüz çok erken ama!”

“Evet ama orada bekleyebilirim sanırım.”

“Şöyle yapalım buraya kadar benimle geldiğinize göre, benim sorumluluğumda sayılırsınız. Evim burası, gelin bir kahvaltı edin dinlenin, sonra ben sizi oraya bırakayım!”

Zeliha adamın ona acıdığı için böyle davrandığını düşünmüş ve kendini kötü hissetmişti.

“Yok, teşekkürler ben gitsem iyi olacak!”

“Bakın beni hiç tanımadığınızı ve ısrar etmenin de tuhaf görüneceğini biliyorum ama merak etmeyin evde küçük kızık ve yardımcımız Hamiş teyze var. ” derken göz ucuyla mutfağın camından bakan kadını farketti Canberk ve el salladı, “İşte orada bakın!” dedi Zeliha’ya dönüp

Hamiş teyze bir saati geçkindir Canberk’in neden içeri girmediğini ve yanındaki kızla konuşup durduğunu anlamamıştı. Kızı daha önce hiç görmemişti. Kız arabadan inmişti ama ikisininde yüz ifadeleri tuhaftı. O her zaman erkenden kalkar namazını kılar ve işlerine başlardı. Bu sabah daha abdest almaya giderken camdan arabayı görmüş, namaz bittikten sonra Canberk hâlâ içeri girmeyince camdan bakıp onları görmüştü.

Zeliha camdan bakan kadını gördü ama yine de içeri girmek istemiyordu, “Teşekkür ederim ben gideyim siz durağı söylerseniz!” dedi yeniden.

“Benim bir güvenlik şirketim var ve üvey babanız ile ağabeyinizin neler yaptığı konusunda bilgi bulabilirim kolayca. En azından kendinizi güvende hissedene kadar benim sözümü dinleseniz iyi olur!” dedi Canberk bu defa otoriter bir sesle.

Zeliha peşine düşüp düşmediklerini bilmek istiyordu gerçekten. Bunun stresi ile yaşamak zor olacaktı. Dün gece gördüğü herhangi birini ağabeyi sandığına göre bu kabustan kurtulması gerekiyordu okuluna odaklanması için.

“Tamam!” dedi uysal bir sesle ve arabayı kilitleyip, bahçe kapısına yönelen Canberk’in peşinden yürüdü. Hamiş teyze kapıya yöneldi onların geldiğini görünce.

“Hayırdır oğlum bir sıkıntı mı var?” dedi kapıyı açar açmaz, yan gözle de Zeliha’ya baktı hemen yakından.

“Yok Hamiş teyze bir sıkıntım merak etme sen” diyerek kadının yanağına bir öpücük kondurdu Canberk. Kadıncağızın yüz hatları hemen yumuşadı. Zeliha bu anne sevgisini tanıdı görür görmez ve gözlerinden akan yaşlara hakim olamadı yine. Hamiş teyze kızın ağladığını görünce iyice şaşkınlaştı.

“Kızım dur ne oluyor?”

“Kusura bakmayın!” dedi Zeliha burnunu çekerek.

“Hamiş teyze bu Zeliha. Dün annesini toprağa vermiş, biraz sıkıntılı şeyler yaşamış!”

“Vak kızım, vah!” dedi Hamiş teyze hemen kıza sarılıverdi kırk yıldır tanıdığı gibi.Bu anne sarılışı Zeliha’ya hem çok iyi geldi, hem de kalan bütün bağlarını gevşetiverdi. Yarım saatte kadının omuzunda ağladı durmaksızın.

O ağlarken Canberk hızlıca özeledi hikayesini ve nasıl karşılaştıklarını.

“Vah kızım vah!” diye diye dinledi Hamiş teyze Canberk’i. Bir yandan da kızın saçlarını okşamaya devam etti.

“İki anasız geldiniz beni buldunuz yani!” diye çıkıverdi ağzından, Canberk’in yüzünden geçen gölgeyi farkedince sustu hemen.

Zeliha bu uzun ağlamaların ardından rahatlamış hissediyordu kendini. Hamiş teyze onu banyoya götürdü ve duşu ılıştırıp temiz havlu bıraktı.

“Haydi yolun ağırlığını at üzerinden, sonra da kahvaltıya gel!” diyerek çıktı banyodan.

Canberk’te hemen duşa girip çıkıvermişti o arada. Aslı hâlâ uyuyordu.

“Ne yapacak bu kız burada kaçmış gelmiş de?” dedi Hamiş teyze.

“Okuyacakmış burs kazanmış dedim ya!”

“Ya akıllı kız maşallah? Hangi okulmuş peki?”

“Özel Dicle Üniversitesi!”

“A? Deme!” diye hayıflandı Hamiş teyze.

“Hamişim bizim derdimiz var okulla, onun değil ki! Ona ne yapacaklar burs vermişler bak!”

“Ya! Ona şaşırdım ya asıl. İyi şeyler de yapıyorlar demek ki!”

“Ya kimbilir ne şartları vardır Hamiş teyze, bilmezmiş gibi konuşma!” dedi Canberk alaycı bir tonlamayla sonra Zeliha mutfağa girince sustular ikisi de.

“Çok teşekkür ederim. Duş gerçekten iyi geldi. Hikayemle sizleri de yordum!”

“Olur mu evladım! Haydi otur bir şeyler ye ki güç kazanasın. Bak daha okula gidecek mişsin? “

“Sağolun!” diyerek hazırlanmış harika kahvaltıya baktı Zeliha.

“Ya kızım kusura bakmazsan senin yaşın biraz büyük değil mi okumak için?” deyiverdi bu defa kadıncağız.

“Hamiş yüksek lisans yapacakmış, okumuş bütün okulları!” dedi Canberk gülerek.

“Ha iyi bari!” dedi Hamiş teyze çok aklına yatmasa da bu cevap, “Haydi otur ne bekliyorsun?” dedi hayran hayran masaya bakan Zeliha’ya dönüp.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s