Kaçak Yolcu – Bölüm 2

Canberk geçmişindeki bu dramalara rağmen mutsuz bir çocuk olarak büyümedi. Çok zeki bir çocuktu her zaman. Annesinden aldığı güzelliği onu dikkat çekici bir genç adama dönüştürmüştü. Hamiş teyze ona annesinin yokluğunu hiç hissettirmeden sevgiye boğmuştu büyürken. Büyükkane ve büyükbabası da öldükten sonra geriye zaten bir tek o kalmıştı. Üniversiteyi bitirdikten sonra babasınıdan kalan birikimle bir güvenlik şirketi kurdu. Çocukluğundan beri böyle bir isteği vardı nedense. Önce polis veya jandarma olmak istemişti, sonra güvenliğin elektroniğini keşfedince bu sistemlerle çalışmaya karar verdi. Sürekli işi ile ilgili araştrma yapıyor, dünyada bu sistemlerin işlerliğini takip ediyor. Değişik hırsızlık olayları ile ilgili bilgileri derleyip sistemlerin nasıl daha güçlendirilebileceği üzerine kafa yoruyordu. İşini kurduktan iki yıl sonra şirketinde işe başlayan Derya’ya aşık oldu ve evlendiler. Derya’dan tek istediği Hamiş teyzenin de onlarla yaşamasını kabul etmesiydi.

Canberk annesinin sadece güzelliği değil hırsını da almıştı bir parça ama bunu annesi gibi çevresindekilere zarar vermek için asla kullanmıyordu. Hayatta gerçekten yüzünü dahi görmek istemediği bir kişi vardı o da öz annesiydi. Sevinç onları terkettiktten sonra bir kez bile dönüp oğlunu görmeye gelmemiş, bir haber bile yollamamıştı. Canberk için tek anne Hamiş teyzeydi bu yüzden.

Derya ile evlendikleri yıl Dicle üniversitesinin yeni binasının güvenlik sistemleri ihalesine girdiğinde annesinin uğruna onları terkettiği adamla tanışma şansı buldu. Annesi ve onu magazinde gördükçe adama sinir oluyordu ama onu görünce gayet iyi bir adam olduğunu düşündü garip bir şekilde. Şirkette kimse hikayesini bilmediğinden ihaleyi alınp annesini tedirgin etmek niyetinde olduğunu da kimse anlamadı.

Sevinç hanım ikinci kocasından çocuk sahibi olmamıştı ama adamın da ilk evliliğinden neredeyse Canberk ile yaşıt bir oğlu vardı, Çağatay. Kadıncağız hastalanıp öldüğü için çocuk annesiz kalmıştı. Sevinç’in Çağatay’a nasıl güzel annelik yaptığı herkesin dilinde dolanıp duruyordu. Canberk kocasına bir kin duymuyor olsa da annesi ve Çağatay’a sinir oluyordu.

Sevinç Canberk’in sandığı kadar ilgisiz değildi, eski kocasının yaşadıklarına ve oğluna. İlgisi sevgisinden değil bir gün ortaya çıkıp sahip olduğu hayatı tehlikeye sokacaklarına dair korkusundandı. Sedat’ın girdiği bunalımlardan, oğlunun gittiği okullar, kurduğu iş ve eski kocasının ölümünden haberi vardı. Tabi Canberk’in evliliğinden de. Tek bilmediği oğlunun olayların ne kadarını bilip bilmediğidyi ama onun üniversitenin ihalesini alıp kocası ile görüşmeye başlamasının ardından korkularının yersiz olmadığını anlamıştı.

“Bizim şu yeni binanın ihalesini alan şirketin sahibi ile konuştuk bu gün!” dedi kocası o akşam, “Dinamik çok zeki bir delikanlı tanımanı isterim. Seninle de bir keresinde tanışmış hatta söyledi nerede olduğunu ama unuttum şimdi. Canberk adı, Canberk Battal.”

Sevinç renginin attığını kocasına çaktırmamak için elindeki çatalı yere düşürmüş gibi yaptı ve hizmetçilerden önce yere eğilip yüzünü toparlamaya çalıştı.

“Çıkaramadım!” dedi doğrulduğunda toparladığı yüzü ile.

Bu arada Çağatay’da kendi üniversitelerinden mezun olmuş ve akademisyen olarak kalmak için doktorasını yapıyordu. Sevinç profesör olacak oğluyla o kadar gurur duyuyordu ki, doğurup terkettiği oğlunun bu gururu elinden almasına asla izin vermezdi.

İhaleyi kazanan Canberk üniversitenin işlerini tamamlarken baba oldu. Kızının doğumu annesinin onu terkedişine karşı duyduğu öfkeyi arttırıyordu. Hamiş ve karısı Derya her şeyi bildikleri için Canberk’in bu öfkesini yenmesi ve annesini unutup hayatına ve ailesine odaklanması gerektiğini söylüyorlardı sürekli ama Canberk’in annesinden aldığı genetik bunu yapmasına bir türlü izin vermiyordu. Gidip ne kocasına ne de o çek sevgili oğluna geçmişte olanları anlatmayı düşünmüyordu en azından şimdilik ama onu tedirgin ettiğini bilmek hoşuna gidiyordu.

Sonunda Sevinç bir akşam evlerine geldiğinde hepsi çok şaşırdılar.

“Sen hâlâ buradasın demek?” dedi Hamiş’i küçümseyen gözlerle süzdü ve davet beklemeden ayakkabıları ile içeri yürüyüp girdi. Derya içeride kızları Aslı’yı emziriyordu. Canberk’te bilgisayarında projeleri inceliyordu.

Teklifsiz salona dalan Sevinç, “Kızını çok iyi yerlerde okuturum!” dedi doğrudan. Canberk başını kaldırıp salonlarında annesini görünce neye uğradığını şaşırdı.

“Sen ne yüzle?” demeye kalmadan Sevinç masanın üzerine bir tomar para fırlattı.

“Benden ve ailemden uzak durursan seni ihya ederim!”

Canberk bir paraya bir annesine baktı öfkeyle, Hamiş teyze büyüttüğü çocuğun gözlerinde ilk kez bu kadar kötü bir öfke görüyordu.

“Onların senin parana ihtiyacı yok al bunları çık git!” diyerek masadaki paraları hızlıca topladı ve Sevinç’i kolundan tuttuğu gibi kapıya sürükledi. Sevinç alışık olmadığı bu hoyrat tepkiye çok öfekendi ama yüzüne kapanan kapısının arkasında kaldı ve hırsla dönüp gitti. Derya salona döndüğünde her şey çoktan olup bitmiş, Canberk olduğu yerde öfkeyle hâlâ kapıya bakıyordu.

Onu annesinin kocası ile konuşmamaya ikna etmeleri on günden fazla sürdü.

“Canberk bizim bir kızımız var yalvarırım anneni düşman edinme!” dedi Derya sonunda. Sevinç’in hırsı uğruna her şeyi yapabilecek bir kadın olduğunu o Canberk’ten iyi anlamıştı. Hamiş teyzenin de en çok korktuğu şey Sevinç’in onlara zarar vermeye çalışmasıydı.

“Oğlum başka şehire gitsek kurtulsak bu kadından!” dedi ama Canberk’in kurduğu işi başka bir yere taşımak için önce aldığı proheleri bitirmesi gerekiyordu bu da iki yıl demekti.

“Olsun iki yıl olsun sorun değil” dedilr Derya ve Hamiş teyze. Böylece şirketin ve ailenin bu şehri terkederek Sevinç belasından uzak durmasına karar verildi. Üniversitede devam eden işe Canberk bir daha uğramadı ve adamları oradaki işi tamamlayıp paralarını aldılar. Diğer başladıkalrı projeleri de kısa sürede tamamlayarak şirketi taşımak için harekete geçtiler. Canberk iki ay boyunca seçtikleri şehire gidip ev ve şirketi taşıyacak bir yere aradı. Önce şirket için yer buldu, şirketi taşımak yerine şube açmaya karar vermişlerdi toplantılarda. Merkezi yeni alacağı ortağına devredecek, o da gidip yeni şubenin başında duracaktı.

Böylece iki yıl dolmadan şirketin bir kısmı taşındı ve Canberk oraya gidip gelmeye başladı. Derya’da kocası ile çalıştığından kızları sütten kesilince ara ara gidip geliyordu Aslı’yı Hamiş’e bırakıp. Kocasıyla birlikte ev de bakıyorlardı her gidişlerinde. Sonunda içlerine sinen bir ev buldular ama biraz tadilata ihtiyacı olduğu için taşınmayı tadilat bittikten sonraya ertelediler. Bu da yaklaşık dört beş aylık bir süreydi. Aslı iki yaşına yaklaşmıştı, kızlarının da rahat etmesi için bahçeli bir ev tercih etmişlerdi.

Tam Canberk yeniden sakinleşmiş onu strese sokan bu şehirden ayrılmak için her şeyi hazırladıkları sırada yine beklenmedik bir olayla hayatları alt üst oldu. Canberk’in işleri uzayınca otobüsle tek başına dönmeye karar veren Derya, otobüsün yaptığı kaza da can verdi. Aslı’nın ikinci yaş gününe tam bir ay vardı bu acı olay olduğunda.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s