Kazara bir yaşam – Bölüm 34

Ana kız sabaha kadar dertleşip ağlaştılar. Sabah Azap yeniden okula gitti erkenden. Gül diğer eve geçip, mutfağa girdi hemen. Feyyaz koşa koşa gelip yardıma başladı.

“Oğlum sen git kadın işi bunlar!” dedi Gül alışık değildi böyle şeylere.

“Kadını erkeği mi olur Gül anne işin! Gel beraber yapalım işte!”

Feyyaz o gün işten izin almıştı misafirleri ile ilgilenmek için. Azap okula gitmek zorunda olduğu için kadıncağızı yanlız bırakmak istememişti. Mukadder hanımın isteği üzerine Muhammed bey sabah onların evine geçmişti hemen. Aslında giderken götürecekti ablası onu da ama Feyyaz ilk geceden kayınvalideme ayıp olur ben evdeyim demiş göndermemişti. Oğlanın sanki çok biliyormuş gibi ayıptan bahsetmesi komiğine gitmişti halasının, sesini çıkarmadan gittmişti akşam. Muhammed ablasının huyunu bildiği için sabah Azap’la çıkıp gitti evden hemen. Yoksa Feyyaz’la başlar Muhammed bey ile bitirirdi azarı.

Feyyaz ile akşama kadar evde oyalandı Gül. Bahçeye ekilenlere baktılar birlikte. Gül’de onlar beğendi diye fide getirmişti köyden. Müştemilatın önündeki bahçeye onları da diktiler. Gül damadına onlara nasıl bakacağını anlattı tek tek.

“Gerçi babamla Salih eniştem bakıyor ama ben de öğreneyim tabi” dedi Feyyaz gülerek.

“Öğren tabi oğlum, topraktan gayrı dostu mu var insanın. Sen ona ne kadar bakarsan, o da sana o kadar bakar! Toprağın bereketi olmasa yaşam mı kalır yeryüzünde! Toprak olmasa su her yanı işgal eder, baş mı edebilir insanoğlu suyla.” diye anlattı uzun uzun sonra bir anda babası sahiden köye gelmek, yerleşmek ister mi diye sordu.

“Valla bize sorarsan hepimiz geliriz Gül anne!” dedi Feyyaz.

“Gelin tabi oğlum, sizin buralar da güzelmiş amma köy bir başka değil mi sahiden?”

“Sen buraları görmedin ki daha dur ben sebi gezdireceğim daha!” diyerek işleri bitirdikten sonra Feyyaz ona biraz etrafı gezdirdi. Kayınvalidesi gelecek diye Nevzat’ın arabasını da ödünç almıştı. Oğlanın böyle evladı gibi davranması çok duygulandırıyordu Gül’ü. Kızım bu oğlanla çok mutlu olur diye içten içe seviniyordu.

“Dağlara taşlara ev yapmışsınız, gökyüzü görünmüyor!” dedi şaşkınlıkla Gül etrafına baktıkça “Ayağınız toprağa değiyor diye sevinmeniz lazım sizin o bahçede, baksana hayvan bağlasan durmuyordur buralarda!”

“Sokak kedileri, köpekleri ve kuşlardan başka hayvan yok sahiden buralarda!”

“Sokağın köpeği de neymiş yahu? Köpekler sürüleri korur bizde! Sokakları insanlar yapar, köpeği, kediyi, kuşu sokak mı yapıyor ki öyle deniyor?”

“Yok yani, sokakta yaşıyor ya onlar, evlerde değil!”

“Nerede yaşayacak ya, hayvan dediğin dışarıda yaşar!”

“İşte dışarının adı sokak burada!” dedi Feyyaz apartmanlarda yaşayan ev hayvanları konusuna falan girmedi. Karşıydı zaten onlara da, hayvanlar insanların yaşam alanlarında, onların malı gibi yaşamamalıydı. Özgür olmalıydılar, yine dost olunabilirdi onlarla, yine onlara ait korunma kulübeleri falan yapılırdı o tamamdı da, apartmanda ne işleri vardı garibanların ya. Nerede görülmüştü hayvanların böyle yapay, doğadan uzak şehirler kurup içlerine girdiği. Hangi hayvan yuva yaparken doğaya zarar verirdi insan gibi. Hangisi sığacağından büyük kurardı yuvasını, hangisi içine konfor olsun diye taşırda taşırdı. Gözü doymaz olan insandı her zaman, hayvanı bile kölesi yapmıştı, arkadaşı diyordu ama hapsediyordu, kendi ürettiği besine mahkum ediyordu, o gezidirirse geziyor,o yemek verirse yiyor, o su verirse içiyordu. Böyle arkadaşlık mı olurdu? İnsanlar ilişkilerinde değişmeden kendileri olarak kalabilmek istiyorlardı, ikili veya toplumsal, siyasal farketmez, özgürlüğü dolamışlardı dillerine ancak hayvanlar için nedense geçerli değildi hiç biri. Onları dinlesinler diye eğitim aldırıyorlar, tuvalet alışkanlığı kazandırmaya uğraşıyorlar ve bir köle gibi onlara bağımlı bir yaşama mahkum ediyorlardı. En iyi dostum diyorlardı sonra onlara, elbette en iyi dostlarıydı hayvanlar çünkü onlar insanlara nankörlük etmiyorlardı, sevgiye sevgiyle karşık verip, özgürlüklerinin peşine gitmiyorlardı hakkettikleri halde.

Hangi insan yapardı bunu? Belki anneler ama onlarında bir kısmı, hepsi değil. Anneler de köleydi bir nevi, üstelik bir tek sahipleri de yoktu onların, babaları, ağabeyleri, kocaları, evlatları, komşuları, kocalarının ana babaları, kardeşleri, akrabaları. Hangi birinden kaçığ özgür olsunlardı bunların. Yine de gönüllleriyle özgürlüklerinden vazgeçiyorlar ama hayvanlar kadar sevgiyi bile bulamıyorlardı zavallılar.

İşte böyle acayipti insanoğlu, ne sevdiği, ne sevmediği belliydi. Sahip olmakla, sevmenin ayrımına varamıyordu.

Gül dolaştıkça şaşkınlıkla seyretmişti şehri, gürültüden, hareketten yorulmuştu arabanın içinde bile. Azap ile dondurma yedikleri yere götürüp dondurma almıştı ona Feyyaz.

“Çok büyük yer burası, nasıl kaybolmadan evini buluyor insanlar?”

“Alışıyor insan Gül anne! Sevmedin galiba sen buraları?”

“Sevmedim demeyelim de oğlum, alışmamışım diyelim. Hayır alışılmaz mı mecbur olunsa, alışılır. İnsanoğlu her koşula alışır Allah’ın izniyle ama hani bir zorunluluk değilse niye alışmaya uğraşıldın değil mi?”

“Haklısın, diyorum ya biz zaten hepimiz köyü tercih ederiz soran olsa! Sen burayı tercih etsen tuhaf olurdu.”

Eve döndüklerinde Azap gelmiş, sofrayı hazırlamıştı.

“Çok yoruldum bu gün” dedi Gül kızını görür görmez, “Feyyaz oğlum sağolsun kendi de yoruldu dolandırdı beni her yerde!”

Azap rengi solmuş mu diye hemen Feyyaz’ın yüzüne baktı dikkatlice, o da annesini yorduğuna bozuldu sandı

“Sıkılmasın Gül anne diye şey yaptım ben!” dedi mahcup bir sesle.

“Çok iyi yaptın oğul!” dedi Gül hemen, “Merak eder dururdum ben kızcağızım nerelerde yaşıyor diye! Sayende her yeri gördüm işte! Artık köye dönünce kendi kendime derim. Şuralara gitmiştir, buralara gitmiştir diye!”

“Annem çok memnun kalmış, iyi yapmışsın tabi!” dedi Azap’ta. Onun neden öyle mahcup hissettiğini anlayamamıştı. Gül çok yorulduğu için müştemilata geçip uyudu hemen. Bir gece önce de Azap’la geç yattıkları için oturacak hali kalmamıştı fazla.

“Kızdın mı gezdik diye?” dedi Feyyaz yeniden Gül’ü bahçedeki eve götürüp gelince.

“Yo nereden çıkardın?” dedi Azap şaşkın şaşkın.

“Ne bileyim öyle bakınca yüzüme ben de sandım ki?”

“Annem yorulduk deyince, sen nasılsın diye baktım ya ben? Bir şey diyeyim mi maşallahın var bu ara. İlaçlar iyi geliyor galiba!”

“Doktorda öyle diyor! Ben de artık yeni bir ilaç buldum diyorum!”

“Neymiş o ilaç?”

“Sen tabi ki!”

Azap kıpkırmızı oldu birden, o da geceden uykusuz olduğu için fazla oturmadan odasına gitti hemen. Evde ikisinden başka kimse olmayınca tuhaf olmuştu birden. Bir de Feyyaz öyle sözler söyleyince, kalbi çarpmıştı sanki biraz.

İki gün sonra sade bir oda nikahı kıyıldı ikisine. Mukadder hanım sürpriz yapmış gelinlik benzeri ama kısa etekli hoş bir beyaz elbise almıştı Azap’a. Gelinlikçiden elbiseye uygun bir de duak yaptırmıştı.

“Gelinlikçi eğer düğünde giymek isterse bu elbisenin eteğini uzatırım dedi !” diye eklemişti hemen. Kızcağız giyip giyeceği tek gelinlik böyle geçiştirme bir nikahla olacak sanmasın istiyordu. Oysa ne Gül, ne de Azap böyle şeyler düşünemişlerdi bile.

Gül zaten hiç gelinlik giymemişti hayatında, kızının beyaz elbisesini görünce daha evde başlamıştı ağlamaya, nelere ağladığını kendinden başkası bilemezdi. Azap bunun Feyyaz ile söyledikleri yalanların sonucu olduğunu bilidiği için zaten bir gelin gibi hissetmiyordu. Feyyaz’ın fedakarlıkları o kadar çok olmuştu ki artık, hayatta onun gibi başka bir insan daha bulabileceğini sanmıyordu, annesinden başka.

Elbette Mukadder hanım ve ailesi de öyleydiler. Mesut’un yarattığı acıları evde bırakıp gelmişlerdi nikaha. Bir tanesi bile suratını asmamıştı. Oysa Azap biliyordu hepsinin bebeğin kaybına çok çok üzüldüklerini. Ayfer yurt dışına gittiği için gelememişti nikaha. Azap gitmemiş olsa geleceğini zaten biliyordu. O da çok farklı ve iyi bir insandı gerçekten. Annesinin duaları kabul olmuştu aslında, Gül sesli, sessiz hep “Allah kızımı iyilerle karşılaştırsın!” diye dua ederdi.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s