Kazara bir yaşam – Bölüm 26

Azap önden gitti annesinin yanına anlaştıkları gibi. Gül kızını yeniden görünce çok mutlu oldu, ara tatilde gelip anlattıklarından sonra onu merak ediyordu. Aralarda hiç haberleşememek zor oluyordu gerçekten. Sultan geçen ay vefat etmişti örneğin ama Azap’ın yine gelince haberi olmuştu bundan. Hoş imkanı olsa Gül yine de kızını arayıp rahatsız etmezdi bunun için. Böylece Sultan’ın evi de onlara kalmıştı.

“Ben bir şey düşündüm ama sen ne dersin bilmem?” dedi Annesi hasret gidermeleri bittikten sonra. Sultan’ı köyün mezarlığına defnetmişlerdi. Oraya da uğrayıp dua ettikten sonra eve dönmüş karşılıklı sohbet etmeye başlamışlardı ikisi.

“Ne düşündün anacığım?” dedi Azap gülümseyerek, Sultan’ın vefat etmesine neredeyse sevinmişti ama üzülür diye annesine belli etmek istemiyordu. Böylece onu da alıp bu köyden gitmek için bir engel kalmamıştı.

“Sultan’ın evi var ya?”

“Evet?”

“Orayı okul mu yapsak? Köyde kimse okuma yazma bilmiyor!”

Azap hiç beklemediği bu öneri karşısında durdu bir an için. Köyde bir okul olmuş olsa cehalet herkesi bu şekilde esir almazdı belki. Okul yapalım demekle okulda olmazdı gerçi. Bir yerlere başvuruluyordu muhakak.

“Öğretmen de gerek bu okula?” dedi Azap annesinin aklındaki anlamak için

“Sen öğretmen çıkacaksın ya?”

“Köye geri mi geleyim?” dedi Azap şaşkınlıkla, “Bayide’ye?”

Gül baktı kızının yüzüne hüzünle, “İstemiyorsun değil mi artık buraya gelmek? Beni de o yüzden istiyorsun yanında?” dedi.

“Anacığım, bu köyden dışarı adımı atsan, dünyanın ne büyük, insanların ne farklı olduğunu görsen sen de benim gibi hissedersin. Bak evin hazır. Nikaha geldiğinde göreceksin zaten.”

“Ah unuttuk bak lafa dalıp, kalk bir yandan yaprak saralım, bir yandan ekmek yapalım, yarına misafirler var!” dedi Gül söylediklerini unutturmak için.

Azap annesinin köyden ayrılmak istemediğini anlamıştı. Niyeti Azap’ı köye getirmek değildi aslında. Yine de Sultan’ın evini okul yapmak ya da köyün hayrına bir işe kullanmak çok aklına yatmıştı. Hiç değilse ardında bir hayır bırakırdı Sultan. Bunu en iyi Bilge bilirdi. Bugüne değin boşalan başkaca evler olmasına rağmen neden böyle bir girişimde bulunmamıştı acaba? Feyyaz Bilge ile tanışmayı çok istiyordu geldiğinde. Gittiklerinde annesinin bu fikrinden de konuşabilirlerdi.

Azap annesini heveslendirmek için Feyyaz’ın satın aldığı evi anlattı durdu ama Gül pek hevesli gözükmedi yine de.

“Bak bu asmadan oraya dikeriz, bahçe tam senlik, orada sen bu sarmaları yapsan var ya? Leblebi gibi gider!”

“Buralara yazık olacak, ahırda hayvanlar var!”

“Köylü bakar onlara!”

“Bayide’li kime hayır etmiş onlara etsin!” dedi Gül

“Satarsın o zaman, Bilge’ye de söyleriz, onun ahırına giderler”

“Sultan’ın kırkı çıksın hele!” dedi sonra Gül. Ana-kız sohbete devam ettiler, Azap ona şehirdeki hayatı, okulu ile ilgili bir sürü şey anlattı .

Ertesi sabah vakit öğlene gelirken Bilge’nin adamlarından biri gelip çaldı kapılarını, “Misafirleriniz var abla! Beyim yoldan aldırdı onları ben de getirdim!”

“Sağolasın Hamdi oğlum!” dedi Gül, delikanlının arkasında bekleyen misafirlere baktı, Azap iki kişi gelecekler demişti ama üç kişi vardı. İkisi erkek, biri kadın.

“Hoşgelmişsiniz, buyurun!” dedi kapıdan içeri çekilerek. Azap ahırdan dönerken gördü onları.

“A? Muhammed amca da gelmiş!” dedi kendi kendine adımlarını hızlandırırken.

“Köyünüzü çok merak ediyordum Gül hanım!” dedi Mukadder hanım mutlulukla. Sahiden de burada olmaktan pek memnun olduğu her halinden belli oluyordu. Muhammed bey bir kenara ilişmişti. Feyyaz merakla her yeri incelemeye başlamıştı bile.

“İnşallah beğenirsiniz.” dedi Gül, Azap’ta olmayınca nasıl davranacağını bilememişti bir anda.

“Hoşgeldiniz!” diyerek girdi kapıdan Azap tam o sırada, “Kusura bakmayın ahırdaydım!”

“Olur mu kızım!” dedi Mukadder hanım.

“Tanıştınız mı? “Annem, Mukadder anne, Muhammed baba, Feyyaz!”

Hepsi gülümsediler birbirlerine bakıp. Azap Feyyaz’a kaş göz etti babasını gösterip. Sonradan öğrendi ki Mukadder hanım Azap gidince kıyameti koparmıştı sen babasın kızı senin istemen lazım diye. O da ablasından korkusuna direnemişti.

“Çok güzelmiş buralar!” dedi Mukadder hanım yine sessizlik olunca.

“Alıştık biz, başka yerde görmedik tabi” dedi Gül.

“Hiç ayrılmadınız mı bu köyden?”

“Yok! Burada doğdum büyüdüm!”

“Azap babama biraz köyü gezdirsek mi anneler konuşurken!” dedi Feyyaz yine kıpır kıpır. Babasının da kadınların arasında rahat edemediğini hissetmişti.

“Tabi!” dedi Azap.

Vakit geçsin diye annesinin bostanı, bağından, Sultan’ın evinden, köyün şenliklerinden, meydanından, aşağıdaki dereye kadar götürdü onları. Dönerlerken de ahırlara girdiler.

Muhammed beyin o müzmin yorgunluğu pek kalmamış gibi görünüyordu nehirden yukarı tırmanirken. Feyyaz biraz arkada kalıp fısıldadı Azap’a, “Gördün mü açıldı sanki babam? Aşağıdaki o boş evi nasıl inceliyordu?”

“Evet sevdi sanırım burayı”

Muhammed bey en çok ahırda oyalandı, hayvanların yanından ayrılamadı bir türlü.

“Ya baba senin bu kadar köy sevdiğini hiç bilmiyordum” dedi Feyyaz sonunda dayanamayıp. Muhammed bey gülümsedi bir şey demedi oğluna. Aslında şehir çocuğuydu o da ama hep böyle sakin bir köyde yaşlanmayı hayal etmişti gençken. Tabi karısı ve çocuklarıyla. Yani yurtdışından döndükten sonra gelip kendi memleketinde böyle yaşayabileceğini düşünmüştü. Hatta Asuman’da biliyordu bu hayali. Tabi Avusturya’da büyüyen bir kız köy yerinde yapabilir miydi bilmiyordu o zamanlar ama yaşlanacak kadar yaşasaydı emindi uyum sağlayacağından. Öyle iyi bir kadındı karısı.

Misafir üçleyince rahat etsinler diye ana kız Sultan’ın evini açmaya karar verdiler. Onlar oturularken Azap evi temizlemeye gitti. Bir aydır kapı cam kapalı evin havası ağırlaşmıştı haliyle. Çarşafları değiştirdi. Huzursuz olmasın diye Sultan’ın yeni vefat ettiğinden bahsetmediler misafirlere. Feyyaz biliyordu tabi, gelir gelmez sormuştu ama Azap tembihlemişti onuda.

Mukadder hanım kalmalı isteme olunca gelir gelmez konuya girmenin uygun olmayacağını düşünmüştü. O yüzden ortama göre ya geldikleri gün akşamına ya da ertesi gün akşamına yapacaklardı istemeyi. Onlar oturup dururken, Muhammed bey yine edemedi çıktı dışarıya bir kaç kez.

Köydekiler Gül’ün evine gelenleri görmüşler merakla camlarından izliyorlardı. Sultan yeni öldüğü için başsağlığına gelenler diye düşündüler ilkin ama kadının sağlığında da hiç bilip görmedikleri bu insanlar nereden haber alıp gelmişlerdi. Üstelik Azap ile gelmişlerdi. Belki de Azap’ın kocasının akrabalarıydılar.

Yemek hazır olduğunda Muhammed beyi yine ahırda buldular.

“Annem onlardan ayrılacak diye çok üzülüyor!” dedi Azap, asında annesinin bu hayvanların arasında bu ahırda ömrü geçmişti tabi ama şimdi Feyyaz’ın babasına bunlardan bahsetmenin bir gereği yoktu.

“Haklı!” dedi Muhammed bey sevgiyle, “İnsanın arkadaşı, evladı gibi oluyorlar onlar. Köydeki, şehirdeki farketmez ki! Hepsi can! Benim böyle ahırım olsa, köyüm olsa, ben de ayrılmak istemem!”

Akşam yemeği yendikten sonra Muhammed bey izin isteyip Sultan’ın evine geçti. Mukadder hanım, Azap’ın annesini sevmiş, kırk yıldır ahbapmış gibi hissetmişti. Gül’de onu sevmişti. Kızını da çok sevdiği, kolladığı belliydi. Bunun için teşekkür etti zaten öncelikle. Kızını onların eline emanet etmişti. Azap tembihediği için Mesut ile burada yaşanılanlardan hiç bahsetmedi elbette. Mukadder hanım ona gelecke torunundan, kızının biten evliliğinden, diğer iki torunundan derken epeyce şey anlattı bir anda.

Aslında bu kısa seyahat ona gerçekten çok iyi gelmişti. Yıllardır bir yere gitmemişlerdi. Evde çok mutlu olsa da dışarıda bir dünya olduğunu o da unutmuştu. Gül bu köyün içinde o da en çok yaşadığı mahallede kapalıydılar. Elbette köyü yaşanmışlıkları ile değil, ağacıi toprağı, suyu renkleriyle sevmişlerdi. Gül’den sonra Sultan’ın evi hariç bütün evler renklenmişti tek tek.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s