Diğerleri – Bölüm 37

“Gittim ama fazla duramadan geri geldim!” dedi Arkin. Sesi oldukça sıkkın çıkıyordu.

“Bir şey mi oldu?”

“Yo olmadı!”

“Arkin?”

“Efendim!”

“Şu boşanma işini hemen mi yapmak istiyorsun gerçekten?”

Arkin şaşkın şaşkın onun yüzüne baktı. Verna onun bir şey söylemesini istiyordu, Arkin sustukça saniyeler uzuyormuş gibi gelmeye başladı.

“Şey yani ben, mal varlığını da benim üzerime yaptın! Belki onu da geri almak istersin diye düşündüm!”

“Hayır böyle bir düşüncem yok açıkçası, ailemin peşimi kolay bırakacağını sanmıyorum. Ben sana güveniyorum, evli olup, olmamamız bunu değiştimez!” dedi Arkin.

Verna gidip onun yanına oturdu hemen ve ellerini tuttu, “Ben de sana güveniyorum, inan bana hayatım boyunca asla sana zarar verecek bir şey yapmam! Yani sen şey olsun istersen, ona da itiraz etmem!”

“Verna ne söylemeye çalışıyorsun, benim için yeterince zor zaten!”

“Benim için de zor oluyor bazı şeyler!”

“Bak! O gölette karşılaştıktan sonra yakınlaştık, zorla senin hayatına girdim aslında ben. Sonra başıma gelenler, beni kurtarışın falan! Bunların sadece merhamet duygun yüzünden olması beni korkutuyor!”

“Ne?” dedi Verna şaşkınlıkla, “Seni sevdiğime inanmıyor musun yani?”

“Seviyor musun?” dedi Arkin çaresizce onun gözlerine bakarak.

“Elbette seviyorum! Sana aksini düşündürecek ne yaptım ki?”

“Sen özgür ruhlu bir kızsın Verna biliyorum! Bu günü örnek alalım! Ormana giderken, ki kendini orada çok farklı ve iyi hissettiğini defalarca anlatmana rağmen, beni yanında istemiyorsun!”

“İstemediğimi ne biliyorsun?”

“Hiç bir zaman bana sen de gel demiyorsun! Ben her gittiğim yere seninle gitmek istiyorum. Oysa sen öyle değilsin. Konseri düşün. Bana kızgın olduğunu sanmıştım ama sen sonra böyle bir şey olmadığını söyledin. Peki o halde bana haber verme gereği bile duymadan o konsere nasıl gidebildin Verna? Birini sevmek onun ne hissettiğini de düşünmek değil midir? Ben de düşündüm ki belki de sen, yani seni ben zorluyorum belki de. Sen de başıma gelenler yüzünden üzülüyorsun ve merhamet ile sevgiyi birbirine karıştırıyorsun!”

Verna, onun söylediklerinde çok haklı olduğunu biliyordu. Ancak bunların nedeninin onu sevmiyor olması değil, ırkıyla ilgili konular olduğunu da ona söyleyemiyordu. Büyük ihtimalle Nobra ile aralarındaki yakınlığı da çözememek Arkin’i geriyordu. İkisi de birbirlerinin duygularından şüphe etmişlerdi.

“Çok haklısın!” dedi kararlı bir sesle, “Ancak hiç bir şey düşünüğün gibi değil. Bundan sonra sensiz hiç bir yere gitmeyeceğim.”

“Konu bu değil Verna! Elbette tek başına bir şeyler yapabilirsin!”

“Hayır! Bak ben konuyu ve seni çok iyi anlıyorum. Dedim ya çok haklısın! Seni seviyorum inan bana! Senin için yaptığım hiç bir şeyi sana acıdığım için yapmadım! Ayrıca sen bir Turşip değil misin? Bir şeytana neden acıyayım öyle değil mi?”

“Peki neden yaptın Verna? O konsere neden bana haber vermeden gittin?”

Verna derin bir iç geçirdi, Arkin’in yüzünde ve gözlerinde gördüğü şüpheyi ancak gerçekleri anlatırsa yenebileceğini hissediyordu. Ancak gerçekler ortaya çıktıktan sonra hissedeceklerini nasıl yenecekti onu bilmiyordu?

“Tamam sana her şeyi anlatacağım, ancak benim senin sırlarını sakladığım gibi sen de anlatacaklarımla ilgili her sırrı sonsuza kadar saklayacaksın! Yoksa başkaları zarar görebilir! Anlaşıldı mı?”

“Zarar görmek mi? Yasa dışı bir şeylere mi bulaştın yoksa Verna? O Nobra denilen adam mı yaptı bunları?”

“Arkin! Bana söz ver! Yasa dışı olmasa da, anlatacaklarım olağan dışı şeyler olacak!”

“Tamam söz veriyorum!”

“Cayma hakkın yok bu sözden ona göre!”

“Tamam dedim ya!”

Verna Arkin’in onu ziyaretinden sonra kendi hakkında öğrendiklerinden başlayıp, onu göletten kendi evine getirene kadar olan her şeyi bir bir anlattı o gece. Arkin başlangıçta onun bir yalan uydurduğunu ve sonunda “Şaka!” diye bağıracağını düşünmeye başlamıştı, ancak onun heyecanı, tonlaması ve yaydığı enerjiyi hissettikçe doğru olduğunu anladı. Onun yanında hissettiklerini açıklıyordu bütün bunlar.

“İnanılmaz!” dedi Verna susup, onun tepkisini beklemeye başlayınca. Yüzünde garip bir gülümseme vardı, “Bu inanılmaz! Bir film gibi değil mi sence de?”

Verna onun hikayenin olağan dışılığından etkilendiğini düşünüyordu sadece, henüz yaşadıklarının gerçek olduğunu ve onun bir insan olmadığını anlayamamıştı muhtemelen.

“Arkin ben bir yaratığım anlıyorsun değil mi? Siz insanlar için öyleyim. Biz diğerleriyiz Arkin!”

“Sen ve ailen bu güne değin bana hiç hissetmediğim şeyler hissettirdiniz size geldiğim de. Aslında hiç ayrılmak istemedim evinizden! Şu anlattıklarına bak onlar benim için neler yapmışlar bir de! Nobra? Ona ne demeli?”

“Benim sırtımda ıslak solungaçlarım çıkacak, çıkabilir ya da her neyse! Ailemin ve Nobra’nın zaten var!”

“Suyun altında bir yaşam var öyle mi? Nobra’nın gözlerinde o balığı gördüğümde nasıl anlayamadım hayret! Sandım ki koma hali ardından zihnim bana oyunlar oynuyor” dedi Arkin heyecanla.

“Nobra’nın gözlerinde balık mı gördün?”

“Evet yanıma geldiğinde, bana dokunduğunda hissettim. Elini çektiğinde ise sona erdi. Sen söyledin o sihirli balık göletin dibindeyken yanıma gelmiş. Ah keşke kendimde olsaydım ve o anları görebilseydim!”

Verna onun zihninde çakacak şimşeği bekliyordu hâlâ ama Arkin öyle hayranlıkla konuşmaya devam ediyordu ki neler olduğunu tam çözemedi.

“Arkin bu seni hiç rahatsız etmiyor mu?”

Arkin bir anda onu kendine doğru çekti ve öpmeye başladı. Verna’nın kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Yumuşak öpücüklerle uzun uzun öptü onu. Sonra yavaşça geri çekildi.

“Sorunun yanıtını verebildim mi acaba?”

Verna heyecandan tir tir titriyordu ama yine de onun sonradan hissedeceklerinden korkuyordu.

“İyice düşünmeni istiyorum!”

“Verna, düşündüğüm ve son zamanlarda beni sıkıntıya sokan, seni kaybedeceğimi düşündüren her şey ama her şey boşunaymış. Aslında gerçek aşk, gerçek sevgi hikayenin bilmediğim kısmında saklıymış anlayamıyor musun! Hayatımda hiç bu kadar hafiflemiş hissetmemiştim. O büyülü göletin beni kabul ettiğini düşündükçe heyecadan ölecek gibi oluyorum. Belki ben de sizden olabilirim bir süre sonra, bunu yapamazlar mı?”

“Torfikalı mı olmak istiyorsun?” dedi Verna şaşkın şaşkın.

“Verna siz tanıdığım en insan varlıkalrsınız! Bu yaptıklarınızı hiç bir insan yapmazdı inan bana! Ailenle bir daha ne zaman görüşebiliriz, onlara teşekkür etmek istiyorum! Nobra’ya da tabi. Beni bir kez de kendimdeyken götürebilir mi göletin dibine acaba? Ya da yaşadığı yere ha ne dersin?”

Arkin yorulana kadar milyonlarca şey sordu ve düşündü o gece. Verna bunu bilmenin onu bu kadar mutlu edeceğini hiç düşünmemişti. Kendini seçilmiş ve ayrıcaklıklı hissediyordu. Çok özel bir kadına aşık olabilecek kadar farklı. Verna ve onun ırkına sonsuz bir hayranlık duyuyordu. Kafasında boynuzları, gözlerinde ateşler bile çıksa onları en çokta Verna’yı sevmeye devam edecekti.

Gerçek sevgi o kadar nadir bir şeydi ki, Arkin hep sevilmediğine inanarak büyümüştü. Bakıcısı ve büyükbabası dışında kimse onu koruyup kollamamıştı bile. Büyükbabası da gittikten sonra artık hayatının sonuna kadar böyle kalacağını, tek başına olduğunu düşünmüştü. Uykusuzluğu stresi aslında hep bundandı. Verna ve onun ırkı olmasa kendini dünyanın en şansız insanı zannedecekti daima. Oysa şimdi bu dünyada ondan daha şanslı bir başkası daha olabileceğine inanmıyordu.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s