Verna bir kaç dakika sessiz bekledi. Ona kendileri ile ilgili gerçeği anlatmayı her düşündüğünde gerilmiş hissediyordu. Onu kaybetmiş ve yeniden kazanmıştı zaten, şimdi anlayamayacağı bir sürü şey anlatıp kendinden uzaklaştrmayı göze alabilecek miydi? İçindeki ses bunu yapmak için doğru zamanın kesinlikle şimdi olmadığını başından beri haykırıyordu zaten.
“İyi ama uyandığında bizim burada hep birlikte ne yaptığımızı ve onun neden burada olduğunu nasıl açıklayacağız?” diye sordu ardından.
“Onu yaşam alanına götürebiliriz kendine gelmeden önce, senin veya kendi evinde uyanabilir!”
“Birileri ona bakımevinde olduğunu fişinin çekileceğini anlatacaktır ama öyle değil mi?”
“Evet ama sen onu oradan ve fişinin çekilmesinden kurtarıp kendi evine getirdin olacak sonuçta, arada olanları o bilmiyor ki?”
“Buna inanır mı?”
“İnanmaması için bir neden var mı?”
“Peki!” dedi Verna, “Sanırım ona bu olanlardan bahsetmemek en iyisi, bu onun sadece kafasını karıştıracak ve şu anda bunu bilmesi ne onun, ne de bizim bir işimize yaramayacak”
“Doğru!”
“Onu yaşam alanına götürelim!”
Tomrin Arkin’in biraz daha uzun dinlenmesi için onun vücudunu dinlendirecek kısa bir ritüel yaptı. Böylece ertesi sabaha kadar uyuyacağını garanti ediyordu. Verna ile kaçacağı zaman bunu kocasına da yapmıştı. Hava karardıktan sonra Arkin’i yeniden araca taşıdılar.
“Bundan sonrası için sizinle gelmemin bir gereği yok sanırım!” dedi Nobra.
“Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum Nobra!” diyerek ona sımsıkı sarıldı Verna.
“Bana çok farklı bir deneyim yaşattınız, harika oldu! Haydi şimdi gidin, okulda görüşeceğiz nasılsa yine!” diyerek onları yolcu etti Nobra ve kendi küçük göletine dönmek için ormana yöneldi yine.
Murand ve Tomrin Arkin’i Verna’nın evinde her zaman uyuduğu yere yatırdılar.
“Verna biz artık dönüyoruz. Yaşam alanında seninle kalmamız olmaz, Arkin’de uyandığında bizi görmesin zaten!”
“O kadar çok şey yaptınız ki benim ve onun için, sizin kızınız olmakla ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anladım!” diyerek onlara sarıldı Verna.
“Sen harika bir varlıksın Verna, özelsin, hem Torfikalı hem insan! Hepsinden önemlisi bizim kızımızsın. Biz görevimizi yapıyoruz, sevgiyle yapıyoruz bunu!”
“Sınavlarına odaklan lütfen!” dedi Tomrin gözleri dolarak, “Okulunu bitir!”
“Tamam söz veriyorum!” dedi Verna da gözleri dolarak ve uğurladı anne ve babasını, sonra gidip Arkin’in yanına oturdu ve onu seyretti uzun uzun. Rengi artık iyice düzelmişti. Bitkisel hayatta olmadığı ve derin, huzurlu bir uykuda olduğu çok açık görülüyordu. Eğilip onu alnından öptü. Sonra gidip kendi yatağına uzandı.
Arkin’in onların evini ziyaretinden sonra olanları hızlıca geçirdi aklından. Olanlara kendisi bile henüz inanamıyorken bunları Arkin’e anlatması nasıl mümkün olabilirdi. Çok uzun zaman sesinden etkilenerek dinlediği Nobra ile şarkı söylemek ve sahne almak en büyük hayaliyken, hayalinin çok ötesinde şeyler yaşamış dahası onunla sandığından çok daha fazla ortaklığı olduğunu keşfetmişti. Kendini açık ederse bir şekilde onu da açık etmiş olacağını o an düşündü. Tabi ailesinide. Bu sadece Arkin ve onun arasında bir konu değildi ve buna rağmen onlar kararı Verna’ya bırakmışlardı.
“Verna! Uyan neler oluyor?” diyen sesiyle açtı gözlerini Arkin’in.
“Arkin!” diyerek fırladı yataktan, “Harika görünüyorsun? İyi misin?”
“Başım ve bütün kemiklerim ağrıyor ama iyiyim sanırım! Buraya nasıl geldik söylesene?”
“En son ne hatırlıyorsun?” dedi Verna merakla.
“Şey! Ben emin değilim ama ben sana geliyordum! Evet ben sana geliyordum, konser alanına yani. Sonra bir şey oldu bir kaza!” sonra şaşkın şaşkın Verna’ya baktı.
“Evet bir kaza geçirdin Arkin! Kötü bir kaza! Hepimizi çok korkuttun. Konser bu yüzden yapılmadı!”
“Anlamıyorum, ben gayet iyiyim işte, biraz kendimden geçmiş olmalıyım bunun için mi iptal ettiniz konseri?”
“Biraz mı?” diye güldü Verna elinde olmadan.
“Bir kaç gün mü?” dedi Arkin merakla, “Buraya geldiğimi hatırlamadığıma göre!”
“Tam üç ay Arkin, hatta bir hafta da fazlası var!”
“Ne? Benimle kafa mı buluyorsun sen? Üç aydır şu kanepede yatıyor olamam değil mi?”
“Aç mısın? Sana her şeyi anlatacağım!” dedi Verna gülümseyerek. Onu yeniden eskisi gibi karşısında, evinde görmek içine sonsuz bir mutluluk doldurmuştu.
“Kurt gibi açım!” dedi Arkin, “Bu sabah beni kovalamayacak mısın?”
“Hayır, önce konuşmamız gerek, haydi gel bir şeyler yiyelim önce!” diyerek kalktı onun elinden tuttu ve mutfağa doğru çekiştirdi.
“Sen benim elimi tuttyorsun şu anda farkında mısın?” dedi Arkin.
“Evet biz sevgili değil miyiz?”
“Evet ama bana çok kızgın olduğunu sanıyordum ben?”
“Ne için?”
“Evine öylece geliverdiğim için, bunun için geliyordum konsere, senden özür dilemek için!”
“Arkin o kadar çok şey yaşandı ki o ziyaretin ardından” diyerek ona ırkına ve gölete dair olanları eksilterek anlattı. Karısı olduğunu ispatladığını, onun fişini çekmelerine engel olduğunu ve sonrasını anlatamadığı için getirip ona burada baktığını söyledi.
Arkin o kadar şaşkındı ki duyduklarına ne diyeceğini bulamıyordu bir türlü.
“Yani sen her şeyi öğrendin, ailemi, mirası?” dedi sadece.
“Çok üzgünüm Arkin bunları yaşadığını bilmiyordum!” dedi Verna üzgün bir sesle.
“Beni ortadan kaldırmak istediler!” dedi sonra sayıklar gibi, duyduklarını sindirmeye çalıştığı yüzünden belli oluyordu.
Verna onun elini tuttu sımsıkı bir şekilde.
“Bunların hepsi geride kaldı Arkin, sen de, mirasın da kurtuldunuz. Onlara ihtiyacın yok”
“Diğerleri biliyor mu?”
“Grubu mu kastediyorsun?”
“Evet hastanede ablanla hepimiz tanıştık. Odin, Fetir ve Yusi hep yardımcı oldular. Şey bir tek şeyi bilmiyorlar, seni çıkarıp buraya getirdiğimi!”
“Ne kadardır buradayım ben?”
“Bir kaç gündür!” dedi Verna hızlıca. Onu bakımevinen çıkarıp gölete götürüp, geri getirmeleri ancak bu kadar sürmüştü aslında.
Arkin bir kaç kez tekrar anlattırdı Verna’ya olanları, her defasında aynı hayret ifadesi belirdi yüzünde. Ailesini tanıyor olsa bile onu yok etmeyi göze alacak kadar ileri gitmiş olmaları midesini bulandırmıştı.
“Sana bunu neden yapıyorlar Arkin?” dedi Verna dayanamayıp.
“Onlar gibi olmadığım için sanırım, emin değilim! Çoğu zaman bu ailenin gerçek çocuğu olmadığımı benden sakladıkalrını düşündüm ama o kadar kötüler ki böyle bir şey olsa yüzüme vuracakları ilk şey bu olurdu herhalde!”
“Doğru, bu ellerinde sana karşı kullancakları en büyük koz olurdu, miras için özellikle!”
Günün sonuna kadar konuştlar uzun uzun, “Grubun da seni görmesi gerek, merak etmişlerdir!” dedi Verna, “Kendini dışarı çıkacak kadar iyi hissediyor musun?”
“Onlara borçluyum iyi olduğumu görmeliler!” dedi Arkin gülümseyerek, “İnsanın ihtiyacı olanın bir yerlerden geliyor olması önemli öyle değil mi?”
“Anlamadım?” dedi Verna.
“Seninle konuşurken hatırladım. Sanırım kendimde olmadığım o arada bir çok rüya gördüm.”
“Ne rüyası?”
“Tuhaf anlatması zor ama çok hafiflemiş hissettiğimi hatırlıyorum. Bir ışık vardı, soğuktu ama o ışık bana ulaşıp içimi ısıtıyordu sanki. Gölgeler hatırlıyorum, bir kaç tane. Beni bir yerlere götürüyorlardı. Işığa, evet ışığa gidiyorduk birlikte!”
Verna onun sözlerini hayret ve ilgiyle dinliyordu, “Güzel bir düşe benziyor!”
“Belki de ölüm böyle bir şeydir!” dedi Arkin.
“Ölüm böyle bir şey olsaydı bu bahsettiğin yolculuğun sonu benim evim olmazdı herhalde öyle değil mi?” diye sitem etti Verna hemen. Onun nefes almadığını düşünmek bile acı veriyordu.
“Geri geldim!” dedi Arkin gülerek, “Bu başka insanların başına da gelmiş hiç duymadın mı?”
Verna gülümsedi, “Evet geri geldin, önemli olan tek şey de bu zaten! Haydi gidip senin evinde üzerine bir şeyler bulalım sonra da çocukları bulalım!”
(devam edecek)