“Arkin, artık düzelmeyecek diye fişini çekeceklermiş!”
“Hayır bunu yapamazlar!”
“Ablası ve annesi hastaneye talimat vermiş!”
Verna donmuş gibi durdu ve baktı Yusi’nin yüzüne, “Hastaneye gitmeliyiz!” dedi sonra ve yeniden yaşam alanının girişine doğru koşmaya başladı. “Ne yapacağız gidip?” diye seslendi Yusi arkasından ve hızlı adımlarla ona yetişmeye çalıştı.
Okuldan çıkan bir öğrencinin arabasına binip hastaneye kadar onları bırakmasını rica ettiler. Ziyaret için geç bir saat olmasına rağmen onları içeri almışlardı. Hızlıca Arkin’in yattığı eve gittiler. Hasta bakıcı hemen kapıyı açıp onaları karşıladı.
“Onun fişini çekemezsiniz!” dedi Verna.
“Ailesinin kararı küçük hanım!”
“Onun ailesi benim!”
“Anlamadım?”
“Ben onun karısıyım ve bu konuda söz hakkı bana ait!”
Kadın ve Yusi durup Verna’ya baktılar.
“Sen ciddi misin?” dedi Yusi, “Evet bir gölette evlendik onunla geçtiğimiz yıl!”
“Kayıtlı bir evlilik mi?” dedi hasta bakıcı kaşlarını kaldırarak.
“Evet!”
“Yarın işlem gerçekleştirilecek, vakit kaybetmeden girişteki yere gidip doktorunuza ulaşsanız iyi olur!” dedi hastabakıcı. Verna daha cümle biter bitmez geldikleri yöne doğru koşmaya başladı. Yusi’de peşinden. İkisinin evlendiklerine inanamıyordu.
“Neden söylemediniz?” dedi nefes nefese.
“Çünkü isteyerek olmadı!”
Doktora ulaşmaları bir saate yakın sürdü. Doktor ailenin avukatını aradı. Avukat kısa bir süre sonra yeniden dönerek onların evli olduklarını onaylayınca planlanan tüm işlemler iptal edildi.
Verna ve Yusi yorgun argın okula geri döndüler. Verna evine, Yusi ise koşarak gruba bilgi vermeye gitti. Hepsi Verna’nın işlemi durdurmasına çok sevinmişlerdi. Evlilik meselesini onlardan saklamalarına ise çok şaşkınlardı.
Ertesi sabah Verna doğrudan Arkin’in yanına gitmek için evden çıktığında kapıda onu bekleyen bir araç olduğundan habersizdi. Araç o daha yola çıkar çıkmaz ağır ağır yanından ilerlemeye başladı. Neler olduğunu anlayamayan Verna durup araca baktı. Yaşam alanında aracı olan pek çok öğrenci vardı ama aracın içi görünmediği için kime ait olduğu anlaşılmıyordu.
Verna durup beklemeye başlayınca araç önünde durdu ve arka camı yavaşça indi. Verna’nın bu sabah görmeyi umduğu en son yüzdü bu. Arkin’in ablası.
“Akıllı bir kızsın!” dedi Ardon.
Verna onun fişini çekmelerine engel olduğu için geldiklerini anlamıştı.
“Onu öldüremezsiniz, o iyileşecek!”
“Oysa onun fişini çekersek bütün mirası sana kalacak”
“Sizin paranız benim umurumda değil!” dedi verna bu cürretkar yoruma.
“Bizim paramızdan alacağın pay da ayrı tabi, onun fişini şimdi çektirmiyorsun ama bu halde olmasına sen neden oldun”
“Ne saçmalıyorsunuz siz!” diye bağırdı Verna, “Ben ona asla zarar vermedim, vermem de!”
“Kağıtların tamamını imzalar imzalamaz bu kazanın yaşanması sence bir tesadüf mü yani?”
“Ne kağıtları?”
“Onun tek mirasçısı olmanla ilgili kağıtlar canım, artık oyun oynamayı bıraksan diyorum!”
Verna, Arkin’in ona imzalattığı kağıtları hatırladı. Onları gölette gerçekleşen evliliklerine son vermek için imzalamıştı. Ancak bunu şimdi söylerse onun fişini çekme hakkına sahip olacaklarından korktuğu için söylemedi.
“Ben miras ile ilgili bir şey imzalamadım!”
“Ah sahi mi? Sayfalarca kağıda tek tek imza atarken baygındın herhalde!” diyerek yanındaki dosyadan bir tomar kağıdı çıkarıp Verna’ya doğru salladı Ardon.
Verna kağıtların üzerindeki kendi imzasını gördü, bunlar Arkin’in ona ayrılamaları için imzalattığını söylediği kağıtlardı. Bir türlü okumasına izin vermediği.
“Ah Arkin!” dedi elinde olmadan.
“Ne o haberimiz olmayacağını mı sandın yoksa?”
“Bu umurumda değil, onun fişini çekemeyceksiniz. Umurumda olan tek şey bu!” diyerek yürümeye başladı Verna.
“Onu kandırdın! Ancak büyükbabamın mirasını senin almana asla izin vermeyeceğimduydun mu beni?” diye bağırdı Ardon arkasından ve sonra araç hızla yanından geçip gitti.
Verna anlayamıyordu. Arkin ayrılma kağıtları diyerek o kağıtları neden ona imzalatmıştı. Bu kadını burata getiren az bir miras olamazdı. Ne yaşıyordu bu çocuk böyle?
“Neler oluyor?” diyen sesiyle sıçladı Odin’in. Odin uzaktan Verna’nın önünde duran arabayı ve açık camdan Arkin’in ablasını görmüştü. Aslında Yusi dün onlara olanları anlattıktan sonra Verna ile konuşmak için geliyordu.
“Ah Odin! Arkin’in ailesi ona ne yapmaya çalışıyor!” dedi çaresizce.
“Dün gece babamla konuştum” dedi Arkin, “Babam ve Arkin’in aile avukatı yakın arkadaşlar biliyor musun bilmiyorum. Olanları ona anlattım o da arkadaşını aradı.”
“Sonuç?” dedi Verna merakla.
“Büyük babası Arkin’e oldukça büyük bir miras bırakmış ancak bu mirastan aileisnin faydalanmasına asla izin vermemiş. Arkin’in ailesi Ardon’a taptığı için Arkin’i daima hor gördüler.”
“Peki ama neden?”
“Saçmalık!” dedi Odin.
“Odin!” dedi Verna suçlanır gibi, “Arkin sanırım büyük babasının ona bıraktığı tüm o şeyler için beni mirasçı atamış!”
“Ne?” dedi Odin, “O yüzden mi gelmişler buraya!”
“Evet!”
“Onlar Arkin’in fişini çekip bütün paraya konacaklarını sanıyorlardı ama şimdi karşılarına sen çıktın!” dedi Odin kahkaha atarak, “Arkin sen muhteşem birisin!”
Verna’nın ağlamaklı oldu onun sözlerini duyunca.
“Tamam özür dilerim, ona bir şey olmayacak! Ona mı gidiyordun?”
“Evet”
“Birlikte gidelim!”
Odin ve Verna Arkin’i ziyarete gittiler. Ona olanları anlattılar, ikisi de Arkin’in bitkisel hayatta olsa da onları duyduğuna inanıyorlardı ve o aralarında değilken olanları kaçırmamalıydı. Planının işine yaradığını bilmek iyi hissettirebilirdi.
“Bunu neden yaptın Arkin?” dedi Verna ağlayarak, “Paranı değil seni istiyorum!”
Çıkmadan yeniden bakımevi ile görüşüp bu fiş çekme meselesinin tamamen kapandığından emin oldular. Ardon Arkin ölse bile parayı almayacaklarını öğrenince başka planların peşine düştüğü için talimati geri çekmişti. Çekmese bile avukatın ortaya çıkardığı belgelerden sonra zaten bir hükmü kalmamıştı.
Bir kaç gün sonra Verna bakımevi ve okula koşturduğu bir günü ardından yaşam alanındaki evine döndüğünde babasının arabasını kapıda görünce heyecanlandı ve hızlı adımlarla orya doğru yürüdü. Bu kez sadece Murand değil Tomrin’de gelmişti.
“Anne, baba? Bu ne harika bir sürpriz!” dedi sevinçle.
Onlarda arabadan inip Verna’ya sıkı sıkı sarıldılar.
“Olanları duyar duymaz geldik!” dedi Murand.
“Neyi duydunuz?” dedi Verna endişeyle
“Kaza geçiren arkadaşının ablası geldi ve bize her şeyi anlattı Verna!” dedi Tomrin.
Verna annesinin sesindeki kırgınlığı duyabiliyordu. Göletteki evlilikten haberi vardı.
“Anne çok özür dilerim, aslında her şey çok karmaşık!”
“İçeride konuşalım!” dedi Murand ikisine de ve eve girdiler.
Verna onların her şeyi bu şekilde öğrendikleri için çok utanıyordu. Ancak Ardon’un onlara ne kadar doğru şeyler anlattığını bilmediği için olan her şeyi başından sonuna kadar anlattı. Anne ve babası hiç bölmeden dinlediler onu.
“Bunları bize anlatmalıydın” dedi Tomrin.
“Biliyorum ama sana yıllardır verdiğim sözleri daha gelir gelmez bozunca söyleyemedim. Sonra her şey bir anda ilerledi, kontrol edemedim!”
“Biz gelmeden annenle uzun uzun konuştuk!” dedi Murand, “Bu ara üst üste ne kadar karmaşık ve zor şeyler yaşadığını anlıyoruz! Olanlar için artık hiç birimizin yapabileceği bir şey yok. Annen sadece kendi yaptığını düşündüğünü hataları senin tekrarlamanı istemediği için böyle davranıyordu bunu artık biliyorsun.”
“Elbette sana gerçeği anlatırken aslında senin bu hataya çoktan düştüğünü bilmiyordum!” dedi Tomrin kendini tutamayıp.
“Tomrin lütfen!” diyerek onu uyardı Murand.
Verna’nın gözleri oldu yeniden, annesini bu kadar kırmak aklının ucundan bile geçmemişti.
“Ben çok özür dilerim!” diyerek hıçkırarak ağlamaya başladı.
(devam edecek)