Sağlık aracı Arkin’in düştüğü bölüme giremediği için yolun ana kısmında durmuştu. Arkin’i taşımak için özel bir sedyeye aldıktan sonra sağlık ekibi araca doğru yürümeye başladı ve kalabalık onların geçmesi için iki yana ayrıldı. Bu arada herkes onun haline bakıp üzülüyordu. Verna bir an için farketti kalabalık yarıldıkça yatan kişinin yüzünü. Üzerini bir örtü ile örtmüşler boynuna kalın bir şeyler takmışlardı. Yüzü açıktaydı bir tek, gün kararmaya başlamıştı. Sadece benzettiğini düşündü önce ama aracın içinden doğrulup iyice yaklaştı cama. Sonra hızla kapıya koşup inmek istediğini söyledi. Kimse onun bu telaşını anlayamamıştı. Aracın kapılarını açtılar ve sağlık aracına doğru koşmaya başladı. Nobra diğer araçtan onun koştuğunu görünce kapıları açtırdı ve o da indi arkasından. Verna, sağlık aracına bindirilirken yakaladı ekibi, birileri tam onu kolundan çekip, gitmesini engellerken gördü onu.
“Arkin!” diye çığlık attı ve bayılacak gibi oldu, “Durun onu tanıyorum Arkin bu!”
O sırada Nobra ona yetişmişti. Çığlık çığlığa bağırıp ağladığını görünce baktı sedyede yatan gence, hayal meyal hatırlatığı bir yüzdü bu.
“Evet bu çocuk bizim okuldan!” dedi ekibe, sonra Verna’ya dönüp, “Onu tanıyor musun?” diye sordu.
“O benim erkek arkadaşım!” dedi Verna ağlayarak.
“O halde onunla git! Ben okula haber vereceğim!” diyerek onu sağlık aracına doğru itti Nobra. Kızın kazazedeyi tanıdığı ortaya çıkınca onu da aldılar sağlık aracına çünkü birilerine ulaşmak için bu bilgiye ihtiyaçları vardı.
Aracın kapıları kapandı. Sağlık ekibi Arkin’in orasına burasına bakıyor bir şeyler yapıyorlardı. Verna şoka girmiş sanki orada değilmiş gibi seyrediyordu olanları.
“Daha hızlı gitmeliyiz!” diye aracı sürenlerin bölmesine vurdu içlerinden biri.
Verna o zaman kalbindeki o derin acıyı hissederek kendine geldi.
“Lütfen Arkin! Dayan lütfen!” diyerek onun elini yakaladı ama Arkin hiç tepki vermedi. Vücudunda açılan yaralardan hafif hafif kan sızıyordu. Sağlık ekibi bir yandan yaraları temizliyor bir yandan değerlerini kontrol ediyorlardı.
Verna etrafındaki seslerin tamamen yok olduğunu hissetti bir anda, her şey ağır çekimde yaşanıyor gibiydi. Kendi sesini bile yankılı ve tuhaf bir şekilde duyuyordu artık.
“Arkin lütfen! Lütfen beni bırakma!” sonra sağlık ekibine döndü “Korkmayın uyuyor o!” dedi, “Uyuyor, hep uyur benim yanımda! Bir şey yok!”
Verna kendine geldiğinde bir hastane odasındaydı. Yanında kimse yoktu. Sağlık aracından buraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Hemen yerinden fırladı ve koridora çıktı. Nobra koridorda birileri ile konuşuyordu. Verna’nın odadan çıktığını görünce konuşmasını kesip onun yanına geldi.
“İyi misin?”
“Ben iyiyim! Arkin nerede? O iyi mi?”
“Henüz tam bir şey söylemediler Verna ama sanırım pek iyi değil!” dedi Nobra endişeli bir sesle.
“Yaşayacak ama değil mi? Onu iyileştirecekler!”
“Bunu tüm kalbimle diliyorum inan bana!”
“Nerede o, görmek istiyorum!”
“Yanına kimseyi almıyorlar Verna, ailesine haber verdiler”
Verna çaresizce sırtını duvara dayadı, “Hepsi benim suçum!” dedi ağlayarak, “O benim için gelmişti!”
“Başımıza gelen şeyler için suçlu aramak bir şeyi değiştirmiyor Verna, sakin ol ve hayata zaman tanı biraz!”
Cevap vermedi Verna, şimdi derin düşünecek veya konuşacak halde değildi. Sürekli Arkin ile yaptıkları, konuştukları şeyler geliyordu aklına. Onsuz bir hayatı seçmeye çalışırken, onu tamamen kaybedecek olma fikrini kabullenemiyordu beyni.
“İyi olacak! O iyi olacak!” diyordu sürekli kendi kendine.
Devam eden dört beş saat boyunca Arkin ile ilgili bir gelişme olmadı. Ancak annesi ve kız kardeşinin geldiğini söylediler. Onları da yanına almamışlardı ama doktorlar ayrıca konuşmak için çağırmışlardı. Ortalama bir saat sonra Arkin’in ablası onların bulunduğu koridora geldi. Kardeşi kaza geçirmiş biri için fazla süslü ve iyi gözüküyordu.
“Merhaba, bana sizin burada beklediğinizi söylediler. Ben Arkin’in ablasıyım. Sizlere desteğiniz için teşekkür etmek için geldim. Ancak beklemenize gerek yok daha fazla.”
“Arkin iyi mi?” dedi Verna heyecanla öne çıkıp. Kız Verna’yı baştan aşağı süzdükten sonra, “Arkin bir tür bitkisel hayatta ve bunun ne kadar süreceği belli değil. Bu yüzden onu yaşadığımız yerdeki farklı bir bakımmerkezine naklettireceğiz.”
“Nereye?” dedi Nobra.
“Okula bilgi veririz! Lütfen daha fazla beklemeyim!” diyerek geldiği gibi dönüp gitti Arkin’in ablası.
“Bitkisel hayatta demek için daha çok erken değil mi? Henüz kaza geçirdi ve her an kendine gelebilir öyle değili mi?” dedi Verna çaresizce bekleyenlere dönüp.
Onlar da tam anlayamamışlardı olanları. İlk 24 saat bile dolmadan, bu kadar net teşhis konup sonrası için harekete geçmek tuhaftı. Ancak doktorlarla konuşan aileydi ve bu karar verildiğine göre demek ki en doğrusu buydu.
Nobra kaza nedeniyle turne tarihini erteletmişti okuluyla konuşup. Okullaırnın bir öğrencisinin başına gelenlerden sonra hiç bir şey olmamış gibi sahne alamazlardı hiç biri. Bu yüzden kaldıkları yere dönüp toparlandılar ve okula doğru hareket ettiler.
“Nakil gerçekleştikten sonra onu yeniden göreceksin merak etme!” dedi Nobra iyice sessizleşen ve sürekli ağlayan Verna’ya.
“O iyi olacak!” dedi Verna, “İyi olması için ne gerekiyorsa yapacağım!”
“Kaç yaşındaydın sen?” dedi Nobra birden bire.
“On dokuz! Neden?”
“Hiç sordum sadece” dedi Nobra ve yerine geçti. Herkesin neşesi kaçtığı için yol boyunca kimse konuşmadı.
Ertesi sabah okul yönetiminden Arkin’in Gölete yakın bir bakımevine nakledildiğini öğrendiler. Ülkenin en iyi bakımevlerinden biriydi burası. Bulunduğu tepenin hemen altında Tofrika ve gezi alanı vardı.
Yusi Verna’nın okula geldiğini görünce hemen onun yanına gitti.
“İyi misin?”
“Ah Yusi! Olanlara inanamıyorum!” diye yeniden ağlamaya başladı Verna.
Turşip’lerin hepsinin yüzü asıktı, yanlarından geçen herkes onlara geçmiş olsun diyordu. Fetir ağlıyordu. Öğleden sonra gidip bakımevinde Arkin’i görmeye çalışacaklardı.
“Sen de bizimle gel!” dedi Yusi Verna’ya.
“Onlar beni suçlamıyorlar mı?” dedi Verna grubu göstererek.
“Hayır! Bu gruptaki herkes başlarına gelenler için suçlu aramanın anlamsız olduğunu çoktan öğrenmiş kişiler Verna!” dedi Yusi. İki günde ikinci kez duyuyordu benzer cümleyi.
Yusi onun koluna girdi ve grubun yanına götürdü. Fetir onu görünce gelip boynuna sıkıca sarıldı. Verna bunun bir duygu paylaşımı olduğunu hissetmişti, da Fetir’e sarıldı. İki kız ağlamaya başlayınca grupta herkesin gözlerinden yaşlar inmeye başladı.
“O adi ablası onu görmemize engel olmaz umarım!” dedi gruptan biri. Miras için yaşanılanları bilmeselerde Arkin’in anlattıklarından ablası ve annesinin nasıl insanlar olduğunu biliyorlardı. Sadece Verna’nın bilgisi yoktu onun ailesi hakkında.
Kararlaştırdıkları saatte yaşam alanında yeniden buluştular. Arkin’inin durumu hakkında başka bilgi alamamıştı kimse. Evde ona yardım eden kadın da gitmişti. Onun bir şeyler bileceğini düşünerek hemen Arkin’in evine uğramışlar ancak evde kimseyi bulamamışlardı.
(devam edecek)