Verna hızlıca hazırlanıp okula gitti. Akşam çalışmayı planladığı hiç bir şeyi çalışamamıştı. En azından iyi bir uyku çekmişti sadece.
Arkin ise uzun bir aradan sonra nihayet uyumuş olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Bütün gün yüzünden eksilmeyen gülümseme herkesin dikkatini çekmişti. O gergin Arkin gitmiş, yerine rahatlamış mutlu bir genç adam gelmişti.
“Söylesene içindeki tüm stresi tuvalete mi bıraktın dün gece? Çözüm buysa ben de denemek isterim!”
Arkin onun tonlamasından dün akşam rahatça anlatmasına izin vermediği için bozulduğunu anlamıştı. Üstelik ağzı kulaklarında gelmişti okula, oysa dün akşam onlara çok hasta olduğunu söylediği halde.
“Dostum bir ilaç aldım sadece, bir sakinleştirici sanırım. Evdeki yardımcı verdi. O yüzümdeki aptal ifadeyi yaratıyor. Sahte bir mutluluk ister misin söylesene? Şu anda beynim uyuşmuş gibi hissediyorum!”
Fetir üzülerek sarıldı sevgilisine “Canım benim ya, bilmediğin ilaçları içme lütfen, bağırsak problemi ile ne ilgilisi var sakinleştiricinin”
“Ne bileyim onu düşünemedim!” dedi Arkin sevgilisine şımararak.
Odin cevap vermedi hâlâ çok sıkıntılıydı.
“Akşam bana gelin size söz bu akşam her şey eskisi gibi olacak!”
Çocuklar hemen kabul ettiler bu Arkin’in teklifini. Zaten yapacak daha iyi bir işleri yoktu. Derslerle araları çok iyi değildi ama ailelerinin bağışları sınıf geçmelerine yetiyordu.
Arkin bu gece uyumayı yeniden deneyecekti, o yüzden Odin ve diğerleri de gelse, onlar gidince hemen yatağa koşacaktı. Nedense içinde bu gece de uyuyabilecekmiş gibi bir his vardı. Anlattığı şekilde ilaçları denemişti aslında daha önce, uyku ilaçları, sakinleştiriciler. Hiç biri işe yaramamıştı sersemlik yaptıklarını bildiğinden öyle söyleyivermişti.
Akşam çocuklar yeniden Arkin’in evinde toplandılar. Bu defa odaya çıkıp alıştıkalrı gibi yerlere ve yatağın üzerine yayıldılar. Odin halının üzerine yatıp tavana bakara anlatmaya başladı. Odin’in de diğerlerinden farklı sorunları vardı. Büyüdüğü ailenin öz çocuğu değildi. Kendi ailesi öldüğü için onu bu aileye vermişlerdi. Ancak aile büyüdükçe kendilerine benzemediği için Odin’i suçlamaya başlamışlardı. Fiziksel olarak bir benzeme değildi bu elbette ama Odin onlarla aynı şeylerden zevk almıyordu. Onlar Odin’in sürekli beyefendi gibi dolaşmasını istiyorlardı. Küçüklüğünen beri papyon ve ceket giydirmişlerdi. Diğer tüm çocuklar oynarken ona konuşma, yürüme ya da benzeri bir sürü saçmalık öğreten öğretmenler tutmuşlardı. Yetenekliydi ve ileride ünlü biri olup aileyi temsil edecekti. Bu yüzden çok mükemmel olması gerekiyordu.
“Saçmalık!” diyordu Odin, “Mutlu ve kendim gibi olmam gerekmez mi sizce de? Ne tür bir insan bunlar. Bu gittiğimde annem valizimde turşip tişörtlerini görünce çılgına döndü ve hepsini makasla doğradı. İnanabiliyor musuz? Okula geldiğimde valizimde beyaz gömlek, kravat ve ceketler vardı. Bir tane bile tişört kalmamış”
“O yüzden mi benim dolabımdan arakladın bunları!” dedi Urne.
“Ne yapayım bir tek seninle bedenimiz tutuyor!” dedi Odin.
“Kendi yolumuzu çizeceğimiz zaman geldiğinde, ne istiyorsan onu yapacağız. Artık anne ve babalarımıza ihtiyacımız olmayacak!” dedi Arkin.
Bütün arkadaşlarının aileleri ile sıkıntı yaşamalarına üzülüyordu. Hepsi gerçekten yetenekli çocuklardı. Okulun geri kalanı ile anlaşamıyor olsalar da onlar kendi aralarında mutluydular. Hepsinde bir star ışığının olduğuna inanıyordu Arkin. Zaten bu okulu bitiren herkes sanatında belirli bir adımı tamamlamış demekti. Kendilerine sanatları üzerine bir dünya kuracaklar ve başka kimseyi umursamayacaklardı. Turşip olarak besteleri vardı. Üçüncü sınıfın sonunda bir albüm yapma şansları olacaktı. Bir yandan da bu albüm için en uygun besteleri seçmeye çalışıyorlardı. Yenileri için de denemeleri devam ediyordu.
Son sınıflar artık yollarını çizmiş sayıldıkları için ara tatil turnelerine çıkabiliyorlardı. Bu turnelerde alt sınıflardan beğendikleri grup veya kişileri yanlarına alma şansları oluyordu. Bu kişiler son sınıflarla kendilerini gösterme fırsatı bulduklarından hemen keşfediliyorlar ve yükseliyorlardı. Nobra böyle yükselmişti. Son sınıflardan bir grup, bir şarkıyı ona söyletmişlerdi. İnanılmaz bir sesi vardı gerçekten. Duyar duymaz herkes ondan etkilenmişti. O şarkı söylerken kuşların bile sustuğu söyleniyordu. Bestelerininde çok iyi olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Şimdi o herkesin tanıdığı biriydi ve bu sene o da diğer son sınıflar gibi turnesinde yanına alacağı kişi veya grubu seçecekti. İnsan içine çıkmayı fazla sevmediği için onunla yakın olmayı henüz becerememişlerdi. Ancak ilk fırsatta Nobra ile konuşmak istiyorlardı.
Arkadaşları gittikten sonra Arkin ılık bir duş aldı ve keyifle yatağa uzandı. Gözlerini kapadı. Bir kaç saat sonra yine sıkıntıyla dönmeye başlamıştı. Sonra Verna’nın uyuduğu yastığı alıp kendine çekti, kokladı ve böyle uyumayı denedi. Ne yazık ki bu da işe yaramadı. Sabah gergin bir şekilde kalktığında “Bu gece göreceğiz bakalım ne olacak dedi!” öfkeyle. Bir gün önceki mutluluğu uykusuz geçen gece alıp götürmüştü.
Arkadaşları Arkin’i yine gergin ve huysuz görünce ilacı içmediğini ve normale döndüğünü düşündüler.
Verna akşam yeniden Arkin’e gitmek zorunda kalmaktan hiç mutlu olmamıştı ama bu defa bir önceki gibi uzun bir gece olmasına izin vermeyecekti. Hemen neyse yapılacak yapıp, evine dönecek ve ödevlerini tamamlayacaktı. Yakında bir ara tatil daha olacaktı ve o tatilde ailesinin yanına gitmek için can atıyordu. Orman ve nehiri de çok özlemişti. Nobra’yı gördüğü günden sonra burada da ormana gitme şansı olmamıştı yeniden. Okuldan sonra eve gelip biraz ödevlerini toparlamaya başladı. Sonra havanın karardığını görünce kalkıp yeniden gitti Arkin’in evine.
Kapıyı yine yardımcı açtı. Arkin yukarıda odasında onu bekliyordu.
“Ah yine mi o oda!” dedi Verna ama yardımcının konuşulanları duymaması gerektiğini hatırlayınca merdivenleri çıkıp kapıyı çaldı.
“Gel!” diye seslendi Arkin içeriden.
Yatağın üzerine oturmuş eline gitarını almış notalar yazıyordu.
“Haydi şu evrakları çıkar da gidip ben de çalışayım artık!”
“Seninle bir şey konuşacağım ama bu da aramızda sır olarak kalacak!” dedi Arkin gitarını bırakıp, eliyle yatağa oturmasını işaret etti.
“Neden senin sırdaşın olmak isteyeyim?” dedi Verna.
“Çünkü senin de bende bir sırrın var!”
“Evet seninde ben de var! Başka sırra neden gireli ki? Eşitiz!”
“Bir şey deneyeceğiz hepsi bu!”
“Sır bir şey denemek mi yani?”
“Sayılır, saçma sapan bir şey değildir umarım!”
“Bu gece benimle uyuman gerekiyor!”
“Seninle uyumak mı?” dedi Verna gözlerini kocaman açarak, “Ne denemiş olacağız acaba?”
“Bak aynı yatakta uyumak zorunda değiliz! Ben şu kanepede yatabilirim. Sadece aynı odada olmamız gerekiyor hepsi bu!”
“Neden peki?” dedi Verna ayağa kalkarak.
“Çünkü benim uyku problemim var!” dedi Arkin sıkıntıyla.
“Ne yapacağım uyu diye sana ninni mi söyleyeceğim yani?”
“Olabilir fena fikir değil aslında!” diye gülümsedi Arkin bakıcısı ona ninni de söylerdi.
“Şaka yapıyorsun değil mi? Arkadaşların ve sen bana acemi şakası mı yapıyorsunuz yoksa?”
“Hayır şaka yapmıyorum ve hayır onalrın seninle görüştüğümden haberleri bile yok!”
“Yanlız mı uyuyamıyorsun sorun nedir?”
“Hayır hiç uyuyamıyorum, sadece senin burda uyuduğun gece uyudum her nasıl olduysa!”
“Sen baya ciddisin yani!”
“Evet lütfen bu benim için çok önemli, uykusuzluk beni mahvediyor!”
“Neden sevgilinle uyumuyorsun?”
“Denedim ama onunla da uyuyamıyorum!”
(devam edecek)