Evdeki yardımcısı Arkin’in uyku probleminin farkında olduğu için gece yemesi için ona tazgahın üzerine bir şeyler bırakıyordu. Uykusuzluk yetmezmiş gibi bir de geceleri yediği için kilo almaya başlamıştı. Evin bir bölümünde yer alan egzersiz aletlerini daha sık kullanması gerektiğine karar verdi. Egzersiz yaparken veya kendini müziğe verince kafası boşalmış ve rahatlamış hissediyordu.
Ailesinin onu sevmediğini her zaman biliyordu ama büyükbabasının mirasının ardıdan böylesine çirkinleşebileceklerini hiç düşünmemişti. Bu defa olanlar gerçekten zoruna gitmişti. Geldikten sonra gruptan kimseye bahsetmemişti bu miras olayından. Aslında tüm dertleri birbirlerine anlatacaklarına ve aralarında hiç sır olmayacağına söz vermişlerdi. Bir terapi grubu gibiydiler de aynı zamanda. Adlarını şeytandan alan bir grup yaralı çocuktular ve dışarıdan herkesin onları güçlü bilmelerini istiyorlardı. Herkesin özendiği maddi güçleri ve yetenekleri vardı. Çok havalıydılar aralarına kimseyi almıyorlardı. Oysa içerideki gerçek dışarıdan görünenden çok daha farklıydı.
Gruptaki herkes Arkin’in ablasının bir ruh hastası olduğunu düşünüyordu. Anne ve babasında da benzer bir sorun olmasa onu bu kadar dinliyor olmazlardı. Büyükbabası kendi kızının bu hale gelmiş olmasına inanamadığını söylerdi her zaman. Annesi gençlik yıllarında böyle biri olmasa da babası ile evlendikten sonra çok değişmişti. Arkin ailesinden kaçmak için sürekli onun yanına giderdi. Büyükannesi çok önce ölmüştü, Arkin onu tanımamıştı bile. Tek başına yaşayan büyükbabası Arkin’in onunla vakit geçirmesinden çok hoşlanıyordu. Çoğu zaman onun evinde kalıp, evine bile dönmüyodu Arkin. Sanata çok meraklı bir adam olan büyükbabası, onu müzikle tanıştırmıştı. Piyano dersi almıştı ilkin, sonra gitara geçmişti. Sesi için ayrı bir öğretmenle çalışmıştı. Sonunda bu okula kabul edildiğinde çok mutlu olmuşlardı ikisi birden. Bu ailesinden uzakta yaşamak için harika bir fırsattı aynı zamanda. Tam her şey yoluna girdi derken ölüvermişti büyükbaba. Arkin’in şimdi okul ve grubundan başka kaçıp saklanacak yeri kalmamıştı. Mezun olduğunda kendine ait bir yaşam kurabilecekti artık dedesi sayesinde. Yeniden ailesinin yanına dönmesi gerekmeyecekti. Hatta bundan sonra tatillerde bile gitmeyi düşünmüyordu. Artık kendine ait bir parası vardı. İstediği gibi zaman geçirebilirdi.
Yine de ablasının hırsından korkuyordu. Onun bir şeyi istediğinde elde etmek için her tür şeye başvurabileceğinden emindi. Dışarıdan çok cesur gibi gözükmesine rağmen çok fazla korkusu vardı Arkin’in. Kaygı düzeyi yüksekti aslında. Bu yüzden uyku problemi yaşıyordu belki de. Ne olursa olsun dedesinin parasını ablasına veya ailesine kaptırmamaya kararlıydı.
Ailesinin yanından geldiği haftanın ardından okuldaki yoğunluk yeniden artmıştı Verna için. Nobra’yı gördüğünü bile unutmuştu neredeyse. Misafir öğrencilere gerçekten çok fazla yükleniyorlardı. Bunca para verilen bir okulda bu kadar eziyet çekeceğini hiç düşünmemişti Verna.
Ormana gitmek için çok az fırsat bulabiliyordu. Hatta yeniden gölete gitmek istemesine rağmen buna hiç fırsatı yoktu. Atölyeden atölyeye koştururken koridorda evlendiği delikanlı ile karşılaştı yeniden. Aslında o bunun bir karşılaşma olduğunu sanmıştı. Arkin onu takip etmişti konuşmak için.
“Hey yine mi sen?” dedi Verna gülerek.
“Evet yine ben, seninle işlerim var!”
“İşlerin mi var? Hani birlikte görünmeyecektik, tanışmıyormuş gibi yapacaktın falan!”
“Yapacağız zaten o yüzden bu akşam evime geleceksin, işte bu kağıtta evin yerini tarif eden bilgiler var!” diyerek cebinden çıkardığı kağıdı ona uzattı Arkin.
“Evine mi geleceğim yani?”
“Evet bu akşam gelmelisin!”
“Neden gelmeliymişim?”
“Çünkü şu ayrılma işlemleri için evraklar varmış onları bir an önce imzalaman gerek!”
“Evrak mı? Rahip böyle bir şeyden bahsetmedi!”
“Bir randevumuz olması gerekiyor! Şimdi bizi biri görecek, gel dedim sana!”
“Baksana adın ne senin?” dedi Verna, delikanlı arkasını dönüp giderken.
Arkin gülümsedi, “Arkin! Seninki ne?”
“Verna!” dedi o da gülümseyerek, kağıdı açmadan cebine attı.
Rahip o sersem sersem etrafına bakınırken kaçırdığı bir şeyler mi söylemişti acaba? Söylenilenleri hatırlamaya çalıştı ama bir evrak ya da randevu ile ilgili bir şey hatırlayamadı!”
Eve gidince cebinden kağıdı çıkarıp evin tarifine baktı. Çok uzakta değildi ama büyük evlerin olduğu taraftaydı. Zenginlerin birbirlerine yakın olmak için seçtikleri bölgede. Bir şeyler atıştırdı. Arkin ona bir saat söylememişti. Akşam olsun diye havanın kararmasını bekledi kitap okuyarak. Sonra çıkıp onun evine doğru yürüdü. Kocaman bahçesi olan büyük bir evdi burası.
“Bu kocaman yerde iki aile yaşar!” dedi Verna kendi kendine, evin bahçesini çok beğenmişti ama oyalanmadan kapıya yöneldi.
Kapıyı Arkin’in yardımcısı açtı.
“Bayan Verna?” dedi onu görünce.
“Evet benim”
Evde bir yardımcı ile yaşama fikri pek hoş gelmedi Verna’ya. Aile tamamdı ama yabancı birinin samimiyetsizce ve para karşılığı yaşama dair olması fikri içine sinmiyordu. Üstelik her mahrem bölgede olması.
“Demek geldin?” dedi Arkin.
“Gel dedin ya?”
“Evet dedim. Yukarı çıkalım mı?”
“Olur!”
Arkin’de evdeki yardımcı ile rahat etse bile onun ailesine bilgi taşıdığından şüpheleniyordu. Bu yüzden her şeyi onun yanında konuşmak istemiyordu.
“Yardımcımın durmumuzdan haberi yok anlarsın ya! Bu yüzden yukarıda odadamda konuşalım!”
“Olur konuşalım!” dedi Verna. Bu ev kendininkine göre gerçekten büyük ve güzeldi, “Baksana ben evraktan falan bahsedildiğini hiç hatırlamıyorum epeyce düşündüm ama!”
“Ben de hatırlamıyordum bir şey ama bu konu bende stres yaptığı için yeniden gittim oraya ve tam olarak yapılması gerekenleri öğrendim bizim için. Bana teşekkür etmelisin!”
“Teşekkür ederim dedi Verna!”
“İşte burası benim odam!”
Buranın bir yatak odası olduğunu görünce biraz rahatsız oldu Verna ama evdeki yardımcı duymasın açıklaması yapıldığı için bir şey söylemedi.
Onlar odaya girince Arkin kapıyı sıkıca kapatıp arkasını dinledi biraz.
“Gerçekten onun bir ajan gibi ailene laf yetiştireceğini düşünüyorsan neden onunla yaşıyorsun?”
“Çünkü işleri yapacak birine ihtiyacım var!” dedi Arkin bunu anlamanın neden bu kadar zor olduğunu belli eden bir hayretle.
“Daha küçük bir evde yaşarsan işin az olur!”
“Yemek ve çamaşır ne olacak?”
“Kendin halledebilirsin tek başına ne yiyorsun ki zaten?”
“Yemek yapmayı bilmiyorum, öğrenmekte istemiyorum aslına bakarsan, senin için hizmetçin oldu mu?”
“Hayır buna ihtiyacım da hiç olmadı!”
“Hayat derslerin bittiyse işimize bakalım mı?” dedi Arkin ters ters, “Ne gıcık bir kızsın sen? O tependeki bereyi hiç çıkarmaz mısın?” diyerek Verna’nın beresini çekiştirdi. Verna’nın ırkından gelen uzun siyah ve gür saçları omuzlarından aşağı indi bir anda!
“Vaay!” dedi Arkin onun saçlarını görünce, “Ne kadar gür saçın varmış ben de beren kabarık sanıyordum!” diye gülmeye başladı.
Verna sinirle çekip aldı beresini ve saçlarını eliyle burarak tepesinde toplayıp üzerine bereyi geçirdi.
“Çalışırken zor oluyor tamam mı!” dedi hırsla “Haydi ne göstereceksen göster de gideyim!”
Tam o sırada yardımcı gelip odanın kapısını vurdu ve Arkin’in arkadaşlarının aşağıda beklediğini ve yukarı yanına gelmek istediklerini söyledi.
“Hay aksi bu gün çalışacağız dememiştim ki?” dedi Arkin telaşla ve odanın içinde bulunan banyo kapısını açıp, Verna’yı içeri çekiştirdi.
(devam edecek)