Diğerleri – Bölüm 4

Okulların açılacağı tarih Murand’ın getirdiği dosyada yazıyordu. Verna başlangıçta bu tarihin Torfika gölünün kutsal ayına denk geldiğini farketmemişti. Bu ay göletteki balıkların üreme ayıydı ve çiftler halinde yaşayan urkus balıklarının en sık görüldüğü aydı. Balıklar yumurtadan çıkıp erişkin olduklarında ki bu balıkların erişkin olup üremeye uygun hale gelme süreleri diğerlerine göre uzun sürüyordu, birbirlerine kur yapmak için göletin yüzeyine daha sık gelebiliyorlardı.

“Eski Torfikalıların yerin altındaki dünyanın varlığına inanıyorlardı. Bu dünyaya ait varlıklar içinden yeryüzünde yaşayan varlıklar arasında yaşayabilenler sadece perilerdi. Periler o zamanlar yeryüzünde bulunan muhteşem güzellikteki Öperençiyas ülkesinde otururlardı. İnsanlar tarafından doğa ve toprağın iyiliksever anaları olarak namlandırılmışlardı. Ölümlülere iletişimde
bulunup, ziyaret eder ve yaptıklarıyla onları mutlu etmeyi severlerdi. Bu dünyanın en mucizevî yaratığı ise balıktan veya yılanlardan gelen ve yedi yaşına dek bataklıkta beslenen Torfika ejderhasıydı. Ejderha hayatına genellikle yeryüzünde başlar, sonra bulutların üzerine yükselir, Güneş’i sarıp sarmalar ve fırtınayı meydana getirirdi. “

Bunlar annesinin çocukluğu boyunca Verna’ya Torfika hakkında anlattıklarının bir kısmıydı. Bütün bu peri ve ejderha hikayeleri yüzünden Verna orayı hep bir masal ülkesi olarak hayal etmişti. Şimdi ise hiç beklenmedik bir şekilde bu masal ülkesini de ziyaret etme şansı olacaktı, hem de en kutsal zamanında.

“Sana tekrar söylüyorum Verna, oraya gideceğin zaman yanında kimlerin olacağına çok dikkat et! Herkesle yeni tanışıyor olacaksın kızım!” diyerek annesi defalarca tembihliyordu şimdiden. Sürekli tekrarladığı bir başka tembih ise yirmibir yaşına gelene dek evlenmeyi ya da bir erkekle birlikte yaşamayı asla düşünmemesi gerektiğiydi.

Birden bire annesinin neden erkekler konusunda bu kadar endişelendiğini tam anlayamamış olsa da hepsine “Tamam anneciğim!” diyerek cevap veriyordu her seferinde ama Tomrin nedense ikna olmamış gibi tekrarlamaya devam ediyordu.

Sonunda bütün hazırlıklar tamamlandı ve Verna’nın yola çıkma zamanı geldi. Hayatında ilk defa evinden ve ailesinden ayrılacak ve dahası tek başına yaşayacaktı. Tomrin fideliği bırakmadığı için onlarla gelemeycekti. Fidelerin bakıma ihtiyacı olduğu bir zamandı. Murand Verna’yı bırakacak evin ihtiyaçlarını tamamlamak için bir iki gün onunla kalacak sonra da dönecekti.

“O halde gölete birlikte gidebiliriz belki baba!” diyerek sevinmişti babasının onunla bir kaç gün kalacak olmasına Verna ama Murand işleri daha önce hallederlerse Tomrin’i yanlız bırakmamak için hemen dönmek istediğini söylemişti. Hem işler yoğundu, hem de daha önce Murand iş için evden ayrıldığında Verna onun yanında oluyordu.

“Haklısın!” dedi Verna, annesinin tek başına kalmasını o da istemiyordu.

İşlerin yoğunluğu azaldıktan sonra Tomrin de kızının yanına gelip yeni evini ve yaşadığı yeri görecekti.

Murand ile birlikte yola çıkarlarken Tomrin arkalarından ağlamamak için kendini zor tutmuştu. Minik kızı yanında annesi olmadan ilk kez bir yola çıkıyordu. Tomrin onu elinden geldiğince herkesten ve herşeyden korumuş, kollamıştı. Bu günün bir gün geleceğini ve kızının da kendine bir yaşam kurması gerekeceğini biliyordu. Gerçi henüz okula devam ettiği için bir yaşam kurma arefesinde değildi. Yirmi bir yaşına gelip mezun olduğunda hayat önünde bütün sırları ile onu bekliyor olacaktı.

Verna yol boyunca o kadar heyecanlıydı ki Murand’ı gidecekleri yer konusunda soru yağmuruna tuttu. Yaşayacağı yer tam bir yaşam merkezi sayılmazdı. Daha çok bir öğrenci bölgesiydi. Sanat okulu öğrenci ve personelinin yaşadığı büyük bir yaşam alanı kurulmuştu. Böylece dışarıdaki yaşamdan uzak sanatla dolu bir dünyanın içinde yaşam şansı bulabiliyorlardı. Okul saatleri standart yaşam alanlarına uydurulmak zorunda değildi. Bazen akşamları ders konabiliyordu. Bölge içinde araç ihtiyacı hemen hemen yoktu. Öğenciler genel yemekhanelerde yiyebilecekleri gibi, kendileri bölge içine kurulan marketlerden alışveriş ederek yemek konusunu çözebiliyorlardı. Zengin ailelerin çocukları tuttukları büyük evlere çalışanlarını getirebiliyorlardı. Bunların görevi, temizlik, yemek gibi işleri yapmaktı. Diğerleri kendi işlerini kendileri yapmak zorundaydı. Büyük çamaşırhaneler kurulmuştu. Yaşadıkları evlerde makinası olmayanlar buraları kullanabiliyorlardı.

Murand’ın tuttuğu bir odalık evde Verna’nın kendi işlerini halletmesi için gerekli tüm donanım vardı. Tomrin babasıyla fidelikte çalıştığı için,yemekten ütüye her işi yapmayı zaten biliyordu. Burada kendi işleri dışında, tek yapması gereken, çalışarak okulu başarıyla bitirmesiydi o yüzden.

Ev tek oda olduğu ve görünüşe göre Verna’nın da fazla bir ihtiyacı olmadığı için Murand yolculuğun ertesi günü sabahı ayrıldı kızının yanından.

Verna büyüdüğü ev ve yanındaki kocaman ormanın onda yarattığı güveni buraya geldikten sonra daha iyi anladı. Burada evler birbirne çok yakın ve bahçesizdi. Ağaçlıklı fazla bölge göze çarpmıyordu. Yaşam alanlarının arkasında bir koruluk gözüne çarpmıştı. Babasıyla eve girdikten sonra birlikte kısa bir temizlik yapmışlar, buzdolabına temel ihtiyaç malzemelerini almışlardı.

Murand ona bir miktar para bırakıp farkettiği diğer eksikleri kendi tamamlamasını söyledi. Banka hesabına zaten düzenli para yatıracaklardı. Okulun ara tatillerinde de babası gelip onu alacaktı. Sabah birlikte kahvaltı yaptıktan sonra babası evden ayrıldı. Verna bir gün önce yerleşme telaşı ve heyecanı ile alıcı gözüyle bakmadığı herşeyi ilk kez görüyormuş gibi hissetti babası gidince. Sanki babası ile o da dönecekmiş gibi hissettiğini o an anladı. Onlarla birlikte yaşamaya o kadar alışmıştı ki, babası ile gelip babası ile gidecekmiş gibi algılamıştı zihni bu yeni evi. Oysa şimdi burada ve tek başınaydı. Yaşamaya alışkın olmadığı küçücük bahçesiz bir ev, kullanmaya alışık olmadığı bir grup eşya. Fidelerin ve çiçeklerin kokularının olmadığı yabancı bir yer.

Bir süre etrafına boş boş bakınıp hüzünlendikten sonra Nobra’yı hatırlayınca, içindeki heyecan geri gelmeye başladı. Okulun başlama tarihine henüz iki gün vardı. Verna bu iki günden birinde gölete gitmeyi kafasına koymuştu. Madem birlikte gidilenler risk almak anlamına geliyordu, o zaman kimseyle tanışmadan tek başına gidebilirdi. Böylece özgüvenide yerine gelir, tek başına bir şeyler yapabilmenin tadına varırdı.

“Evet Verna, kendine gel, ailen sana güvendi ve senin için büyük fedakarlık yaparak seni buraya gönderdiler! Sen de kendi ayakları üzerinde durabilecek cesur bir kız olduğunu onlara ve kendine göstermek zorundasın!”

Evin anahtarını getirdiği anahtarlığa takıp çantasına attı ve ilk günü evde geçirmek yerine keşifle geçirmeye karar verdi ve bu günü yaşam alanını ve okul alanını dolaşmaya ayırdı. Yarın da gidip balıkları görecekti. Zaten gölete nasıl gidileceğini de henüz bilmediği için bu gün yapacağı gezi ona yaşam alanı dışına nasıl gidilebildiğini öğrenmesi için de fırsat olacaktı. Okula kayıt yapıldığını öğrendiği ilk günün heyecanı yine sardı tüm benliğini. Coşkuyla çıktı dışarıya.

“Evet burada bizim ormanımız gibi bir orman yok ama ben burada olduğuma göre kendimi mutlu edecek şeyleri de kendim yaratabilirim!”

Önce kaybolmamak için evin çevresindeki alanları dolaştı ve kendine belirli noktalar belirleyip onları ezberledi. Sokağın, evin numrasını çantasındaki küçük deftere not etti. Okul alanı yaşam alanının ortasında bulunuyordu. Büyük bir daire gibiydi burası.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s