Diğerleri – Bölüm 3

“Anne sen babamla tanıştığında mı duydun yüreğinin sesini ilk kez?” diye sordu annesine ama annesi ona bir süre baktıktan sonra ağlamaya başladı. Verna neyi yanlış yaptığını anlamadığı için babasına baktı ama Murand ona gülümseyerek üzülmemesini işaret etti ve gidip karısına sarıldı.

Annesinin babası ile ilgili konularda garip bir hassasiyeti vardı. Verna onun yoğun duygularına bağlıyordu bu hassasiyeti. Bir gün ayrılmak zorunda kalmamalarını diliyordu bu yüzden. Çünkü Tomrin, Murand’dan ayrılmak zorunda kalırsa çok yıkılırdı gerçekten.

“Umarım ben de bu kadar yürekten sevebileceğim biri ile tanışma şansına sahip olurum!” diye hayallere dalardı.

Aslında bir erkek arkadaşı olması, onunla gezip tozmak gibi bir hayali hiç olmamıştı. Tek istediği yüreğinin sesini duyabilmekti Norba’nın deyimi ile. O söyleyene kadar tanımlayamadığı bir istekti bu. O söylediğinde anlam bulmuştu.

Murand hafta başında fideleri teslim etmek için yine ayrılacaktı evden. Gitmeden yapılması gereken tüm işleri bitirdi. Ev için gerekli alışverişi de yaptı.

“Ben yokken evden çok ayrılma!” diye tembih etti Verna’ya her zaman ki gibi.

Bunun anlamı araba mesafesi yerlere gitmeydi. Çünkü ancak elektirikli araba kalıyordu onlara Murand gittiğinde onunla da çok zor yerlere girmek veya uzağa gitmek söz konusu değildi. Aküsü artık iyice eskimişti.

Verna’nın gideceği tek yer ormandı zaten ve tabi nehir. Bu sene yanında anne ve babası olmadan bir kaç kez girmişti nehire. Onlara bahsetmemişti tam olarak bundan. Yazın karlar hızla eridiğinden taşkınlar olabiliyordu vadide. Nehir yükselip, önüne geleni götürebilirdi. Elbette buna Verna’da dahildi. Daha önceleri küçük olduğu için izin verilmediğini biliyordu. Oysa artık bir yetişkin olma yaşına gelmişti. Yine de onları endişelendirmemek için bahsetmedi bu girişiminden. Murand yokken girmemeye karar verdi sadece. Nedense babasının varlığı, yakınlarda olması ona ger zaman güvende olma hissi veriyordu.

Nehir ona orman kadar yüksek bir haz veriyordu. Hatta aslında daha bile çok. Banyo suyunu da çok severdi eskiden beri ama nehiri keşfettikten sonra onun yerini hiç bir şeyin alamayacağını anlamıştı. İlk kez annesi ile girmişlerdi suya. Su o kadar soğuk ve kuvvetliydi ki korkutmuştu Verna’yı. Ancak bütün vücudu bu soğuk ve saydam sıvıya girdiğinde, damarlarında akan kanın hızlanıp, göğüs kafesinde bir mutluluk dalgası yayıldığını deneyimlemişti. İnanılmaz bir şeydi bu. Üşümesi gerekiyordu ama üşümüyordu. Tam aksine dinçleşiyor, suyla bütün olup akma hissine kapılıyordu. Annesi elini bu yüzden hiç bırakmıyordu, çünkü farkında olmadan nehirin aktığı yöne doğru gidebilirdi. Akıntıya direnmek için bedeni yeterli kuvvette değildi.

Oysa şimdi tek başına bunu yapabiliyordu. Yine de ilerlemiyor annesi ve babası yanındayken durduğu yerlerde yüzüyordu sadece. Başını suyun altına soktuğunda duyduğu sese aşık olmuştu. Ormanı dinlediği gibi, nehirin taşları üzerine oturup başını suya daldırıyor ve dinliyordu nefesi yettiğince. Bunu çok fazla tekrarladığı için belki, eskisinden daha uzun süre kalıp dinleyebiliyordu her geçen gün.

Gece rüyalarında nehrin altında yüzdüğünü ve nehrin tabanının kitaplarda gördüğü bir deniz gibi geniş bir yer olduğunu görüyordu. Nehir ve orman onun büyülü dünyasıydı.

Murand bir hafta sonra döndüğünde annesi ile bir şeyler fısıldaşıp durduklarını farketti önce. Tam soracakken onlar önce davranıp onunla konuşmak istediklerini söylediler. Genellikle doğum günü yaklaştığında böyle tuhaf davranırlardı ama bu defa doğum gününe bir kaç ay vardı.

“Siz ikiniz neler çeviriyorsunuz?” dedi gülerek.

Murand rafa sakladığı büyük dosyayı çıkarıp masanın üzerine bıraktı ve ona doğru itti.

“Buna bakmak ister misin? Senin için?” dedi karısına sarılarak.

İkisi de gülümseyerek ona bakıyorlardı.

“Nedir bu?” diyerek heyecanla dosyayı kendine çekip açtı Verna, açması ile sevinç çığlıkları atması bir oldu.

“Aman Allah’ım bu ne böyle? Başvuru formumu? Ne bu? Anne ? Baba?”

“Hayır başvuru formu değil tatlım, bu senin kayıt belgen!”

“Kayıt belgem mi? Beni sanat okuluna mı yazdırdınız yani?”

“Sevindin mi?”

Verna dosyayı fırlatıp onların yanına dolandı ve sımsıkı sarıldı ikisine birden.

“Sevinmek mi? Sevinmek mi? Şu an delirmiş gibi hissediyorum! Aman Allah’ım inanamıyorum!”

Sonra birden bire durdu ve onlara baktı, “Peki ama siz bunu nasıl karşıladınız?”

“Verna güzel kızım, bunun için yılllardır para biriktiriyorduk zaten!”

“Aman nasıl? Bana neden bundan hiç bahsetmediniz?”

“Çünkü sana sürpriz yapmak istiyorduk hayatım!”

“Siz ne harika insanlarsınız böyle!”

O gece üçü birden oturup eskilerden, yenilerden konuştular. Verna böyle bir aileye sahip olduğu içn çok şanslı hissetmişti her zaman. Bu okula gitmeyi de çok istemişti ama şimdi anlıyordu okula gitmek için hayatında ilk kez ailesinden ayrılması gerekiyordu. Bu yüzden duygusallaşmıştı iyice.

“Verna bu senin en büyük hayalin ve sen artık bizden ayrı yaşayabilecek yaşa geldin. Biz sana güveniyoruz. Sadece sana tembihleyeceğimiz bir kaç şeye dikkat etmen yeterli!” dedi Murand sevgiyle bakarak.

“Baba! Sizi çok özleyeceğim söz veriyorum, tüm tembihlerinizi dinleyeceğim, harika bir öğrenci olacağım!”

“Canım kızım bundan hiç şüphemiz yok zaten!” dedi Tomrin gözleri dolarak.

Ertesi günden itibaren Verna’nın gideceği yer için planlamalar yapılmaya başlandı. Öğrenciler okulun onlar için ayarladığı evlerde kalacaklardı. Murand ilk günden herkesle anlaşamayacağını düşündüğü için Verna için uygun fiyatlı tek odalı evlerden birini ayarlamıştı.

“Şimdilik yeterli olacağını düşündüm, sonra kendin karar verip belki bir kaç arkadaşınla daha büyük bir eve geçmek istersin!”

“Harika düşünmüşsün babacığım. Evden ilk kez ayrılıp, birden bire iç tanımadığım insanlarla ev deneyimi yaaşamak sürpizlere gebe olabilirdi!”

Tomrin bir ağlıyor, bir gülüyordu ama kızı hayallerine kavuşacağı için mutluydu. Onu bu yaşına kadar ses konusunda eğitmişti. Bu eğitimi profosyonel bir deneyime dönüştürmek için Verna’nın bu okula gitmeye ihtiyacı vardı. Fide yetiştiriliciği onun geleceği olsun istemiyordu. Doğal yeteneklerinin öne çıkmasını ve Verna’nında kendini keşfetmesini istiyordu. Kızına güveniyordu bu konuda.

Okulun açılmasına henüz bir buçuk ay vardı. Verna Norba ile aynı okulda olacağına ayrıca inanamıyordu. Onunla tanışacak ve hatta belkide yüzyüze konuşacaktı. Belki onunla şarkı bile söylerlerdi. Açılma gününe kadar kanalında okulla ilgili bir şeyler söylemesini bekledi ama Norba nedense okul konusuna fazla girmedi. Artık profosyonelliğe çok yaklaşmıştı, bu yüzden konuları genellikle bunun üzerineydi. Okulu çoktan geride kalmış olarak görüyordu. Öyle de görse okulu tamamlamak için orda olmak zorundaydı. Bu da Verna’ya yeter de artardı bile.

Tomrin okulda giymek için daha kız kıyafetleri alması için ısrar etse bile, Verna burada giydiği kıyafetlerle gitmekte ısrar ediyordu. Zaten kolejin parası yeterince yüksekti. Oraya gidip sahne alacak değildi, eğitim alacaktı. Bunun içinde kıza benzeyen veya pahalı kıyafetlere ihtiyacı yoktu. Hatta kıza benzemeye de ihtiyacı yoktu, çünkü zaten o bir kızdı.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s