Bebek ve Düğme – Bölüm 5

Doktor Mesude hanım için bir çok tetkik yazdı. Bu tetkikler yapıldıktan sonra bir test uygulayacaktı. Bütün bunların ardından ancak kesin bir teşhis koyması mümkündü. Bu tetkiklerin bir kısmı hastanede yapılıyordu ama ücrete tabiydi. Kader cebindeki paranın nereye kadar yeteceğinden emin olmasa da hepsini yaptırıp annesinin tedavisine başlanılmasına kararlıydı. O yüzden hiç birine itiraz etmedi. Mesude hanım bu yapılanların ücretsiz olduğunu sandığından kızının kaygılarının farkında bile değildi. O gün bir kaç tetkiki hastanede yaptırıp diğerleri içinde randevularını aldılar. Para şimdilik yettiği için Kader’de rahatlamıştı ama tedavi ve ilaçlar için geriye çok fazla bir şey kaldığını söyleyemezdi. Babasının kapısına bir kez daha gidemezdi. Bunu ruhu da kaldırmazdı zaten.

Artık annesini eskisi kadar yanlız da bırakamazdı, bakkalın anlattıkları ve kendi şahit olduklarından sonra aklı kalmadan onu evde bırakması mümkün değildi. Tetkikler tamamlanana kadar onunla kalmak için okuldan izin aldı. Bi dilekçe yazıp annesine imzalattı. Başarılı bir öğrenci olduğunu bilen öğretmenleri ve okul yönetimi duruma çok üzüldüler ama kimsenin elinden gelen bir şey yoktu. Geleceği için en önemli senesinde olan Kader annesini ihmal edecek durumda da değildi ne yazık ki. Annesinin yanına bir bakıcı bulmasını önerdiler sadece, yaşadıkları diğer sıkıntılardan kimsenin haberi yoktu.

Diğer tetkikler için bir kaç gün daha hastaneye gittiler birlikte. Sonuçları aldıktan sonra geriye sadece doktorun yapacağım dediği test kalıyordu. Her şey çok yolunda gidiyormuş gibi o hafta boyunca sürekli kar yağmıştı. Dışarı çıkmaya hiç alışık olmayan annesini bütün hafta buz gibi havada hastaneye getirip götürmek oldukça zor olmuştu. Hastaneye gittiklerini unutuyor yorgun olduğunu ve bir yere gitmek istemediğini söylüyordu ara ara. Bu kadar harekette kafasını iyice karıştırmıştı anlaşılan.

Nihayet doktorun test yapıp teşhisini söyleyeceği gün gelip çattı. Kader annesini yine ikna edip dışarı çıkardı. O gün kar her zamankinden de fazla yağıyordu. Arabalar patinaj atıyor, insanlar tipi halinde yağan karda önlerini görebilmek için yüzlerine bir şeyleri siper etmek zorunda kalıyorlardı.

Hastane çok uzak olmasa da bir otobüsle gitmeleri gerekiyordu. Trafik alt üst olduğundan otobüs epeyce geç geldi, yine de hastanenin önüne tam zamanında ulaşabildiler. Tam kapıya doğru yürürlerken bir adam içeriden hızla çıktı ve Mesude’ye hızla çarptı. Kader annesinin dengesi bozulması diye onu tutarken adamın başını geri çevirip “Özür dilerim!” diye bağırdığını duydu. Adam bekleyen taksiye bindi ve uzaklaştı. Neyse ki annesine bir şey olmamıştı ama kadıncağız yine tedirginleşmişti. Mesude yere doğru eğilince onun yine dengesini kaybettiğini sandı ama doğrulduğunda ona bir cüzdan uzattığını görünce bu defa o şaşırdı.

“Anne bu kimin?”

“Senin!”

Cüzdanı aldı annesinin elinden, “Yerden mi aldın şimdi?” dedi ona bakarak, eğildiğini görmüştü ama ne yaptığını görmemişti.

“Bana verdin ya tutmam için!” dedi Mesude.

Annesinden bir cevap alamayacağını anlayınca açıp cüzdanın içine baktı Kader. Cüzdanın içinde hayatında görmediği kadar para düzenli bir şekilde yerleştirilmişti. Yan gözünde duran kimliği farketti sonra, bir adamın fotoğrafı ve kimlik bilgileri yazıyordu.

Az önce annesine çarpan adam olduğunu tahmin etti ama adam çoktan uzaklaşmıştı. Üşüdükleri ve geç kaldıkalrı için cüzdanı çantasına koydu ve annesinin kolundan tutarak onu içeri soktu. İşlerini bitirdikten sonra cüzdanı inceleyebilirdi. Olan olmuştu nasılsa.

Doktor annesinin beyninde oldukça ciddi sorunlar olduğunu söyledi. Birincisi sosyal merkeze baskı yapan bir tıkanıklık vardı ve ameliyat edilmezse her an beyin kanaması geçirebilirdi. Bununla beraber ne yazık ki demans başlamıştı. Bunun için yapabilecekleri yegane tedavi ilerlemesini yavaşlatmaktı. Mesude hanımın hastalığı ne yazık ki hızlı ilerleyen bir türdü ve ilaçlara hemen başlamazlarsa hızla günlük yaşam becerilerini kaybetmeye devam edebilirdi.

“Yani annemi ameliyat ettirsek bile bundan sonra eskisi gibi olmayacak öyle mi?” dedi Kader endişeyle.

“Korkarım öyle” dedi doktor, “Bakıma muhtaç olarak yaşayacak ne yazık ki!”

Mesude hanım o sırada girişte yaşadığı şaşkınlığın etkisinde olduğundan doktorun söylediklerine gülümseyerek karşılık verdi. Kader neredeyse ağlayacaktı ama tuttu kendini. Doktor kontrollere psikiyatrinin de dahil olmasında fayda olacağını söyleyince oradan da randevu aldlar başka bir gün için.

Dışarıda tipi devam ediyordu, annesini yeniden dışarı çıkarmadan önce biraz toparlanması için hastanenin kafetaryasına götürdü. Birer sıcak çay içip öyle dışarı çıkmak ikisinede iyi gelecekti. Bu arada o da biraz kendine gelirdi belki. Doktorun söyledikleri zihninde dolanıp duruyordu. Annesinin bundan sonraki hayatını nasıl düzenleyecekti. Babası onları sokağa atıyordu, hiç paraları yoktu, annesi ciddi olarak hastaydı. Boğazına düğümlenen yumruk yutkunmasına bile engel oluyordu.

Mesude çayı çok beğenmişti, “İyi ki geldik buraya ne güzel yermiş” dedi çayını yudumlarken.

Hastanenin kafetaryasını bile beğenen güzel yürekli annesine gülümsedi Kader, bunların hiç birini hakketmemişti bu kadın. Hayatı acılarla dolu geçmiş, tam rahat edeceği zamanda bu hastalık çıkmıştı.

“Sonra yine gelelim!”

“Tamam anneciğim geliriz, zaten haftaya bir randevumuz daha var!”

“Doktor ne dedi sahi? Benim kafam dağılmış sanırım unuttum!”

“Gayet iyiymişsin anneciğim, ilaçlarını alınca turp gibi olacakmışsın merak etme!”

“Ya ! Çok şükür! Allah yüzümüze baktı sonunda değil mi?”

“Evet anneciğim baktı!” dedi Kader sesi titreyerek.

Bir haftayı evde geçirince Mesude gerçekten de eski haline geri döndü. En azından hastaneye koşturdukları günler gibi değil de öncesi gibiydi. Sık yer değiştirmenin aklını karıştırmasının normal olduğunu söylemişti doktor zaten. Bir iddiada bulunduğunda üzerine gitmemeleri, ısrarla bir şeyin doğrusunu öğretmeye çalışmaması gerekiyordu. Bu tür itirazlar onun kaygı durumunu arttırıyor ve aklı iyice karışıyordu. Hastalık atak yaptığında sakince davranmak, onu inatlaştıracak veya zihnen zorlayacak söz ve davranışlarda bulunulmayacaktı. Demans ilaçlarını psikiyatri yazacaktı, ameliyat için ise karar tamamen onlara bağlıydı. Kader bunun ne kadara mal olacağını henüz bilmediği için bir şey sormamıştı.

Sınava çok az zaman kalmıştı ama bütün aklı dağıldığını için konsantre olup ders çalışamıyordu. Sınavdan sonra yaşamak için de bir yere ihtiyaçları vardı. En azından liseyi bitirmek zorundaydı. İyi bir yer kazanıp bir meslek sahibi olup annesine bakmaktı en büyük hayali ama dört yıl okuyup bir meslek sahibi olana kadar fırsat vereceğe benzemiyordu hayat ona.

Bu arada çantasına attığı cüzdan aklından çıkıvermişti. Bir hafta sonra hatırlayıp telaşla çıkardı onu çantasından. Adamcağız kim bilir ne kadar aramıştı onu. İçinde dünyanın parası vardı. Adamın kimliğinin arkasından da kartvizitleri çıkmıştı.

“Vay canına bir genel müdür!” dedi Kader ona bakarken. Demek bu kadar parayla gezebiliyordu holding patronları.

Kartvizitte adres vardı cüzdanı teslim edebileceği. Bir de kumaşa sarılı eski ve tuhaf bir düğme vardı. Kader hiç böyle bir şey görmemişti daha önce. Çıkardığı her şeyi yerine yerleştirdi. Annesi hazır iyiyken ertesi gün okul çıkışı cüzdanı götürüp sahibine verecekti.

(devam edecek)

Bebek ve Düğme – Bölüm 5’ için 2 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s