Hayal – Bölüm 23

“Vay be!”

“Evet ya hiç böyle bir şey duydunuz mu? Annem de çok sevinmişti yarışmayı kazandığımı duyunca ama nedense emenatçiden iyice şüphelenmeye başlamıştı. Normal bir emanetçinin yapacağı bir şey değildi bu çünkü. Adam resmen beni zengin etmişti alacağı için.”

“Anneniz çok haklı!”

“Garip sahiden ama beni öyle bir yükten kurtardı ki hiç sorgulamadım garipliğini. Şirketin yasal prosedürleri olduğu için paranın benim elime geçmesi öyle uzadı ki, emanetçinin verdiği süre doluverdi.”

“A?”

“Ancak kendisi de biliyordu bunu, yine de zamanında getirmezsem emanetlerimi alamayacağımı söyledi bana! Korkumdan yeni bir banka kredisi çektim ama çekebildiğim tutar ancak mücevherin birine yettiği için süre dolmadan birini geri alabildim. Kolye orada kaldı. Şirket paramı tam da sürenin dolmasından bir gün sonra yatırdı hesabıma. Koşarak bankaya gittim, kalan tutarı çektim ve emanetçiye koştum. Parayı almadı ve mücevheri sattığını söyledi.”

“Hayır işte bundan korkuyordum!”

“Yüreğime indi tabi, bunu anneme nasıl anlatayım ben şimdi dedim! Üstelik süreci o zaten biliyordu kasten gecikmemiştim. Zaten onun sayesinde olduğunu ve benim borcu ödeyemeyeciğimi söyledi. Bu konuda da o haklıydı. Annemin durumunu anlattım ona. Eğer benzer bir şey gelirse mutlaka haber veririm annenizi oyalayın dedi bana. İkinci mücevheride geri aldığım için annem üçüncüyüde geri alacağımı düşündü ve onun peşine diğerleri kadar düşmedi. Geçtiğimiz gün emanetçi aradı nihayet! Ancak gece gelip almamı söyledi parayı da getirmemi tabi. Her an geri ararsa diye ben parayı saklamıştım zaten. “

“Benim kolyem!” dedi Hayal.

“Evet gösterdiği kolye bizimkine hiç benzemiyordu. Ancak antika ve değerli olduğu belliydi. Bana benimki yerine bunu vereceğini söyledi. Benimki zaten uğursuzmuş, bu kolye sana yeni bir dünya kuracak dedi verirken!”

“Benim kolyem mi yeni bir dünya kuracakmış?”

“Evet öyle söyledi!”

“Bakın o kolye de bana annemden yadigar ve onu geri almam gerekiyor sizden! Anneniz nasılsa onu görünce anlayacak kendi kolyesi olmadığını”

“Annem demans hastası oldu zaten!” dedi Tuğrul, “Kolyeyi tamamen unuttu bile! Ben sorarsa diye gidip aldım yine de onu gösterebilmek için”

“Yani kolyeyi geri alabilir miyim?” dedi Hayal sevinçle

“Evet alabilirsiniz! Ancak banka kasasında şimdi veremem!”

Hayal o zaman çekime gitmesi gerektiğini hatırladı ve panik halinde saatine baktı hemen.

“Bana telefon numranızı verirseniz, haberleşiriz o zaman geç kalmışım gitmem gerek!” diyerek ayağa fırladı. Parayı bırakacaktı ama Tuğrul almadı kolyeyi vermeden. Telefonlarını aldılar birbirlerinin.

“Ben de sizin hikayenizi dinlemek istiyroum ama?” dedi Tuğrul ayırlırken merakla.

“Tamam!” dedi Hayal, “Söz veriyorum ben de anlatacağım!” diyerek hızla ayrıldı oradan. Hayatının en güzel saatleriydi bu son iki saat. Tuğrul’u izlemişti o konuşurken. Tıpkı Moil’i izlediği gibi.

Sete dakikası dakikasına varabildi. Çekimler yine gece yarısına kadar devam etti. Bu çekim sona erdikten sonra bir daha iki iş birden almayacaktı. Kolyeyi geri alabileceğine ve hayallerindeki adamı bulmuş olduğuna çok sevinmişti. Elbette aralarında bir şey yoktu ve belkide hiç olmayacaktı ama haftalardır onun sayesinde ayakta kalmıştı. O bunu bilmese de. Bundan ona bahsedemeyecekti olanları anlatırken Duysa kesin onun delirdiğini düşünürdü kesin. Gerçi ikisininde yaşadıkları hiç normal şeyler değildi düşünülecek olursa.

Yönetmen gün içinde bir kez yanına gelip nasıl olduğunu sordu ona, setteki herkes bu ilgiye odaklanıverdi. Böyle aksi bir adamın bir figuranın halini hatırını sormak için yanına gitmesi dikkat çekici bir şeydi. Hayal dün gece adamı zor durumda bıraktığını bildiği için mahcup bir şekilde teşekkür etti ve hemen arkasından özür diledi. Adam hiç bir şey söylemeden ayrıldı yanından.

“Bu kız yakında kesin patlar”, “Yönetmen ona başrol verecekmiş!” gibi sözler sete anında yayıldı.

Ertesi gün Harun’un eşyalarını verdiği Üzeyir bey Hayal’in yanına gelip “Abla bu proje en çok sana yaramış diyorlar tebrik ederim vallahi çok sevindim!” deyince şaşkın şaşkın baktı adamın yüzüne.

Daha tanıştıkları günün akşamında Tuğrul’dan mesaj geldi “Ne zaman görüşelim?” yazmıştı. Bu mesaj bile Hayal’in yüreğini hoplatmaya yetmişt ama iki gün çok yoğun çekim olduğu için onunla hemen görüşme şansı ne yazık ki yoktu. Mesajlarla iki günü geçirdikten sonra perşembe akşamı için randevulaştılar. Tuğrul annesinin yanına birini ayarlamıştı. Ofisten çıkınca doğrudan Hayal’in çekiminin olduğu platoya geldi. Yönetmenin ilgisini çeken dublör kızın yanında yeni birini gören set ekibi yine konuya ilgi gösterdi tabi. Harun’un ünlü olduktan sonra kızı terkedip gittiği daha bu set başlar başlamaz yayılan ilk dedikoduydu Hayal hakkında.

Set o gün ilk kez saatinde bitti ve Tuğrul ile birlikte çıktılar.

“İlk kez bir film seti gördüm. Çok heyecan verici bir işin var!” dedi Tuğrul

“Pek göründüğü gibi değil ama ekmeğimi kazandırıyor en azından!”

Sonra set dünyasından bahsederek yemek yiyecekleri restorana geldiler. Tuğrul burayı çok sevdiğini söylemişti. Sakin, küçük, hoş bir yerdi. İkisi için yer ayrltılmıştı.

“Özellikle sessiz bir köşe istedim ki rahat konuşalım diye, umarum yanlış anlamassın!”

“Hayır çok iyi yapmışsın setin gürültüsünden sonra sessizlik daima iyi gelir bana!”

Tuğrul cebinden kolyeyi çıkarıp masanın üzerine bıraktı gülümseyerek. Birden bire gelişen bu harekete biraz şaşırdı Hayal, onu geri almak istiyordu elbette ama parasını verecekti. O sırada servis yapan garson imalı imalı gülmeye başlayınca bir şey diyemedi ve onu alıp boynuna taktı.

“Parası yanımda değil ama getireceğim.”

Gülümsedi Tuğrul bir şey demedi.

“Beni o kadar mutlu ettin ki anlatamam!” dedi sonra Hayal, gerçekten çok mutlu olmuştu. O sırada masaya geri dönen garson, “Boynunuza çok yakıştı gerçekten, beyefendi zevkliymiş” diyerek yine imalı imalı gülümsedi ve bir gül bırakıp gitti.

Hayal özellikle böyle bir sahne düşünse Tuğrul ile gerçekleştiremezdi. Durmadan onun alışık olduğu güzel yüzüne dalıyor. Sonra anlayacak diye panipe kapılıp sağa sola bakınıyordu.

“Anlatmayacak mısın?” dedi Tuğrul garsonun tavrının farkında değilmiş gibi yaparak.

Aslında Hayal’den çok etkilenmişti o da ama şimdi kızı görür görmez asılmak olmayacağı için temkinli davranıyordu. Garsonun bu arsız gülüşü kıza yanlış mesajlar verebilirdi ama neyseki Hayal bozulmuşa benzemiyordu.

Bütün gece ikisinin hikayesinden konuşup durdular. Hayal ona senaryosundan da bahsetti.

“Ah okumayı çok isterim gerçekten!” dedi Tuğrul büyük bir ilgiyle, tabi senin için de bir sakıncası yoksa.

Hayal o zaman senaryoyu nereye koyduğunu hatırlamadığını farketti. O gece emanetçiden sonra eve gelmişti para çantası elindeydi ama senaryoyu ne yaptığını hiç hatırlamıyordu. Son günlerde evde de görmemişti onu bir yerlerde. Emanetçide unutmadığından çok emindi çünkü adam onu almak istememişti. Hatta o krize girdiği için para çantası ve dosyayı yönetmen alıp çıkmıştı içeriden.

“Belki de adamın arabasında unutmuşsundur!” dedi Tuğrul.

“Evet belki de!” dedi Hayal ama yönetmeni ondan sonra da gördüğü halde adam bir şey dememişti.

“Belki o da farketmemişti yere falan düştüyse, çok yoğun çalıştığınızı söylüyorsunuz!”

“Evet belki de!” dedi Hayal yeniden.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s