Hayal – Bölüm 14

Çekime gitmeden önce erkenden kalkıp otobüse bindi ve emanetçiye gitmek üzere yola çıktı yeniden. Adama söyleyeceklerini aklından geçiriyordu . Paranın biriktirdiği büyük bir kısmını da yanına almıştı. Bunu biriktirebilmek için zaten az olan harcamalarını iyice kısmış, fazladan işlerde de çalışmıştı. Aslında şunu farketmişti ki Harun hayatında olmadığında harcamaları yarı yarıya azalıyordu. Onunla üç ayda bu parayı biriktirmesi asla mümkün olmazdı. Harun’un istek ve ihtiyaçları gerçekten bitmek bilmezdi. Nasıl olup onun gerçek yüzünü görememiş olduğunu bir türlü anlayamıyordu şimdi. Çabuk toparlandığı için kendini takdir ediyordu. Çocukluğunan beri öyle çok sert olay geçmişti ki başından, ya giderek güçlenmiş, ya da giderek etkilenmez olmuştu belki de. Görünen o ki saflığı ne olursa olsun değişmiyordu. Babasında bulamadığı güveni arıyordu belki de. Belki de Harun’un o güveni verebileceğini sandığı için o kadar bağlanmış, onu mutlu edebilmek için elinden geleni fazlasıyla yapmıştı. Tıpkı babası gibi o da verilen tüm değeri tüketip gitmişti işte. Kendi yarattığı karaktere bu yüzden bağlanmıştı belki. Hayatı boyunca tanımadığı güvenilir güçlü bir karakterdi Moil. Belki de ancak senaryolarda olacak kadar iyiydi. Zamansız ve bilinmeyen bir ülkenin aşık ve kahraman askeriydi. Düşüne düşüne dükkanın önüne gelmişti bile. Dükkanın dar kapısını itti içeri girebilmek için ancak kapı açılmadı. Cama başını dayayıp içeriyi görmeye çalıştı, belki de yaşlı adam henüz gelmemişti. İşe geç kalmamak için erken gelmişti Hayal. Sıkıntıyla sağa sola bakmaya başladı, belki adamın kaçta geleceğini bilen birilerini bulabilirdi. Yandaki dükkana girdi;

“Özür dilerim ben emenatçi için gelmiştim”

“Ha orası beş aydır kapalı!” dedi adam.

“Beş aydır mı?” dedi Hayal şaşkınlıkla, “Ama bu mümkün değil çünkü ben yaklaşık üç ay önce geldim buraya ve bir kolye bıraktım!”

“Emin misiniz? Çünkü ben yıllardır bu kuruyemişçiyi işletirim ve bundan tam beş ay önce o dükkanın sahibi olan adam vefat etti. O günden sonra da gelip kimse açmadı.”

“Ne? Nasıl yani? Şaka mı bu? Yani bir oğlu ve kardeşi falan olamaz mı?”

Çaresizce başını salladı adam.

Hayal şaşkın şaşkın çıktı kuruyemişçiden. Yeniden camdan içeri baktı başını kapıya dayayarak.

“İşte orada!” dedi sonra heyecanla. Annesinin aile yadigari kolye, orada yüksek tezgahın hemen üzerinde duruyordu. Kuruyemişçinin yanlışı olmalıydı. Beş ay önce kapanmış olsa bu kolye asla burada olamazdı. Geriye gidip başını kaldırdı ve dükkanın tabelasında bir telefon numarası var mı diye baktı. Sadece “Emanetçi” yazan büyük bir tabela vardı. Sonra heyecanla çantasını karıştırmaya başladı. Adamın ona imzalattığı sözleşmeyi kaybetmemek için cüzdanına koymuştu ama bulamadı.

“Hay Allah! Evde olmalı!” dedi bıkkınlıkla. Zateno kağıdı evde hatırlamış olsaydı buralara kadar gelmek yerine telefon edip konuşabilirdi.

Saate baktı, çekime geç kalmamak için artık gitmesi gerekiyordu evde kapıdı bulunca aramaya karar verip yeniden durağa doğru yürüdü. Kafası biraz karışmıştı.

Moil, Turel ile konuştuktan sonra ilaçları veren adamı yeniden adamı sorgu odasına getirmelerini istedi.

“Ne demek istiyorsun dört ilaç senin sorununu zaten çözecek?” dedi adam şaşkınlıkla onu dinledikten sonra.

“Hayır çözmüyor sana söyledim. Sevdiğim kadın bütün kızları kurtarmak istiyor anladın mı?”

“Hayır anlamadım! İlaçlardan başka yok!”

“Onları nereden bulduğunu söylersen gidip başka bulabilirim!”

“Ne yapmayı planlıyorsun asker, ülkedenin her yanını dolaşıp ilaçları mı dağıtacaksın?”

“Evet neden olmasın, bunca zamandır, bunca ailenin evlatlarını feda etmesi sence de yeteli değil mi?”

“Aşk seni delirtmiş olmalı!” dedi adam arkasına yaslanarak, “Ama bunu zaten biliyordum!”

“İlaçları nereden bulmuştun?”

“Onları bir adamdan aldım ama buraya uzak bir yerde yaşıyor!”

“O halde beni hemen oraya götürmen gerek!”

“Neden yapayım bunu?”

“Genç insanların hayatlarını kurtarmak için bu yeterli bir neden değil mi?”

Yaşlı adam durup baktı onun gözlerine “Bunu yapmak istediğinden emin misin asker? İnsanlar nankördür!”

“Elbette eminim bunu sadece aşkım için değil, bu ülkenin insanları için yapmak istiyorum!”

“Peki yarın sabah gidebiliriz o halde!”

Moil kaledeki görev değişimini hemen o akşam yaptı, yaşlı adamın söylediğine göre oraya gidip gelmeleri bir hafta veya on gün sürebilirdi. Çünkü gidecekleri yerde hazır ilaç bulma olasılıklarının ne olacağını o da bilmiyordu. Yola çıkmadan Turel’e uğradı ve onu dışarı çıkarıp neden gideceğini söyledi. Gerçeği ondan başka kimseye anlatamazdı.

“Lütfen çok dikkatli ol!” dedi Turel.

“Bütün bunları senin için yapıyorum Turel, lütfen ilacı içeceğine bana söz ver!”

“Tamam söz veriyorum aşkım!”

Turel, onun kariyerini, hayatını tehlikeye attığını biliyordu. Yaptığı saraya karşı bir çeşit başkaldırıydı. Hele ki orduda bir üst düzey görevlinin bunları yaptığı duyulursa o ve sevdiği herkesi öldürürlerdi.

Hayal çekim bittikten sonra oyalanmadan eve geldi. Emanetçinin beş aydır kapalı olduğu söylemi aklını kurcalamıştı iyice. Adamın imzalattığı sözleşmeyi çekmecelerden birinde buldu nihayet ve üzerinde bir telefon numarası var mı diye inceledi. En arka sayfasında en altta küçücük rakamlarla bir numara yazılıydı. Bir cep telefonu numarası.

Hemen teelfonunu alıp çevirdi numaraları.

Yaşlı adamın sesi duyuldu az sonra “Alo Emanetçi”

“Ah merhaba!” dedi Hayal rahatlamış olarak, “Ben size bundan üç ay önce annemin kolyesini getirip bir miktar para almıştım ve sizde benden para ile birlikte bir senaryo istemiştiniz hatırladınız mı?”

“Evet?” dedi adam uzatmadan.

“Ben bu gün dükkanınıza geldim aslında ama kapalıydı!”

“Evet?”

“Şey yan komşunuz kuruyemişçi dükkanın beş aydır kapalı olduğunu söyleyince çok şaşırdım aslında!”

“Küçükhanım sohbet etmeye mi aradınız?” dedi adam ters ters

“Hayır, ben paranın neredeyse tamamını getirmiştim bu gün aslında yanımda, zamanında ödeme yapacağım!”

“Ödemeniz on gün sonra!”

“Evet, ben bunu biliyorum. Ancak senaryoyu daha sonra getirsem olur mu diye soracaktım”

“Olmaz!”

“Anlamadım?”

“Küçükhanım sordunuz söyledim. Parayı ve senaryoyu gününde getirmeniz gerekiyor! Yoksa kolyenizi satarım” diyerek telefon kapattı yaşlı adam.

Hayal öylece kalakaldı, hemen o gün bekleyen müşterisi mi vardı ki nasıl satacaktı hemen.

“Ne yaşıyorum ben böyle?” dedi kendi kendine.

Kağıtlaır önüne alıp, büyün gün zihninde akan hikayeyi yazmaya başladı hemen. Hepsini yazdıktan sonra uykusu gelene kadar yazmaya karar verdi. Zihninde canlanan son cümleyide yazdıktan sonra derin bir soluk aldı ama hikayenin devamı gelmedi nedense. Son yazdığı paragrafı yeniden oludu. Moil yola çıkıyordu sevdiği kadın için her şeyi feda ediyordu. Sadece sevdiği kadın değil anlaşılmaz bir geleneğe kurban edilen tüm kadınlar için yapıyordu bunu o bir kahramandı.

“Ah Moil, kolyemi geri almak için sana ihtiyacım var lütfen bana hikayeyi anlatmaya devam et!” dedi çaresizce ama bir canlanma olmadı zihninde.

Tam bir saat kağıtlar ona, o kağıtlara baktı.

Yaşlı adamın anlamsız tavrı yüzünden strese girdiğine karar verdi Bu yüzden biraz sakinleşmesi gerekiyordu. Geçen defa duşa girdiğinde hikaye zihninde akmaya başlamıştı kendiliğinden. Su her zaman onu sakinleştirirdi. Kalkıp banyoya gitti ılık bir duş almak için.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s