Hayal – Bölüm 8

Askerler o yıl ki kurbanların kapılarına işaret bırakmak için dolaşıyorlardı o gece Andorul’da. Geçtiğimiz yol kuzey köylerinde olduklarından bu sene güneye gelmişlerdi. Kızları tam olarak neye göre seçtiklerini kimse bilmiyordu. Herkes birbirinden şüphelenir olmuştu bir süre sonra. Hangi köyde hangi güzel kızın yaşadığını saraydan bilmeleri mümkün değildi başka türlü. Turel’in babası kapının hemen arkasında elinde silahı ile bekliyordu. Sanki askerler kızlarından biri için onların kapısını işaretlese çıkıp onları öldürecek gibiydi. Bunun bir işe yaramayacağını herkes biliyordu. Ailelerini katletmeleri bile gerekse askerler kızı sonunda alıp götürüyorladı her seferinde.

“Yandalar!” dedi Turel’in en küçük kardeşi fısıltıyla. Sonra ayak sesleri uzaklaştı. Bu sene yan evin kapısı işaretlenmişti. Marangoz Hanki’nin bir kızı ve bir oğlu vardı.

“Sonur’u alacaklar!” dedi Turel korkuyla. Yan evden yükselen acı dolu çığlıklar karanlığın içinde tüm evlerden duyuldu.

Hayal kan ter içinde fırladı kanepeden. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Kendi evinde olduğunu anlayınca sakinleşti biraz, az önce rüyasında gördükleri bu gece hikayesine eklediği son satırlardı.

“Fazla kaptırmış olmalıyım!” dedi saate bakarak. Saat sabahın altısıydı. Harun’u hatırladı hemen ve telefonununu kontrol etti.

Kırkbeş dakika önce gelmişti mesaj “Çok yorgunum eve geçiyorum, yarın erkenden çekimler için yeniden buluşacağız! Smokinimi giyip bütün gün seni düşüneceğim,. Merak etme!”

Gülümsedi kendi kendine. Harun’un o smokine çocuk gibi dertlenip, sahip olduğu için bu kadar seviniyor olması onu hep mutlu ediyor, hem eğlendiriyordu. Pireyi deve yapabiliyordu sevgilisi bir çocuk gibi. Kanepede her yanı ağrıdığı için kalkıp yatağına gitti biraz daha uyumak için. Henüz çok erkendi.

Ertesi gün ve daha ertesi gün Harun sürekli ekiple olduğuna dair mesajlar atmaya devam etti. Çok yoruluyorlardı ama buna değerdi. Böyle bir projede olduğuna inanamıyordu. Onu arayıp sesini duymak istiyordu ama onlardan ayrılıp bunu yapma fırsatı bulamamıştı henüz. Eve döndüğü saatte de Hayal uyuduğu için uyandırmaya kıyamıyor mesaj atmakla yetiniyordu.

“Senin iyi olduğunu bilmek benim için yeterli!” diyerek sesli mesaj bırakmıştı Hayal sesini duyabilsin diye. Karşılığında Harun’dan bir kalp işareti gelmişti sadece.

Harun ile de görüşemeyince Hayal kendini senaryosuna kaptırmıştı iyice.

Turel ve Sonur birlikte büyümüşlerdi. Sonur gerçekten çok güzel bir kızdı. Aslında yaz başında nişanlanmıştı ama ne yazık ki askerler o evlenmeden önce gelip işaretlemişlerdi kapılarını. Sırf bu gelenek yüzünden aileler kızlarını çok bekletmeden evlendirmek istiyorlardı. Evlenme yaşı düştüğü için kurban edilecek kızların yaşları da küçülmeye başlamıştı. Çünkü onlar evlenmemiş olmalıydılar.

Sonur henüz on altı yaşındaydı, Turel ise on beş. Büyümeye başladıklarından beri ikisininde korkusu kurban olarak seçilmekti. Çoğu zaman birinden biri seçilirse kaçmak için planlar yapmışlardı ama ne yaparlarsa yapsınlar bundan kaçış olmadığını ikisi de biliyordu. Kızların bir kısmı canlı canlı yakılmaktansa kendilerini öldürmeyi tercih ediyorlardı. Bu yüzden kapılar işaretlendikten sonra kızları fazla bekletmeden hemen alıyorlardı ailelerin yanlarından. Bir kaç saat sonra Sonur’un çığlıklarını duyduklarında onu almaya geldiklerini anladılar. Bütün köy ayaktaydı zaten, olanlardan sonra kimse uyuyamıyordu. Kızın çığlıkları yükselirken hepsinin yürekleri parçalanıyordu. Sonur bu köyde büyümüştü herkes onun çocukluğunu biliyordu. Şimdi köyün evledı ellerinden çekilip alınıyordu

Turel arkadaşının götürülüşüne eli kolu bağlı kaldığı için kendini çok kötü hissediyordu. Bir şeyler yapmalsı gerekiyrodu ama ne olduğunu bilmiyordu. Dışarı çıkıp karşı koymaya çalışırsa askerler onun ailesini de acımadan öldürürürlerdi. Herkes yüreği dağlanarak aklında binbir düşünceyle kendi kapılarının arkasında saklanırken bir silah sesi duyuldu. Sonra bir çok silah patladı aynı anda. Sonra derin bir sessizlik ve Sonur’un annesinin çığlığı ile inledi ortalık. Herkes ne olduğunu anlamak için kapıları ve pencereleri aralamıştı. Sonur kanlar içinde yerde yatıyordu hemen evlerinin önünde. Askerler onu yolun ortasında bırakmış atlarına doğru yürüyorlardı. Askerlerin gittiğini görünce herkes çıktı dışarıya. Sonur’un babası kızının yanarak ölmesindense kendi kurşunuyla ölmesini seçmiş ve askerlerin arasındayken onu vurmuştu. Askerlerde onu. Böylece o yıl ki kurban seçiminde ölenlere Sonur ve babası da dahil oldular. Turel dışarı çıkığında donup kalmıştı. Sonur’un yanına koşmak onun elini tutmak istiyordu ama kıpırdayamıyordu yerinden. İnsanlar onun yanına koşmuşlardı çoktan, yaşıyor umuduyla. Yaşamıyordu. Babası onu hiç değilse acılı bir ölümden kurtarmıştı kendi canı pahasına. Bir anne babanın yapacağı en acı seçimdi bu aslında, aile için ise korkunç bir trajedi.İlk kez yaşanmıyordu elbette. Anne babalar bunu önceden kafalarında tasarılıyorlardı kızları seçilirse diye. O yıl kurban seçimi böylece atlatıldı köyde, ancak bu yol kimseyi almadıkları için seneye yeniden geleceklerini biliyorlardı hepsi.

Turel’in babası hemen o gece kızlarını bir an önce evlendirmeleri gerektiğini söyledi karısına. Seneye sıranın ona geleceği neredeyse kesindi. Sonur ve Turel köyün en güzel kızlarıydılar.

Ancak aile planını daha uygulamaya koyamadan saraydan beklenmedik bir haber geldi. Seneye Turel’i alacaklardı ve bu nedenle evlendirilmesi yasaktı. Eğer kasıtlı olarak canına kıyıldığı ortaya çıkarsa, bütün ailesi yok edilecek, köyede büyük bir vergi cezası verilecekti.

Daha önce uygulandığını duymadıkları bu yeni kurallar Turel’in ailesini ve tüm köyü çok tedirgin etmişti. Bu kurban verme ritüelleri giderek daha çok insanın canını yakıyor ve hareket özgürlükleri kalmıyordu.

Hayal yazmayı bıraktığında göz yaşlarını tutamıyordu. Daha önce yüzlerce kez farklı hikayeler yazmıştı ama hiç birinde bu hikayeyi yazarken olduğu gibi kendini kaptırmamıştı.

“Sanırım sahiden oldum ben artık!” dedi kendi kendine, “Bu defa yazmıyorum yaşıyorum resmen!”

Harun’un bir başrole seçilmesi ve onun da senaryo yazımında bu aşamaya gelmiş olması gerçekten büyük ilerlemeydi ikisi içinde.

“Allahım hayatlarımızda bir dönüm noktasında olmalıyız!” diye mutluluk gözyaşları döktü bu defa.

Harun’un çekimleri başlayalı bir hafta olmuştu, son iki gündür mesajlara cevap vermiyordu.

“Herhalde çok yoruluyor” diyordu Hayal kendi kendine. Ancak kendisi aynı pozisyonda olsa ve Harun’un dört gözle haber beklediğini bilse, dumanla bile olsa ona mutlaka haber vermenin bir yolunu bulacağını da biliyordu.

“Erkekler farklı oluyor tabi!” diye ikna etti bir süre kendini ancak sette Üzeyir beye rastladıktan sonra artık avunacak bir neden bulamadı.

Üzeyir beyin üzerinde onun Harun için kendi elleri ile ördüğü bir hırka vardı o gün sette. Üzeyir bey getir götür işlerine bakan bir adamdı. Bir çok sette görevliydi. Herkes onu tanır ve severdi. Hasta annesine baktığı ve kira ödediğini bildiklerinden herkes elinden geldiğince ona bir şeyler verirdi. Adamın üzerinde Harun’un hırkasını görünce önce benzettiğini düşündü. Ancak bu deseni Harun için özel olarak seçmişti.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s