Yeniden smokini almanın heyecanına kapıllıp sete gitti hemen. Harun’un çekimi bir kaç saat sonra başlayacaktı. Aynı sette çalışmıyorlardı aslında ama Harun kendi çekimine gitmeden Hayal’e mutlaka uğrardı her gün.
O gelene kadar gözü devamlı etrafı kontrol ediyordu. Sonunda Harun kameralerın ardından göründü. Çekimin biri yeni tamamlandığı için diğer sahnenin hazırlığı yapılıyordu.
“Merhaba aşkım!” diyerek hemen onun yanına geldi.
“Merhaba!”
“Akşam set çıkışı mutlaka buluşalım!” dedi Hayal neşeyle.
“Aşkım biliyorsun senaryoya çalışmam gerek benim!”
“Biliyorum elbette ama sana bir sürprizim var!”
“Ne sürpriziymiş bu? Şu seçmelerden sonraya kalsa olmuyor mu? Biliyorum beni neşelendirmeye çalışıyorsun şu smokin konusu yüzünden!”
“Hah işte tam da o konuyla ilgili olarak buluşmamız gerekiyor?”
“Söylesene planın ne?” dedi Harun bezgin bir şekilde.
“Sana smokin almaya gideceğiz aşkım!”
“Ne? Nasıl?” dedi Harun şaşkın şaşkın
“Annemin kolyesini hatırlıyor musun?”
“Evet! Yoksa sen? Ah yo! Hayır! Onu satmadığını söyle lütfen!”
“Hayır onu satmadım ama bir emanetçiye verdim! Sana smokin almak için yeterli paramız oldu böylece!”
“Hayal bunu kabul edemem ben!” dedi Harun’un sesi bu kez cıvıltılı çıkmıştı.
“Hayatım sen seçiliip ilk ödemeni aldığında götürüp parayı verir kolyemi geri alırız! Üç ay içinde almazsam satılacağını söyledi adam!”
“Ya inanamıyorum sana gerçekten!” dedi Harun neşeyle.
“Mutlaka öderiz parayı sen sakın merak etme, ikinci ödeme ile de alyanslarımızı alırız! Artık herkes bizim parmağımızda yüzüğümüzü görsün ve sahibimiz olduğunu bilsin öyle değil mi?”
Hayal sevgiyle sarıldı Haruna, “Sen şimdi git çekim bitince geri gel!” dedi sonra.
“Tamam aşkım, seni çok ama çok ama çok seviyorum!” diyerek neşe içinde gitti Harun. Hayal onun bu halini görünce çok mutlu olmuştu. O da neşeyle döndü kendi çalışma alanına.
Harun kendi seti bitince hemen geri gedi Hayal’in yanına. Hayal’in de işi yeni bitmiş üzerini değiştiriyordu Hiç oyalanmadan yakındaki alışveriş merkezine gittiler. Oranın en alt katında abiyeci, gelinlikçi ve smokin satan pek çok dükkan vardı.
Üçüncü dükkanda tam da Harun’un üzerine göre dikilmiş gibi olan bir smokin beğendiler. Biraz da pazarlıkla fiyatında indirim yaptırdılar.
“Bakın peşin ödeyeceğiz, bu devirde nakit para ödeyen kaç müşteriniz var!” dedi Harun büyük bir havayla.
Adamlar hemen indirimi yaptılar ve ilgilerini artırdılar.
“Gördün mü içerideki durumu?” dedi Harun işleri bitip dükkandan çıktıklarında.
“Ye kürküm ye!” dedi Hayal gülerek, “Haydi çok acıdım Rüstem’e gidip köftelerimizi yiyelim!”
“Hayır bu gün Rüstem olmaz! Senin bana yaptığın bu iyiliğin karşılığnda sevgilime köfte yediremem!”
“Peki çok zengin ve ünlü Harun bey? Ne yiyeceğiz!”
“Hamburger!” diye kahkaha attı Harun, “Sosyetik ekmek arası köfte!”
İkisi birden güle oynaya alışveriş merkezinin yemek katına gittiler ve hamburgerlerini yedikten sonra neşeyle ayrıldılar oradan. Harun eve gidip senaryoya çalışacaktı, ayrıca takım elbisesini kılıfından çıkarıp seyretmek istiyordu onu motive etmesi için.
Seçmenin olacağı güne kadar görüşmemeye karar verdiler ki Harun’un dikkati dağılmasın. Hayal akşamları da sadece iyi geceler diye mesaj attı Harun’un seçme gününe kadar.
“Seni seviyorum, seçmeleri sen kazanacaksın!” yazdı sadece seçmenin olacağı büyük günün sabahında. Harun hemen aradı onu, “Çok heyecanlıyım, seni de çok özledim. Keşke birlikte çalışsaydık!”
“Ben de seni özledim ama birlikte çalışmazdık biliyorsun!”
“Evet! Sürekli o smokine bakıp durdum. Senin hakkını nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum. Sana söz veriyorum o kolyeyi emanetçide bırakmayacağız!”
“Bu gün bunları düşünme sen! Çıkınca beni mutlaka ara! Ne zaman belli olacakmış biliyor musun?”
“Haftaya şu bahsettiğim televizyon çekimleri olduğuna göre herhalde fazla uzatmadan açıklarlar!”
“Evet doğru söylüyorsun! Senin için dua ediyro olacağım! Benim sevgilim haftaya çok ünlü bir oyuncu olacak!”
“Birazdan çıkacağım! Seni seviyorum, akşama görüşürüz!”
“Tamam canım, boş şans!” diyerek kapattılar telefonu. Hayal’in o gün boş günüydü. Aslında onunla seçmelere gitmeyi çok isterdi ama Harun o zaman daha çok heyecanlanacağını söylediği için ısrar etmemişti. Kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı telefonu kapattıktan sonra. O böyleyse Harun kim bilir nasıldı?
Kafası dağılsın diye mutfağa gitii, kutlamak için Harun’a en sevdiği kurabiyeden yapmayı planlamıştı. Malzemeleri tezgahın üzerine hazırlarken, emanetçi geldi yeniden aklına. Ne garip bir dükkandı orası öyle. O küçücük adam dükkana girip çıkarken o yüksek tezgahın üzerinden mi atlıyordu acaba? Adamı sabah dükkanını açtıktan sonra arka tarafa geçmek için tezgaha tırmanırken hayal etti.
“Belki bir tabureye falan çıkıyordur!” diye güldü yüksek sesle.
Bir de senaryo istemişti tabi, smokinin heyecanından Harun’a ondan bahsetmeyi unutmuştu. Bu gün söylerdi nasılda. O da şaşıracaktı büyük ihtimalle. Harun yeni çekimlere başlarken o da senaryo için çalışırdı. Sonra parayı ve senaryoyu adama götürüp kolyeyi geri alırlardı. Kurabiyeyi yaptıktan sonra senaryo üzerinde düşünerek oyalanabilirdi. Çocukluğundan beri yapmayı en çok sevdiği şeydi bu zaten. Sıfırdan bir senaryo uydurmasına da gerek olmayacaktı, kafasında önceden çalıştığı ama tamamlamadığı yüzlerce senaryo vardı. Hatta onların yüzlerce versiyonu. Sadece içlerinden birini seçecekti hepsi o!
Peki acaba bu senaryo bir dram mı olacaktı, bir komedi mi, yoksa bir macera mı? Mesela onun hayal etmeyi sevdiği gibi tarihi olabiliyor muydu? Yoksa günümüzde mi geçmesini tercih ederdi adam. O kadar senaryo çalışması yapmış, dersler almış biri olarka bu soruları ne diye sormamıştı ki acaba? Adam onu şaşırtığı için kafası karışmıştı muhtemelen. Tabi bir de smokinin parasını bulma ve Harun’un hüznüne son verme heyecanı da vardı. Nasıl da çocuk gibi sevinmişti biricik aşkı. Şimdi ne yapıyordu kim bilir. Kurabiyeleri hazırlayıp fırına atınca, telefonunu kontro etti Harun bir şey yazmış mı diye ama bir mesaj ya da arama yoktu.
“O halde şu sennaryo için düşünelim bakalım!” diyerek kanepeye ayaklarını uzatarak oturdu. Hemen yandaki sehpada duran kalemi ve küçük defterini aldı. Bazen aniden aklına bir şey geldiğinde unutmamak için bu deftere notlar alıyordu. Yoksa harika şeyler bulsa bile ertesi gün hiç birini hatırlayamıyordu. Ne kadar çok şey unutmuştu öyle. Oysa çok başarlı olduklarını hatırlıyordu hepsinin.
“Eveeet! Bir krallık olsun istiyorum!” dedi yüksek sesle gözlerini kapattı ve sanki sahiden bir yemyeşil ve büyük bahçesinin içinde bir saray canlandı gözlerinin önünde!”
Heyecanla açtı gözlerini. Çocukluğunda o kilerden bozma odaya girdiğinde de olurdu böyle şeyler. Sanki gözlerini kapadığında başka bir aleme geçerdi ve bundan son derece mutlu olur saatlerce devam ederdi. Annesi öldüğünden beri ilk kez oluyordu aynı şey.
“Harika! Harika!” diye el çırptı sevinçle ve kanepede biraz daha kaykılıp kapattı gözlerini.
“Çok çok zaman önce ya da belki bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir ülke varmış!” dedi kendi kendine.
(devam edecek)