Mukader hanım hayattan ayrıldığında, Hayal dublörlük yapmaya devam ediyordu. Ancak senaryo yazma ile ilgili bir kaç kursa katılmış, sette danışabildiği kadar danışarak yazma çalışmalarını da sürdürüyordu. İşe ilk başladığı zamanlarda kurguladığı senaryoyu bir türlü tamamlayamamıştı. Çünkü yazdıktan sonra yeniden öğrendiklerini düşününce olmadığına kanaat getiriyor başa dönüyordu. Sonunda kendini artık yapabileceğine ikna edene kadar yeniden yazmamaya ikna etti. Kısa denemeler yazarak gelişmeye çalışıyordu şimdilik. Kurgu nasılsa hazırdı sadece senaryolaştırmak için biraz daha kendini geliştirmesi gerekiyordu.
Tüm bu süreç içinde yine setlerde tanıştığı ve kendi gibi dublörlük yapan Harun ile güzel bir ilişkileri vardı. İşleri bitince buluşup sokak köftecisi Rüstem’in kamyonuna gidiyorlar birer ekmek arası köfte ve ayran yiyerek sohbet ediyorlardı. Gerçekten iyi anlaşıyorlar ve evlenmeyi planlıyorlardı. Hayal’in zaten bir ailesi yoktu, Harun’un ailesi de onunla hiç ilgilenmiyordu. Annesi ve babası boşanıp başkaları ile evlenmişler, ikisi de yeni eşlerinden çocuk sahibi olmuşlardı. Bu yüzden Harun pinpon topu gibi iki ayrı evde gidip gelmiş, her gittiği evde başka kardeşe sahip olmuştu. On sekiz yaşına geldiğinde bir arkadaşının yanına taşınıp onlardan komple uzaklaşmıştı. Şimdilik ancak kendilerini zar zor geçindirebildikleri için evlenip sefilliklerini birleştirmek istemiyorlardı. Harun’un ev arkadaşı Ziya’nında şu anda eli darda olduğu için kirayı kendi başına ödeyemiyordu. Harun ayrılırsa o da sokakta kalacaktı. Hayal’in evi zaten küçücüktü. Kendi zor sığıyordu. Bir kilerin içinde mutlu olmaya alıştığı için ona zor gelmiyordu ama iki kişi bu evde yaşamaları çok zordu. Üç yıl süre vermişlerdi kendilerine. Üç yıl sonra kendilerince gelmeyi hayal ettikleri noktalara geldiklerinde evleneceklerdi. O zamana kadar Ziya’da Maraş’ta ailesinin yanına gitmeyi planlıyordu. Şimdi bile sürekli bir işten çıkıp diğerine girip parasız kaldığı için Maraş’a ailesinin yanına gidip buradaki harcamalarını azaltmaya çalışıyordu.
Bir gün set çıkışında buluştuklarında Harun ona çok önemli bir şey anlatacağını söyledi.O kadar önemli bir şeydi ki bu bütün hayatlarını değiştirebilirdi.
“Sahi mi? Bak şimdi çok heyecanlandım. Ne acaba?” diye sordu Hayal.
“Hani şu geçen çekimi yapılacak diye duyurulan televizyon dizisi var ya?”
“Aysun Kutlu’nun oynayacağı dizi mi?”
“Evet ta kendisi. İşte o dizideki Veysel karakteri için davet edildim!”
“Ya ciddi misin sen?” dedi Hayal heyecanla. Bu gerçekten çok ciddi ve önemli bir prodüksiyondu. Daha dizi başlamadan tanıtımları başlamıştı. Böyle bir dizi de yan rol almak bile çok büyük başarı sayılırdı.
“Evet çok ciddiyim. Seçmeler haftaya olacakmış. Seçmelerin hemen ardından tüm dizi oyuncuları ile kanalda bir tanıtım programına çıkılacakmış düşünsebiliyor musun?”
“Ay Harun çok heyecanlandım ya!”
“Ben de öyle!” diye onun ellerini tutup dudaklarına götürdü Harun, “Eğer bu seçmeleri alırsam işte o zaman üç yılı filan unut! Hemen evleniriz!”
Hayal gülümsedi mutlulukla, ikisininde hayal ettikleri kariyer böyle bir şeydi zaten.
“Bir şekilde senide bu diziye sokarız, eğer tutarsa yıllarca oynar zaten biliyorsun! Hayatımız kurtulur inan bana!”
“Aşkım sen seçil o da yeter bana!”
“Yanlız bir sorunum var!”
“Neymiş?” dedi Hayal hemen endişeyle.
“Eğer seçmeleri kazanırsam bir smokin edinmem gerekecek! Yan yana duracağım oyuncular düşünülürse öyle kiralık bir smokin durumu kurtarmaz gibi.”
“Ödünç bulmaya çalışsak?”
“Kimden bulacağız ki, kaç arkadaşımızın smokini vardır sence?”
“Doğru!”
“Yani ardı ardına katılnacak bir dizi programan bahsettiler ve tabi fotoğraf çekimleri olacakmış. Hepimizin smokin giymesi gerekiyormuş. Benden başka bunu dert edecek kimse yok tabi ekipte! Tek çaylak ben olacağım.”
“Ah keşke olsun da sen çaylak ol hiç sorun değil! Hepsinden daha çok başarılı olacağına eminim!”
“Evet bir smokin edinebilirsem!” dedi Harun hüzünle, “Yeni bir smokin bile alamıyor olmam da çok acıklı bir durum tabi, bu yüzden adamlar bana bunları söylediğinde sesimi çıkaramadım.”
“Dur bakalım ya ajitasyona bağlama hemen, hallederiz bir şekilde!” dedi Hayal onun yüzündeki üzüntü içini sızlatmıştı iyice.
“Yenilerinin fiyatlarına da baktım, diyeli borca gireyim alayım bir tane ki onu ödemek için aylarca çalışmam lâzım ki kirayı naparım o zaman bilmiyorum. Haydi seçilemedim o zaman smokin bir de elimde kalmış olacak! İyice vahim!”
“Seçilince alırsın o zaman!” diye dilinin ucuna kadar geldi Hayal’in ama Harun’un buna nasıl takılmış olduğunu düşününce vazgeçti bir şey söylemekten. Onu bu kadar üzen şey, böyle basit bir şeye, bir kıyafete sahip olabilecek güce bile sahip olamayışı ve sahip olabilmesi için arkasında ona destek olacak bir aileisnin olmayışı olduğunu anlıyordu. Annesi ve babası olduğu halde sahipsizdi Harun. Bu yüzden hiç olmadık şeyleri beklenmedik bir şekilde dert edip büyütebiliyordu. Hayal artık onu tanıdığı için bu tür durumlarda üzerine gitmiyordu. Herkesin yaşamındaki eksilikler görünürde bir sorun teşkil etmemiş gibi gözükse de ruhlarında tamiri olmayan sorunlara yol açıyordu. Bu sorunlarda hayatlarının bir yerine mutlaka yansıyordu. Harun bu tür şeyleri büyütürken, Hayal kendini hikayelerle avutuyor, bazen geçmişine yaşanmamış mutlu hikayeler ekleyerek kendini avutuyordu. Aslında yaşamadığı mutlu anıları vardı bu yüzden anne ve babasyla. O kilerin içinde kurduğu dünya onu gerçek hayattan koparıp mutlu etmeye hâlâ devam ediyordu. İkisi de bunu kendilerine itiraf etmeseler de birbirlerinin kini farketmişlerdi ama yüzlerine vurmuyorlar ve idare ediyorlardı.
Yaralı çocuklar hiç bir zaman sağlıklı yetişkinler olamıyorlardı belkide ama bunun farkında olmadıkları için hayatı, diğerlerini suçlayarak ya da kendilerine acımaya alışarak mutsuz bir hayat sürüyorlardı. Üstelik bazen gerçekyen mutsuz olmak için yeterli sebep olmadığı halde. Yıllar önce yaşanmış kazaların bedenin bir yerinde bir sızı hissettirmesi gibiydi bu. Sedece sızının geçmişten geldiğinin farkında değildiler onlar.
Harun bütün gece smokin için hayıflanıp durduktan sonra ikisi de kendi evlerine gitmek için ayrıldılar. Harun’un senaryoya çalışması gerekiyordu ama smokin yüzünden morali çok bozuktu. Hayal’de onu biraz kendi haline bırakmak istemişti. Üzülmüştü onun bu kadar üzülüyor olmasına, kısaca ikisinin de canları sıkılmıştı bu güzel habere rağmen.
Hayal eve gidince annesinin ona verdiği kutuyu çıkardı sakladığı yerden. İçindeki para çoktan tükenmişti. Alyanları da satmıştı. Sadece annesinin ailesinden kalan bir tane kolye vardı. Değerli bir kolye. Onu hem hatıra olduğu için hem de bir gün gerçekten çok sıkışırsa kullanmak için saklıyordu. Harun’un o acıklı ses tonu ve güzel gözlerindeki hüzün canlandı gözlerinde yeniden. Kolyeyi kutudan çıkardı ve bir peçeteye sarıp çantasına koydu.
Sonra yatağa uzanıp Harun’un seçmeleri kazandığında olabilecek güzel şeyleri düşünmeye başladı. Aslında bu gün buluştuklarında ikisininde bunları konuşup, hayal kurmaları gerekirdi ama nasıl olmuşsa Harun’un smokin konusuna takılması yüzünden tuhaf bir akşama dönüşmüştü.
(devam edecek)