Hayal – Bölüm 3

İşler bitince kafasını dağıtmak için kilerden bozma odasına girdi yeniden. Babasının aniden gelme olasılığına karşılık ne kitaplarını ne de defterlerini asla bu odadan çıkarmıyordu dışarıya. Gelen olursa duymak için kapısını aralık bıraktı sadece.

Bir kaç saat kendisini kitaplara ve hayallerine kaptırmayı başarmıştı ama sonra yorulduğunu hisseti ve çıktı kilerden kapısını da kilitledi. Saat beş buçuk olmuştu. Annesi gelirdi bir saate kadar. Tabi sabah geç gittiği için geç çıkmayacaksa. Garip bir şekilde bu gün babası da yoktu ortalıkta. Bir işi gücü olmadığı için gündüzleri genellikle evde olurdu. Uyurdu, tuvalet ve yemek ihtiyacı için kalkar akşamda çıkıp giderdi hava kararınca sabaha doğru gelirdi. Dün akşam bir yere çıkmamıştı babası aslında. O kilere girdiğinde evdeydi hâlâ, sonra çıkıp geri mi gelmişti onu bilmiyordu. Gün rengini karanlığa bırakmaya başlamıştı yavaş yavaş. Henüz ışıkları yakmadığı için ev loştu. Gözü yine annesinin çantasına takıldı. İçinde yine bir endişe hissetti ki kapı güm güm çalınmaya başlayınca bir karış sıçradı yerinden. Koşarak gitti ve kapıyı açtı.

İşte böyle öğrenmişti babasının o gece annesini öldürüp, sonra da onun cansız bedenini bir yerlere atmaya çalıştığını. Tartışmışlar ve onu itmişti, itince Ferda başını vurmuş kısa bir süre kendinden geçmişti. Gözlerini açtığında başında kocasını görünce onu itekleyerek kurtulmaya çalışmış, o da bir öfke nöbetine girip kadının boğazını sıkmıştı. Öldürmek istememişti aslında sadece korksun istemişti ama Ferda biraz çırpındıktan sonra gevşemiş ve kendini bırakıvermişti. Levent önce öldüğünü anlamamıştı karısının. Sonra nefes almadığını farkedince bu defa paniğe kapılmış, onu sırtlayıp dışarı çıkmıştı.

Hayal kapıya gelen polislerin bir çırpıda anlattıklarını duyunca neredeyse düşüp bayılacaktı. Sabahtan beri içinde cız cız edip duran o sıkıntı bütün bedenine yayılmıştı şimdi. Polisler ona bir şey duyup, gördüyse anlatmasını söylemişlerdi ama o bir çığlık sesi dışında hiç bir şey duymamış, üstelik hiç oralı olmadan gidip uyumuştu doğrudan. Babası çoktan tutuklanmıştı elbette. Annesi de hastanenin morguna kaldırılmıştı. Cenaze ile ilgilenecek olan yine Hayal olacaktı elbette.

Polisler onunla bir saat konuştuktan sonra ifadesini imzalatıp gittiler. Hastane bilgilerinin olduğu kağıdı da masanın üzerine bırakmışlardı

Hayal kanapede oturmuş karşıdaki duvara bakıyordu gittiklerinde. Devam eden bir kaç saat bakmaya devam etmişti. Sonrası komşuların olanları duyması onun için ellerinden geleni yapmaları, annesinin cenazesinin kalıdrılması, babasının mahkemeye çıkıp tutuklanması ve en kötüsü onun bu berbat sürecin içinde hayatta tek başına kalmasıyla devam etmişti. Bir yıl dolmadan komşuların da yardımı ile evdeki eşyaların büyük bir çoğunluğunu sattı. Annesinin kutuda bıraktıkları ile başka çok uzak bir mahallede bir odalı bir ev kiraladı kendine. Üniversite sınavını kazanamamıştı zaten. O acı geceden sonraki hafta Mukadder hanım çıkıp geldi onu ziyarete. Ailesinin başına gelenleri yeni öğrenmişti. Annesinin çalıştığı evlerden onun dışında kimse gelmemişti başsağlığına veya desteğe. Metin’leri arayıp olanları duyduktan sonra bir daha hiç sesleri çıkmamıştı. Bir tek Mukadder hanım gelmişti işte. O da zaten Hayal’in yirmisekiz yaşında sahip olduğu hayatı kurmasına yardım eden tek kişiydi, komşularının kısa da olsa desteğinden sonra elinden geleni yapmıştı kadıncağız.

Aslında ona birlikte yaşamayı da önermişti. Hem annesi gibi işleri yapar hem de Mukadder hanıma arkadaşlık edebilirdi. Kitaplar her zaman oradaydılar zaten, onlarla istediği gibi oyalanabilirdi. Ancak Hayal bunu kabul etmek istemedi. Kendi başına kalmıştı ve hayatını devam ettirememe korkusu yaşıyordu. Elbette o güzel yürekli kadının kanatları arasına sığınabilirdi ama bununda bir sonu olacaktı. Mukadder hanım genç bir kadın değildi. O da hayattan ayrıldıktan sonra ne yapacaktı, ona kanat açacak bir yuva mı arayacaktı çıkıp. Bu yüzde düşmüşken sağlam bir şekilde kalkması gerekiyordu. Mukadder hanım kızın onca acıya rağmen tüm bunları düşünebiliyor olmasından çok hoşlandı, hem de onun yaşlılığı ve çok yaşamaycağı konusundaki açık sözlülüğüne rağmen. Hayal ona söylediklerinin aslında hiç de nazik şeyler olmadığını kendini toparladıktan sonra farkedebilecekti ancak. Mukadder hanımdan tam dört ay sonra özür dilemişti bu sözleri için. O ise gülümsemişti “Bazen gerçekleri kabul etmek lâzım sadece, senin yaptığın gibi” diye cevap vermişti. Gerçektende Mukadder hanım Hayal yeni evine taşındıktan üç yıl sonra ayrılmıştı bu dünyadan. Almanyada yaşayan bir oğlu olduğu için tüm mal varlığı ona kalmıştı ve o da cenaze için geldiğinde evdeki tüm eşyaları dağıtmış ve son olarak evi satıp yeniden oraya dönmüştü. Ancak bu üç yıl boyunca evindeki kitapların neredeyse üçte ikisini Hayal’e vermişti. Yanlız olduğunu ve artık ihtiyacı olmadığını bahane ederek pek çok eşya da vermişti ona. Ailesi ile yaşadığı evden giysileri ve kişisel diğer eşyaları dışında bir şey almasına izin vermemişti.

“Beni dinle kızım, bu eşyalar seninle yeni hayatına gelmesinler, bırak onları kurtul bu kaderden!”

Hayal onu dinlemiş ve eşyaları satmıştı böylece.Annesinin eski komşuları da bir kaç parça eşya ile destek olmaya çalışmışlar ancak Hayal taşındıktan sonra hepsi onu unutmuşlardı. Mukadder hanım kızın toparlanabilmesi için yaklaşık altı ay beklemiş, hemen her gün onunla ilgilenmişti. Sonra yeni evine taşınmadan hemen önce onu alıp söz verdiği kişi ile tanışmaya götürmüştü. Tabi Hayal’in Mukadder hanımın adamı daha önce arayıp, öyle ya da böyle bu kıza mutlaka bir iş vermesi gerektiğini anlattığını bilmiyordu. O saygın ve hatırı sayılır bir kadındı ve aradığı adam da bir şey istediğinde bunun gerçek ve doğru bir şey olduğunu sorgulamaması gerektiğini biliyordu. Hayal heyecandan dizleri titreyerek gitmişti adamın bürosuna. Burası bir ajanstı.

“Demek senaryo çalışmaları yapıyorsun? Hazır bir şeyler var mı elinde?” diye sormuştu onu görür görmez.

Hayal ciddiye alındığını görünce çok sevinmişti.

“Hanüz değil ama çalıştığım bir kurgum var!”

“O halde sen kurgunu tamamlayana kadar burada tecrübe edinmen iyi olur. Ancak şu anda seni oyuna dahil edebileceğim tek yer dublör kadrosu. Sadece aldığın rollerin parasını alabilirsin, tabi bu kadroda yer almadan önce can güvenliği ve benzeri konulrla ilgili bir eğitime sokacağız seni. Ne dersin?”

“Ah sahi mi? İnanın çok mutlu olurum!” dedi Hayal heyecan içinde. Böylece yeni evine geçmeden önce bir iş bulmuş oldu kendine.

Mukadder hanım bu işin onu geçindirmek için başlarda yeterli olmayacağını biliyordu ama kızın yaşadıklarından kurtulması için hayallerine doğru yolculuk etmesi gerektiğine karar vermişti.

Bu nedenle Hayal kendini girdiği işte ispatlayıp, aranılan bir dublör olana kadar onu maddi açıdan destekledi. Bunu alışveriş yaparak, ona hediyeler alarak çoğunlukla evinde misafir ederek sağlamaya çalıştı. Çünkü kız kendi ayakları üzerinde durma fikrine iyice saplanmış asla alenen yapılan yardımları kabul etmiyordu. Henüz genç ve saf olduğundan Mukadder hanım onu bu şekilde destekliyor ama her şeyi tesadüfen gelişmiş gibi sunuyordu.

(devam edecek)

Yorum bırakın