Atlas her gün babasınadan Seden’in sınav sonucu ile ilgili bir şey duymayı bekliyordu, doğrudan söylemese bile bir imada bulunabilirdi en azından ama ne yazık ki böyle bir şey olmuyordu. Selçuk karısının ölümünden beri içine kapanmıştı iyice. Karısı çok iyi bir insandı gerçekten. Selçuk’un tüm sakinliğine rağmen bazen çevresindeki insanlarla uyumsuzluk yaşamasının sonuçlarını bir tek o görmüş ve paylaşmıştı. Diğer insanlardan farklı olmak olumlu anlamda bile olsa yük haline geliyordu çoğu zaman. Sıradan insanların gördüğü muameleyi hiç bir zaman görmemişti Selçuk. Babası zengindi, zekası tescillenmişti, yetenekleri ortadaydı ve buna rağmen son derece mütevazi ve sakin bir insandı. İnsanlaırn samimiyetsizliklerini kolayca anlayabiliyordu ki çevresindekilerin çoğu sahip oldukları yüzünden yanında ve son derece samimiyetsizlerdi. İşte Selçuk’un karısı bunlarla baş edebilmesi için kocasına daima destek olmuştu. O da diğerleri gibi onun farklılığını öne çıkartarak yaşamamıştı. Her şeyi doğal bir hale getirmekte ustaydı. Mehtap’ı deliler gibi sevmişti Selçuk, hâlâ da seviyordu. Karısına öyle aşık olmamıştı belki ama hep sevip, sayıp, güvenmişti. Şimdi ne Mehtap ne karısı kalmıştı geriye. İkisinin de birer yadigarı vardı sadece. Seden ve Atlas.
Artık sahte çoğunluğun ne düşündüğünü de çok umursamıyordu. Seden’i gizlemek istemesinin tek nedeni karısını üzmek istemeyişiydi. Bundan sonra karısı da olmadığına göre kızıyla yaşayacaklarını, yaşamaktan eksik kaldıklarını yaşamak için gizli saklı buluşmalar yapmak istemiyordu. Bu defa üzmekten korkacağı tek kişi Ozan’dı. Onunla konuştuktan sonra bunu artık ilan edebileceğini düşünüyordu.
“Bu ancak senin kararın olabilir.” dedi Ozan, “Benim için bir sürpriz olmayacak ki? Neden bilinmesini engelleyeyim?”
“Yani o zaman herkes Seden’in babası olarak beni bilecek, senin bunca fedakarlığın ve emeğinden sonra. Biliyorsun insalar sırf bana yaranmak için bile gereksiz şişirme yollara başvuruyorlar. Bunlar seni üzmeyecek mi?”
“Hayır ben hayatım boyunca değmez insanların düşünceleri ile hiç yol çizmedim kendime Selçuk! Bilmesi gereken herkes gerçeği ve kıymetini biliyorken diğerlerinin ne düşündüğü zerre kadar umurumda değil! Bu nedenle sen kızınla ilgili istediğin kararı alıp uygulamakta özgürsün bu konuda”
“Sana o kadar borçluyum ki aslında! Kızımı belkide benim yetiştireceğimden bile iyi yetiştirmiş, Mehtap’a benim verebileceğimden fazlasını vermişsin.”
“Unutma o kızı bana sen hediye ettin!” dedi Ozan gülerek. İki adam sımsıkı sarıldılar birbirlerine.
Selçuk kendi acısı ve düşünceleri ile meşgul olduğu için Ozan’ın ne kadar kötü göründüğünü farkedemedi. Ozan kızının sonucunu öğrenene kadar kendini bırakmamaya, kızını en mutlu anında üzmemeye kararlıydı. Bu nedenle elinden geldiğince iyi görünmeye gayret ediyordu herkese karşı.
Seden rüyalarında sınava ilk girdiği anı ve ağlayarak salondan çıkışını görmeye başlamıştı
“Baba son günlerde bu rüyayı o kadar sık görmeye başladım ki! Kazanamayacağım galiba yine!” diye dolanmaya başladı son iki gün kaldığında. Atlas’a babasını sıkıştırmasın diye bu rüyalardan bahsetmiyordu hiç. Baykurt’a anlatmıştı bir de. Çok sık görüşemeselerde sınavdan sonra bir kaç kez dışarı çıkmışlardı beraber.
Nihayet okulun kapanış töreninin yapılacağı gün geldi. Atlas babasından hiç bir işaret alamadıkça geriliyordu. Seden kazanamadığı için mi saklıyordu babası yoksa bu bir dürüst yönetici tavrı mıydı emin olamıyordu. Yani ne olurdu Atlas’a bir renk verse.
Son sabah kahvaltı ederlerken, “Sonuçları ben de bilmiyorum. Bana böyle bakmayı kes artık!” dedi Selçuk sonunda dayanamayıp, “Annenin sürecinden dolayı okula gitmediğimden sonuç zarfını almadım henüz. Bu gün törende alacağım!”
“Ya baba! Özür dilerim!” dedi Atlas başını onun omuzuna dayayarak, “O kadar merak ediyorum ki, seni üzmek istememiştim!”
“Ben de merak ediyorum” dedi Selçuk gülümseyerek. Karısı öldükten sonra neredeyse ilk kez gülümsüyordu. Sonra baba oğul hazırlanıp okula gittiler tören için
Seden her an düşüp bayılacak gibi hissediyordu. Henüz okullu olmasalar da sınava giren adaylar da okulun kapanış törenine katılıyorlar, kazananların okula kabul törenleri yapılıyrodu aynı gün ve dönem başlayınca onlar da öğrenci oluyorlardı. Kazanamayanlar zaten tören sona ermeden okulu terkediyorlardı.
Selçuk her zaman yaptığı gibi törenin açılış konuşmasını yaptı. Sonra mezunlardan bir kaç öğrenci konuşmalarını yaptılar ve mezunların belgeleri verilerek okul birincisi ilan edilen öğrenci bir konuşma yaptı. Tüm bunlar hiç bitmeyecek gibi geliyordu Seden’e artık. Baykurt onun yanındaydı destek olmak için, Atlas babasının yanında, Sude’de de onun yanındaydı. Seden ile olduğu için de ağabeyine kızgındı ayrıca.
Sıra nihayet sınav sonuçlarının açıklanmasına geldi. Gelenek olarak ilk önce kazanamayanların isimleri okunuyor sonra her isim alkışlanıyordu. Bu onların sınava çalışırken gösterdikleri gayrete karşılık bir saygı ifadesiydi. Çoğu alkışlar sona ermeden kalkıp salonu terkediyor, bir kısmı kendisi de alkışlayıp sonra ayrılıyordu.
Selçuk her isimden sonra alkışlar durana kadar bekleyip diğer adı okuyordu. Son kazanamayanı da okuduktan sonra Seden neredeyse çığlık atacaktı çünkü bundan sonra okunacak her isim kazandı demekti bu
Atlas’da yerinde duramıyordu, babası platformda sonuçları açıklarken hemen koşa koşa Seden’in yanına geldi. Tabi Sude’de arkasından. O sırada Baykurt ve Seden’in el ele durmalarına aldırmayıp ablasını çekip aldı Baykurt’un elinden ve sımsıkı sarıldı.
“Biliyordum! Kazanacağını biliyordum!” dedi sevinçle.
Sude neredeys delirecekti o an. Baykurt ise onun elinden sevgilisini çekip sarılan Atlas’a bakıyordu şaşkın şaşkın. Dostluktu tamam da bu kadar mıdyı yani?
Tam o sırada Selçuk kızının adını okudu kağıttan, açıklanan son isim oydu. Aslında listedeki son isim değildi ama Selçuk kasıtlı olarak onu sona bırakmıştı. Seden bir yandan kardeşine sarılırken, bir yanan babasına mesaj atıp haber vermişti kazandığını ki adının anons edildiğini duydu. Tüm bu karmaşada açıklanan en son isim olduğunu da farketmemişti zaten. Sevinçle platforma doğru yürüdü sonuç belgesini almak için.
Selçuk diğer hiç bir kazanana yapmadığı bir şey yaptı ve onu çekip sımsıkı sarıldı herkesin şaşkın bakışları arasında. Onun bir öğrenciye böylesine ayrıcalıklı davranıyor olması ilk kez görülen bir şeydi.
Sonra döndü ve mikrofona eğilerek şunları söyledi ; “Şu an burada bir yönetim kurulu başkanı değil, baba olarak kızının sınavı kazanmasını kutlamış bulunmaktayım.”
Seden dahil herkes şaşkın şaşkın ona bakmaya başladı. Atlas alkışlamaya başladı birden ve salonda alkışlamaya başladı ama herkes hâlâ şoktaydı. Selçuk karısının anısına çok güzel bir konuşma yaptıktan sonra gençlik yıllardında Seden’in annesi ile tanıştığını ve bunca yıldır bir kızı olduğunu bile bilmediğini açıkladı kalabalığa.
“Çok sevdiğim eşimi aldı hayat benden ama kızımı verdi. Şimdi hayatım boyunca sevdiğim iki kadından bir kızım ve bir oğlum var! Atlas ve Seden! Sizi daima seveceğim, ikinizle de gurur duyuyorum evlatlarım!” dedi son olarak ve indi platformdan. Yine bir alkış tufanı koptu ama bu konunun uzun süre konuşulacağı belliydi okulda.
Sude aptallaşmıştı iyice, ağabeyi ile birlikte ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Atlas bu arada hemen babası ve ablasının yanına koşmuştu. Üçü birbirne sarılmış fotoğraf çektiriyorlardı.
“Yani şimdi onlar!” dedi Sude.
“Kardeşlermiş seni küçük aptal! İkimizi de komik duruma düşürdün!” dedi Baykurt gülse mi ağlasa mı bilemez bir tonlamayla.
“Ben nereden bileyim ama?” dedi Sude ağlamaklı.
“Kes artık ağlamayı!” diye azarladı onu Baykurt “Anlamıyor musun Atlas senin artık!”
İkisi birden onların yanına gidip bir fotoğrafta birlikte çektirdiler.
Atlas o gün Sude’ye olan aşkını ilan etti. Sude bir süre kardeş olduklarını ondan sakladıkları için bozuk attı ama sonra vazgeçti. Törenden sonra Ozan’ı da evden alıp hep birlikte bir kutlama yemeğine gittiler.
Yemekte Atlas, Sude’nin elini sımsıkı tutarken Baykurt’un kulağınaa eğildi, “Tarihin yazdığı en talihsiz damat sen olacaksın, Tam iki tane kayınbaban var! İkisi birbirinden beter!”
Baykurt bunu o an farkettii için koyu bir sohbete alan Selçuk ve Ozan’a baktı.
“Ne oldu aşkım, Atlas ne karıştırıyor yine?” dedi Seden.
“Yok bir şey!” dedi Baykurt ve sarıldı sevgilisine.
Ozan kızı ve Baykurt’un nikahlarını görecek kadar yaşadı. Kutlamanın hemen ardından bir ameliyat geçirdikten sonra tabi. Seden’in bir oğlu oldu ve adını Baykurt’unda desteği ile Ozan koydular. Selçuk’ta bu fikri destekledi.
SON