Seden ancak ilk bir haftanın ardından Atlas’ın yanında olabildi. Atlas onu görünce yine sarıldı sıkı sıkı, “Ah Sedoş yanımda olmanı o kadar isterdim ki!” diyerek ağlamaya başladı okulda karşılaştıkları ilk gün.
“Canım benim, şimdilik böyle kalmak zorunda her şey ama düzelecek sen merak etme!” dedi fısıldayarak.
Sude onca zamanı Atlas’ın yanında geçirdikten sonra ikisini yine sarmaşdolaş geçirince gerilmişti. O karmaşanın içinde ağabeyine neden Seden’i eve bırakmaya o kadar gönüllü olduğunu da sormayı unutmuştu. Çünkü hemen her anını Atlasla geçiriyordu. Seden’in olmadığı bütün boşlukları doldurmaya kararlıydı. Zaten o ortaya çıkmadan önce sadece ikisi vardı her zaman. O gelip her şeyi darmadağın etmişti.
Seden Sude’nin darmadağın bir suratla onlara doğru geldiğini görünce hemen geri çekildi ve Atlas’a çalışmaya gideceğini sonra görüşeceklerini söyledi.
“Ben bu gece sizde kalabilir miyim?” dedi Atlas tam Seden yanından ayrılırken, neyseki Sude duymamıştı bu sözleri.
“Tamam!” dedi Seden kardeşine göz kırparak, “Akşam uzun uzun konuşuruz!”
Sude’de artık Atlas’lara gitmiyordu kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı çevrelerinden, sadece iş ortamından tanıdıklar uğramaya başlamışlardı. Atlas bu süreçte kendini çok bezgin ve yalnız hissetmişti. Evde annesi olmayınca ev bomboş kalmıştı sanki. Bu yüzden ablasının yanında olmak istiyordu. Selçuk oğlunun duygularını anladığından hiç itiraz etmedi bu isteğe. Onun ablası ve Ozan ile kendini çok daha iyi hissedeceğindne emindi. Bu ortamdan biraz uzaklaşması gerekiyordu.
Ozan’ın teklif etmesiyle Atlas bir hafta boyunca onlarda kaldı. Okuldan ayrı ayrı çıkıyorlar sonra Atlas arabasıyla onlara geliyordu. Böylece kimse onları farketmemişti. Seden Sude ve Baykurt’un haklı olarak bu kadarını kaldıramaycaklarına emindi.
Bir ay böylece çabucak tükendi ve nihayet Seden’in sınav günü gelip çattı. Sınava giderken yanında kimsenin olmasını istememiş herkese ricada bulunmuştu. Onlar gelirlerse çok heyecanlanırdı çünkü. Hafta içi okulda dersler olduğundan sınav haftasonu yapılacaktı.
Okulun kapısından içeri girdiğinde elleri terden sırılsıklam olmuştu. Yanında kimseyi istememişti ama şimdi kendini bu kocaman binanın içinde çok yalnız ve aciz hissetmeye başlamıştı bir anda.
“Bunu yapma Seden, bu sınavı kazancaksın bu defa!” diye tekin verdi kendi kendine.
Sımavın yapılacağı stüdyonun önünde adaylar kalabalık bir grup oluşturmuşlardı. Geçen defa da çok katılan olmuştu. Bir kenara ilişip kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ki Baykurt’u gördü.
“Ah gelmişsin!” dedi sevinçle
“Yanında olmak istedim!” dedi Baykurt mahcup bir şekilde,
“O kadar iyi yapmısşın ki!” diyerek ona sıkı sıkı sarıldı Seden.
Baykurt afallamış ne yapacağını bilemedi önce, sonra o da kollarını doladı bu minicik bedene. Bir kuş gibi titriyordu sahiden.
“Hey sakin ol bakalım bu ne heyecan böyle!”
“Çok korkuyorum!” dedi Seden.
Baykurt onun ellerini tuttu ve gözlerine baktı, “Bak, ben bu okulda okumamış olabilirim ancak o kadar çok gelip gittim ve o kadar çok sahne performansı izledim ki, inan bana şu içerideki jüri heyeti kadar bu işten anlıyorum. Sen çok iyisin inan bana! Bunu moral olsun diye söylemiyorum”
“Ciddisin değil mi?” dedi Seden titremeye devam ederek.
“Ciddiyim! İçeri gireceksin ve harika bir performans sergileyeceksin! Bunu kutlayacağız sonra!”
“Ah tamam!” diyerek bir kez daha sarıldı Baykurt’un boynuna Seden.
Baykurt hiç sorgulamadan bu anların keyfini çıkarmaya karar verdi. Kırkbeş dakika sonra açılan kapıdan Seden’in adı söylendiğinde, bir kez daha sarılıp dudaklarından öptü onu.
“Bu şans öpücüğün!” dedi sonra.
Seden gülümseyerek girdi içeriye, Baykurt ona her dokunduğunda zaten kanatlanıyor gibi hissediyordu. Gelmesi o kadar iyi gelmişti ki daha müzik başlamadan ruhunda kanatları olduğunu hissediyordu. Sadece onu düşünerek harika bir performans sergiledi. Jürinin bakışlarından onu beğendiklerini görebiliyordu ama sonucu öğrenmek için beklemek zorundaydı.
Stüdyodan çıkar çıkmaz koşarak Baykurt’un yanına gitti ve bu defa o sarılıp dudaklarından öptü bu koca adamı. Artık sınav bittiğine göre tüm dikkatini kalbini aşktan patlayacakmış gibi çarptıran bu adama odaklayabilirdi.
“Yarın bunlar hiç olmamış gibi yapmayacaksın değil mi?” dedi Baykurt
“Hayır yapmayacağım?”
“Peki Atlas’a ne söyleyeceksin!”
Güldü Seden, “Gerçeği söyleyeceğim!”
“Emin misin?”
“Evet çok eminim”
Sımsıkı sarıldılar yine birbirlerine, “Siz sahiden dostmusunuz bu oğlanla?” dedi Baykurt bir kez daha, onu kollarına aldığına, aşklarını itiraf ettilerine inanamıyordu
“Evet öyleyiz, hatta kardeş gibiyiz!” dedi Seden yine gülümseyerek.
“Ama herkes sizi..”
“Evet herkes bizi sevgili sanıyor değil mi?”
“Evet!”
“Bizi görünce bunun doğru olmadığını anlayacaklar o zaman!”
“Evet anlayacaklar!” dedi Baykurt mutlulukla.
“Sen bir şey mi içtin yoksa?” dedi Sude ağabeyinin anlattıklarını dinlerken, “Ne saçmalıyorsun, o kıza aşık mısın yani şimdi?”
“Evet Sude onlar aşık değilmiş diyorum daha neyi sorguluyorsun sen?”
“Sınav bittikten sonra zavallı Atlas’ı bir kenara attığını göremiyor musun yani?” dedi Sude şaşkın şaşkın.
“Sude! Sana biz Seden ile sevgili olduk diyorum!”
“Ben de onu diyorum bunu nasıl yapabilirsin?”
Baykurt kız kardeşini bir türlü ikna edemeyince uğraşmaktan vazgeçti.
“O zaman git terkedilen zavallı Atlas’ı teselli et ne duruyorsun!” dedi sıkıntıyla.
Sude bu fikri o kadar iyi buldu ki zıplayarak gitti odasına ve hemen Atlas’ı aradı.
“Buluşalım mı?”
“Ona dost olduğumuzu mu söyledin?” dedi Atlas da merakla, “İnandı mı peki?”
“Elbette inandı Atlas, onu öptüm diyorum sana!”
“İyi ama bu benim bütün planımı bozuyor. Sude artık sevgili olmadığımızı öğrenecek!”
“E?”
“E ne? Bana güvenmeyi hiç öğrenemeyecek ki o zaman?”
“Atlas başından beri doğru bir şey yapmıyorsun kardeşim.”
“Tamam ama canım çok yanıyor biliyorsun!” dedi Atlas çocuk gibi.
“İyi ya bırakta Sude seni teselli etsin, kız etrafında pervane oluyor Atlas yazık artık bırak uğraştırma! Yoksa Baykurt’a hepsini anlatırım!”
“Yok artık!” dedi Atlas hayretle.
“Tabi ki anlatmam şaka yapıyorum! Ben sınavıma takığım şimdi, sonucu öğrenmek için delireceğim.”
“Babam artık pek okula uğramıyor!” dedi Atlas sıkıntıyla
“Ona biraz zaman vermek zorundasın, ikinizin de buna ihtiyacı var Atlas”
Her sene olduğu gibi sınavların ardından okulun kapanış tören yapılır ve bu törende okulu kazanıp bir sonraki dönem devam edecek öğrendiler de ilan edilirdi. Gelenek olarak da bu açıklamayı her zaman yönetim kurulu başkanı yapardı. Ancak Selçuk’un acısı bu sene çok taze olduğundan kimse onun bu görevi yapup yapmayacağını bilmiyordu.
Atlas babasının Seden’in sınav sonucunu herkesten önce öğreneceğini biliyordu. Ancak onlara söyler miydi onu bilmiyordu. Selçuk bey adilliği ve dürüstlüğü ile nam salmış bir yöneticiydi. Kızı bile olsa ona bir ayrıcalık tanıyacağını sanmıyordu Atlas.
“Boş ver nasılsa öğreneceğiz hiç sormayalım, zor günler geçiriyor!” diyorodu Seden’de zaten.
Kapanış törenine bir hafta kaldığında Selçuk töreni yöneteceğini bildirdi okula.
(devam edecek)