Kanatlarım var – Bölüm 13

Seden Atlas’ın annesinin ölüm haberini aldıktan sonra hemen hastaneye koşmuştu. Tabi Ozan’da kızıyla gitti. Böyle zor bir günde onları yanlız bırakamazlardı. Sude Seden’i görünce gerildi ama ortada böyle bir acı varken bir şey belli etmenin sırası değildi. Atlas Seden’i görür görmez koşup sıkı sıkı sarıldı boynuna.

“Çok zormuş Sedoş sen nasıl dayanıyorsun?” dedi ağlayarak.

“Canım benim biz hep birbirimize destek olacağız merak etme, birlikte atlatacağız!” dedi o da kardeşine sıkıca sarılıp. Selçuk’ta çok üzgün görünüyordu. Karısınını hastalığı uzun süredir devam ediyordu ama böyle hızlı bir son hiç biri beklemiyordu. Ozan’da onun yanına gitti hemen.

“Sevdiğim kadınlar hep ölüyor galiba?” dedi Selçuk sesi titreyerek.

“Senin suçun değil olanların hiç biri, böyle düşünmene gerek yok!” dedi Ozan.

“Ona kızımdan bahsetmeyi çok isterdim aslında ama bunu asla kabullenemezdi!”

“Evet bu onun için beklenmedik ve ağır bir sürpriz olurdu. Senin tek aşkın olduğunu bilmesi daha iyi oldu. Kızını söylemen demek ona Mehtap’tan da bahsetmen demek olurdu çünkü. Hiç bir kadın bunu kaldıramaz Selçuk”

“Haklısın. Onu suçlayamam. Bunu hiç bir insan kaldıramaz! Ama Seden’i severdi yine de!”

“Şimdi bunları düşünme artık. Atlas’a bak!” dedi başını çocuklardan yana çevirip, “Şimdi ona destek olmak zorundasın! Ben bu güne değin hep Seden için ayakta kaldım. Mehtap’ta sonra yaşamak inan çok zordu!”

Selçuk onun kolunu tuttu dostluğu için teşekkür ediyordu böyle aslında, sonra oğlunun yanına doğru yürüdü. Bu kez baba oğul birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar.

Cenaze hemen ertesi gün öğlen kaldırılacaktı. Seden akşam evlerine uğramak istemedi o yüzden. Çok gelen giden olacaktı muhtemelen. Elbetet kimse onun Selçuk’un kızı olduğunu bilemezdi ama ikisi o kadar benziyorlardı ki, birinin dikkatini çekmesi mümkündü yine de.

“Babam artık bunu saklayacak mı ki?” dedi Atlas Sude yanında değilken, Baykurt ailesini alıp geldiği için Sude ağabeyinin yanına gitmişti.

“Bu kararı ona bırakmak zorundayız Atlas, bu onun hayatı!” dedi Seden sakin bir şekilde.

“Hayır bu hepimizin hayatı!”

“Şimdi çok üzgünsün ama bundan önce sadece anneni üzmemek için değil, babanın çevresine de bir açıklama yapmak zorunda kalmasını engellemek için açıklamadık gerçeği biliyorsun. Ayrıca ben sınava girene kadar da zaten böyle kalması dah uygun olur. Yoksa bu benim sınavımı da gölgeleyecektir öyle değil mi? Bunca çalıştım ama o yok sayılıpta babasının torpili ile girmiş mi desinler istiyorsun. Bu beni çok üzer inan bana!”

“Tamam!” dedi Atlas uzatmadı, zaten Sude ve Baykurt gelmişlerdi yanlarına. Baykurt Seden’in gideceğini duyunca üzülmüştü.

“Ben bırakayım seni!” dedi hemen.

“Babam da var!”

“Olsun ikinizi de bırakırım sorun değil!” dedi yine.

Sude ağabeyinden beklemediği bu atağı şaşkınlıkla karşılamıştı. Ne ara bu kadar düşünür olmuştu acaba bu kızı? Yine de en azından Seden’in kalmıyor olmasına sevinmişti Baykurt’a bu durumu ayrıca soracaktı.

Ozan adını sıkça duyduğu Baykurt ile tanışmış oldu böylece. Delikanlı gerçekten mütevazi ve nazik bir çocuktu. Sanılanın aksine zengin ve kibirli insanlar değildiler hiç biri. Selçuk gerçekten çok doğru bir topluluk seçmişti kendine. Kızının da bu topluluğun içinde güvende olacağına inancı iyice kuvvetlenmişti Ozan’ın.

Baykurt kapılarının önüne kadar getirdi onları. Böylece evlerini de öğrenmiş oldu. Ozan “Sağol evladım!” diyerek eve doğru yürüdü ve onları başbaşa bıraktı.

“Sana zahmet verdik gerçekten, Atlas’ın size çok ihtiyacıı olacak bu gün yanında olacağınız için çok seviniyorum!” dedi sonra

Baykurt’un yüzünden bir gölge geldi geçti ama belli etmedi, “Sen neden kalmadın yanında?” diye çıktı ağzından tuhaf bir tonlamayla.

“Kalamazdım!” dedi Seden büyük bir içtenlikle ama sonra Baykurt’un bir şey bilmediğini hatırladı, “Yarın cenazeye geleceğiz!” dedi ardından.

Baykurt tam o anda sormak istedi ona, “Ona aşık mısın?” demek istedi. O kadar istedi ki bir süre bir şey söylemeden öylece baktı Seden’in suratına. Çok üzgün görünüyordu, ağlamıştı hatta, gözlerinin etrafı kızarmıştı bu yüzden. Sevgilisinin annesi için bu kadar ağlar mıydı bir insan. Atlas’a ağlamıştı muhtemelen tabi.

Bakışma uzayınca “Bir şey mi oldu?” diye sordu Seden.

“Atlas’ı çok seviyor olmalısın!”

“Evet seviyorum!” dedi Seden yine içtenlikle ama sonra bunun Baykurt için ne anlama geleceğini farketti hızla ve onun yüzündeki değişimi gördü bu sefer

“Biz dostuz, yani Atlas ile ben!” diye geveledi.

“Sadece o kadar mı?” dedi Baykurt artık dayanamıyordu.

“Evet sadece o kadar!”

Bir anda sarılıp dudaklarından öptü Seden’i. Onun karşı koyacağını sanıyordu ama Seden karşı koymadı. .

“Bunu Atlas’a söyleyecek misin?” dedi sonra geri çekilince.

“Söylemeli miyim?” dedi Seden’de

“Artık gitsem iyi olur!” diyerek arabaya binip ayrıldı Baykurt. Seden onun kız kardeşi ile aynı duygular içinde olduğunu anlamıştı. Atlas ve onu sevgili sanıyorlardı ikisi de. Atlas ile annesinin şokunu atlattıktan sonra yeniden konuşmalıydı bu konuyu. Her şey çok üst üste yaşanıyordu bu arada bir ay sonra sınava girecekti ve bu defa da bir anne ölmüştü. Annesini hatırlayınca doldu gözleri iyice, zaten hastanede ve Atlas’ın yanındayken de hep kendi annesini hatırlamıştı. Onu gerçekten çok özlüyordu. Annesizliğin ne olduğunu o öğrenmişti şimdi kardeşinin yanında olacak ve onun güçlü kalması için elinden geleni yapacaktı. Artık ikisinin annesi cennette buluşmuş olmalıydılar.

Ertesi gün cenazede Sude Atlas’ın yanından hiç ayrılmadığı için Seden ortamı zorlamak istemedi. Babası ile kenarda durdular. Cenazenin ardından ise yine onların evlerine gitmeden kendi evlerine döndüler. Baykurt ile sürekli gözgöze geldiler ama konuşalacak bir ortam olmadığı için yanyana gelmediler. Henüz birbirlerinin telefon numaralarını bile almamışlardı. Aslında Baykurt’a karşılık verdiğinde her şey kendiliğinden çözülmüş olurdu. Onun Atlas ile dost olduğuna inanırlar Sude ve Baykurt’ta rahatlardı. Bunu daha önce de Atlas’a söylemişti ama o inadından kabul etmemişti. Ancak şimdi ortada böyle bir acı varken ve sınava girmesine bir ay kalmışken bütün bunlara hiç gerek yoktu. Her şey bugüne değil nasıl beklediyse, daha da bekleyebilirdi.

Atlas bir hafta boyunca okula gelmedi. Seden gidip stüdyoda çalışmaya devam etti o arada, Baykurt bir kaç kez geldi onun çalışmasını izlemeye yine, biraz sohbet ettiler. O gün yaşadıkları kısa ana karşılık Baykurt’un bir yakınlık beklediğini hissediyordu ama şimdi dikkatinin böyle dağılmasına izin veremezdi. Zaten Sude dersin ardından hemen Atlas’ın yanına gitmek istediği için Baykurt fazla kalamadan ayrılıyordu.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s