Kanatlarım var – Bölüm 9

Baykurt kız kardeşini almaya geldiğinde Seden çoktan ayrılmıştı yanlarından. Bu yüzden Sude’yi çılgına çeviren şu kızı göremeyecekti. Atlas Sude’nin neden ondan uzak durduğunu bir türlü anlayamadı o akşam ama canı sıkıldı. Sude neredeyse doğru dürüst konuşmuyordu bile onunla. Neyse ki artık Sude konusunda akıl alabileceği bir ablası vardı. Bunu düşününce gülümsedi kendi kendine. Bir kaç gün sonra Seden’de üst kattaki stüdyolardan birinde çalışıyor olacaktı. O zaman hem Sude’yi daha çok tanıma şansı olur, hem de Atlas’a doğru hamlelerin neler olduğunu söylerdi. Ders sona erdiğinde cesareti kırıldığı için yaklaşmadı Sude’ye, Baykurt’u da uzaktan selamladı eliyle.

“Onları görmen lâzımdı. Yeni tanışmış gibi bir halleri yoktu. Muhtemelen birbirlerini uzun zamandır tanıyorlardı.” diye dert yandı abisine eve dönerlerken Sude.

“Siz yakın arkadaşsınız sana buradan olmayan bir kızla ilişkisi olduğundan falan hiç bahsetmedi mi?”

“Hayır!”

“O zaman sen de surat asmayı bırakıp açık açık sor şu çocuğa kızın kim olduğunu, nasılsa alenen tanıştırmış sizi artık!”

“Ya sevgilim derse ne diyeceğim?”

“Diyeceğin bir şey yok, ya vazgeçeceksin ya da Atlas’ın gönlü o kızdan geçsin diye sabredeceksin!”

Sude ağlamaya başladı yeniden. Baykurt kardeşinin ağlamasına hiç dayanamıyordu. Atlas’a çok uzun zamandır aşık olduğunu da biliyordu. Atlas’ı da severdi ayrıca. Onun böyle birden bire bir sevgili ile ortaya çıkmış olması onu da şaşırtmıştı. Onlar Sude ile her şeyi paylaşır konuşurlardı. Tabi ki sevgilisini anlatmasını beklemekte saflık olurdu ama en azından biriyle görüştüğünü söylerdi Atlas.

Ertesi gün ders saatine kadar Atlas’ın dolaştığı yerlere uğramadı Sude. Ağabeyinin dediği gibi kızın kim olduğunu daha doğrusu Atlas için ne ifade ettiğini sormaya karar vermişti. Bunu sadece merak etmiş gibi öylesine yapmak istiyordu. Bu nedenle onu görmeden önce kendine uzun uzun telkin yaptı Dersin başlama saatine yakın da stüdyonun önüne geldi. Bir gün önce ona çok uzak davrandığı için Atlas’da hemen yanına gitmeye cesaret edemedi ve onun gelmesini bekledi. Sude bunu aklı başka kızda olduğu için yaptığını sandı ve iyice gerildi. Sonra ani bir kararla onun yanına gitti ve daha merhaba demeden, “Söylesene o dünkü kız kimdi?” dedi pat diye.

“Ah o mu?” dedi Atlas beklemediği bir soruydu bu. Sude’ye onun ablası olduğunu söyleyemezdi, “Çok değer verdiğim biri!” deyiverdi. Annesi Sude’nin annesi ile tanışık olduğundan kuzenim falan da diyemiyordu, çocuklukları birlikte geçtiği için eski bir arkadaşım da diyemedi. En mantıklısı böyle yuvarlak bir cevap vermek gibi geldi ona. Oysa Sude için verebileceği en kötü cevaplardan birini vermişti.

“Çok değer verdiğin biri!” dedi Sude kaşlarını kaldırarak, “Bunun bir anlamı var mı?”

“Anlamadım?” ded Atlas şaşkın şaşkın. Değer verdiği birinin ne anlamı olabilirdi ki? Birine değer verilir ya da verilmezdi.

“Anlamazsın tabi” dedi Sude ve dönüp kızlar tuvaletine girdi. Birden bire gözlerine yaşların hücum edeceğini hissetmiş toparlanmak istemişti.

Atlas bir türlü anlam veremiyordu kızın hareketlerine. İki gündür gerçekten tuhaf davranıyordu. Acaba ona anlatamadığı bir sıkıntısı mı vardı? Onun da yüzü düştü birden. O gün ikisi de derse konsantre olamadılar. Baykurt kardeşini almaya geldiğinde Sude yine ağlamak üzereydi. Tavsiyesi üzerine gidip Atlas’a sorduğunu ve onunda verdiği cevabı hemen anlattı Baykurt’a.

“Anladım!” dedi Baykurt, ona göre oğlan kız benim sevgilim demişti ama bunu kız kardeşine telafuz etmek istemiyordu şimdi.

“Ne anladın? Benden başka herkes bir şey anlıyor!” diye ağlamaya başladı yeniden Sude.

Bir kaç gün sonra Seden, Selçuk beyin izni ile dans stüdyolarının birinde çalışmalarına başladı. Atlas ablası ile vakit geçirebilmek için onun okula geldiği saatte okula gelmişti ilk gün. Sonra okulun onların evine uzak olduğunu hatırlayarak, her defasında onu getirip götürmeyi teklif etti.

“Hayır buna hiç gerek yok!” dedi Seden sevgiyle kardeşine bakarak.

“Var, var! İtiraz istemem, yarın kapındayım!” dedi Atlas ve gerçektende sonraki çalışma günlerinde ablasını kapıdan alıp, kapıya bırakmaya başladı. Aslında önce biraz girip onlarda oturuyor sonra evine gidiyordu. Ozan bu sevimli çocuğu da sevmişti. Onun sonradan bulduğu ablasına bu kadar bağlılık gösteriyor olmasından etkileniyor ve memnun oluyordu. Ozan’a da yıllardır tanışıklarmış gibi samimi davranıyordu.

Sude onların birlikte gelip gittiklerini farkedince iyice bozulmuştu. Baykurt nihayet okula geldiği bir gün Seden’ i gördü Atlas’ın yanında. İkisi yan yana komik duruyorlardı aslında. Seden olabildiğince minyatür, Atlas olabildiğince cüsseliydi.

“Bu küçücük kıza mı kaptırdın oğlanı?” diyecekti az kalsın Sude’ye son anda tuttu kendini. İkisinin birbirlerine olan bakışları, davranışları sahiden de onların sevgili olduğunu düşündürüyordu. Baykurt’un ya kız kardeşini buna ikna etmesi ya da bir şekilde buna bir çözüm üretmesi gerekiyordu çünkü Sude bu konuyu takıntı haline getirmişti ve bunun sonuçlarına muhtemelen Baykurt katlanacaktı. İşin garip tarafı Atlas ve yeni kız arkadaşı sinir bozacak kadar yakındılar. Sude’nin birden bire ortaya çıkan bu kıza gıcık kapması normaldi.

“Bu kız öğrenci olmadığına göre her gün ne diye geliyormuş okula?” dedi Baykurt bir kaç gün sonra kardeşine. Çünkü ne zaman kardeşini almaya gitse kıza rastlamaya başlamıştu bu son hafta.

“Dans stüdyolarından birini kullanıyormuş” dedi Sude nefretle, “Okulun sınavlarına girecekmiş, anlayacağın Atlas’ı neden bu kadar avucunun içinde tutmak istediği ortada!”

Baykurt kardeşinin neyi ima ettiğini anlayamadığı için baktı yüzüne, “Ağabey, Atlas’ı babası diyorum! Yönetim Kurulu başkanı, bu okula girmek için bundan iyi torpil olur mu sence? Allah bilir becerksizin biridir bu kız. Yoksa o derece torpile niye ihtiyaç duysun. Herkes gibi kendine güvenir yeteneğiyle girer okula öyle değil mi?”

“Selçuk amcanın pek tarzı değil böyle ayrıcalıklar, sınavı heyet yapmıyor mu zaten?”

“Evet ama Atlas ile bütün yıl bu kadar iç içe olan bir kızı bu okulun çalışan öğretmenleri cesaret edip eleyebilir mi sence?”

“Bilmiyorum! Ancak böyle bir şey varsa bu okula çok zarar verir. Ben yine de Selçuk amcanın buna izin vereceğini sanmıyorum. O okulu çok önemsiyor diye biliyorum”

“Göreceğiz bakalım sınav zamanı gelince!” dedi Sude kollarını kavuşturarak.

Bu arada Atlas Sude’nin son günlerdeki dengesiz hareketlerinden ve tabi ki ona karşı hissettiği yığun duygulardan ablasına bahsetmişti.

“Atlas bunu göremeyecek kadar kör müsün?” dedi Seden gülerek.

“Neyi göremeyecek kadar Sedoş ya?”

“Bu kız sana deliler gibi aşık ve benimle olan yakınlığını da deliler gibi kıskanıyor besbelli. Ona sevgili olmadığımızı söylemen gerek!”

“Haydi canım!” dedi Atlas eliyle başına vurarak, “Ben niye anlamadım acaba bunu?”

“Diyorum ya safsın sen küçük kardeşim. Bence bir an önce ona sevgili olmadığımızı söyle”

“Neyiz diyeyim peki?”

“Arkadaşız de, ne bileyim!”

“Sence inanır mı bir kez sevgili sandıysa, yalan söylediğimi düşünecek.”

“O zaman okuda birbirimizden uzak duralım!”

“Olmaz yıılar sonra buldum ben ablamı, hayatta uzak durmam!”

“E ne yapacaksın o zaman?”

“Bana güvenmeyi öğrenmesini bekleyeceğim!”

“Hadi ama haksızlık ediyorsun kıza, kim olsa aynı şeyi düşünür”

“O zaman neden sormuyor?”

“E sormuş ya?”

“Şey evet sordu ama sevgili misiniz demedi”

“Atlas!”

“Hayır ona sevgili değiliz demeyeceğim!”

“Kıskanılmak hoşuna mı gitti yoksa?” dedi Seden gülerek.

“Olabilir!” diye cevap verdi Atlas’da kıkırdayarak.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s