Kanatlarım var! – Bölüm 4

Herkes için her şey harika giderken bir akşam iş çıkışı Mehtap’ın yankesicilerin saldırısına uğraması ile bölündü mutlulukları. Henüz hava bile karanlık değilken ara sokakta iki maskeli genç Mehtap’ı sıkıştırmış, çantasını vermemekte direnince de yedi kez bıçaklamışlardı. Sonradan yakalanan gençlerin tinerci oldukları anlaşıldı. Mehtap’ın çığlıklarını duyanlar camlardan olayı görmüş hemen polisi ve ambulansı aramışlardı ama ne yazık ki Mehtap hastaneye ulaştırıldıktan sonra hayatını kaybetti. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki Seden ve babasına ancak Mehtap son nefesini verdikten sonra ulaşabilmişler ve telefonda sadece hastaneye gelmelerini söylemişlerdi.

Baba, kız panik halinde hastaneye geldiklerinde aldılar acı haberi. Ozan çocukluğundan beri sevdiği tek kadının bu ani ölümünü duyunca bir kalp spazmı geçirmiş, Seden daha annesinin acısını anlayamadan babasının başında hastanede kalmıştı o gece.

Mehtap’ın bu beklenmedik ölümü ikisini de çok sarstığı için toparlanıp yeniden hayata bağlanmaları yedi sekiz ay sürdü. Seden annesini kaybettiğinde lise son sınıfa gidiyordu ve ertesi sene o dans okulunun sınavlarına girecekti. Ne yazık ki zavallı Mehtap’ın ömrü kendi hayali olan sınavlara kızının girmesini görmeye yetmemişti.

“Annemin isteğini mutlaka yerine getirip o okula girmek istiyorum baba!” diyordu Seden sürekli. Ozan’da kızının bu isteğini destekliyordu. Okulda çok başarılı bir öğrenci olduğu için öğretmenleri sadece dans okulu sınavlarına değil aynı zamanda üniversite sınavlarına da hazırlanması gerektiğini düşündüklerinden onu ayrı bir programa almışlardı. Bu programa başarılı öğrenciler dahil ediliyordu. Seden annesinin hayalinde olan o okula girmeyi hedef koyduğu için bu programa dahil olmak istemese de, babasının da onayıyla mecburen devam etmek zorunda kaldı. Ozan kızının dans okulu sınavını kazanamama olasılığına karşılık hayal kırıklığına uğramasını istemiyordu. Aynı sınava bir kaç kez girme hakkı vardı. Ancak bu arada bir başka diploma programına devam edebilirdi. Çünkü gerçekten hem yetenekli hem de çok zeki bir kızdı Seden. Kendisi bilmese de bir dahinin kızıydı ve babasınında da pek çok özelliği almıştı. Ozan bu özellikleri bir başkasından almış olduğunu bilse de kızıyla gurur duyuyordu her zaman.

Babalık yapmak sadece genleri vermekle ilgili bir şey değildi çünkü. Babalık yapmak bir yelkene rüzgar olmaktı aynı zamanda. Yelken ne kadar iyi olursa olsun, doğru rüzgarı almazsa beklenildiği şekilde hareket edemeyebilirdi. Yine Seden’in bilmediği Mehtap’ın son nefesini vermeden doktorların koluna yapışıp, “Ona herşeyi söylesin!” dediğiydi. Annesinin bu sözünden Seden bir şey anlamamış ve acı içinde ne olduğunun üzerinde de durmamıştı ama Ozan sevgili karısının ne söylediğini anlamıştı. Doktor karısının bu cümleyi defalarca tekrarlayıp, “Mutlaka söyleyin aileme” dediği için iletmek mecburiyetide hissetmişti.

Seden onu başarıya taşıyan tüm bu genleri aldığı babasını öğrenecekti böylece. Ozan, Mehtap’ın bunu neden istediğini anlıyordu. Selçuk’un annesinin konuşmasından ve bir bebekleri olduğundan hiç bir zaman haberi olmamıştı.Seden’e bir şey söylememiş olsalar da Mehtap ve Ozan aslında kızlarının da babasının da bu gerçeği bilmeye hakları olduğunu defalarca konuşmuşlar ama her seferinde Seden biraz daha büyüsün diye beklemeye karar vermişlerdi. Mehtap, bunun Ozan’a acı verebileceğini düşünmüştü muhtemelen. Oysa Ozan her şeyi başından bilerek kabul etmişti Seden’i. Yıllardır bir an bile onun babası olmadığını düşünmeden kızı için her fedakarlığı yapmıştı. Şimdi de aynı cesaret ve özgüvenle kızına gerçekleri anlatabilirdi. Anlatabilirdi ama bunu yaptığında da kızını üzecek bir sonuç ortaya çıkmasını göze alamazdı. Seden başka bir babası olduğunu öğrenip onu bulmak isteyebilirdi. Selçuk ve ailesinin bulması zor bir aile olmadıkları açıktı. Ancak Selçuk yıllar sonra bir kızı olduğunu öğrendiğinde nasıl bir tepki verirdi onu bilmiyordu. Seden’i ondan para sızdırmaya çalışan biri olarak algılayabilirdi, gerçek kızı olduğunu kabul etse bile onun istemeyebilirdi. Tüm bunlar da Seden için çok acı tecrübelere dönüşebilirdi o zaman. Mehtap her zaman Selçuk’un çok iyi bir insan olduğunu söylerdi ve bu ihtimallerin hiç birinin gerçekleşmeyeceğini düşünürdü. Ancak Ozan onunla aynı fikirde değildi ve kızını böyle bir riske atmayı da hiç istemiyordu. Bu yüzden Seden ile konuşmadan evvel, Selçuk’u kendisi bulup konuşmaya karar verdi. Onunla konuşup Seden’i üzmeyeceğine ikna olana kadar kızına bir şey söylemeyecekti. Eğer onu kabulletmeyeceğini ifade ederse de, Seden’ gerçekleri anlatırken bunu da söyleyecekti ki, gidip reddedilme şokunu yaşamasın.

Böylece Seden’e söylemeden Selçuk ve ailesi ile ilgili araştırma yapmaya başladı. Ozan araştırmasına devam ederken dans okulunun da sınavları gelip çatmıştı.Seden çocukluğundan beri bu sınava hazırlanıyor olmasına rağmen, tam dansına başlayacağı sıra da annesini hatırlayıp ağlamaya başladığı için sınavı terketmek zorunda kaldı. Annesinin o sınav salonunun kapısında başarısını duymak için bekliyor olmasını ne kadar istediği aklına gelmişti tam hazır olduğu sırada. Bu düşünce göz yaşlarının bir anda hücum etmesine neden olmuş, neredeyse yarım saat kesintisiz ağladıktan sonra sınav heyeti onun devam edemeyeceğine karar verip sınavını iptal etmişti. Onlara annesini yeni kaybettiğini de söylemek istemediği için o seneki sınav hakkını böylece kaybetmişti.

Annesinin istediğini başaramadığı için iyice morali bozulunca Ozan bir hafta kızını seneye veya sonraki senelerde yeniden girebileceğine ikna etmeye çalışmakla geçirmişti. Bu arada dans okulu sınavından önce yapılan üniversite sınav sonuçları açıklanmış ve Seden’in neredeyse hiç önemsemediği halde dört yıllık iyi bir bölümü kazandığı haberi gelmişti. Dans okuluna gitmek istediği için başarısızlığına çok morali bozulan Seden o okula da kayıt olmak istememiş ama babasının bunu da yapmazsa sonradan kendini kötü hissedeceğine ikna etmesi üzerine gidip kayıt olmuştu. Seden hassas ve duygusal bir kızdı, herkesten daha zeki olduğu için çok daha fazla düşünüyor, olaylardan herkesten daha çok etkileniyordu. Annesinin ölümü onun için çok ağır bir travma olmuştu. Ozan kızının bunu atlatıp her iki sınavda da başarılı olmasını bu yüzden hiç ummamıştı zaten. Yine de en azından birini hiç hazırlanmadan kazanmışken devam etmesi gerektiğini düşünüyordu. Ona bu okula gitmesi için hep annesi ısrar etmişti. Belki bir yıl başka bir üniversitede okursa kendiliğinden o okula girmekten vazgeçebilirdi. Kendi tercihini yapmış olurdu o zaman. Eğer yine de hazırlanıp dans okulu sınavlarına girerse, bu defa da yine kendi istediği için girmiş olurdu. Ozan onun ileride hiç bir şey için pişmanlık duymasını istemiyordu.

Mehtap’ın ölümü, ardından gelen sınav başarısızlığı ikisininde ruhunu çok yormuştu gerçekten. Tam da bu sırada Ozan, Selçuk’un izini bulmuş, onun aynı okulun yönetim kurulu başkanı olduğunu öğrenmişti. Elbette o da evlenmişti Mehtap’ın ardından, Seden’den dört yaş küçük bir oğlu vardı, Atlas. Yani Seden bilmese de bir erkek kardeş sahibiydi aynı zamanda. Yönetim kurulu başkanlığı elbette gönüllü bir işti, Selçuk’un asıl işi ailesinin milyarlar değerindeki işlerini yönetmekti. Mehtap’ın onu tanıdığı yıllardaki zenginlikleri katlanarak devam etmişti bu güne kadar. Ancak bunları yaparken çok severek okuduğu dans okulunun yönetimde görev almayı da ihmal etmemişti. Zamanında babası okulun önemli bağışçılarından olduğu için bu konudaki avantajı da fazlaydı zaten.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s