Hiç kimse – Bölüm 9

“Bu saatte mi konuşacaksın?” dedi Arzu şaşkın şaşkın, “Acil herhalde!”

“Bu konuşma için daha fazla bekleyemem Arzu!” dedi önce kararlı bir sesle Turgay,

Arzu iyice merak etti neler olduğunu ve etrafı kontrol ettikten sonra onu içeri davet etti. Buralarda bu saatte içeri Turgay’ı aldığını görürlerse acıklı hikayeye falan bakmaz doğrudan malzeme ederlerdi bir kızı.

Arzu kapıyı kapatıp, merakla Turgay’ın yüzüne bakmaya başladı. Turgay söze nasıl gireceğini bilemiyordu.

“Arzu ben sana aşık oldum!” dedi pat diye.

Arzu’nun yüzünde belirsiz bir gülümseme oluştu önce, “Ne?” dedi sonra.

“Ben sana aşık oldum Arzu, bunu daha fazla saklamanın gereği yok diye düşünüyorum.”

“Evet iyi yapmışsın” dedi Arzu’da, mutluluktan uçacak gibi hissediyordu, yüzü kıpkırmızı olmuştu aslında ama lamba o kadar zayıf bir ışık veriyordu ki birbirlerini ancak görüyorlardı.

Turgay bir anda ona doğru bir adım attı ve kendine çekip sıkı sıkı sarıldı. Tuhaf olduğunu biliyordu, aslında aklından geçen onu öpmekti adımı atarken bunu düşünmüştü ama son anda çekindiği için sarılmaya dönüvermişti. Arzu’da bu ani harekete şaşırdı ama o da kollarını Turgay’a dolayınca, Turgay rahat bir nefes aldı. Bir süre konuşmadan durdular öylece.

“Yani şimdi biz şey olduk değil mi?” dedi Turgay yine titreyen sesiyle.

“Evet olduk” dedi Arzu’da gülümseyerek, “Acil söylemen gereken bu muydu?”

“Evet!” diye geri çekildi Turgay heyecanla! “O kağıda yarın hemen cevap vermelisin!”

“Hangi kağıda!”

“O garson kılıklının verdiği kağıda tabi ki?”

“Anlamadım!” dedi Arzu tekrar.

“Hani sana çıklaım mı diye kağıt yazan o andaval var ya!” dedi önce ama sonra durdu, “Bir dakika, bu gün sana çıkma teklif eden oldu mu iş yerinden?” dedi sesini birileri duyacakmış gibi küçülterek.

“Hayır!” dedi Arzu kıkrıdayarak, “Neler oluyor anlamadım?”

“Ben anladım, dur sen!” diyerek bir anda çıkıp gitti Turgay. Parfümünün kokusu Arzu’nun üzerinde kalmıştı. Yüzüne yayılmış gülümseme ile hayallere daldı Arzu o gidince.

Turgay hızlı hızlı yürüdü eve doğru ve içeri girer girmez “Sizi çakallar!” dedi öfkeyle. Aysel çoktan gitmişti evine.

“Konuştun mu?” dedi İhsan gülmesini toparlamaya çalışarak.

“Söyledim!” dedi Turgay, “Bana oyun oynadınız değil mi?”

“Ne yapalım oğlum başka türlü söyleyeceğin yoktu!” diye kahkahayı bastı İhsan.

Turgay saatlerce söylendi durdu İhsan’a ama bir yandan da böyle olduğuna o da sevinmişti. Onlar artık sevgili olmuşlardı. Üzerindeki kazağı çıkardı ve gece onu koklayarak uyudu o da Arzu gibi. Sabah kalkar kalmaz Arzu’nun kapısına gitti hemen.

Arzu işe gitmek için çıktığında onu görünce şaşırdı ama çokta mutlu oldu, “Günaydın!”

“Günaydın! Bundan sonra seni ben götürüp getireceğim” dedi Turgay kasılarak, “Herkes bilsin!”

“Neydi o dün akşam söylediğin şeyler?”

“Boşver!” diyerek tuttu Arzu’nun elini, sonra ona dönüp gülümsedi, “Bundan sonra böyle!”

Saime hanım da çok sevinmişti iki gencin nihayet duygulularını itiraf etmelerine, “Turgay senin okul ne zaman bitiyordu?” diye sordu Turgay’a o akşam otururlarken.

“Şey yakında!” dedi Turgay.

“Artık okul bitince evlenirsiniz, ailene söylersin!”

“Tabi söylerim!” diye yutkundu Turgay yine.

“E ablamın kimliği yok anne nasıl evlenecekler?” dedi Aysel hemen.

“A doğru nasıl evleneceğiz böyle?” dedi Turgay sahte bir endişeyle.

“Elbet hatırlaycak Arzu her şeyi ama ben yine de nüfusta kocası çalışan bir tanıdığım var ona sorarım” dedi Saime hanım düşünceli düşünceli. Arzu heyecandan farketmiyordu ama Turgay’ın bazen bir şeyler gizlemeye bu kadar hevesli olması kafasına takılıyordu Saime hanımın.

“İhsan kızı tavladık iyi güzel de evlilik meselesini nasıl erteleyeceğiz buna da bir oyunun var mı acaba?” diye sordu sıkıntıyla.

“Ağabey adamı yakalamak üzerelermiş, biraz daha sıkacağız dişimizi işte.”

“O adamı bir elime geçirirsem zaten biliyorum ben yapacağımı!”

Saime hanım haksız değildi. Turgay ve İhsan buraya gizli bir nedenden gelmişlerdi. Bir çeşit koruma altındaydılar ama bunu etraflarında kimseyle paylaşmamaları gerekiyordu. Turgay’ın babası Kadir bet oldukça bilinen bir iş adamıydı. Bir yıl önce, bazı insanlarla yaşadığı iş anlaşmazlığı yüzünden sıkıntılar yaşamıştı. Adamlar belalı çıkınca polise başvuracağını söyleyince, onlarda arabasına ateş açmışlardı göz dağı vermek için. Ancak arabada Kadir bey yerine karısı Vasfiye hanım vardı ve kurşunlardan biri şoföre isabet edince araç kontrolden çıkıp devrilmişti. Şoför İhsanın babası Sadri beydi ve ağır yaralanmıştı. Zavallı Vasfiye hanım ise kaza anında hayatını kaybetmişti. Böylece polis zaten olayın içine dahil olmuştu. Kadir bey karısını kaybetmenin acısını yaşarken, adamların oğluna da bir şey yapmalarından korktuğu için Sadri beyin oğlu İhsan ile ikisini hemen evden uzaklaştırmıştı. Burada evden çok uzaktaydılar ve Kadir bey ile Sadri beyden başka kimse burada olduklarını bilmiyordu. Sadri bey geçirdiği ameliyattan sonra iyileşmişti. Çocuklarla tüm bağlantıyı o koruyordu. Adamların kim oldukları belli olmasına rağmen elde delil olmadığı için polis araştırmalarına devam ediyordu. Olan zavallı Vasfiye hanıma olmuştu, bir göz dağı meselesi onu canından etmişti. Kadri bey karısının kendisinin yüzünden öldüğünü düşünüp bir türlü toparlamanıyordu ama Turgay babası ile görüşemediği için onun yanında olamıyordu. Sadri bey ilgileniyordu adamcağızla da ama onunda söylediği bu işin biran önce çözülüp, Turgay’ın ilerin başına geçmesi gerektiğiydi. Kadri beyin ruh sağlığı bundan sona şirketi yönetmesine müsade edecek durumdan çıkmaya başlamıştı. Turgay’ın gelmesine karşı çıktığı için oğlan birtürlü kıpırdayamıyordu yerinden. Annesinin acısını ise sadece evdeyken serbestçe yaşayabiliyor, dışarıda baba parası yiyen bir öğrenci gibi davranıyordu. Oysa üniversiteden mezun olalı neredeyse üç yıl olmuştu zaten.

Arzu’ya aşık olmuştu ama ona bu olanları anlatmak istemiyordu. Hem onu korkutmamak için, hem de tehlikeye atmamak için. Polis suçluları yakaladığı zaman her şey normale dönecekti. O zaman evinen dönecek, babasının işini üstlenecekti. Annesinin mezarına bile gidememişti. Arzu ile de hemen evlenirlerdi o da buradaki hayattan kurtulurdu. İhsan’da tam bir kardeş olmuştu ona burada. Turgay rahat ve mutlu olsun diye elinden geleni yapıyordu zavallı. Babası babasına, İhsan’da Turgay’a can yoldaşıydı. Üstelik onların yüzünden hayatları sarsıldığı halde. Turgay bu iyilikleri asla unutacak bir adam değildi zaten. Şimdi bir de Saime hanım ile Aysel vardı tabi. Giderken hepsini götürmek istiyordu yanında. Hepsinin hayatını değiştirebilirdi. O zaman kendini daha iyi hissedecekti belki. Babasına da bir çare bulması gerekiyordu. Sadri bey ısrar etse de bir doktora görünmeyi reddediyordu. Turgay gidince ilk iş olarak bunu halledecekti.

Arzu ve Saime hanımın onun ailesini ve yaşamını merak ettiklerini biliyordu ama şimdi onlara hiç bir şeyden bahsedemezdi. Mecburen bekleyeceklerdi. Tabi evlenmek için de bu işlerin çözülmesi gerekiyordu. Saime hanımın kendini Arzu’nun annesi saydığı için sorguladığının farkındaydı. Onlara sırtını dönecek biri olmadığını anlamış olmalıydılar zaten.

Ne Saime hanım, ne de Arzu çalışacaktı bu iş bittiğinde Aysel’de iyi bir okulda okuyacaktı inşallah.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s