Seçkin ertesi sabah geri geldiğinde Sema hâlâ koltukta uyuyordu. Gece bir kaç kez çığlık atarak uyanmıştı ama Taner’in varlığını bile farkedemeden ger uykuya dalmıştı. Taner kendine bir şey olacağından çok ona bir şey olacak diye tedirgin olmuştu. Kapı çalmasına rağmen Sema uyanmayınca Taner gidip açtı. Öncesinde arayıp gelenin Seçkin olup olmadığını kontrol etti.
“Oğlum geleceğim dedim ya sabah ne arıyorsun?” dedi Seçkin içeri girince.
“İyi de kızın kocası falan gelirse diye tedirgin oldum bütün gece!”
“Doğru ya biz onu hiç hesaba katmadık!”
“Evli miymiş?”
“Bilmiyorum nasıl bir iğne yaptıysan hâlâ uyanamadı zavallı!”
“Senin ilaçlarını da getirdim. Sen nasıl buldun bu kızı, baya sarsılmış ne yaşamışsa!”
“Ben onu bulmadım ki o beni buldu. Dün akşam yürüyordum sadece, Caddeden yürümeyi sevmem biliyorsun. Ara sokaklara gireyim dedim. İki tinerci bir çocuğa bağırıyorlardı “
“Sen de duramadın araya girdin!”
“Evet, yani ne yapsaydım? Adamlar bana dönünce çocuk kaçtı tabi. Sonra dayağı ben yedim!”
“Taner sen sağlıklı bir adam değilsin. Bak geçen defa da bir arabanın altında kalıyordun. Bu böyle hastaneye gitmek istemiyorum ile çözülecek bir şey değil. Dikkat etmek zorundasın!”
“Ediyorum ama olan oluyor işte!”
“Annen ve baban sürekli beni arıyorlar seni tedaviye dönmeye ikna etmem için. Zavallı insanları çok üzüyorsun, artık yeterince düşünmedin mi?”
“Kimsiniz?” diyen sesine döndüler Sema’nın ikisi de, konuşmaya öyle kaptırmışlardı ki kızı unutmuşlardı bile.
“Sema hanım Taner ben hatırladınız mı? Dün yardım edip evinize aldınız?”
Sema boş boş baktı onların yüzüne, başı çok ağrıyor, gözleri de bulanık görüyordu. Sonra birden sokakta tekmelenen adamın görüntüsü geldi gözlerinin önüne.
“Bakın ben doktorum, sizin de yardıma ihtiyacınız var gibi duruyor, eşiniz ya da aileniz var mı?”
“Ben doktor çağırmadım!” dedi Sema endişeyle onun yüzüne bakarak. Adamın dayak yediğini onu eve getirdiğini hayal meyal hatırlıyordu ama sonra ne olduğunu hiç hatırlamıyordu. Birden bire eve girdiğinde bulduğu manzara geldi aklına, “Yoksa siz hırsız mısınız?” dedi yeniden gerilerek.
“Hayır bakın siz dün beni bir sokak kavgasından kurtardınız, sonra bende doktorumu çağırdım. O da geldi ve benim kaşımı dikti, bakın işte dikiş izleri. Bakın bu üzerinizdeki kan lekeleri benim kaşımdan geldi üzerinize!” diye Sema’nın bluzundaki lekeleri gösterdi Taner.
Sema kan lekelerini görünce iyice huzursuz oldu. Kendi yüzüne götürdü elini hemen. Mustafa onun yüzüne vurduğunda böyle kan lekeleri sıçramıştı üzerine, sonra bıçağı hatırladı elindeki kanlı bıçağı. Hemen eline baktı. Neyseki bıçak yoktu elinde.
“Onu hastaneye götürmeliyiz!” dedi Seçkin, “Durumu hiç iyi değil!”
Taner Sema’yı oyalarken hemen bir iğne daha hazırladı sonra onun kolunu yakaladı ve direnmesine fırsat vermeden yaptı iğneyi.
Sema gözlerini yeniden açtığunda bir hastane odasındaydı. Uzun süredir ilk kez vücudunun dinlenmiş ve rahatlamış hissediyordu. Kollarında herhangi bir serum ve benzeri bir şey yoktu. Tam yataktan kalkacağı sırada kapı açıldı içeri doktor girdi.
“Merhaba uyandınız demek!” dedi Ferah hanım gülümseyerek.
“Merhaba buraya nasıl geldim?” dedi Sema.
“Sizi buraya arkadaşlarınız getirdi. Doktor Seçkin ve diğeri. Adı neydi hah Taner!”
“İyi ama neden?”
“Bir sıkıntı yaşamışsınız sanırım. Ne olduğunu bizde bilmiyoruz? Cevaplar sizde.”
“Ne kadardır burdayım ben?”
“Ah çok olmadı merak etmeyin, dün geldiniz. Haber vermek istediğiniz birileri var mı?”
“Hayır yok!” dedi Sema düşük bir tonlamayla
“Anlıyorum, karnınız acıkmış olmalı, size güzel bir yemek getirmelerini söyleyeyim, sonra da biraz sohbet edelim olur mu?” diyerek çıktı doktor odadan.
“Hem acıkmış, hem de tuvaleti gelmişti. Kadın odadan çıkar çıkmaz yataktan kalkıp, aralık kapısından gördüğü banyoya girdi. Biraz başı dönmüştü kalkınca ama genel olarak iyi hissediyordu. Burada kalması için neden yoktu herhalde.
Banyodan çıktığında Taner’i gördü odada.
“Merhaba, umarım bu kez beni hatırlarsınız” dedi Taner gülümseyerek. Arkasından Doktor Seçkin’de girdi kapıdan, az önceki doktor hanımla konuşarak.
Sema üzerinde gecelik olduğunu farkedince hemen yatağa koşup yorganı üzerine çekti.
“Siz sohbet ederken Sema hanım yemeğini yesin, az sonra gelecek. Biz sonra konuşuruz!” diyerek çıktı odadan Ferah hanım.
“Daha iyi görünüyorsunuz” dedi Seçkin
“Evet teşekkür ederim, beni siz getirmişsiniz!”
“Siz de arkadaşımı kurtarmıştınız” dedi Seçkin gülerek, “Üstelik aylardır onu şu hastanenin kapısından içeri sokamamıştık ama şimdi sizin sayenizde yeniden girdi!”
“Bu konuya girmesek” dedi Taner sıkıntıyla, “Biz de size yardım etmek istiyoruz eğer izin verirseniz?” dedi Taner, “Yani eğer bize başınıza geleni anlatırsanız!”
“Yapabileceğiniz bir şey olduğunu sanmıyorum!” dedi Sema ama bu arada gözyaşlarını tutamadı yine.
Bu arada kapıdan yemeği girince üzerine fazla gitmemeye karar verdiler. Doktor onunla konuşacaktı zaten. Seçkin bir kadın doktorun ona kendini daha iyi hissettireceğini düşünmüştü. Yemeğini rahat yesin diye izin isteyip ayrıldılar yanından.
Doktor Ferah yeniden yanına girdiğinde Sema ilk iş ne zaman ayrılabileceğini sordu ama doktor samimiyetle yaklaşarak onun ağzından tüm hikayeyi almayı başardı. Kızın neden bu kadar sarsıldığı çok açıktı. Ona bir süre kullanması için bazı ilaçlar yazdı. Bir gece daha kalması için ısrar etti ama sadece ilaç içecekse buna ihtiyacı olmadığını söyledi Sema. Giyinip hazırlandığından, Taner geri gelmişti odanın önüne.
“Eve bırakmak için geldim” dedi mahcup bir şekilde.
“Teşekkür ederim”
Birlikte Taner’in arabasına indiler ve yol boyunca da hiç konuşmadılar.
“Yardım etme konusunda çok ciddiyim” dedi Taner eve geldiklerinde, “Ferah bizim arkadaşımızdır ama hasta doktor gizliliği diyerek bir şey anlatmak istemedi. Sadece ciddi sıkıntılarınız olduğundan bahsetti. Benim babam güçlü bir adamdır.”
Sema’nın aklına kızını öldürdüklerini söylemek geldi bir an için ama elinde herhangi bir delil yoktu.
“Teşekkür ederim” dedi sadece, doktora anlatırken yeniden yaşamış gibi olmuştu olayları. Kimseyle paylaşmamış olmasına da sevinmişti. Ferah hanım ona kendini daha iyi hissetmesi için yardımcı olacğaını söyemişti. Bunun içinde ne yaşadığını bilmesi gerektiğini. Bir yabancıya bu kadar kolay her şeyi anlatacağını Sema’da düşünmemişti ama kelimeler ağzından dökülüvermişti tek tek.
“Bir sabıkalı olduğunuzu öğrendik, çok özür dilerim hastane kaydınızı yaparken ortaya çıktı.”
Sema durup baktı onun yüzüni tanıdığı aşağılamayı bekliyordu ama göremedi.
“O duvardaki yazı bir mesaj mı?” dedi Taner bu defa, onu bırakıp gitmek istemiyordu bu halde. Bir yardımı olsun istiyordu illa ki.
“Babam benim için yazmış” dedi Sema.
“Neden?”
“Bu çok uzun bir hikaye gerçekten!”
“Benim vaktim var!”
(devam edecek)