Vazgeçtim – Bölüm 6

Begüm’ün Adana’da işleri umduğundan iyi gidiyordu. Eskiden olduğu gibi ailelerden çok restoranlara satış yapıyordu. Hatta bir tanesi turşu barı yapmıştı ondan aldıklarıyla.

“Burada turşuların bu kadar değerli olduğunu bilseydim inan daha önce gelirdim Hayri!” diyordu sürekli. İşler gerçekten iyi gidiyordu. Hayri iş çıkışları kızıyla onun yanına geliyor, sonra dükkanı bitlikte kapatıyorlardı. Bir süre sonra bu o kadar olağan hale geldi ki, Işıl bir gün “Biz neden hepimiz aynı evde yaşamıyoruz?” diyene kadar Begüm ve Hayri birlikte ne kadar iyi vakit geçirdiklerini ve anlaştıklarını farketmemişlerdi. Begüm bir anda kıpkırmızı oldu. Adana’ya geleli iki yıl olmuştu. Hayri ve kızı bir gün olsun onu yanlız bırakmamış, buraya uyum sağlaması ve işini yeniden kurması için ellerinden geleni yapmışlardı.

Ertesi gün Hayri erkenden aradı Begüm’ü ; “Işıl doğru söylüyor” dedi sevgi dolu bir sesle. Begüm ne diyeceğini bilemedi, “Yani biz, eğer sen de istersen tabi. Ne dersin?”

“Ben ne diyeceğimi bilemiyorum.”

“Bak eğer ben o adamı henüz unutamadım dersen bunu anlayışla karşılarım. Yani ben, yani Işıl’ın bunu istiyor olması benim için çok önemli.”

“Anlıyorum!” dedi Begüm.

“Bu akşam bir yemek yesek başbaşa, belki daha rahat konuşuruz!”

“Olur tabi.”

O akşam Hayri evlenme teklif etti Begüm’e. Bu hem onun, hem kızının isteğiydi. Işıl Begüm’ü gerçekten çok seviyordu. Hayri de eşi gittikten sonra ciddi bir güvensizlik soruun yaşadığı için kimse ile birlikte olmak istememişti. Bundan sonraki hayatını kızı ile geçirmek istiyordu. Ancak Begüm’ü daha o turşucu dükkanında gördüğünde çok sevmişti. Aslında onu annesi onun annesinden bahsettiğinde çok sevmişti.

“Annen beni hiç görmedi unuttun mu?” dedi Begüm gülerek.

“Evet görmedi ama öyle bir annenin kızı başla nasıl olabilirdi ki? Sen de annen kadar iyi, harika bir meleksin. Tıpkı onun gibi hayatımıza girer girmez aydınlattın.”

“Ah öyle söyleme lütfen, asıl sen tam zamanında benim hayatıma girdin ve beni kurtarıp buralara getirin. Elimden tuttun. Kızın ve sen ayakta kalmamı, yeniden başarmamı sağladığınız. Annem ve babam öldüğünden beri ilk kez kendimi bir aileye ait hissettim.”

“Evet işte bu, şimdi bu hissiyatına biraz resmiyet ekleyeceğiz sadece ve tabi bir de ortak bir hayat! Biz bunu çok istiyoruz, yani kızım ve ben. Ancak senin ne düşündüğünü henüz bilmiyorum!”

“Sanırım, yani bu beni çok mutlu eder. Ben kabul ediyorum!”

Böylece Begüm ve Hayri, Begüm’ün Adana’daki ikinci yılında evlendiler, Begüm için açtıkları eve kapadılar ve Hayri’nin evinde yaşamaya başladılar. Begüm’ün düzenli olarak turşu verdiği yerler olduğu için kısa bir tatil planlayabildiler balayıları için. Işıl’ın seçtiği bir sahil otelinde yer ayırttılar.

İlk kez bir aile olarak bir arada olacaklardı bir hafta geçireceklerdi. Işıl otele girer girmez havuza bakacağını söyleyip ortadan kayboldu. Hayri onu bulup getireceğini söyleyerek arkasından gitti ve Begüm’de odanın anahtarlarını alıp yukarı çıkmaya karar verdi. Valizler hemen arkasından gelecekti.

Asansöre bindi. Henüz iki kat çıkmamıştı ki asansör durdu ve içeri orta yaşın üzerinde bir kadın kapının açılmasıyla, gözlerini kocaman açarak ona bakmaya başladı. Kucağında henüz bir kaç aylık olduğu belli olan bir bebek taşıyordu. Koridora gergin bir erkek sesi yayılmıştı.

“Sana daha kaç kere söyleyeceğim, bu şekilde davranılmasından hoşlanmıyorum!”

Yaşlı kadın bebeği sıkı sıkı tutarak asansöre bindi. Begüm’de çok şaşkındı.

“Nermin hanım?” dedi onun yüzüne bakarak. Benzetmiş olmaktan korkuyordu.

“Ah kızım benim, seni öyle çok aradım ki?” dedi kadın ağlamaklı bir sesle, “Sen gittikten sonra Kemal delirdi. Bir yıl aradı seni her yerde, o kadar sinirli bir adama dönüştü ki onu hâlâ zaptedemiyoruz!”

Kucağındaki bebek ağlamaya başlayınca onu pışpışlamaya başladı, “Kemal’in oğlu. Tam istediğim gibi oldu her şey. Nazan ile evlendiler!”

“Az önce o mu bağırıyordu öyle!”

“Duydun demek! Evet Kemal çok değişti Begüm. Karısına, bana sürekli bağırıyor. Bebek korktuğu için onu aşağı indiriyordum ben de.”

Begüm üzülerek baktı bebeğe, çocuk ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.

“Kemal seni görse çok sevinir!” dedi Nermin hanım birden gülümseyerek.

“Ah yo! Karısı ile geldiğini siz söylediniz. Üstelik bir bebekleri var. Bunu nasıl düşünürsünüz?”

“Çok çaresizim kızım! Oğlumu tanıyamıyorum. İnan çok pişmanım. Nazan’da hiç beklediğim gibi bir gelin olmadı. Çok şımarık. Aslında bakarsan Kemal’i o delirtiyor daha çok. Eğer seninle evlenmesine mani olmasaydım şimdi her şey çok başka olurdu biliyorum. Sen nerelere kayboldun hemen öyle?”

Bu arada Begüm’ün ineceği kata gelince asansörün kapıları açıldı. Begüm indi asasörden, daha konuşmak istediği belli olan Nermin hanım da indi peşinden. Begüm mecburen durdu onunla konuşmak için.

“Begüm kızım ne olur konuş Kemal ile. O seni dinler. Seni görse deliye döner. Yani delirdi zaten de, sakinler demek istiyorum!”

“Nermin hanım siz gerçekten ne söylediğinizi bilmiyorsunuz. Onun hayatına bu şekilde müdahale etmekten vazgeçmelisiniz Sonuçları görmüyor musunuz?”

“Hatamı telafi etmeme izin ver diyorum işte. Gel oğlumla evlen. Ben Nazan’ı hallederim”

“Bu çocuk?”

“Onu Nazan alır kızım, çok paraları var onlar bir bakıcı tutar baktırır!”

“Size daha fazla söyleyecek söz bulamıyorum!” dedi Begüm ters bir şekilde.

Asansörün kapısı yeniden açıldı bu defa, Hayri ve Işıl indiler asansörden.

“Karıcığım? Sen hâlâ burada mısın?” dedi Hayri Nermin hanıma baktı gülümseyerek. Işıl’da hemen koşup sarıldı Begüm’e, “Harika bir havuz var burada, haydi bir an önce mayolarımızı giyim aşağı inelim?”

Nermin hanım Hayri’nin “karıcığım” lafından sonra bembeyaz oldu.

“Nermin hanıma rastladım ben de, torununu gezdiriyormuş. Eski mahalleden bir komşumuz!” dedi Begüm soğuk soğuk.

“Memnun oldum!” dedi Hayri, ardından da Işıl.

“Haydi kızım gidip mayolarımızı giyelim. Az önce valizlerimizin geldiğini gördüm odamıza. Görüşmek üzere Nermin hanım. Torununuz sağlıkla ve analı babalı büyüsün! Tebrik ederim!” dedi imalı bir sesle.

“Biz bu gün ayrılıyoruz otelden!” dedi yaşlı kadın, ona tren kaçmadan harekete geç demek istiyordu.

“İyi yolculuklar!” dedi Begüm Işıl’a sarılarak ve el sallayıp odalarına girdi.

“Pek sevdiğin biri değil sanırım!” dedi Hayri gülerek.

“Günahım kadar sevmem!” dedi Begüm.

Sonra hep birlikte havuza indiler.

Bir saat sonra resepsiyonda bağırıp duran bir adam, karısı, bir bebek ve annesi taksiye biniryorlardı.

SON

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s