Ertesi sabahtan itibaren sade bir tören de olsa koşturmaca ve telaş başladı. Luna’nın saçlarını yapması için Gimini dışında özel bir görevli gelmişti. Gimini onu giydirdikten sonra adam neredeyse iki saat süren bir çalışmanın ardından Luna’nın saçlarını daha önce hiç görmediği ama gerçekten de beğendiği bir modele soktu.
Tören sarayın özel bir bölümünde gerçekleşecekti. Kontun oraya vardığı bilgisi ulaşınca, Gimini onu hızlıca aşağı indirdi. Uzun zamandır görmediği babası ve üvey annesi çoktan yerlerini almışlardı. Onu bir odaya aldılar ve orada beklemesini söylediler. Gimini’de dışarılarda bir yerlerde koşturuyordu. Burası sessiz ve küçük bir odaydı. Penceresi yoktu. Annesinin kaldığı yer geldi aklına. Böyle penceresiz bir yerde yıllardır tek başına yaşıyordu. Üstelik onunla yaşadığı dünyadan ayrılıp gelmişti buraya. Burada bir geçmişi veya hayatı zaten yoktu. Hiçbir şeye uyum sağlaması gerekmeden tek başınalık düşmüştü ona. Mutlu olduğu ve bedenine bağımlı olmadığını söylediği bir tek başınalık. Neredeyse planlanmış kişisel bir cennet gibi. Oysa o ve diğerleri annesinin öldüğünü karanlık bir yerde cennet ve cehheneme gideceği günü beklediği ya da benzeri bir şeyler düşünüyorlardı. Kimse o taraftan böyle bir boyuta geçiş olduğunu tahmin bile etmiyordu, etmesi için de bir neden yoktu.
İnsan varlığını bilmediği bir şeyi tahmin edemezdi ki! Hiç bilmediği bir şeyi düşünmesi ve aklından geçirmesi mümkün bile değildi. Bir şeyler önce düşünceye dönüşmeli sonra fikirlere konu olmalıydı ne yazık ki biz sınırlı varlıkların idrakında. Beş duyumuzla hissettiklerimizle ilgili bize söylenmemiş hiç bir şeyi bilemeyecek kadar acizdik aslında ve kocaman akıllarımızla her şeyi çözmüş, bilmiş gibi davranıyorduk.
“Luna?” dedi yumuşacık bir ses.
Kendini düşüncelerinin içinde kaybetmiş olan Luna sesin yumuşaklığına rağmen irkilerek kafasını kaldırdı.
“Anne?” dedi sonra heyecanla.
“Canım kızım, kont nazik bir jest daha yaparak kraldan kızımın düğününde bulunmam için izin almış!”
Luna ağlamaya başladı sevinçten ve sarıldı annesine, “Ah şimdi düğünü bırakıp seni kaçırmak istiyorum bir yerlere ve günlerce konuşmak isytiyorum anne! Yanımda olmanı istiyorum!”
“Sakinleş güzel kızım! Olmayacakların olduğunu gördün sen! Neden fazlası için umutlu değilsin hâlâ!”
Luna gözlerini silerek sustu hemen, “Haklısın!” dedi sonra, “Ne yaşadığımın bile farkında değilim sanırım! Ben evleniyorum ve annem düğünümde benim yanımda! Bu bile mümkün olmasını asla hayal etmediğim bir şey!”
“Gördün mü?” dedi annesi sevgiyle.
“Burada adetler biraz farklı seni damada ben götüreceğim. O da benden herkesin önünde doğurduğuma eş olmak için izin isteyecek. Buraya henüz yeni geldin ve böyle bir törenin içindesin şimdi. Nasıl olduğunu bilmiyorum bunun. Ancak kontun doğru kişi olduğunu hissediyordum. Yinede bu kadar kısa zamanda buraya gelip bir eş seçmiş olman çok normal değil öyle değill mi?”
“Evet!” dedi Luna iç geçirerek, “Çünkü bu evlilik bizim planımız değil! Ama o gerçekten çok iyi biri!”
“O halde seni ona vermeli miyim?” dedi annesi onun gözlerinin içine bakarak.
Luna ne diyeceğini bilemedi bu soruya, “Vermeme şansın var mı?”
“Elbette var!”
“Ama bu konta karşı saygısızlık olmaz mı?”
“Bir makama saygı için bir ömür feda edilir mi sevgili kızım!”
“Bir ömür mü?” dedi Luna yine.
“Bir ömür! Eğer burada kalcaksan!”
Luna hemen cevap veremedi yine.
“Buna düğünden sonra karar vermeyi düşünmüştüm ben aslında!”
“Gitmeni gerektirecek ne olduğunu sen biliyorsun kızım! Ben seni bu gün sevgiyle kontun kollarına vereceğim! O seni ömrün boyu sevgiyle kucaklamaya hazır görünüyor! Karşılığını nasıl vereceğin senin kararın!” diyerek alnından öptü annesi Luna’yı. Bu güzel öpücük içine sımsıcak bir ışık yaydı sanki, “Bu gün bir ay gibi parlıyorsun güzel kızım! Sanırım birazdan bizi içeri çağıracaklar!” diyerek ayağa kaldırdı kızını.
Tam da o sırada Gimini kapıyı açıp içeri girdi. İkisini birden ayakta ve hazır görünce göz yaşlarını tutamadı. Çıkmadan üç kadın bir kez daha kucaklaştılar.
Yuvarlak olan salonun orta yerinde kurulan platforma yürüyüp çıktılar. Gimini alt kısımda bekledi. Kont kendi annesini temsilen teyzesi ile gelmişti. Luna töreni yönetecek biri olmasını bekliyordu ama yoktu. İki anne karşılıklı durdular ve doğurdukları çocukları sevgiyle teslim ettiklerini tekrar ettiler. Sonra birbirleri ile kucaklaştılar ve birbirlerinin alınlarına dokundular. Tüm bunların ne anlama geldiğini anlamasa da sanki başkasının törenini izliyormuş gibi seyrediyordu Luna.
Annelerin karşılıklı duruşu sona erdiğinde Luna ve Kont karşılıklı getirildiler. Her ikisinin de annesi arkalarında duruyorlardı. Anneler onları omuzlarından tutarak birbirlerine doğru ittiler ve sonunda ortada birbirlerine çok yakın olarak durdular.
“Seni annenin kollarından sevgiyle alıp, ölene dek sevgiyle saracağıma söz veriyorum!” dedi kont.
Gimini Luna’ya da bu sözleri ezberletmişti, o da kontun gözlerinin içine bakarak tekrar etti. Kont yine maskesiyle gelmişti. O sözlerini tamamlayınca az önce annelerin yaptığı gibi kontta onu kucakladı. Luna’nın kalbi o kadar hızlı atmaya başladı ki kendini bir anda onun kollarında bulunca, az kalsın sendeleyip düşecekti.
Törenin hepsi bu kadardı. Sonra ikisi platformdan indiler ve resmi bir şekilde Luna’nın ve kontun babaları ile üvey anneleri ile selamlaştılar. Luna’nın üvey annesi kocasının ilk karısını yani Luna’nın annesinin törende olmasından hiç hoşlanmadığı için çok gergindi. Onun geldiğini görür görmez kocasına, “Bu deliyi kim çağırdı? Şimdi bir dleilik yapıp töreni mahvedecek!” dedi durdu. Ancak Luna’nın babası için de bir sürprizdi bu. Damadının böyle bir girişimde bulunduğunu öğrenince karı koca şaşkına döndüler. Kontun Luna’ya bu kadar kısa zamanda bu derece değer verdiğini farketmek özellikle üvey anneyi kıskandırmıştı. Bu damatlarının kral üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösteriyordu doğrudan. Üvey anne kızlarını bu delikanlı yerine diğerlerine layık gördüğü için hata yapıp yapmadığını sorguluyordu.
Törenin yapıldığı salonun yanındaki küçük bir diğer salonda bir ziyafet masası kurulmuştu. Birbirinden pek haz etmediği belli olan insanlardan oluşan bu küçük grup o kısma geçerek birlikte bir yemek yediler ve ardından Gimini, Luna ve kont hazırlanmış özel bir arabaya bindirilip uğurlandılar.
Luna’nın annesini bekleyen araba da hemen onlarınkinin arkasındaydı. Törenden sonra yeniden kuleye dönmesi gerekiyordu.
“Annemin gelmesini sağladığın için sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum!” dedi Luna, “Bu hayatımda benim için yapılan en önemli şey!”
Bunu söylerken hem gözleri dolmuş, hem de sesi titremişti. Gimini’de boşalıp ağlamaya başladı hemen.
Kont bir anda iki kadın birden ağlamaya başlayınca ne diyeceğini şaşırdı ve “Anneni ikinci kez görebilmen için en uygun bahanenin düğünümüz olacağını düşündüm” dedi nazik bir şekilde.
“Sen tanıdığım en düşünceli insanlardan birisin” dedi Luna
(devam edecek)