Tiyan yapabileceği bir şey varsa mutlaka yapmayı deneyceğine söz verdi Luna’ya. İlk günü birlikte şenlik alanında dolanarak tükettiler böylece. İkinci gün av evinde olan kral da saraya dönecekti. Kralın dönüşünü kutlamak için ekstra eğlenceler de düzenlenmişti. Bu eğlencelerden bir tanesi krala hediye sunma etkinliğiydi.
“Ne saçma bir etkinlik bu böyle?” dedi Luna odaya döndüklerinde Gemini’ye, “Kralı eğlendirmekten başka ne işe yarıyor ki bu?”
Gemini gün boyu onun ağzından çıkanları kontrol edebilmekten yorulmuştu zaten. Cevap bile vermedi bu soruya. Luna onun hizmetine bir kaç gün içinde alışmıştı. Artık giyinip soyunurken doğrudan kendini ona bırakıyor nerdeyse parmağını oynatmıyordu. Bunun Gemini’yi daha çok yorduğunu farkedince toparlandı hemen.
“Çok üzgünüm. İnsan rahata gerçekten çabuk alışıyor sanırım”
Gemini anlamadı kızın ne demek istediğini ve yine cevap veremeden işini yapmaya devam etti. Luna bu küçücük kadının işini daha da zorlaştırmamak için hem yardımcı olmaya çalışıp, hem de konuşmaya devam etti.
“Peki ben bir hediye vermeyecek miyim krala?”
“Kont ikinizin yerine bir hediye hazırlamış olmalı!”
“Ben kendim bir hediye hazırlamak istesem olmaz mı?”
“Olur elbette ama kont zaten sizin için bunu yapıyorken neden son gece bir hediye için uğraşacaksınız.?”
“Anlamıyor musun kralla doğrudan iletişime girmek için bir fırsat olacak bu?”
“Evet ama bu sandığınız gibi bir merasim değil. Hediyeleri önceden alıp kontrol ediyorlar. Krala birileri suikast düzenlemek istiyor olabilir öyle değil mi?”
“Ne yani doğrudan verilmiyor mu hediyeler?”
“Hayır verilmiyor! Krala kimlerin ne hediye verdiği söyleniyor sadece. Kontun hediyesi verildiğinde sizin adınız da geçeceğinden ayrıca bir hediye almanıza gerek yok!”
“Peki kral ile konuşmak için bir fırsatım olur mu sence?” dedi Luna geceliğini kafasından geçirirken. Gimini hemen bol ve uzun geceleğin eteklerini bacaklarına doğru çekmeye ve düzeltmeye başladı.
“Bayan Luna neden sürekli kendinizi riske atıyorsunuz daha tam iyileşmediniz!” diye iç geçirdi Gimini bezgin bir sesle.
“Çünkü fazla vaktim yok!”
Gimini yine derin bir iç geçirdi ama cevap vermedi. Tam onu yatırıp odadan çıkacağı sırada, “Elbiseyi ne yaptın, biliyorsun onu götüreceğim” dedi Luna.
“Koltuğun üzerinde” diyerek bir çocuğa gülümser gibi gülümsedi ve çıktı Gimini. Ertesi gün giyilecek beyaz elbise biraz daha farklıydı.
Tiyan ertesi gün yine tam saatinde geldi. Son iki gündür babası veya üvey annesi ile hiç karşılamamıştı. Bahçede de yok gibiydiler. Onlarla bir ilgisi olmadığı için Gimini’ye de bir şey sormadı. Kont ile vakit geçirmek hoşuna gitmişti. Üvey annesi ile aynı ortamda olmadığına memnundu.
Birlikte bahçeye indiler. Kralın on dakikalık mesafede olduğu haberi geldiği için bahçede bir dalgalanma yaşanıyordu. Sonunda arkasında kalabalık bir insan grubu ile gösterişli atı ile gözüktü kral.
Etrafını selamlayarak kalabalığa doğru yaklaşmaya başladığında Luna şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Gimini onun yüzündeki garip ifadeyi görünce başını vurduğu zaman ki gibi durgunlaştığını düşündü ve hemen dürttü dirseğiyle.
“İyi misiniz Bayan Luna?”
“Gimini bu o? Emlakçı!”dedi şaşkın şaşkın yüksek sesle.
Bunu kontta duymuştu ama yanlış anladığını düşünüp üzerinde durmadı.
Gimini “Lütfen bayan Luna, lütfen size yalvarıyorum. Şimdi bu ataklar için en kötü zaman gerçekten!” diye ağlamaklı bir sesle fısıldayınca Luna toparlandı hemen. O dövmeciye girdiği andan itibaren olan hiç bir şey normal değilken, neden bu kadar şaşırıyordu ki ?
O sırada dövmesi aklına geldi, emlakçıyı yeniden gördüğüne göre bu bir işaret olabilirdi. Hemen elbisesinin yakasını kaldırıp içine bakmaya başladı. Gimini iyice paniklemiş bir şekilde onun elini çekiştirip aldı yakasından. Neyse ki o arada Luna bakabilmişti göğsüne dövme orada değildi. Kontun şaşkın bakışlarını görünce, “İçime böcek girdi sandım çok özür dilerim!” dedi nazik bir gülümseme ile. Kral sarayın önüne kendisi için hazırlanan özel alana gelince yine büyük bir gösterişle atından indi ve koltuğuna oturdu. Elini kaldırarak şenliğin devam etmesini isteğini belli edince orkestra yeniden çalmaya başladı.
“İyisiniz değil mi?” dedi Tiyan herkes kendine dönünce.
“Evet çok özür dilerim böceklerden pek haz etmem o yüzden!”
“Sorun değil, kralı gördüğünüzde bir şeyler söylediniz ama tam anlayamadım doğrusu?”
“Ah ben bir an için coşkuya kapıldım sanırım! Malum her gün kral görmüyorum!”
Gimini yine dirsekledi arkadan.
“Yani kralımız gibi bir değerli insanı her gün görmüyorum anlamında söyledim. O yüzden bir şeyler mırıldanmış olabilirim!”
Kontun gözlerindeki soru dolu ifadeyi gördü ama ona kralın emlakçı olduğunu söylese Gimini bu defa üzerine atlardı herhale. Ayrıca emlakçıyı anlatabileceğinden çok emin değildi.
O sırada bir ışık yandı beynide. Emlakçı buradaysa, dövmeci kadın da buralarda olabilirdi. Etrafa daha dikkatli bakmaya karar verdi kendi kendine. Doğum annesine ulaşamasa bile onu bulursa geri dönebilirdi muhtemelen.
“Kralın hediyesini sundunuz mu?” dedi sonra Tiyan’a dönüp. Neyse ki Gimini müdahale etmemişti bu sefer.
“Evet, yardımcılarım onu hediye salonuna bıraktılar. Sanırım kontroller yapılıyordur şimdi.”
“Bu hediyeler kralla konuşmak için bir neden olabiliyor mu?”
“Bazen evet, yani kral bazen hediyelerden söz açabiliiyor sohbet esnasında. Bütün gün oturmuyor elbette birazdan o da dolaşmaya başlar”
“Umarım sizin hediyenizi bizimle konuşmaya değer bulur da ona doğum annemden bahsetme fırsatı bulabiliriz!”
“Bunun herkesin içinde konuşulacak bir mesele olduğunu sanmıyorum!” dedi Tiyan.
“Randevu mu alıp görüşmek gerek o zaman?”
“Ben bir fırsatını bulursam konuşacağımı söyledim size!”
“Evet ama ne zaman?”
“İlk fırsatta!” dedi kont yeniden
Tam o sırada Gimini onu şiddetle dürtmeye başladı ve ne oldu demeye kalmadan ikisi de kralı burunlarının dibinde buldular.
“Dördüncü kont, sevgili evladım, demek bu güzel hanım ile evlenceksin!”
Kont hemen selam verdi kralına, Luna’da Gimini’den öğrendiği gibi bir reverans yaptı.
“Küçük hanım ülkemizin en değerli görevlilerinde biri ile evlenceksiniz. Bir çok kadın sizin yerinizde olmak için can atar! Umarım değerli kontumuzla mutlu olursunuz!”
“Teşekkür ederiz efendim!” dedi Luna.
“Sizi daha önce görmüş olabilir miyim?” dedi kral sonra birden bire durdup ve dikkatle Luna’nın yüzüne baktı ve onun bir tepki vermesine fırsat vermeden “Aynı sarayda yaşıyoruz öyle değil mi?” diye kocaman bir kahkaha atarak biraz ileride duran başka bir çifte doğru ilerledi.
Her şey o kadar hızlı olup bitmişti ki, Luna tam doğum annesinden nasıl bahsetse diye düşünürken kral uzaklaşıp gitmişti.
“Diyalogtan çok monolog seviyor!” diye fısıldandı Luna kendi kendine. Hem kont hem de Gimini duydular bunu ve aynı anda “O bir kral!” diye cevapladılar
(devam edecek)