Adamla anlaştıktan sonra ayrılıp evine gitti, planladığı gibi ertesi günü köftecideki işinden ayrılacak sonraki gün de gelip burada başlayacaktı. Bir kaç gün sonra da iş ile ilgili bir eğitime katılacaktı.
Köftecideki arkadaşları onun ayrılacağına hem üzüldüler hem sevindiler. Biri ayrldığına göre kovulma ihtimalleri azalmıştı ama her geç ve zor işi yıktıkları uyumlu Luna gidiyordu ev o işleri kendileri yapmak zorunda kalacaklardı.
Patronun hiç itirazı olmadı hatta yüzündeki kocaman gülümsemeyi saklama ihtiyacı bile hissetmedi kalan parasını verirken.
Başlayacağı gün erkenden uyandı ve en güzel giysilerini giyinip yeni işine geldi. Henüz giyim için çek verilmediği için kendi gardronundan giyinmek zorundaydı. Patronu sanki hiç gitmemiş gibi dükkanda oturuyordu. Ertesi gün daha erken gelmeye karar verdi.
“Günaydın Luna yeni işine hoş geldin!” dedi adam, “Sen alıştığında ben sürekli burada olmayacağım ama şimdilik yanında olmam faydalı”
“Evet efedim”
“Bu gün elimizde harika bir iş var eğitim almadığını biliyorum ama sana kendini göstermek için bir fırsat olabilir bu işe. Şehrin biraz dışında bir evimiz var, ev sahibi evi sattı ancak imzalaması gerken belgeleri henüz imzaladı. ” diyerek masanın üzerindeki dosyayı gösterdi.
“Götürebilirim” dedi Luna hemen.
“Ben de onu diyecektim diyerek ona bir araba anahtarı ve adres yazılı kağıt uzattı, “Kullanabilrisin değil mi?”
“Evet kullanabilirim!” diyerek kağıdı ve anahtarı aldı Luna. Dükkanın önünde patronun gösterişli arabasından başka bir araba görmemişti girerken. Başını dışarı çevirdi o yüzden. Su yeşili küçük bir araba hemen önde parketmişti. Patronun ki gibi gösterişli olmasa da rengiyle farkediliyordu.
“Su yeşili!” dedi patron, “Suyu sever misin?”
“Evet severim” dedi Luna.
“O halde suya git!”
Tuhaf bir adamdı patronu ama işi gerçekten istiyordu. O yüzden oyalanmadan adresi, dosyayı ve anahtarları alıp su yeşili arabaya gitti. Adamın onu izlediğini düşündüğü için dikkatle çalıştırdı ve navigasyonu açıp verilen adresi girdi. Yaklaşık yirmi dakikalık bir yoldaydı ev.
Evler azalıp yeşil bir araziye çıktı varmasına az bir zaman kala. Şehirde böyle bir yerin varlığından bile haberi yoktu. İnsanların da böyle güzel bir yeri nasıl keşfedemediklerine şaşırmıştı. Gerçi pek sosyal olmadığı için o duymamıştı belki de.
Navigasyon hâlâ on dakikalık bir yolu olduğunu gösteriyordu. On dakika boyunca ağaçlarla dolu bir arazide ilerledi. Hayatı boyunca burada böyle yerler olduğunu duymadığına inanamıyordu. Bir yandan navigasyonun verdiği yolu takip ediyor bir yandan da etrafı seyrediyordu. Su yeşili araba yemyeşil bir ormanın içinde ilerliyordu. Sonunda küçük şirin bir göletin yanına geldi. Göletteki sazlıklar neredeyse duvar gibi arkalarındaki evi saklıyorlardı. Navigasyona göre aradıkalrı ev burasıydı. Arabayı parkedip arka koltupa bırkatığı dosyaları aldı İşinin ilk gününde gerekli imzaları alacak ve sonra geri dönecekti. Hiç bir zorluğu yoktu.
Arabadan inip evin kapısına doğru ilerlerdi bir yandan da evin ne kadar güzel olduğunu düşünüyordu ve harika bir yerde olduğunu. Ev sahipleri acaba neden bu kadar özel bir evi satmak istiyorlardı Borçları olmasa ve çok parası olsa bu evi kesinlikle satın alırdı.
Zile basıp açılmasını beklerlen hâlâ evi ve çevresini incelemeye devam ediyordu.
“Merhaba!” dedi kapıyı açan kadın neşeyle
“Siz?” dedi Luna şaşkın şaşkın.
Kapıyı açan kadın dövmecinin ta kendisiydi
“Dövmenden memnun musun?” dedi kadın Luna’nın şaşkınlığına aldıramdan.
“Dövmem falan yok. Siz ne tür bir oyun oynuyorsunuz?” dedi endişeyle.
“Nasıl yok?” dedi kadın ve gömleğini açıp baktı göğsünün üzerme, “İşte orada ya?” dedi anlamamış bakışlarla Luna’ya döndü
Luna’da baktı hemen dövmenin olduğu yere. Şu an gereçekten de oradaydı. İnanamadığı için yeniden baktı. Daha dün kontrol ettiğimde orda olmayan dövme nasıl geri gelebilmişti?
“Ama dövme orada değildi” dedi şaşkınlıkla “Ayrıca siz de orada değildiniz, orada bir lastikçi vardı.”
“Kağıtları getirdin ama sanırım imzalamayacağım bu gün” dedi kadın onu duymamış gibi.
“Olmaz imzalamanız lâzım ben bu gün işe girdim” dedi Luna bir anda işine odaklanıp
“Şekerim yarın imzalayacağım, yarın gel!” diyerek kapıyı küt diye suratına kapattı dövmeci kadın.
Tekrar bastı zile, hatta yumrukladı ama açan olmadı. Evin etrafında dolanıp açık bir cam aradı. Sadece pencereler değil tüm kepenklerde kapalıydı. Çaresizce su yeşili arabasına bindi, kontağı çevirip gaza bastı ama araba sanki o bunları yapmamış gibi geri geri gitmeye başladı
“Ne oluyor böyle?” diyerek gazı iyice kökledi ama araba hızlanarak geri geri gölete doğru devam etti.
“Araba emanetti daha ilk günden onun başına bir şey getirmemesi gerekiyordu ki dövmeci kadını ve davranışlarını çok şüpheli bulmuştu.
Frene bastı ama araba durmadı. Kapıyı açıp dışarı atlamak istedi ama arabanın kapıları açılmadı.
Can havliyle camları kapattı ve araba geri geri giderek göletin içine girdi. Tekerlekleri dönmeye devam ettiği içinde sonunda suyun üzeriden görünmeyecek kadar dibe gömüldü. Kapılar artık açılmıyordu. Kapattığı camları zorlarayarak açmaya çalıştı.
Her hafta sonu yaptığı gibi evlerinin yakınındaki gölette banyo yapan maskeli müfettiş biren bire suyun içinden çıkıp omuzlarına asılan kızdan kurtulmaya çalışırken az kalsın taşa takılıp düşüyordu. Maskesi yüzünde olmadığı halde her zaman ki gibi yüzmek için hazırlanıyordu. Sudan fırlayanın bir insan olduğunu anlaması bile otuz saniye sürünce, onu geri itekleyip maskesine doğru koşması zamanını almış ve kız onu hiç istemediği halde maskesiz görmüştü. Geriye suya ittiği kız her nasıl olmuşsa az ötede ona seslenen kadına doğru yüzüp sudan çıkınca o da maskesini yüzüne yerleştirmiş ve bütün keyfi bozulmuş olarak yüzme keyfine son vermişti. Bu güne değil onun burada yüzdüğünü ne bilen ne de maskesiz olduğunu gören olmuştu. Çok dikkatli bakamadığı için kızın kim olduğunun anlayamasa da bir kez daha gördüğünde hatırlayacağına adı kadar emindi.
Sudan fırlayıp nefesini zor toparlayan Luna, tutuduğu şeyin bir insan olduğunu anladığı anda geri suya itilince can havliyle adının seslenildiği yere doğru gitmişti. Daha sudan çıkar çıkmaz orada bekleyen kadın onu kalınca bir havluya sarmış ve kurulamaya başlamıştı.
“Ah size kaç kez söyledim ama yine üçüncü kontun peşinden geldiniz öyle değil mi?” diye söyleniyordu kadın bir taraftan, “Üzerinizdeki bu acayip şeyleri de nereden buldunuz böyle?” diyerek hepsini sıyırp çıkardı ve yanındaki çuvaldan çıkardığı uzun ve geniş etekli elbiseyi nemlenen vücüduna zorla ittirerek giydirdi.
“Ormanın içinde giyilebilecek en saçma kıyafet bu olmalı!” diye şaşkın şaşkın giydirildiği şeye bakmaya başladığında, “Şu an seçme şansımız yok, kendinizi tehlikeye atıp buraya gelmemeniz için sizi uyarmıştım!” dedi kadın.
(devam edecek)