Hikaye anlatıcı – Bölüm 17

“Kral hikaye anlatıcının rivayetini biliyor ve bekliyordu. Onun da kahinleri var. Kahinleri ona gri bulutların varlığının hikaye anlatıcının sahibini bulduğunun habercisi olduğunu söylemiş olmalı.”

“Krala mı gideceğiz?” dedi Ganham.

“Andora bu ülkedeki kuraklığın sonu ve bereketin müjdecisi. Hikaye anlatıcının varlığını ülkelerine daima krallar duyurur. Muhtemelen sizin gelmenizi bekliyorlardır.”

“O halde hemen gidelim!” dedi Muntar araya girerek.

“Bu gün değil Muntar. Torunum yolda size rehberlik edecek ama bu gün değil!”

Ganham o zaman hatırladı geldiğinde evde erkek bir torun olduğunu.

“Andora’yı kastetmiyorsun değil mi?” dedi emin olmadığını belli eden bir sesle.

“Hayır onu kastetmiyorum!” dedi yaşlı adam.

Andora buraya gelirken Ganham’a her şeyi anlattığı gibi, Ganham’da ona anlatmıştı. Andora yaşlı adamın bir torunu olduğunu biliyordu ama onun büyük babası olduğunu gelince öğrenmişti.

“Büyükbaba?” dedi Andora.

“Evet kızım?”

“O da mı benim gibi?”

“Hayır o sadece bir seçilmiş. Ganham gibi. Şimdi sessiz olun ve ruhlarınızı dinlendirin. Hikaye anlatıcı rivayeti sona erecek. Andora’nın eskisi gibi sıradan bir insan olmasına az kaldı. İz sürücüler hâlâ her yerdeler! İçinizdeki fırtınaları bastırmak zorundasınız.”

Hiç biri yaşlı adamın tam olarak ne söylediğini anlamadılar ama sessizlikle karşıladılar söylediği gibi. Andora ve Ganham’ın elleri bir an olsun ayrılmıyordu. Geydan’da Muntar’ın eline uzandı. Adam bunu her zaman yapıyorlarmış gibi tuttu onun elini. Andora gülümsedi görünce. Çiftler birbirlerine sarılıp içlerinde bir yolculuğa ardından derin bir uykuya daldırlar. Yaşlı adamın onlara ikram ettiği çayın yardımı olduğunu anlamamışlardı.

Ganham uyandığında Andora hâlâ onun elini tutuyordu. Muntar ve Geydan’da elle ele uyumuşlardı. Yaşlı adam ortalarda görümüyordu birazdan seçilmiş torun içeri girdi.

“Zaman geldi gitmeliyiz!” dedi Ganham’a bakıp, “Büyük babam hazırlıkları yaptı.”

“Onları uyandırmayacak mıyız?”

“Hayır, sen Andora’yı kucakla! Diğerleri zaten gelmiyorlar! Onların görevleri sona erdi.”

Ganham delikanlının söylediklerini yaptı. Andora’yı kucakladı ve dışarıda bekleyen arabaya bindiler. Delikanlı kapıyı kapattı ve arabanın önüne geçti. Birazdan atların nal sesleri duyulmaya başlamıştı. Oldukça hızlı gidiyorlardı. Ganham yakında karısı olacak Andora’ya baktı. Sıradan bir insan olduğunda onunla istedikleri gibi yaşayabileceklerdi. Şişiyamma’nın altında çocuklarını hatta belki torunlarını seveceklerdi birlikte. Onlar için yeni ağaçlar dikeceklerdi. Bereket ülkeyi saracağına göre orman da yeniden canlanacaktı.

İki üç saatlik bir yolculuğun ardından araba durdu. Andora’nın hâlâ uyanmuyor olması Ganham’ı endişelendirmeye başlamıştı ama kızcağız o kadar çok şey yaşamış ve yorulmuştu ki bedeni artık dinlenmek istiyor olabilirdi. Sıradan olmasa da bir insandı o da.

Araba durunca kızın kucağındaki kafasını koltuğa bıraktı yumuşak hareketlerle ve arabanın kapısını açıp indi.

Delikanlı ileride birileri ile konuşuyordu. Dikkatli bakınca bunların ağabeylerinin adamları olduğunu farketti

“Neler oluyor ?” dedi endişeyle.

Delikanlı onları krala götürmek yerine ağabeylerinin adamlarına teslim etmişti. Andora’nın neden bu kadar çok uyuduğu, Muntar ve Geydan’ın neden onlarla gelmediği şimdi anlaşılmıştı. Adamlar arabanın yanına gelip Ganham’ı bağladılar önce ve sonra Andora ve onu başka bir arabaya geçirdiler. Oğlanın yüzündeki o tuhaf ifadeden midesi bulandı Ganham’ım.

Yedi günlük yola geri götürüleceklerdi şimdi. Kral onları bulamadan ağabeyleri Andora’yı elinden alacaklardı üstelik bir şeyler yapmalıydı. Elleri ve ayakları o kadar sıkı bağlanmıştı ki hareket ettirmeye çalıştıkça ipler etlerini sıkıştırıp kesmeye başladılar. Altı yedi saat gittikten sonra arabalar durdu. Muhtemelen mola vermişlerdi. Andora kıpırdanmaya başlamıştı ama hareket etmeden onu da bağladıkları için uyansa bile bir şey yapamazdı.

Kısa bir moladan sonra yeniden hareket ettiler. Arabanın sarsıntısı ile gözlerini açan Andora ikisinin de bağlı olduğunu görünce şaşkın gözlerle Ganham’a baktı. Bir çırpıda anlattı Ganham olanları.

“Büyükbabam? Ona bir şey mi yaptı bu çocuk?” dedi endişeyle.

“Dedim ya onu hiç görmedim uyandıktan sonra!”

Sırt sırta verip birbirlerinin bağlarını çözmeye çalıştılar ama ne yazık ki bu da işe yaramadı. Bir kaç saat sonra yeniden durunca genç bir asker onlara yemek getirdi. İkisinide arabadan indirip yere oturttu önce, sonra ellerini çözdü ve bir kaç arkadaşı daha geldi yanına. Yemeklerini yiyene kadar başlarında beklediler. Tuvalet için ikisinide ayrı ayrı arabanın arkasına götürüp sonra yeniden bağladılar ve yola çıkıldı. Görünüşe bakılırsa gece de mola verilmeden yola devam edilecekti. Bu durumda Henbogan’a üç dört günde varırlardı.

Tam olarak da böyle oldu Andora ve Ganham ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bir türlü bağlardan çözüp kurtulmayı başaramadılar.

“Böyle bitmeyecek!” dedi Ganham yolun sonunda ikisi de arabadan indirilirlerken.

“Senin için böyle bitecek sevgili kardeşim!” dedi büyük ağabeyinin sesi, “Demek babam sana bir hikaye anlatıcı bıraktı ve sen bunu bizden gizledin öyle mi? Neden peki?”

Ganham cevap vermedi.

“Kağıt onda rivayete karşı gelemezsiniz’!” dedi Andora onların gözlerine bakması hâlâ mümkün değildi evlenmedikleri için.

“Peki ya kağıdın sahibinin başına bir şey gelirse?” dedi büyük lord ve askerler Ganham’ı sürükleyerek götürdüler kaleye doğru.

“Bu yaptığınız tüm ülkeye çok pahalıya mal olacak!” dedi Andora, “Rivayete karşı gelmek çok büyük uğursuzluklar getirir!”

“Tabi inanıyorsak!” dedi Lord.

Sonra işaret ederek Andora’nın da götürülmesini emretti. Küçük kardeşi ile aralarında bir anlaşma yapmışlardı. Kız ve onları küçümseyen uşağı halkın önünde cezalandırılacaktı. Daha önce ortanca lordu küçük düşürmüşler ardından da büyük lordun davetini geri çevirip kaçmayı tercih etmişlerdi. Hem de Ganham ile birlikte. Evlenmeyi planladıkları kadının bu yaptığı düpedüz bir ihanetti. Hikaye anlatıcının kardeşleri ile kaçtığı ve onunla evlenmek için gerekli kağıdın onda olduğunu duyunca ikisi de çok şaşırmışlardı. Babalarının bu ruhaf mirasına bir anlam veremediler. Ganham’ın kağıdın kendisinde olduğunu saklamasını ise hiç anlamadılar. Kız madem küçük kardeşleri ile evlenecekti o zaman ağır bir cezaya gerek yoktu belkide gözlerinin önüne uşağını cezalandırmak bile yeterli olurdu. Halka hikaye anlatıcı bile olsa lordlardan daha güçlü olamayacağı mesajı verilecekti.

Ganham’ı daha önceki seyahatinde takip eden adamlar onun nereye gittiğini biliyorlardı. Daha önce bölgeden hiç ayrılmadığı için yeniden oraya gideceğini tahmin etmek hiçte zor olmadı. Seçilmiş torun dünya nimetlerinden zevk alan bir delikanlıydı Biraz para karşılığı onları ele vermeyi kabul etmişti. Gerçi Ganham’ın yaşlı adamın evinde ne aradığından bahsetmemişti ama yine de planlanan şekilde onları getirmişti. Tek kaçırdığı nokta uşağında onlarla gelmesi gerektiğiydi. Ganham ve Andora’dan başkası olmadığı için şimdi planları yeniden gözden geçirmeliydiler. Uşağın hikaye anlatıcıdan ayrılacağı ikisininde aklına gelmemişti lordların.

Büyükbaba gözlerini açar açmaz hemen içeriye koşturdu. Çaylara hepsini uyutan maddeyi koyan seçilmiş torundu. O da kendi ellerile herkese servis etmiş bir fincanda kendisi içmişti. Muntar ve Geydan hâlâ el ele uyuyorlardı. Andora, Ganham ve torun ortada yoktu. Büyük baba hemen dürterek onları uyandırdı. Ne yazık ki artık çok geçti. Üçünden de iz yoktu.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s