Hikaye anlatıcı – Bölüm 15

“Dört gün daha hikaye anlattıktan sonra buradan gideceğim.” dedi Andora hüzünle, “Ancak burda geçirdiğim en güzel gün bu olacak ve şişiyamma ağacını mutlaka hikayelerime konuk edeceğim.”

“Peki ya beni?” dedi Ganham kederle.

Başı önde sesini çıkarmadı Andora, onu çoktan yüreğine konuk etmişti zaten. Anlayamıyordu bunun nasıl olduğunu, kağıdın sahibi ortaya çıkmadan görevine ihanet etmiş sayıyor ve utanç duyuyordu hissettiğinden.

“Umarım bir gün yeniden karşılaşırız” dedi Andora ve dönüp yürüdü konuta.

Muntar da arkasından gitti. Andora değil ama Ganham onun farketmişti.

“Bir kağıt parçası neye yarar ki?” dedi Ganham kendi kendine, ayaklarını sürüyerek kaleye döndü o da. Aslında birlikte çok az vakit geçirmişlerdi. Hikaye anlatıcının ona bir şeyler hissedebileceğinden çok emindi nedense, kendi duygularının onda yansıyacağından da emindi. Normal şartlar altında kağıdın sahibi o olduğuna göre de bunun olması gerekirdi. Onun heyecanını hisettiğini biliyordu ama nedense geri çekilmişti.

“Seni aptal!” dedi sonra kendi kendine, “Ona kağıdın sende olduğunu söylemesessen nasıl sana karşılık verebilir! Ona bakmak ve dokunmak bile yasak o kağıt olmadan! Nasıl bu kadar aptal olabilirim!”

Koşarak geri gitmek istiyordu şimdi ama meydanda hikaye anlatma saatine çok kalmamıştı ve onun artık hazırlanması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden meydanda onunla yeniden konuşmaya karar verdi. Kağıdın kendisinde olduğunu söyleyecekti bu sefer. Eğer yine de ona karşı bir heyecan duymaz ise onu zorlamayıp serbest bırakacaktı. Adil olan da buydu, rivayet ne derse desin bu kendi seçimleri olmazsa mutluluk verici bir evlilik asla olmazdı.

“Peki ya yağmurlar ne olacak?” dedi yaşlı adamın sesi zihninde.

“İyi ama o zaman ona kendimi sevdirmek zorundayım bir şekilde, sevmediği biriyle evlenmeye kimse zorlanamaz! Bu çok büyük bir haksızlık!”

Hikaye anlatıcının akşam geleceği meydanı öğrendi kaleye dönünce ve kalabalık yığılmadan önce platforma en yakın yerde beklemeye başladı. Ağabeylerinin bu günde gelip gelmeyeceklerini bilmiyordu.

İnsanlar yavaş yavaş geliyorlardı. Hikaye anlatıcıyı dinlemek onlara düşündüklerinden çok daha büyük bir keyif vermişti. Onun gibi güzel, etkileyici ve yetenekli bir kadını seyretmek ise gerçekten müthiş bir duyguydu.

Ganham’ın en büyük ağabeyi diğer lord kardeşini elediğinden çok emin bir şekilde o akşam ki anlatıya da katılmayı planlıyordu. Ortanca kardeş ise aklı hikaye anlatıcı da olmasına karşılık onun saygısız uşağının fevri davranışı ve onun da ardından onu kollayan sözleri yüzünden meydana gidemiyordu ve bu onu öfkelendirmişti.

“Sizden özür dilemeliler!” diyordu etrafındaki dalkavuklar, “Bir lorda kimse böyle bir saygısızlık yapamaz! Siz onun ayağına asla gitmemelisiniz! O gelip önünüzde yalvarmalı! Sizin eşiniz olmanın nasıl bir paye olduğunu anlabildiğini sanmıyoruz!”

“Bu adamların sözünü dinlersem onu muhtemelen ağabeyime kaptıracağım!” diyordu içinden ama göz önünde onunla görüşmesi de itibarını zedeleyeceği için ne yapacağını bilemiyordu.

“Belki de onu kaçırtmalıyım?” dedi kendi kendine. Son hikaye anlattıktan sonra herkes onun gideceğini biliyordu. O zaman en güvendiği bir kaç adamını onu kaçırıp getirmeleri için yollayabilirdi. Onunla başbaşa konuşur ikna ederdi nasılsa. O bir lorddu.

Halk toplandıktan sonra büyük ağabey de gelip yerini aldı. Küçük kardeşinin yine platformun yakınlarında olduğunu farketse de umursamadı. Hikaye anlatıcı onun alanı değildi. Babası vasiyeti ile onu zaten yok saymıştı. Aileden olduğu için elbette kalede onlarla yaşayacaktı ama protokolde yer alması için bir neden yoktu. Halkın arasında olmak istiyorsa orada durabilirdi. Hiç bir zaman güçlü bir erkek olamamıştı zaten. Bir kez bile savaş alanında yer almayan birine ne denirdi ki?

Zamanı geldiğinde yine syrinks in büyülü sesi duyuldu kalabalığın arasından. Hikaye anlatıcı kapüşonlu pelerinini giymi platforma doğru yürüyor, Muntar’da önünden yürüyüp yolunu açıyordu.

Ganham şimdi daha da çok heyecan duyuyordu ona yakın olmaktan. Olduğu yerden fırlayıp kağıt bende diye bağırmak istiyordu.

Andora her zaman ki gibi platforma çıktı pelerinini çıkardı ve hayranlık uğultuları arasnda hikayesine başladı. Her defasında farklı bir hikaye anlatıyordu. Dinleyenler biraz sonra ne olacak diye soluklarını bile tutuyorlardı neredeyse. Ganham göğüs kafesinin sevgiden patlayacağını hissetti bir an için. O platformdan iner inmez atılıp konuşmak zorundaydı.

Andora önce halkı ve ardından lordu selamladı her zaman ki gibi. Muntar pelerinini giymesi için platforma çıktı. Büyük ağabey ayağa kalkıp elini kaldırınca alkış da durmuştu. Muntar ve Andora’da bir anda kesilen alkışı farkedince lordun olduğu tarafa döndüler. Belli ki bir şeyler söyleyecekti.

Lord dikkatini ona veren halkın arasından başını iyice dikleştirerek platforma doğru yürüdü ve tam önünde gelip durdu. Andora başını iyice eğmişti. Muntar hemen yanında duruyordu elinde pelerinle. Lordun artık kuralları öğrenmiş olmasını umuyordu ama yine de temkinliydi.

“Hikaye anlatıcı! Sen bu şenliklerde hepimizin ruhuna bir hediye gibi geldin öyle değil mi?” dedi halka doğru dönüp, onaylayan bir uğultu yükseldi. Ben bu topraklarının gelecekteki tek lordu olmak için sahip olacağım erkek evladın senin gibi bir annesi olmasını diliyordum!”

Kalabalıktan şaşkın sesler yükseldi bu kez Lord düpedüz evlenme isteğini dile getiriyordu şu anda. Ganham’da şaşkınlıkla ağabeyine bakıyordu.

Muntar bile şaşırmıştı bu ani atağa, kendisinin mi yokda Andora’nın mı yanıt vermesinin daha uygun olacağını tartıyordu kafasında.

Andora lordun öz güveninden kağıdın onda olduğunu düşünmüştü. Demek ağacın kehaneti doğruydu. İyi ama kalbini şişiyamma ağacının altında bir başkasına vermişken bu lordun eşi nasıl olabilirdi ki!

“Sayın lordum!” dedi Muntar, Andora’nın sessiz kaldığını görünce, “Bu konu için bazı özel şartların olduğunu size hatırlatmak isterim. Ancak tavrınız gösteriyor ki siz bunlardan haberdarsınız ve o kağıtta sizin adınız yazıyor!”

Lord Muntar’ın yanıt vermesinden rahatsız olmuştu ama kardeşi gibi kendini zor bir duruma düşürmek istemiyordu. Ayrıca bu aptal uşağın ne tür bir şarttan bahsettiğini de anlamamıştı.

“Bunu evimde konuşursak eminim daha fazla detay hakkında görüşme şansımız olur!” dedi nazikçe, “Adamlarım az sonra sizi almak için gelecekler!” dedi ve seri bir reveransla geri döndü ve arabasına bindi.

Dönerken gözü Ganham’a takılmıştı yeniden anlık olarak zihnine bir şeyler gelmiş ve kaybolmuştu nedense. Üzerinde durmadı.

Ganham kaçırmaması gereken fırsatı yine ağabeyine kaptırmıştı üstelik de ondan hızlı davranıp evlenme isteğini dile getirmişti hem de halkının önünde.

“Kağıt onda mı?” dedi Andora Muntar’a.

Bilmiyorum anlamında başını salladı Muntar ama eğer ondaysa bu davete katılmamaları olmazdı.

Ganham kalabalığı açarak onlara yaklaşmaya çalışıyordu ama az önce yaşanılanlardan sonra kimse dönüp gitmediğinden önünde aşması gereken epeyce insan vardı.

Sonunda onları yarıp pelerinini giyip arabasına doğru gitmeye hazırlanan Andora’ya yetişti.

“Bir dakika!” dedi nefes nefese.

Muntar onu tanıdığı için müdahale etmedi ama yaklaşmaması için eliyle durmasını işaret etti.

“Bunu yapamazsın!” dedi heyecanla.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s