Kim ? – Bölüm 14

Tahsin’de gerilmeye başlamıştı Ziver’in tavırlarından annesinin yaşadığı yere gidecek olmak zaten geriyordu onu, şimdi bir de bu sersemle uğraşacak hali yoktu kimsenin. Bir yandan da onun bu davranışının tamda nefretle ilgili değilde, olmaması gerken bir merak ve yakınlık duygusu ile yapıldığını hissetmişti. Emin değildi ama bu adam Merve ile olması gerkenden fazla ilgileniyordu sanki.

“Selami amca ben size adresi vereyim siz gidin Hafize hanımla konuşun, ben Ziver bey ile konuşacağım biraz, arkanızdan gelirim!” diye çıktı ağzından

Merve uyanıp herkesi başında görünce şaşırmıştı zaten, konuşulanların ne olduğunu algılayamadı hemen Gece bir şey yemeden uyuduğu için midesi de bulanıyordu fena halde.

Selami bey Tahsin’in Ziver ile ne konuşacağını anlamadı ama zaten hemen çıkacak değillerdi. Hatta Merve toparlanamasa bu gün erteleyebilirlerdi de. Bu yüzden kızın kalkmasına yardım edip, onu mutfağa götürdü.

“Gece de bir şey yememişsin, şimdi Selami baban sana bir kahvaltı hazırlasın çocukluğunda olduğu gibi!” diye gülümsedi.

Merve’de gülümsemeyi denedi ama beceremedi. Başı da çatlayacak gibi ağrıyordu. İçeride konuşan Ziver ve Tahsin’i aklına bile getirmedi.

“Ne konuşacaksın benimle?” dedi Ziver diklenerek Selami bey ve Merve mutfağa gidince.

“Otur!” dedi Tahsin. Oturmadı Ziver! Tahsin geçti oturdu koltuğa.

“Bak kardeş senin bu kız hakkında bilmediğin çok şey var! Merak ettiğini de biliyorum! Eğer adam gibi geçip karşıma oturursan ben de sana merak ettiğin her şeyi anlatacağım. Babanıla ilgili olanları da!”

Ziver’in yüz hatları yumuşadı birden, merakına yenik düştü öfkesi ve geçip oturdu koltuğa.

“Ben bunları Zehra’dan dinledim bir kaç gün önce, başkaca merak ettiğin olursa ona sorarsın!” dedi Tashin gözlerini ona dikerek.

“Zehra kim?” dedi Ziver.

“Hah onu da ben anlatacağım sana!” dedi ve başladı anlatmaya.

Selami beyin kulağı salonda olduğundan Tahsin’in anlattıklarının bir kısmını duyabiliyor ama tam olarak hepsini anlayamıyordu. Yine de onun Ziver’e Merve hakkında bildiklerini anlattığını anlamıştı. Bu arada Merve kahvaltısını bitirmiş, bir ağrı kesici içmiş, baba, kız birer de kahve içmişlerdi. Şimdi çok daha iyi hissediyordu Merve ve Selami babanın annesini ziyareti erteleyebileceklerini söylemesine rağmen kabuk etmedi. Buz dolabından iki buz çıkarıp bir beze sardı ve kahvelerini içerlerken göz altlarına sürmeye başladı.

“Biraz faydası olur en azından!” dedi gülümseyerek. Aslında “Annem beni tanıyamaz bu şişlerle diyecekti espiri olsun diye ama “En son dört yaşında gördüğü bir çocuğu hangi anne tanıyabilir ki?” diye düşününce gözlerinin yine dolacağını hissedip vazgeçti. Yutkundu sadece ve başka şeyler düşünmeye başladı.

“Onlar içeride ne konuşuyorlar?” dedi neden sonra. Zihni ancak kendine gelmeye başlamıştı. Ziver ve Tahsin birbirlerini tanımıyorlardı ama bir saatten fazladır içeride kesintisiz konuşuyorlardı.

“Bilmem!” dedi Selami bey, “Belki tanıdık çıkmışlardır!”

“Yok canım?” dedi Merve merakla baktı adamın yüzüne.

“Bilmiyorum, akıl yürüttüm kızım. İki genç adam bulmuşlardır bir konu ekonomi, spor ne bileyim?”

“Olabilir!” dedi Merve’de omuz silkerek.

Merve’nin buzlarla işi bitince birlikte salona geçtiler yeniden. Tahsin ve Ziver onu görünce sustular. Ziver’in yüzü allak bullak olmuştu.

“İyi misin sen bembeyaz olmuş rengin?” dedi Merve merakla, sonra dönüp Tahsin’e baktı.

“Bozuk bir şeyler yemiş dün!” dedi Tahsin hemen. Ziver’de başıyla onayladı.

Onlar gelene kadar hemen her şeyi hızlıca anlatmıştı Ziver’e. Ziver inanamıyordu dinlediklerine. Yıllardır annesi ile yaşayıp onun anlattıklarını dinledikten sonra bu duydukları şoka sokmuştu onu. Merve’nin babasının metresi ile uzakta yakından bir ilgisi yoktu. Hatta metresi dedikleri kadın bile bu hikayedeki en olgun kadınlardan biriydi ve babasının mirasından kesinlikle bir pay istememişti. Merve’nin yani Zehra’nın başına gelenler ise inanılır gibi değildi. Tahsin annesinin yaptıklarını anlatırken ağlayacak gibi olmuştu neredeyse. Bir öfke anı yüzünden bu kızı koparmışlardı annesinden ama kader garip bir şekilde babasının karşısına çıkarmıştı onu.

Ziver’i asıl şoka sokan şey babasının annesiyle evlenmeden önce de evli olması ve karısı ile kızını kaybetmiş olmasıydı. O Merve ile kardeş olduklarını zannederken, ölü bir ablası olduğunu öğrenmişti. Babasının annesini hiç sevmediğini ve annesinin onun doğumuna neden olan gece ona nasıl tuzak kurduğunun.

Tahsin sakınmadan her şeyi anlatmıştı ona, “Bak dostum bilmen gerek bunları!” demişti bitirince de, Selami amca ve Merve sana asla bu kadarını anlatmazlar. Zaten baban baştan bilmeni hiç istememiş ama bana sorarsan hata etmiş. Senin bunca sırrını benim bilmem ve senin habersiz olman haksızlık. Dostum senin baban eli öpülesi bir adammış. Boşuna kızıp durma adamın ardından.”

Tam o sırada girmişlerdi Selami bey ve Merve içeri. Ziver hangi bir duyduğunu sindirsin bilemiyordu şimdi. Merve’nin bir gece önce ne halde olduğunu anlıyordu sadece çünkü birazdan o da başlayacaktı galiba ağlamaya.

“İyiyim ben!” dedi hıçkırır gibi ayağa kalktı ve “İzninizle!” diyerek odasına gitti.

Merve merakla baktı Tahsin’in yüzüne, “Annene gitmeye kararlı mısın bugün? Hafiza teyzeyi aramadık zaten istersen yarın gidebiliriz!” dedi Tahsin hemen.

“Zavallı kadının ömründen birgün daha mı çalalım?” dedi Merve, onun da sesi titremişti.

Bu söz o kadar içine işledi ki Tahsin’in kalktı hemen ayağa, birlikte çıktılar evden.

Ziver odasına girer girmez bırakmıştı kendini, sinirleri o kadar bozulmuştu ki yoğun bir ağlama hissi olduğu halde kasılıp kalmıştı. İnanamıyordu duyduklarına. Merdan beyin hissettiklerini, tercihlerini düşünüyordu. Adamcağızın neyi niye yaptığı o kadar net görünüyordu ki şimdi.Bu insanların neden babasını bu kadar sevdiklerini daha iyi anlıyordu. Bir insan nasıl evladının ve karısının acısını bastıramadan evlenebilirdi. Bir de çocuk sahibi olmuştu zorla ve ona rağmen o çocuğu bağrına basmış çok sevmişti. Babasının onu sevdiğini biliyordu Ziver her zaman. Bunu hissetmemek mümkün değildi ama onun hep başkalarının yanında olmasını, sevgisini onlarla daha çok paylaşmasını kabul edemiyordu. Edemiyordu evet ama şimdi onunda bundan başka bir çaresi olmadığını görüyordu. Annesini aldatmıştı bir başka kadınla evliyken evet bunu kesinlikle doğru bulmuyordu ama bu hikayeyi dinledikten sonra anlıyordu en azından. Bir sığınağa ihtiyacı vardı Merdan beyin, acısı içine büyük geldiği için sığınacağı bir liman arıyordu. O liman annesi değildi. İstese olabilirdi ama olmamıştı. Babasının kızının mezarına gidişlerini dinlemişti, Selami bey biliyordu mezarın yerini. Ablasının mezarı.

“Biz kardeş değilmişiz!” dedi sonra birden bire, “Merve benim kardeşim değil!”

Bu ona hissettiklerinin bir suçluluğa dönüşmesini engellemişti birden bire, ona karşı içinde duyduğu sıcaklık bir kardeşe duyulan sıcaklık değildi hiç bir zaman. Kendine babasını elinden alan bir kıza ilgi duyuyor olduğu için işkence ederken, o kızın bir de kardeşi olması ihtimali işi iyice başedilemez bir boyuta taşıyordu. Dün gece onu kollarına aldığında hissettikleri yüzünden midesi bulanmıştı kendinen ama şimdi bu hislerin hepsinin olması muhtemelen şeyler olduğunu biliyordu. Merve onun kardeşi değildi. Kızın öyle çok canı yanmıştı ki hayatı boyunca, bir kısmını hatırlamıyor olması korumuştu belki de onun akıl sağlığını.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s