Kim ? – Bölüm 4

Zehra gözlerini açtığında nerede olduğunu anlamadığı için korkudan ağlamaya başladı. Hemşire ile birlikte hemen kapının önünde oturan Selami’de fırladı içeri, arkalarından da Merdan bey.

Zehra’nın baygın olduğu süreçte polis gelmiş ifadelerini almıştı iki adamında, kızın kim olduğu hakkında kimsenin bilgisi olmadığı için o ayılınca gelmek üzere ayrılmışlardı hastaneden.

“Sakin ol tatlım, burada güvendesin. Sakın korkma!” dedi hemşire kızın başını okşayarak. O kadar yumuşak bir sesle konuşmuştu ki Selami ve Merdan bey durdular bir anda ve nefeslerini bile tuttular.

“Bana adını söyler misin?” dedi hemşire bu defa.

Zehra bir an için durdu ama daha çok ağlamaya başladı ardından.

“Adını söylemek istemiyor musun?”

“Bilmiyorum!” diye bağırdı Zehra.

“Adını bilmiyor musun?”

“Hayıır!”

“Tamam yorgun olduğun için böyle hissediyorsun. Biraz dinlen tamam mı? Ben az sonra geleceğim yeniden!” diyerek hızla çıktı odada.

Merdan bey ile Selami bey kaldılar öyle odanın ortasında. Zehra burnunu çekerek baktı onlara. İkisinin de kim olduğunu bilmiyordu. Kendi adını bile bilmiyordu. Başı ağrıyordu ve korkuyordu.

“Güzel kızım merhaba ben Selami. Bir yerin acıyor mu?”

“Acımıyor, ağrıyor!” dedi Zehra

“Neren ağrıyor?”

“Başım!”

“Yağmurda geziyordun dışarda üşütmüşsündür belki!”

Zehra baktı boş boş adamın suratına. Az sonra doktora birlikte geri geldi hemşire ve onları dışarı çıkardı.

“Başını mı vurdu bu çocuk Selami?” dedi Merdan endişeyle.

“Vallahi ne desem boş olur Merdan bey, ben de son anda gördüm her şeyi!”

“Dur bakalım ne olacak!” diyerek derin bir iç geçirdi Merdan bey.

“Sıcak bir şey bulayım getireyim mi, içer misiniz?”

“Şu doktor bir çıksın hele dur!”

Doktor ve hemşire yaklaşık yarım saat sonra çıktılar odadan, “Yakını siz misiniz?” dedi doktor onlara bakarak

“Şu an başka kimse yok!” dedi Selami uzatmadan.

“Kız hafızasını kaybetmiş. Korkudan veya darbeden olabilir. Şimdilik bir şey hatırlamıyor ama zamanla hatırlayabilir.”

“Hatırlayabilir ne demek doktor?” dedi Merdan bey, “Hatırlamama ihtimali mi var?”

“Olabilir! Yaşadığı travma onu çok sarsmış. Ayrıca ateşi yüksek çıktı bir kaç gün burada tutalım. Başına aldığı darbenin etkileri varsa onları da görelim istiyorum! Siz çocuğun kaydını yaptırdınız mı?”

“Yok yaptırmadık!” dedi Selami.

“Yaptırın bir an önce işlemlere başlayalım!” diyerek yürüyüp gitti doktor.

“Nasıl yaptıracağız Selami, neden söylemedin doktora? Çocuğun adını bile bilmiyoruz ki!”

“O da bilmiyor Merdan bey! Uyduralım bir isim baksınlar. Adını bilmiyoruz diye çocuğun tedavisi mi geciksin şimdi!”

“Olur mu canım öyle şey!” diye sinirlendi Merdan bey, “Çocuk adını bilmiyor bir yakını da yok diye bakmayacaklar mı ? Bakarlar elbet!”

“Bakarlar değil mi?”

“Bakarlar elbet dedim ya Selami! Git konuş nereye kayıt yapılıyorsa. Ben burada bekliyorum!”

Selami “Tamam” diyerek hızla fırladı oturduğu yerden Nereye gideceğini de pek bilmiyordu ama kattaki görevliye hasta kaydı yaptırmak istediğini söuledi. O da iki kat aşağı yolladı.

“Beyefendi adını bilmediğiniz hastanın kaydını nasıl yapayım ben?”

“Çocuk hatırlamıyor hanımefendi, yoldan aldık geldik bizde bir kaza oldu! Kayıt olması lazım dedi doktor!”

“Anladım ama ben de buraya bir isim yazmak zorundayım! Ne yapayım yani?”

“Yaz bir isim o zaman ablacığım. Çocuğun ateşi yükselmiş.”

“Allah Allah ne yazayım beyefendi öyle kendi kendime?”

“Tamam yaz, Merve Tokgöz!”

Kız hemen yazdı ismi ve açtı dosyayı, sırada bekleyenler homurdanmaya başladığından adamın uydurduğu ismim olduğu konusunu da görmeze geldi.

Bir dosya numarası tutuşturdu Selami beyin elinde Bunu kat hemşiresine söyleyin, başka işleminiz yok!” diyerek sıradakine doğru seslendi.

Selami bey indiği gibi hızla çıktı yukarı. Kat görevlisini buldu ve dosya numarası ile çocuğa yazdırdığı adı söyledi. Kızın odasının önüne geldiğinde Merdan beyin araladığı kapıdan çocuğa bakarken buldu.

“Hay zavallı adam ya! Acısı yetmezmiş gibi, şu yaşadığına bak şimdi. Allah vere çocuğun önemli bir şeyi çıkmaz da bir de bu günü katmaz acısına!” diye mırıldandı ve ardından “Halettim Merdan bey!” dedi sesini duysun diye.

“İyi yaptın!” dedi Merdan bey geri çekilip kapattı kapıyı, “Uyuyor ama inliyor zavallı. Ateşi de var sahiden. Gelir herhalde doktor birazdan değil mi?”

“Gelir herhalde ben dosyayı açtırdım!”

Bu arada Hafize karakoldan haber bekliyordu sürekli ama bir türlü bir ses çıkmıyordu. Şehirdeki hastaneler başta olmak üzere pek çok yere kızın adı ve tarifi verilmişti. Ne yazık ki bu isimde hiç kimsenin kaydı çıkmamıştı. Kimsenin aklına Zehra’nın Merve Tokgöz olarak kayıt edilebileceği gelmiyordu tabi.

Zehra tam dört gün yattı hastanede, polisler geldi ama çocuk bir şey hatırlamadığı için bilgi alamadılar. Merve Tokgöz diye kayıtlarına geçip ayrıldılar hastaneden. Bu isimde birini arayan da çıkmamıştı henüz.

Merdan bey Selami’yi eni konu hastaneye nöbete bırakmıştı kendisi de taksiye binip geliyordu her gün. Merdan sabah işe gelir gibi geliyor, kızın her şeyini takip ediyor. Akşamda mesaisi bitince hastaneden ayrılıp evine gidiyordu. Hasta bir karısı vardı onunda evde. Gitmese de kızın yanında kalsa olmazdı. Merdan bey de onun durumunu bildiği için zaten bir şey demiyordu.

“Demek hâlâ hatırlamıyor öyle mi? Polis ne diyor?” diye her soruyordu ama polisten de bir haber gelmiyordu. “Kızın ailesi olsa çoktan peşine düşerlerdi, çocuk kimsesiz olabilir” diyorlardı sadece.

“Ailesi çıkmazsa kızı buradan sonra yurda yollayacaklarmış Merdan bey!”

“Yahuı çocuk hatırlamıyor ki bir ailesi var mı yok mu? Ya varsa? Öyle pat diye yurda mı yollanırmış? Ne yapacak bu çocuk orada!”

“Kanun böyleymiş Merdan bey? Ailesi çıkarsa ortaya onlarda yurttan alacaklar gidip tabi. Polis ve hastane çocuğun bakımını üstlenemez ki dediler!”

“Çocuğun adı yok sanı yok neyle arıyor bunlar ailesini ki zaten?” diye sordu sonunda Merdan bey.

Durdu Selami. O zaman akıl etti kendi yazdırdığı isim geçmişti bütün kayıtlara ama öyle bir çocuk gerçekte olmadığı gibi bu çocuğun adı veya soyadının da onlar olma olasılığı zaten yoktu.

“Ne oldu Selami niye cevap vermiyorsun?” dedi Merdan bey.

Selami o zaman yazdırdığı ismi söyledi Merdan beye ve diğer düşündüklerinide.

Merdan bey sessizliğe büründü duyduklarından sonra. Selami beyi rahatsız edecek kadar uzun sürdü bu sessizlik. Sonunda gözlerini dikti şoförünün yüzüne.

“Bu çocuğun adı bu değil de desek, adı soyadı olmayan bir çocuğun ailesini kimse bulamaz. Bu sabi yine yurda gider değil mi Selami!”

“Evet efendim!”

“Oysa biz bu çocuğa çarptığımız yeri biliyoruz. Bir ailesi varsa oralarda olmalı. Bacak kadar çocuk çok uzaklaşmış olamaz evinden. Evsiz bile olsa sığındığı bir yer illa ki vardır değil mi?”

“Evet efendim!”

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s