Feyza düşünceli düşünceli eve geldi. Yıllardır bir banka şubesine mi gidiyordu yani her perşembe Zeynep hanım. Oğlu orada çalışıyor diyelim, neden perşembeleri gidiyordu o zaman?
Zeynep hanım o yorgun haliyle gardrobun kapılarını açmış eşyalarını ayıklıyor gibiydi eve geldiğinde.
“Aradılar yurttan!” dedi olabildiğince neşeyle.
“Hemen mi gidiyorsunuz?”
“Hayır bir kaç günüm daha var. Buradaki her şeyi götüremeyeceğim için sana olabilecek bir kaç parça giysiyi ayırıyordum bende. Tabi giymek istersen!”
“Ah Zeynep hanım! Keşke gitmeseniz!”
“Canım kızım bunu konuşmuştuk. Ben böyle olacağını bilerek alıp geldim seni o yurttan. Bir gün her şeyi sana ve oğluma bırakacağımı biliyordum zaten.
“Ama ben bilmiyordum!” dedi Feyza, “Ayrıca oğlunuz kim? Nerede? Onu bile bilmiyorum!”
Zeynep hanım yatağın üzerine oturdu yaptığı işi bırakıp.
“Haklısın aslında, sana neden bunu anlatmadığımı ben de bilmiyorum. Yıllardır hiç kimseye anlatmadığım için belki. Belki kendimi hep saklanmak zorunda hissettiğim içindir kim bilir?”
“Neden saklanmak?” diyerek onun yanına oturdu Feyza ve elini tuttu kadıncağızın.
“Kocamdan, oğlumdan ve ailemden!”
“Neden ama? Oğlunuzdan neden saklanıyorsunuz?”
“Çok uzun hikaye bunlar. Gerçekten öyle!”
“Benim vaktim var Zeynep hanım. Lütfen anlatın.” dedi Feyza yalvarır gibi.
“Demir yani eşimle evlendiğimizde o henüz askerliğini yapmamıştı. Yapmamıştı çünkü biz onunla çok genç yaşta kaçmıştık. Henüz on altı yaşındaydım ben, o da on yedi. Ailesi ile bizim yaşadığımız kasabaya tatile gelmişlerdi. Birbirimize aşık olduk. Onların tatili sona erdiğinde bana mutlaka ulaşacağını ve ayrılmayacağımızı söyledi. Çok üzülmüştüm o giderken. Ne yalan söyleyeyim bir daha ondan haber alacağımı da pek sanmıyordum. Gittikten bir ay sonra bana bir mektup gönderdi. İçinde bir otobüs bileti, biraz para ve bir adres vardı. Beni bekliyordu.”
“Aileniz görüşmenizi istemiyor muydu?”
“Bunu hiç bilemedik, aklımızdan ne geçiyordu bilmiyorum ama benim ailemin ne bu ilişkiden ne de bu kaçış planından haberi oldu. Bilet bir kaç gün sonrası içindi. Hemen kendime bir çanta hazırladım.”
Feyza dönüp yatağın üzerinde duran küçük çantaya baktı ister istemez. Zeynep hanım da baktı.
“Evet bunun gibi, tıpkı bu gün gibi.”
“Neyse ki bana haber vermeden gitmiyorsunuz bu sefer!”
Güldü Zeynep hanım, “Hatalar insana çok şey öğretiyor” dedi ve devam etti.
“Evdekilere bir şey söylemeden biletin tarihinin geldiği gün benim için yolladığı parayı da alıp otogara gittim. Yolculuk sekiz saate yakın sürüyordu yazdığına göre. Oraya vardığımda akşam olacaktı. Evleri otogara yakın olduğu için gelip beni alacağını yazmıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibi heyecanla bindim otobüse.”
“Onun ailesinin geleceğinizden haberi var mıydı?”
“Hayır! O da bir şey söylememişti ama o otobüse binerken benim bundan haberim yoktu. Akıl etmem lazımdı tabi ama etmedim. Aynen söylediği gibi beni otogarda karşıladı. Evleri bahçe içinde iki katlı bir evdi. Anne ve babası o gece evde olmadıkları için beni rahatça içeri aldı. Doğruca odasına gittik. İnanılmaz bir kavuşma sahnesiydi. İkimizde yaptığımız şeye inanamıyorduk. O heyecanla birlikte olduk. Anne ve babası geldiklerinde çoktan uyumuştuk bile. Annesinin çığlığı ile uyandık. Fidan hanım oğlunu kontrol etmek için kapısını açıp bakmıştı eve gelince. İkimizi yatakta çıplak görünce de şoka girmişti kadın haliyle.”
“Siz baya heyecana kapılmış olmalısınız!” dedi Feyza şaşkın şaşkın.
“İnsan ben yapmam dediği her şeyi yapabilir inan bana! İkimizde hızla giyindik ve annesinin peşinden aşağı indik. Fidan hanım ve Özgür bey bir açıklama bekliyorlardı bizden. Muhtemelen benim çevrede oturan bir ailenin kızı olduğumu sanmışlardı. Birde çok uzaktan kaçıp geldiğimi, bunun içinde Demir’in bana bilet ve para yolladığını öğrenince iyice şoka girdiler. Beraber olduğumuz için beni geri gönderemiyorlardı. İkimizde on sekiz yaşımızdan küçüktük. Ailemi arayacaklar diye korktuğum için onlar hakkında hiç bir bilgiyi vermiyordum.”
“İyice çıkmaza girmiş hakikaten!”
“Evet, yaptığımız son derece düşüncesiz bir şeydi ama yapmıştık bir kere. Fidan hanım ertesi gün bir imam çağırdı eve ve bizi nikahlattı. O kadar kızgdındı ki sürekli bağırıp duruyordu ikimize. Özgür bey işe gitmek zorunda kalmıştı. Demir’in kuzenleri çağrılmıştı şahit olarak. Bize göre evlenmiştik artık.”
“Ailenizi hiç aramadınız mı?”
“Ne diyebilirdim ki onlara? Zaten beni istemeyeceklerdi muhtemelen bu yaptıklarımızdan sonra. Demir için her şeyi göze alıp gelmiştim kendimce”
“Ne kadarlık bir tatil birlikteliğiniz olmuştu ki?”
“Sadece bir ay. Sadece bir ayın ardından bütün hayatlarımızı mahvettik. Resmi nikah için ikimizinde onsekizine gelmemiz gerektiğini söyledi Fidan hanım. Bizim için hiç sorun yoktu. Ayrı bir eve çıkacak yaşta olmadığımız için onların evinde kalacaktık. Demir’in okulu devam ediyordu. Ben de annesine ev işlerinde yardım ediyordum. Kadın beni hiç sevmiyordu ama kabullenmek zorunda kalmıştı. İki ay sonra hamile olduğum ortaya çıktı. Fidan hanım bebeği kesinlike aldırmamız gerektiğini söyledi. Bir tek Özgür beyin maaşı ile bir de bebek bakılması mümkün değildi. Ne zaman ki Demir işe girer o zaman bir bebek yapar kendiniz bakarsınız diye bağırdı bize. İtiraz edemedik. Gidip aldırdık bebeği. Bu işlem sırasında bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım aslında ama Fidan hanım ne derse yapmak zorunda olduğum için ses çıkarmadım. Kanamam biraz uzun sürdüğü için bir hafta evde yatmak zorunda kaldım. Fidan hanım buna daha da sinirlendi. “
“Peki ya babası Özgür bey? O ne diyordu bu olanlara!”
“Onun hiç bir şey umurunda değil gibiydi. Karısı ne kadar söylensede bir şey söylemiyordu. Karışmıyordu bize. Biz öyle sanıyorduk daha doğrusu. Denir üniversiteyi kazanamayınca annesi bundan evlliğimizi sorumlu tuttu. Bize daha fazla bakamayacaklarını bu nedenle Demir’in bir an önce askere gidip, gelince de işe girmesi gerektiğini söyledi. Böylece Demir gidip askere yazıldı. İki ay sonra da gitti. Demir gittikten sonra benim yine mide bulantılarım başladığı için eczaneden bir test alıp yaptım kendim. Yine hamileydim ama Fidan hanım yine aldıracak diye korkuyordum. Bebek alınma ayını geçene kadar ona bir şey söylemedim. Sonra da kendi farketti zaten. “
“Kızmadı mı?”
“Kızmaz olur mu? Neredeyse dövecekti beni? Allahtan şiddete eğilimli birkadın değildi. En azından fiziksel olarak. Yoksa psikolojik olarak bana yapmadığı eziyet kalmıyordu. Hamile olduğumuz bile bile beni alışverişe gönderiyor, ağır işler yaptırıyordu.”
“Bebek düşsün mü istiyordu yani sizce?”
“Evet büyük ihtimalle onun için yapıyordu. Hamileliğim kolay da geçmiyordu üstelik. Sürekli uykum geliyordu. Bazen gözümü açmakta zorlanıyordum. Yine bu halde bir gün beni alışverişe yolladı. Karşıdan karşıya geçerken artık gözlerimi açık tutamadığım için bana çarpan arabanın sadece frenini duydum.”
“Eyvah!” dedi Feyza heyecanla.
“Neyse ki adamcağız beni ferketmiş yavaşlamıştı ben yere düşmüştüm ama öyle şiddetli bir çarpma olduğu için değil, ayakta zor durduğum için düşmüştüm.”
(devam edecek)